Kanatlı yetiştiricilik sistemlerinde altlık, kanatlı yetiştiriciliğinde karlı bir üretimin yapılabilmesi adına üretimde optimum bakım ve besleme koşullarının oluşturularak özellikle çevresel etmenlerin uygunluğunun sağlanması büyük önem arz etmektedir. Tavuk yetiştiriciliğinde son yıllarda üretimde karlılığın yakalanabilmesi adına endüstriyel üretimin yapılması zorunluluk halini almış olup entansif koşullar altında üretim durumu ortaya çıkmıştır. Yetiştiricilik alanlarından özellikle damızlık tavuk yetiştiriciliği ve broyler üretiminde yer tipi altlıklı üretim yapılması ve bunun yanında kafes tipi yetiştiriciliği dışında ki alanlarda barınak koşullarında altlığın kullanılıyor olması kanatlı yetiştiriciliğinde altlığın önemini daha da artırmaktadır (Atasoy, 2000).
Kanatlı yetiştiricilik sistemlerinde altlık, altlıklı yerde yetiştirme metodu oldukça yaygın bir yöntem olmakla birlikte bu yönteminde altlığın fiziksel yapısından ve bu yapının kontrolünden kaynaklı çeşitli olumsuzlukları bulunmaktadır. Bölgesel konumlar ve çeşitli faktörlere bağlı olarak yetiştiricilikte farklı altlık materyalleri kullanılabilmektedir. Genel olarak değerlendirildiğinde kullanılan altlık materyalinin özelliklerine bağlı şekilde hayvanlarda çeşitli karkas kusurları, verimlerde düşme, barınak içi toz ve gaz oluşumu ile altlıktaki nem oranına bağlı olarak mikroorganizmal faaliyetlerin kontrolünde zafiyetler meydana gelebilmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde karlı bir üretimin yapılabilmesi adına kullanılan altlığın iyi seçilebilmesi ve kullanım süresince sürekli denetiminin sağlanması büyük önem taşımaktadır (Eleroğlu ve Yalçın, 2004).
Yetiştiricilik Sistemlerinde Altlık Materyali Seçimi
Kanatlı üretiminde maliyetler işletmenim devamlılığı açısından önemli olmakta ve altlık maliyetleri toplam giderlerin yaklaşık olarak %2 ila %3’üne denk gelmektedir. Özellikle broiler yetiştiriciliğinde üretim dönemi sonunda tavukların çıkarılmasından itibaren yeni sürü gelinceye değin temizlik ve dezenfeksiyon çalışmalarını kapsayan yaklaşık 15 günlük bir süre gerekmekte ve bu durum üretim piyasası rekabet koşulları düşünüldüğünde üreticilerin karlılığını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenler dolayısıyla üreticiler tarafından aynı altlık beş üretim dönemine kadar kullanılabilmekte ve bu süreçlerde olumlu performans değerleri alınabilmektedir (Sarıca ve Çam, 1998).
Kanatlı yetiştiriciliğinde çevresel faktörler arasında bulunan altlık kalitesi üretim performansı ve dolayısıyla karlılığı doğrudan etkileyebilen parametreler arasında gösterilebilir. Tavukları yetiştirme yöntemi ve üretim şekli altlık yapısı ile çeşidini belirlemekle birlikte özellikle yer tipi yetiştiricilikte büyük önem arz ederken kafes tipi yetiştiricilik şekillerinde altlık kullanılmamaktadır. Üretim döneminin ve süresinin altlık kalite ve yapısını doğrudan etkilediği bilinmekle birlikte özellikle damızlık tavuk yetiştiriciliğinde üretim döneminin uzunluğuna bağlı olarak diğer yetiştiricilik çeşitlerine kıyasla yüksek gübre birikimi gözlenebilmektedir (Akan, 2013).
Altlık Malzemesinin İşlevleri
Kanatlı yetiştiriciliğinde kanatlıların adeta yaşamının bir parçası halinde bulunan altlığın dışkı vasıtasıyla ortaya çıkan ısı, nem, amonyak ve mikroorganizmaları kontrol edebilecek kabiliyette olması gerekmektedir. Bunların yanı sıra bilinmektedir ki kümes içi ortamda rutubet ve amonyak seviyeleri belirli oranların üzerine çıktığı durumlarda olumsuz sonuçlarla karşılaşılabilmektedir. Araştırmalar kümes içi nem oranın %25 dolaylarında olması gerektiğini ve amonyak konsantrasyonunun 50 ppm sınır eşiğini geçtiği durumlarda yem tüketim ve canlı ağırlık artışlarında olumsuz etkilerinin görüldüğü, bunun yanı sıra 100 ppm’i geçtiği durumlarda ise ölüm oranlarında ciddi artışlar meydana geldiğini göstermektedir (Akşit ve ark., 2000).
