Sığırlarda Anthrax (Şarbon) Hastalığı
Sığırlarda Anthrax, Bacillus anthracis tarafından oluşturulan septisemik özelikte akut infeksiyöz bir hastalıktır. İnfeksiyon, vücut ısısının yükselmesi, dalağın şişmesi, kanın katran gibi koyu renk alması ve pıhtılaşmaması, deri altı ve subseröz dokularda sero-hemorajik infiltrasyonların oluşması ile karakterize zoonoz bir hastalıktır. Bütün memeli hayvanlarda görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Çiftlik hayvanlarından sığırlarda ölüme sebep olur. Yurdumuzun her bölgesinde ve her mevsimde ortaya çıkar. Halk arasında hayvanlarda “DALAK veya ŞARBON” , insanlarda “KARAÇIBAN ve KASAP ÇIBANI” olarak bilinmektedir.
Tarihçesi
Anthrax, hayvanlarda seyreden hastalıklardan en eskiden beri bilinenlerdendir. Enfeksiyöz karekterde olduğu ilk defa EİLERT (1836) tarafından bildirilmiştir. Anthrax basillerinin ilk kültürünü 1876 yılında KOCH, kan serumu kullanarak ve sonra da 1877 yılında PASTEUR üre kullanarak yapmışlardır. KOCH (1878) Anthrax basillerinin spor verdiklerini saptamıştır.
Türkiye’de hayvanlar arasında anthrax hastalığı eskiden beri bilinmekte hastalıkla ilgili ilk araştırmalar SEZGİNER (1923), TAHSİN ve CEMİL (1929) ve AYGÜN (1932-1945) tarafından yapılmıştır.
Etiyolojisi
Hastalığın etkeni olan Bacillus antchracis 1-2×3-8 mikrometre boyutlarında aerobik (veya fakültatif), Gram pozitif, hareketsiz, sporlu ve kapsüllü bir mikroorganizmadır.
Bacillus antchracis spor formu fiziksel ve kimyasal etkenlere karşı son derece dirençli olup doğa koşullarında 50-60 sene canlılığını ve enfektivitesini muhafaza edebilir. Vegetatif formu ise diğer sporsuz mikroorganizmalar gibi kısa sürede imha olmaktadır. B. Anthracis’in tip variyasyonlarının olmadığı bilinmektedir.
Epizootolojisi
Doğal koşullar altında soğukkanlı hayvanlar hariç bütün sıcak kanlı hayvanlar ve insanlar enfeksiyona yakalanabilirlar. Kanatlılar deneysel olarak hastalanabilirler. Bazı hayvan ırklarının, anthrax’a karşı özel bir dirençliliği vardır. Genç hayvanlar, ergin ve yaşlılardan daha duyarlıdırlar. Açlık, yorgunluk, yolculuk, fena bakım, iç ve dış parazitler, fazla sıcak ve soğuk hava, iyi beslenememe gibi stres faktörleri hastalığın çıkış ve yayılışına büyük ölçüde yardımcı olurlar. Ölen hayvanların usulüne uygun gömülmemesi, merada veya mezbaha dışında hayvanların kesilip yüzülmesi.
Hastalanan hayvanlar, ölümden 1-2 gün önce sütleriyle gaita ve idrarları ile basil çıkarırlar. Iyileşenlerin sütleriyle de kısa bir süre etken saçılabilir. B. antracis ölen hayvanların vücudunda spor oluşturmaz. Ancak, hayvana otopsi yapılırsa veya ölen hayvanların ölümünden sonra tabii deliklerden gelen kanın hava ile temasında basiller spor verirler. Etkenin vejatatif formu, diğer sporsuz bakteriler kadar dayanıklıdır. Açılmamış kadavralarda vejatatif formları putrefikasyonun etkisiyle 3-6 günde tahrip olmaktadır. Buna karşın sporları çok dirençlidir. Sporları sularda, toprakta, meralarda uzun süre (50-60 yıl) canlı kalabildiğinden dolayı bu sporlarla bulaşık yerler infeksiyon kaynağı olarak rol oynarlar. Bu nedenla kadavralar açılmadan meralardan ve akarsulardan uzak yerlere iki metre kadar derine gömülmeli ve üzerine sönmemiş kireç dökülmelidir.
Bulaşık merada otlayan hayvanlar veya buradan elde edilen enfekte yemleri yiyenler hastalığa yakalanır. Hastalık her mevsimde görülürse de en çok mera döneminde ortaya çıkar. Özellikle otlar kurumaya başladığı zaman dikenlerin ağızda açtığı yaralardan mikroplar kolayca vücuda girer. Ahırdaki hayvanlar bulaşık yem ve otlarla mikrobu alırlar, solunum ve deri yolu ile de hastalık bulaşabilir.
