Veteriner Hekim Yüzbaşı Kemal Cemil Bey, 1902 yılında doğmuştur. İstanbul Veteriner Yüksek Okulunda öğrenci iken Kurtuluş Savaşına katılmak üzere Anadolu’ya geçmiş ve çeşitli askeri birliklerde görev almıştır. Savaşın bitiminden sonra tekrar İstanbul’a dönerek 1925 yılında öğrenimini tamamlamıştır. Stajını yaptığı Ankara Etlik Aşı ve Serum Evinde daha önce askeri Veteriner Hekimleri Binbaşı Ahmet ve Yüzbaşı Hüdai Beyler tarafından başlatılan ve ne yazık ki ölümlerine neden olan Ruam hastalığına karşı aşı üretme çalışmalarına, onların bıraktığı yerden devam etmiştir. Ancak, teknik olanakların yetersizliğini gördüğü için çalışmalarını sürdürmek amacıyla Paris’teki Pastör Enstitüsüne gönderilmesini talep etmiş ve 1930 yılında izin alarak Prof. Dr. Rene Legroux’un yanında çalışmaya başlamıştır.
Bir yandan aşı çalışmalarına devam ederken bir yandan da “Ruam ve Ruama Karşı İmmünizasyon” konulu doktora tezini tamamlamıştır. Pastör Enstitüsündeki çalışmaları sırasında hocası Prof. Dr. Leraux ruama yakalanmıştır.
Yüzbası Kemal Cemil Bey hocasını kurtarmak amacıyla, geliştirmeye çalıştığı ve Anamorve adını taktığı aşıyı kendisine tatbik ederek elde ettiği antikorları hocasına vermiş ve hocasının ruamdan kurtulmasını sağlamıştır. Ancak çalışmalarının ikinci bölümünde kendisi de ruama yakalanmış ve 1934 yılında vefat etmiştir. Cenazesi karantina nedeniyle Paris’te toprağa verilmiş, ancak beş yıl sonra Türkiye’ye getirilebilmiştir.
Yüzbaşı Kemal Cemil Beyin eşine ve çocuklarına Atatürk’ün imzasını taşıyan bir Bakanlar Kurulu kararı ile 2500 lira destek verilmiştir. Hocası Prof. Dr. Leroux Yüzbaşı Kemal Cemil Beyin ürettiği Anamorve adlı aşıyı 1947 yılında İran’da sulfamitlerle birlikte insanlara ve hayvanlara uygulayarak Ruama karşı başarılı sonuçlar elde etmiştir.
Değerli meslektaşlarım, kutsal mesleğimize karşı son günlerde giderek artan saygısızlıklara karşı ben de dahil kimi meslektaşlarımız yazılar yazdı, TV Kanalına ve RTÜK’e faxlar çekti. Ama ne yazık ki şu ana kadar ne TV Kanalından bir özür ne de RTÜK’ten bir yaptırım geldi. Boşuna beklemeyelim gelmez de. Kanımca bizi yapacağımız tek şey var, o da tanıtım. Bakın ben yukarıda kahraman bir şehidimizden bahsettim. Bu şehidimiz , Kurtuluş Savaşı sırasında bugünün tankları sayılan atları ruam denilen kesin öldürücü hastalıktan korumak amacıyla Askeri Veteriner Okulunda çalışan ve her ikisi de ruama yakalanıp şehit olan Veteriner Hekimi Binbaşı Ahmet ve Yüzbaşı Hüdai Beylerin başlattığı aşı üretim çalışmasını tamamlamak üzere çaba göstermiş ve bu uğurda şehit olmuştur.
Hüdai Bey, arkadaşına yazdığı bir mektupta “Acaba Ruama mı yakalandık? Hiçbir şeye yanmam da yüzüp de sonuna getirdiğimiz işin yarım kalmasına, tüm emeklerimizin boşa gitmesine yanarım” diyecek kadar insanlığın sağlığını kendi canından aziz gördüğünü belirtmiştir. Ve bu kahramanlar Kurtuluş Savaşının ünlü komutanı Mareşel Fevzi Çakmak’a “Türk Veteriner Hekimleri olmasaydı istiklalimizi kazanamayacaktık” sözünü söyletmişlerdir. Çünkü savaş sırasında askerleri taşıyan atlar öldürücü Ruam hastalığına, topları ve cephaneleri taşıyan kağnıları çeken öküzler de öldürücü sığır vebası hastalığına yakalanmışlardır. Bu hastalıklar sonucu ordunun harekat gücü kaybolmuş, hatta bu konu ile ilgili olarak Mecliste yapılan ağır eleştiriler karşısında dönemin Başbakanı Celal Bayar istifa etmek zorunda kalmıştır. Ama çok az sayıdaki Türk Veteriner Hekimleri bir yandan kahramanca düşmanla çarpışırken bir yandan da büyük bir özveri ile bu hastalıklarla mücadele edip ordumuzun savaşı kazanmasında büyük etken olmuşlardır.
Bir kusur olarak görmüyorum ama bu kahraman şehitlerimizi çok az sayıda meslektaşımızın tanıdığına ve bunun kabahatinin de bizde olmadığına inanıyorum. Araştırmalarım sırasında insan ve hayvan sağlığına hizmet aşkıyla kendi canlarını feda etmiş bu kahramanlarımız hakkında o kadar az yayına rastladım ki kendimden utandım. Milletler gibi meslekler de tarihleriyle var olurlar.
Eğer biz geçmişte insanlığa ve mesleğimize büyük hizmetleri dokunan değerlerimizin kıymetini bilmezsek bu gün olduğu gibi bir arpa boyu yol gidemeyiz hatta geriye gideriz. Fakültelerimizin Veteriner Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dallarından tekrar istirham ediyorum, lütfen bu değerlerimizi derslerinizde öğrencilere tanıtın. Bu sayede meslek adına en büyük hizmeti yapmış olursunuz.