Yataklık malzemelerinin birçok önemli işlevi bulunmaktadır;
- Barınak zemininde dışkı ve suluklardan dökülen suya bağlı olarak oluşan fazla nemin kurumasını teşvik etmek.
- Dışkı ve atıkları absorbe ederek atıklarla tavuklar arasında bariyer oluşturmak.
- Barınak zemininin soğuğundan yastık ve yalıtım işlevi görerek tavukları korumak(Ritz ve ark., 2017).
Altlık Materyalinin Sahip Olması Gereken Özellikler
Ülkemiz kanatlı yetiştiriciliği sektörü bazında oldukça iyi durumda olup halen gelişmeye devam etmektedir. Bu gelişim sonucu büyüyen üretim kapasiteleri beraberinde üretim koşullarında çeşitli sorunlar meydana getirebilmektedir. Bu sorunların en başında yer alan kümes içi koşullardan çeşitli gazlar, partiküller ve kokular hem yetiştirilmekte olan hayvanların sağlığını hem de mevcut işletmelerde çalışanların sağlığını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu bağlamda özellikle tavuk dışkısı kaynaklı meydana gelen mevcut gazların ve kirletici partiküllerin azaltılabilmesi adına kümes içi kullanılan kanatlı yetiştiricilik sistemlerinde altlık materyali büyük önem taşımaktadır (Kılıç, 2021).
Kanatlı yetiştiriciliğinde en önemli çevresel parametrelerden olan altlık, tavukların ömürlerinin büyük bir bölümünü üzerlerinde geçirdikleri düşünüldüğünde ne denli önem arz ettiği ortaya çıkmaktadır. İyi bir altlık materyali denildiğinde su tutma kapasitesinin yüksek, yumuşak ve sıkıştırılabilir nitelikte, patojenlere karşı toleransı yüksek, uygun boyutlara getirilebilen ve yabancı kontaminantlardan ari yapıda oldukları kastedilmektedir (Şekeroğlu ve ark., 2013).
İyi bir kanatlı yetiştiricilik sistemlerinde altlık malzemesi güçlü emiciliğe sahip, hafif, maliyet açısından uygun fiyatlı ve toksik maddelerden ari yapıda olmalıdır. Seçilecek altlık malzemesi iyi bir absorban olurken aynı zamanda emme işlevi sırasında topaklanmamalıdır. Bunların yanı sıra seçilecek altlık malzemesi barınakta işlevini tamamladıktan sonra gübre veya toprak düzenleyici olarak kullanıma uyumlu olmalıdır (Ritz ve ark., 2017).
Tavuk yetiştiriciliği ile uğraşanlar için su ve yemin kalitesi büyük önem taşımaktadır ancak bakıldığında kümeslerde kullanılan altlığa nadiren yeterli özen gösterildiği ortaya çıkmaktadır. Tavukların günün önemli bir kısmını altlıkla temas halinde geçirdikleri düşünüldüğünde bu durumun önemi ortaya çıkmaktadır. Altlık koşulları tavukların performansını ve buna bağlı oranda yetiştiricilerin karlılığını ciddi derecede etkileyebilmektedir. Altlık materyaline bakıldığında yataklık, dışkı, su, tüy ve diğer pek çok komponentin bileşkesi olduğu görülmektedir (Ritz ve ark., 2017).
Kanatlı yetiştiricilik sistemlerinde altlık malzemelerin etkin termal izolasyon, dökülen sıvıları ve dışkıları absorbe etme, dışkıyı ve dolayısıyla nemi tutarak kanatlıyla direkt temasını önlemek gibi pek çok işlevi bulunmaktadır. Bu yönüyle yetiştiricilikte sıkça kullanılan altlıkların bu özellikleri yanında ulaşılabilir, ucuz ve hafif olması gibi nitelikleri de yetiştiriciler tarafınca birer seçim kriteri olarak kullanılmaktadır. Bölgeden bölgeye değişmekle birlikte odun talaşı, pirinç kavuzu, fıstık kabukları, kum, buğday samanı, soya fasulyesi samanı gibi pek çok malzeme altlık materyali olarak değerlendirilebilmektedir (Shao ve ark., 2015).