Aşırı kullanılmış meralar, bataklık ve engebeli arazi, açlık, yorgunluk, uzun süreli ve kötü koşullarda hayvan nakli, hayvanların direncini kırdığı için hastalık daha çok görülür. Mevsimlerdeki değişiklikler mesela aşırı yağış veya aşırı kuraklık olduğu zaman hastalık artabilir. Sıcak ve rutubetli bölgelerde diğer yerlerden daha fazla hastalık görülür.
Bulaşma
Hayvanlar mikrobu aldıktan 2-3 gün sonra hastalanırlar. İştahsızlık, sendeleme, ayakta duramama, solunum güçlüğü, titreme, yüksek ateş başlıca belirtileridir. Sığırlarda yukarıdaki belirtilere sancı, kan işeme ve ishal de eklenir ve bir hafta içinde ölürler.
Ölen hayvanların, ağız- burun ve anüsünde kan izleri veya kanlı bir sızıntı bulunur. Kesilen hayvanların kanı siyah renktedir ve pıhtılaşmaz.
Insanlar hasta hayvanları kesip yüzmek, etini yemek veya bu hayvanların deri ve yünlerini işlemek suretiyle hastalığa yakalanırlar.
Sindirim sistemi ile: Bulaşık ot, su, yem gibi gıdaların ağız yolu ile alınması ile olur.
Solunum yolu ile: Hayvanlarda nadir görülen bu bulaşma şekli insanlarda sporların, hayvan postu, kıllar, yün ve yapağı ile gerçekleşir.
Deri yolu ile: Deride oluşan çeşitli portantrelerden (ısırma, kırpma, sıyrık, çizik v.s.) etkenin girmesiyle olur. İnsanlar ise kontamine et, kan, temas yolu ile hastalığı alırlar. Kan emici ve sokucu sinekler de bu yolla enfeksiyonu bulaştırabilir.
Klinik Semptomlar
İnkübasyon periyodu, hayvanın türüne, direncine, vücuda giren etkenin miktarına, virülansına ve etkenin giriş yoluna göre değişmek üzere 1-14 gün arasındadır. Hastalık perakut ve akut seyreder.
Perakut;
- Salgının başlangıcında en sık rastlanan form
- Hiçbir semptom göstermeden 1-4 saat için ölüm
- Bazen ateş, tremor, dispne, kollaps ve konvulsiyonlar gözlenebilmesi
- Ölümden sonra yaygın olarak doğal deliklerden kanlı akıntı gelmesi
Akut; 4-48 saat içinde görülen klinik semptomlar olarak
- Depresyon
- Taşikardi
- Rumen hareketlerinin kaybolması
- Dil, boğaz, sternal bölge, açlık çukurları ve perineumda ödem olması
- Yüksek ateş 42 derece civarında
- Mukozalarda hiperemi, peteşi
- Süt veriminin birden düşmesi
- İshal, dizanteri
- Terminal konvulsiyonlardan sonra kollaps ve ölüm
- Gebelerde abort
- Dispne
- İştahsızlık
- Sütün kan içermesi veya sarı renkte olması
- Ölümden önce ağız, burun, anus ve vulvadan kan gelmesi
- Hematuri
- Enjeksiyon yerlerinde kanama olması
Hastalık insanlarda,
Deri şarbonu, akciğer şarbonu ve ender olarak görülen bağırsak şarbonu olarak üç ayrı şekilde görülür.
Deri şarbonu; papül, vezikül ve püstülle karakterize üzerinde siyah bir kabuk bulunan nekrotik ülserler şeklinde görülebileceği gibi, bağ dokusu, boyun, göğüs ve göz kapaklarının deri altı dokusunda ödemler ve bu ödemli alanın üstünde vesikülle karakterize bir şekilde de görülebilmektedir.
Akciğer şarbonu; özellikle hayvan yünleri ve kıllarıyla uğraşanların sporları solumasıyla meydana gelmektedir. Ağır bir hemorajik bronko-pnömoni ile karakterizedir.
Bağırsak şarbonu; genel durum bozukluğu ve şiddetli bir gastro-enteritis ile karakterizedir. Tanı koymak güç olduğundan dolayı kurtuluşu yok gibidir. Bu klinik formların birisinde etken kana karışıp septisemi yaparsa hastalık öldürücü bir hal alır. Menenjitin de görüldüğü vakalar mevcuttur.
Teşhis
Klinik Teşhis: perakut seyreden olgularda, çok az ve yetersiz klinik belirtiler nedeniyle teşhisi zordur. Çünkü ani ölüm yapabilen ve yakın semptom gösteren yanıkara, basiller ikterohemoglobinuru, pastörellozis, leptospriosis, piroplasmosis, klostridyal infeksiyonlar ile karıştırılabilir.
Laboratuvar Muayeneleri; Laboratuvarlara hasta veya ölen hayvandan 3-4 adet kan frotisi, steril bir pamuğa emdirilmiş kan,
Ayırıcı Tanı
- Perakut olaylar akut rumen timpanisi, malign ödem, yanıkara, kara hastalık, siyanid ve kurşun gibi akut zehirlenmeler, basiller ikterohemoglobinuri, güneş ve elektrik çarpması, caudal ve cava trombosis gibi hastalıklarla karışabilir.
