Oksitosin hormonu, hipotalamusta üretilen, arka hipofizde depolanan, 9 aminoasitten oluşmuş birbirine benzer peptit yapılı iki hormondur.
Yunancada ”hızlı doğum” anlamına gelen oksitosin, ilk olarak 1906 yılında Sir Hanry Dale tarafından bulunmuştur. Kimyasal yapısı belirlenen ilk peptit hormon olup bu buluş 1955 yılında Vincent du Vigneaud ’a Nobel kimya ödülü kazandırmıştır.
Oksitosin hormonu, hipotalamusta bulunan supraoptik ve paraventriküler çekirdeklerdeki magnosellüler nörosekretör hücrelerde üretilir ve sinirler aracılığıyla arka hipofize gelerek burada depolanır. Depolanan oksitosin, dokunma ve sağım gibi uyarılarla harekete geçirilir.
Oksitosin hormonu, hem erkek hem de dişilerde üretilir ve almaçları beyin ile üreme sisteminin tüm yüzeyinde bulunur. Ayrıca böbrek, kalp, timüs, pankreas ve yağ dokuda da almaçlarının varlığı belirlenmiştir. Veteriner alanda özellikle meme ve uterus üzerine olan etkileriyle annelik duygularının kazanılmasında önemli rol oynadığı eskiden beri bilinir. Kısrak ve ineklerde prostaglandin salgısını kontrol ederek gebeliğin anne tarafından kabul edilmesinde rol oynadığı ileri sürülmektedir. Ancak, son yıllarda bir kısmı tartışmalı olmakla birlikte çok sayıda sistem üzerine etkileri insan ve hayvanlarda keşfedilmiştir. Bunlardan bazıları; üreme, sirkadiyan ritim, şeker metabolizması, timüs ve bağışıklık sistemi, cinsel davranışlar, beslenme davranışları, öğrenme, hafıza, hipertansiyonun engellenmesi, ağrı duyusu, sedatif, analjezik, ateş düşürücü, yangı giderici, korku azaltıcı, bağımlılık yapan opioit ve kokain gibi bazı ilaçlara karşı direnç gelişimini inhibe etmesi ve bağımlılık belirtilerini azaltmasıdır. Ayrıca, özellikle son yıllarda tek eşlilikte, çiftlerin birbirine bağlanmasında ve sosyalleşmede önemli rol aldığı bildirilmektedir.
Oksitosin Hormonu Ön Hipofiz Bezi Üzerine Etkisi
Oksitosin hormonu, gonadotropin salımı üzerine, düzenleyici etkisi vardır. Sıçanlarda, proöstrüs döneminde oksitosin uygulanmasının GnRH salgısı aracılığıyla LH düzeyinde artışa neden olduğu bildirilmektedir. Bu bulgular, oksitosinin ovulasyonda ve seksüel davranışlardaki etkisini göstermektedir. Oksitosin hormonu erkeklerde doza bağlı olarak ACTH salınımını azaltırken, FSH salınmasını artırmaktadır. Oksitosin, ayrıca trofik bir hormon gibi çalışmaktadır. Kemikte osteoblastik aktivasyon yaparken, osteoklastları baskılayarak kemik kitlesinde artışa sebep olur. Bu nedenle, özellikle gebelik ve laktasyon döneminde kemik kitlesindeki yenilenmeden sorumludur.
Erkeklerde Oksitosinin Rolü
Oksitosin hormonu, eskiden doğum ve sütün indirilmesindeki etkilerinden dolayı sadece dişi nörohipofiz hormonu olarak düşünülürdü. Oysa, erkek üremesinde de endokrin ve parakrin görevi vardır. Oksitosinin üreme organlarında erkekte ereksiyon, ejekülasyon ve spermatozoanın üreme kanalında taşınmasında kolaylaştırıcı rolü vardır. Memelilerin testis, epididimis ve prostat bezinden oksitosin sentezlendiği kesin olarak ispatlanmıştır. Seminifer tübüller, epididimis ve prostat bezinin kasılmaları ve bu dokularda androjen düzeylerinin düzenlenmesinde oksitosin görev alır ve ayrıca sperm matürasyonunu durdurur.
Oksitosin Hormonu ile İlgili Uyarılar
İneklerde doğum sonrası kullanılacaksa 12 saat içinde verilmelidir. Daha sonra miyometriyal duyarlılık azalır. Oksitosin hormonu, serum fizyolojik içinde damardan damla tarzında verildiğinde en etkili olur.Hayvanlarda kan kalsiyum düzeyi düşükse oksitosin uygulanmamalıdır. Oksitosinin kalsiyumla desteklenmesi oksitosinin etkisini güçlendirir. Östrojen azaldığı ya da yeterli seviyeye ulaşmadığı durumlarda, oksitosinin uterusa olan etkisi oldukça zayıftır. Adrenalin, oksitosinin uterus ve meme bezleri üzerindeki etkisini azalttığından, oksitosin uygulaması sırasında hayvanların stres altında olmaması gerekir. Deriye temas durumunda emilim oluşmasıyla ilgili yeterli bilgiler mevcut değildir. Kazara enjeksiyona maruz kalanların derhal tıbbi müdahale için doktora başvurması gereklidir.