Kümeslerde kullanılan altlık materyalinin toz oluşumunu minumum düzeye indirgemesi, ısı ve ph kontrolünün sağlanmasıyla mikroorganizma faaliyetlerinin minimuma indirilmesi ile özellikle patojenlerin faaliyetlerinin kısıtlanabilmesi ve bu olumlu özelliklerin kullanılan altlık materyalinin olumlu yönleri arasında sayılabilmektedir (Sarıca ve Çam, 1998).
Tavuk yetiştiriciliğinde günümüzde kullanılan en popüler yetiştirme sistemi derin altlıkla yetiştirme sistemi olup üreticiler adına malzeme temininden maliyetlere kadar çeşitli sorunlar oluşturabilmektedir. Derin altlıklı sistemde kullanılan altlık malzemesinin yapısı yetiştirilen hayvanların performansını ve refah düzeyini doğrudan etkileyebilmektedir. Günümüzde kullanılan odun talaşı, parçalanmış kağıt, geri dönüştürülmüş kağıt, çeltik kabuğu, mısır koçanı gibi pek çok altlık materyali bulunmakla birlikte zamanla bu malzemelerin temininde sorunlar yaşanabilmekte ve bu durum üreticileri alternatif altlık malzemeleri arayışına sürüklemektedir. Son yıllarda çay üretimi sonrası arta kalan malzemelerin altlık malzemesi olarak kullanımı alternatif altlık materyallerine örnek teşkil edebilmektedir (Atapattu ve ark., 2007).
Altlık materyalleri üreticiler tarafından üretim maliyetlerinin azaltılması, altlık materyalinin temininde zorluklar yaşanması nedeniyle bir üretim döneminden fazla kez kullanılabilmektedir. Üretim maliyetleri açısından değerlendirildiğinde her üretim dönemi için altlık değişiminin maliyetlerinin toplam maliyetlere oranının yüzde 2-3’lük kısmına denk geldiği görülmektedir. Bunun yanı sıra altlık değişimi sonrası yeterli temizlik ve dezenfeksiyonun sağlanabilmesi için 10-15 günlük bir süreye ihtiyaç olduğu bilinmektedir. Bu sebeplerden dolayı hem altlık materyali masraflarının azaltılması hem de üretim hızının düşmemesi amacıyla aynı altlık materyali birkaç üretim döneminde kullanılabilmektedir. Yapılan çalışmalarda ikinci kez üretimde kullanılan kanatlı yetiştiricilik sistemlerinde altlık materyallerinin uygun manejman ile üretimde sorunlara yol açmadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlar açısından değerlendirildiğinde aynı altlık materyalinin üretimde kullanımının hem altlık materyali masraflarını azaltacağı hem de üretim periyotlarında aksamalara yol açmayacağı gerekçesiyle ekonomik bir üretim sağlayabileceği çıkarımı yapılabilmektedir (Sarıca ve Çam, 1998).
Kanatlı yetiştiriciliğinin önemli çevresel unsurlarından olan altlık materyali hayvanları zeminin olumsuz etkilerinden bir yastık işlevi görerek koruması, gübrede bulunan ve özellikle suluklardan dökülen sıvıları emerek bu atıklarla hayvanların temasını önlemek gibi önemli işlevleri bulunmaktadır. Emici özelliğinin yüksek olmasının yanı sıra seçilecek altlık materyalinin aşağıda sıralanan özelliklere de sahip olması yetiştiricilikte beklenen önemli özelliklerden olup bunlar;
- Uygun fiyatlı olması
- Kolay erişilebilir olması
- Yüksek kuruma hızına sahip olması
- Hafif olması
- Orta büyüklükte boyutlandırılmaya uygun olması
- Sıkıştırılabilir olması
- Kullanım sonrası gübre olarak değerlendirilmeye yatkınlığının yüksek olması şeklinde sıralanabilmektedir (Koçak ve ark., 1991).
Altlıklı sistemde kanatlı yetiştiriciliğinde kullanılan altlık materyal çeşidinin ve yapısının kanatlıların gelişimi ve performansı üzerinde doğrudan etkisi bulunmaktadır. Yetiştiricilikte kullanılan altlık materyali genel olarak saman, hızar talaşı ya da üretim yapılan bölgedeki yaygın yerel maddelerden oluşabilmektedir (Şekeroğlu ve ark., 2013).
Kanatlı yetiştiricilik sistemlerinde altlık materyali yetiştiriciler tarafından uzun süreli ya da birden çok kez kullanılabilmektedir. Bu uygunsuz altlık kullanımı sonucunda kümes içi patojen miktarı artabilmekte ve bu durum hayvanların performansını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Altlık kaynaklı sorunları minimuma indirmek adına çeşitli kimyasal ve fiziksel altlık düzenleme uygulamaları kullanılabilmektedir (Şekeroğlu ve ark., 2013).