- Ölümden önce rumende aşırı gaz toplanmamasıyla Akut Rumen Timpanisi nden
- İkterusun şekillenmemesi ile Basiller İkterohemoglobinuri den
- Ölüme yakın dönemde doğal deliklerden kan gelmesi ile diğer hastalıklardan
- Otopside dalağın büyümüş, kesit yüzeyinin çamur olması ve kanın pıhtılaşmaması ile diğer hastalıklardan ayrılır.
Tedavi
Sığırlarda yüksek ateşin olduğu ve diğer klinik semptomların başlamadığı dönemde sağaltım bazen mümkün olabilmektedir. Bu amaçla;
- Penisilin 20.000 IU/kg günde2 kez im
- Streptomisin 8-10 g günde 2 kez im
- Oksitetrasiklin günde 5-10 mg/kg
- Ampisilin,methisilin, eritromisin ve netilmisine de duyarlıdır.
- Antiserum kullanılacaksa en azından 5 gün süre ile 100-250 ml uygulanmalıdır.
Korunma
Anthrax’ ta en önemli korunma önlemi bu hastalıktan ölen hayvanların uygun şekilde ortadan kaldırılmasıdır. Bunun için hasta hayvanlar kesilip yüzülmemeli ve otopsi yapılmamalıdır.
Hastalığa yakalanan hayvanlar ölümden önce kısa süre ile de olsa süt, idrar ve diğer salgıları ile mikrop saçtıkları için hasta hayvanların muayenesinde ve ölen hayvanların naklinde dikkat edilmesi ve koruyucu tedbirlerin alınması gerekir. Ahırda ölen hayvanlar ağız, burun, anüs gibi delikleri tentürdiyotlu pamukla kapatıldıktan sonra uygun vasıtalarla ve koruyucu elbise giyilerek imha edileceği yere taşınır, yakılır veya 2 mt derinliğinde açılmış çukurlara üzerlerine yeteri kadar sönmemiş kireç dökülerek gömülür. Bütün altlıklar ve şüpheli maddeler yakılır. Ahır önce soudkostikli sıcak su ile yıkanır. Sonra uygun antiseptiklerle dezenfekte edilir. Merada ölen hayvanlar mümkünse oldukları yere çevresindeki kirlenmiş ot ve toprakla beraber gömülür. Aşılı hayvanlarda bağışıklık oluşuncaya kadar mera kapatılır ve yemler değiştirilir. Mera bulaşmasını önlemek için şüpheli ve tehlikeli meralar duyarlı hayvanlara kapatılır. Ot ve samandan şüpheleniyorsa bunlar imha edilir.
İkinci önlem aşılamadır. Hastalık görüldüğünde ateşi bulunmayan sağlam hayvanlar derhal aşılanır. Hastalığın ortaya çıktığı yerde hayvanlar en az beş yıl süreyle aşılanmalıdır. Koruyucu aşılama genel olarak ilkbaharda yapılır. Aşı yapıldıktan 10-14 gün içersinde bağışıklık gelişir. Tek tırnaklılarda bu süre biraz daha uzun olabilir
MAX STERNE ANTHRAX AŞISI PROSPEKTÜSÜ
Tanım : Bacllius anthracis 34 F2 suşu ile hazırlanan canlı bir aşıdır.
Kompozisyonu: % 50 gliserin, % 50 fiz.yolojik tuzlu su, % 0,1 saponin ve 102 /ml canlı spor.
Endikasyonu : Anthrax riski olan yerlerde ilkbaharda; hastalık çıkan yerlerde derhal ve hastalıksız hayvanlara kuruma amaçlı tatbik edilir.
Kontrendikasyonu: Yüksek ateşli ve gebeliğin son dönemindeki hayvanlara uygulanmamalıdır.
Uygulama ve Dozaj:
Büyükbaş hayvanlara (at, sığır, deve) | 1 ml | |
Uyarılar: Aşı enjektöre çekilmeden önce şişe iyice çalkalnmalıdır. Aşılama sırasında asepsi ve antisepsi kurallarına dikkat edilmelidir. Aşı mutlaka derialtı uygulanmalıdır. Aşılama öncesi ve sonrası antibiyotik uygulaması bağışıklığı olumsuz yönde etkiler.
Yan Etkiler: Aşı uygulamasını takip eden 24-48 saat içinde hafif ateş, enjeksiyon yerinde, ödem ve geçici topallık görülebilir.
Yasal Arınma Süresi: Aşılamadan sonra 6 hafta.
Saklama Koşulları: Karanlıkta dondurulmadan +2 ile + 8 C0 de saklanmalıdır
Ambalaj Şekli: 50 ml bal renkli şişe
İmha Şartları: Otoklavda 121 °C de l saat tutularak, yakma fırınında veya üretici kuruma gönderilerek imhası sağlanır.
Üretici Kurum: Etllk Veteriner Kontrol Ve Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü/ANKARA