Kanatlı yetiştiriciliğinde üretimin ekonomikliğinin sağlanması adını altlığın birden fazla kullanımı söz konusu olabilmektedir. Yapılan araştırmalarda altlığın yalnızca bir kez kullanılması yüzde yetmiş oranlarındadır. Altlığın birden fazla kez kullanılması durumunda ise çeşitli hastalık ve biyogüvenlik riskleri de kaçınılmaz olmaktadır (Runge ve ark., 2007).
Kanatlı Yetiştiricilik Sistemlerinde Altlık Kalitesini Etkileyen Faktörler
Yetiştiricilikte kullanılan altlığın kalitesi ve ömründe işletmede kullanılan sulama sistemlerinin yapısı, altlık kalınlığı, altlık yönetimi, mevcut rasyon düzeni, havalandırma sistemi ve altlık değişim periyodu belirleyici olmaktadır. Bu noktada kullanılacak altlık materyaline bağlı olmak üzere altlık kalınlıkları da değişkenlik gösterebilmektedir. Üreticiler tarafından sıkça altlık materyali olarak değerlendirilen odun talaşı için 5-10 cm, kum için 2 cm ve saman için 10 cm altlık kalınlığı uygulanmaktadır. Bunların yanı sıra yerleşim sıklığının yüksek olduğu kümes koşullarında suluklardan dökülen su ile dışkı altlık nem miktarını arttırabilmekte ve yüksek yoğunluk nedeniyle kümes ortamı ile altlık arasında gaz alışverişi yapılamamaktadır ve bu durum altlık nem yoğunluğu ile asit yoğunluğunu arttırarak patojeniteyi arttırabilmektedir (Şekeroğlu ve ark., 2013).
Kanatlı yetiştiricilik sistemlerinde altlık kalitesi altlık malzemelerinin depolaması, hava durumu ve rasyona kadar pek faktör tarafından etkilenebilmektedir. Örneğin nemli veya uygunsuz şekilde depolanmış altlık malzemesi barınak zeminine yayıldığı takdirde altlık problemi kaçınılmaz olmaktadır. Bunun yanı sıra günlük rasyon içeriğinde verilen tuz gibi çeşitli mineral ve maddeler tavuklarda su tüketimini arttırabilmekte, nemli hava koşullarında yoğunlaşmayla altlığın ıslanmasına neden olabilmekte ve neticede altlık nem miktarı artabilmektedir (Ritz ve ark., 2017).
Yetiştiricilikte seçilen altlık materyalinin derinliği, yapısı, kullanım süresi, altlık yönetimi ve barınak içinde kullanılan sulama sisteminin yapısı altlık kalitesiyle doğrudan ilişkilidir (Asaniyan ve ark., 2007)
Kanatlı Yetiştiricilik Sistemlerinde Altlık Çeşitleri
Kullanılan altlık malzemeleri üreticiler tarafından genellikle ucuz ve kolay temin edilebilen yerel malzemelerden seçilmektedir. Örnek verilecek olursa Polonya’da yapılan kanatlı yetiştiriciliğinde genellikle uzun çavdar samanı, İspanya’da çam talaşı ve tahıl işleme yan ürünleri olan buğday ve arpa samanı, Amerika Birleşik Devletlerinde kaba çam talaşı, pirinç kabukları yaygın olarak tercih edilmektedir (Shanmugasundaram ve ark., 2012).
Tipik bir altlık materyali ağaç talaşı, fıstık kabukları, pirinç kavuzu veya üretim bölgesinde bulunan lokal ve kolay ulaşılabilen malzemelerden meydana gelmektedir. Bu materyaller genellikle bir veya birkaç üretim dönemi sonrası barınaktan çıkarılarak tarımsal uygulama amacıyla değerlendirilmektedir. Yüksek azot ve fosfor düzeyine sahip bu materyallerin yapılan bir çok araştırmada çeşitli fungal, bakterial ve viral patojenler içermesi nedeniyle, gübre ile yem katkı maddesi olarak kullanımları çeşitli endişelere yol açmıştır. Ancak çalışmalar altlığın iki ile altı haftalık kapalı alanlarda depolanması sonrasında ilgili patojenler açısından önemli azalmalar olduğunu ortaya koymaktadır (Kelley ve ark., 1995).
Tavuk yetiştiricilik sistemlerinde altlık malzemesi olarak kaba odun talaşının oldukça yaygın kullanılmakta olduğu ve iyi bir yalıtım malzemesi olarak işlev gördüğü bilinmektedir. Bunun yanı sıra aynı zamanda insanlar tarafından yakıt malzemesi olarak kullanılması temini ve fiyatlandırılması adına olumsuzluklar meydana getirebilmektedir. Bu durum yetiştiricileri farklı altlık malzemeleri arayışına yönlendirmiş olmakta örneğin talaşa benzer emicilik özellikleri gösterebilen saman bir alternatif olarak görülmüştür. Bir diğer alternatif altlık materyali ise kağıt atıkları olarak görülmekte ve özellikle kullanım dışı matbaa atıkları küflenme ihtimalinin zayıf olmasından ve uygun fiyatlı oluşundan dolayı tercih edilebilmektedir. Kağıt atıklarının altlık olarak kullanımda emiciliğinin desteklenebilmesi ve emicilik özelliklerini kaybetmemesi adına belirli oranlarda odun talaşı ile birlikte kullanılması önerilmektedir (Atasoy, 2000).
Ağaç talaşı yüksek su tutma kapasitesi nedeniyle kanatlı yetiştiriciliğinde oldukça popüler bir altlık materyali haline gelmiştir. Yapılan araştırmalarda, ağaç talaşının diğer materyallere kıyasla hayvanların performansı ve sağlığı açısından en uygun materyal olduğu, ağaç talaşını ise sırasıyla pirinç kabuğu, şeker kamışı küspesi ve buğday samanının izlediği görülmüştür. Bunun yanı sıra ağaç talaşının çevresel ve ekonomik faydalarının diğer materyallere kıyasla daha iyi durumda olduğu gözlemlenmiştir (Shao ve ark., 2015).
Araştırmalar göstermektedir ki altlık materyali olarak kum, küspe, çam talaşı, parçalanmış kağıt, saman, pirinç kabukları, mısır koçanları gibi pek çok alternatif materyal altlık malzemesi olarak değerlendirilebilmektedir. Kullanılan bu materyallerin seçiminde ise ulaşılabilirlik, uygun fiyat, nem tutma kapasitesinin yüksekliği, mikrobiyal bulaşıya karşı tolerans ve toksik maddeler içermemesi önemli rol oynamaktadır. İyi bir altlık malzemesi tavukları zeminin soğuğundan ve neminden yalıtmalı, tavuklara yumuşak bir konfor alanı oluşturabilmelidir (Musa ve ark., 2012).
Pirinç kavuzları iyi birer altlık malzemesi olarak değerlendirilebilir çünkü tozuşmaya meyilli olmamakla birlikte iyi de termal yalıtım özelliğine sahiptir. Ancak pirinç kavuzu bölgeden bölgeye değişmekle birlikte maliyetli ve ulaşması zor olabilmektedir. Mısır silajı iyi bir alternatif altlık malzemesi olarak kullanılmakta ve çok düşük salmonella prevalansı göstermektedir. Saman kolaylıkla temin elde edilebilir bir altlık materyali olmakla birlikte topaklanmaya meyilli olması ve yönetiminin zor olması olumsuz yönleri arasında gösterilebilmektedir. Saman yüzde elli oranında diğer altlık malzemeleriyle karıştırılarak kullanılabilmektedir. Küspe çeşitli tohumların ve bitkilerin işlendikten sonraki yan ürünüdür. Emiciliği yüksek olmakla birlikte kolaylıkla topaklanabilmesi nedeniyle altlık malzemesi olarak kullanımı düşüktür. Kağıtlar ve kağıt atıkları kümes hayvanları için uygun ve ulaşılabilir altlık materyalleridir ancak yüksek nem tutma kapasitesi nedeniyle kolayca topaklanarak çeşitli yaralanmalar ve karkas kusurlarına neden olabilmektedir. Ağaç talaşı ve kum oldukça başarılı altlık materyalleri olup kumun ağaç talaşına kıyasla soğuk dönemlerde kullanıma çok uygun değildir. Her tip altlık materyali çeşitli yönlerden avantajlara sahiptir (Musa ve ark., 2012).
Kanatlı yetiştiricilik sistemlerinde altlık seçiminde önemli parametrelerden birini oluşturan nem tutma kapasitesi ve amonyak salınım oranları kullanılan altlıkların tipine ve özelliklerine göre değişiklik göstermektedir. Yapılan çalışmalara odun talaşının amonyak salınım oranının fıstık kabuğuna kıyasla çok daha düşük olduğunu göstermektedir. Odun talaşının yapısında bulunan lignin sayesinde mikrobiyal faaliyetler için substrat miktarının oldukça düşük seviyede olduğu ortaya çıkarılmıştır. Artık çay, odun talaşı ve çeltik kavuzunun nem, amonyak salınımı ve ph parametrelerince değerlendirildiği bir çalışmada ise amonyak salınımının çay artığında diğer materyallere kıyasla büyük oranda az olduğu ancak diğer parametrelerdeki sonuçların ihmal edilebilir seviyelerde farklara sahip olduğu ortaya çıkmaktadır (Atapattu ve ark., 2008).
Talaş | Kum | Buğday Samanı | |
Canlı ağırlık, g | 1821,25 | 1823,06 | 1775 |
Yemden yararlanma oranı | 2,11 | 2,10 | 2,15 |
Ölüm oranı % | 0 | 5 | 0 |
Rutubet % | 46,55 | 18,89 | 41,48 |
Kanatlı Yetiştiricilik Sistemlerinde Altlık Yönetimi
Tavuk yetiştiriciliğinde altlık; zeminde bulunan ve hayvanlar için yataklık, dışkı, tüy, atık yem ve suyun bir bileşimi olarak tanımlanmaktadır. Altlık materyali tavuklarda gagalama, eşinme ve toz banyosu gibi davranışları tetikler. Altlık yöntemi çok farklı değişkenleri olan ve altlık nem yönetiminin ötesinde havalandırma, soğutma, ısıtma, aydınlatma, sürü hareketleri gibi pek çok faktöre bağlı olan bir olgudur(Anonim, 2016).
Tavuk yetiştiriciliğinde kullanılmakta olan suluklarda zaman zaman sızıntı ve dökülmeler meydana gelebilmektedir. Gübrede bulunan neme ek olarak suluklardan akan su ile birlikte altlıktaki nem miktarı da artış göstermekte ve buna paralel olarak altlıkta amonyak oranı artabilmektedir. Bu nedenle barınak ekipmanlarının çalışanlar tarafından düzenli kontrolünün sağlanması büyük önem taşımaktadır. Meydana gelen amonyak gazı barınak ortamından uzaklaştırılamaması neticesinde yetiştirilen tavukların deri yüzeylerinde çeşitli oranlarda irritasyonlar meydana gelebilmekte ve verimlerde düşüşler oluşabilmektedir (İpek ve ark., 2002).
Yetiştiricilik sistemlerinde altlık materyalinin hayvan sağlığı ve insan sağlığı adına önemli patojenler içerme potansiyel riski bulunmaktadır;
- Campylobacter coli/jejuni,
- Clostridium spp,
- Cryptosporidium,
- Escherichia coli,
- Erysipelothrixrhusiopathiae,
- Listeria,
- Mycobacterium,
- Pasteurella multocida,
- Salmonella spp,
- Brachyspira (Serpulina) pilosicoli,
- Staphylococcusaureus,
- Yersinia pseudotuberculosis,
- Rotavirus
gibi pek çok patojen iyi altlık yönetimi olmadığı takdirde insanlar ve hayvanlar adına çeşitli hastalıklara sebebiyet verebilmektedir (Runge ve ark., 2007).
Dünyada çevreye karşı olan güçlü endişelerin artması neticesinde yoğun üretim süreçlerinin gerçekleştiği kanatlı üretim tesislerine bağlı çevresel endişeler de atmış durumdadır. Özellikle broiler yetiştiriciliğinde birkaç üretim dönemi kullanılabilen altlık üretim dönemi sonunda yoğun gübre içeriğine sahip olabilmekte ve bu durum üreticileri kullanılmış altlığın değerlendirilme süreçleri hakkında farklı arayış ve anlayışlara sevk edebilmektedir. Özellikle tarla bitki gübresi olarak değerlendirilmekte olan tavuk gübresi içeriğinde ki patojen mikroorganizma yükü ve dahası antibiyotiğe dirençli bakterileri taşıması riski nedeniyle endişeler meydana getirebilmektedir. Patojenlerin varlığı gübrenin kullanıldığı bölge kümesleri adına biyogüvenlik riski oluşturabilirken, aynı zamanda üretiminde kullanılan tarımsal ürünlerin olası bulaşılarda insanlar adına birer hastalık riski taşıyabilmesi söz konusudur. Bu nedenlerden dolayı üretim esnasında kanatlı altlıklarının yönetiminin iyi bir şekilde yapılması, hastalıkların kontrol altında tutulması ve altlıkların üretim sonunda değerlendirilmesinde gerekli denetimlerin sağlanması önemli bir sağlık öncülü olarak değerlendirilebilir (Akan, 2013).
Altlık Kalitesini İyileştirme Yöntemleri
Hayvan ve insan sağlığı için olumsuz etkileri bulunabilen amonyağın yapısına bakıldığında, kokusuz, suda çözünür yapıda ve renksiz olduğu görülmektedir. Amonyağın oluşum süreci ise tavukların tükettikleri proteinlerin ürik aside dönüştürülmesi ve devamında dış ortamda uygun sıcaklık, nem, ph gibi koşullar etkisiyle amonyak gazına dönüşmesi şeklinde teşekkülü şeklinde meydana gelmektedir. Bu bağlamda amonyak gazının oluşumunun azaltılması adına uygun yetiştiricilik sistemlerinde altlık yönetiminin sağlanması yani; havalandırma, rasyon düzenlemeleri, altlığın sürekli kontrolü gibi uygulamalar önem kazanmaktadır. Özellikle rasyon planmasında rasyon protein içeriğinin düşürülmesi, selüloz oranının artırılması ve çeşitli yem katkı maddelerinin kullanımı öne çıkmaktadır (Yazarel ve ark., 2020).
Civcivler veya piliçler kümese yerleştirilmeden 24/48 önce kümes içi ısıtma, havalandırma koşulları uygun şekilde sağlanıp altlık serilmelidir. Kümes içi sıcak havayı hareket ettirmek için fanlar uygun şekilde yerleştirilmelidir. Negatif basınçtan faydalanılarak kümes giriş havalandırma kanalları kapatılmalı ve bu şekilde uygun hava sirkülasyonu yakalanmaya çalışılmalıdır. Kullanılan suluklar sıkça kontrol edilmeli ve sızıntılar önlenmelidir. Eğer sızıntılar ve dökülmeler meydana gelirse ıslak olan altlıklar hızlıca çıkarılmalı ve yerlerine kuru ve temiz altlık malzemeleri yerleştirilmelidir (Ritz ve ark., 2017).
Günümüz kanatlı endüstrisinin en büyük sorunları arasında amonyak salınım oranı gösterilmektedir. Dışkıyla kirlenen altlık malzemesinin mikroorganizmal faaliyetler ve ısı ile ph seviyeleri nedeniyle amonyak salınımının gerçekleşmesi süreci, üreticiler tarafından altlık malzemesinde çeşitli kimyasal maddeler kullanılmasıyla önlenmeye çalışılmaktadır. Günümüz teknolojisinde bu katkı maddelerine alternatif olarak süper emici polimerler gösterilmektedir. Özellikle bebek bezlerinde ve tarım da su tutma kapasitesi nedeniyle kullanımı bulunan bu maddeler kanatlı çiftliklerinde de kullanıma uygunluğu sorgulanmaktadır. Süper emici polimerler sert, kuru ve granül yapısında maddeler olup yüksek düzeyde su tutma kapasitelerine sahiptirler. Süper emici polimerlerin çalışma mekanizmasına kanatlı yetiştiriciliği açısından bakılacak olursa ürik asit için gerekli olan suyu bağlayarak amonyak üretiminin engellenmesi şeklinde değerlendirilebilir (Timmons ve ark., 2011).
Yapılan son çalışmalar altlıklara alüminyum sülfat ve alüminyum klorid eklenmesinin, diğer kimyasal yöntemlere kıyasla amonyak emisyonu açısından çok daha iyi sonuçlar verdiği görülmüştür. Kanatlı dışkısından amonyak salınımının temel faktörlerinden olan ph seviyesi alüminyum klorid eklenmesi sonucu düşürülmekte ve sonuç olarak amonyak üretimi azaltılabilmektedir. Bunun yanı sıra bu eklentiyle altlığın tarımsal gübre olarak kullanım uygunluğu artarken, koku probleminin de önemli oranda azaldığı gözlemlenmiştir (Choi veMoore, 2008).
Alüminyum Sülfat [Al2(SO4)3.14H2O] bilinen adıyla şap; kanatlı yetiştiriciliğinde fosforun su da çözünürlüğünü ve amonyağın yayılımı ile oluşumunu azaltıcı olarak yaygın şekilde kullanılan kimyasal bir bileşiktir. Geçmişten günümüze değin yapılan çalışmalarda altlığa şap ilavesinin fizikokimyasal faydaları sıklıkla değerlendirilse de, yapılan son çalışmalarda şapın patojenlere karşı korunmak adına önemli işlevleri olduğunu ortaya koymaktadır. Yapılan çalışmalarda altlığa şap ilave edildikten sonra hem Campylobacter jejuni hem de Escherichia coli bakteri koloni konsantrasyonlarında ciddi düşüşler olduğu ortaya konulabilmiştir (Rothrock ve ark., 2008).
Amonyak salınımına ilişkin ilk raporlama 1950 yıllarına dayanmakta olup bu tarihten sonra amonyak salınımını azaltıcı farklı kimyasalların etkinliklerinin test edilmelerine dair kanatlı çiftliklerinde pek çok çalışma yürütülmüştür. Bu bağlamda ilgili kimyasallar iki alt kategoriye ayrılmış olup bunlar altlıkta mikrobiyal faaliyetleri inhibe ederek(ürik asit ayrışmasını engelleyerek, yavaşlatarak) azaltanlar ve mevcut amonyakla birleşerek nötralizasyon sağlayanlar şeklinde ayrılmışlardır. Bu kimyasalların yapısına bakıldığında ise paraformaldehit, klinoptilolit gibi zeolitler, süperfosfat, fosforik asit, demir sülfat, kireç taşı, sönmüş kireç, asetik asit, propionik asit ve antibiyotik içeriğine sahip odluları görülmektedir (Moore ve ark., 1996).
Kümes hayvanı yetiştiriciliğinde altlık malzemesinin özellikle amonyak salınımı yönünden büyük önem taşımaktadır. Amonyak salınımı hem çevresel sorunlara hem de yetiştiriciliği yapılan canlıların üretim hedefleri açısından ciddi sağlık ve performans kayıplarına neden olabilmektedir. Özellikle ekonomik kaygılar neticesinde birkaç üretim döneminde altlığın değiştirilmeden kullanılması amonyak zararını arttırabilmektedir. Hayvanlarda yüksek amonyak konsantrasyonunun büyüme oranlarını, yumurta verimini, yemden yararlanma oranlarını azalttığı; keratokonjuktivis, Newcastle, Mycoplasma gallisepticum etkenlerini ve bunlardan kaynaklanan hastalık oranlarını arttırdığı çalışmalarla ortaya konulmuştur. Yetiştiriciler tarafından altlıklara eklenen kimyasallardan biri olan alüminyum sülfat [Al2(S04)3-18H20]; bilinen diğer adıyla şap, bu zararların etkisi azaltabilmekte ve yetiştiriciler tarafından tercih edilmektedir. Şapın yanı sıra demir sülfat (FeS04-7H20), ve fosforik asit (H3PO4) içerikli kimyasalların da amonyak kaynaklı zararları önemli ölçüde azalttığını göstermektedir. Sonuç olarak adı geçen zararların ve sorunların azaltılabilmesi adına kanatlı barınaklarında amonyak yoğunluğunun 25 ppm’i geçmemesi önerilmektedir (Moore ve ark., 1996).
Kanatlı altlığının kullanım sonrası yapısı incelendiğinde yoğun olarak ürik asit içerdiği; nem, oksijen, mikrobiyal bozulmaya maruz kaldığında ise uçucu amonyağın meydana geldiği görülmektedir. Üretim döneminde yüksek ph değerlerine sahip olan altlığın üreolitik bakterilerin gelişimi için uygun bir ortam oluşturduğu ancak kurudukça nötralize bir ph’ya sahip olduğu görülmektedir. Bu durum kontrol edilmediği takdirde gözler ve akciğerler için son derece zararlı olan amonyağın hayvanların hastalanmalarına veya pnomoniye yakalanarak ölmelerine neden olabilmektedir (Lavergne ve ark., 2006).
Üretim atıklarının eleminasyonu kümesten gübre atıklarının uzaklaştırılması, ön arıtma işlemi ve tarlaya taşınma işlemlerini kapsamaktadır (Moore ve ark., 2004).
Amonyak hayvanların sağlığı, refahı ve performansının yanı sıra aynı zamanda çevreye olan etkileri nedeniyle kontrol altında tutulması gereken bir maddedir. Yüksek amonyak konsantrasyonu tavuklarda yemden yararlanma oranını, büyüme oranını ve yumurta verimini azaltarak verim düşmelerine ve hastalıklara neden olmaktadır. Kümes içi amonyağın kontrolü adına altlıktaki ph oranının düşürülerek amonyak salınımının azaltılabildiği formaldehit gibi pek çok kimyasal madde kullanılabilmektedir (Reece ve ark.,1979).
Yüksek amonyak konsantrasyonunun neticesinde solunum yolu hastalıklarına yatkınlık artmakla birlikte; hava kesesi iltihabı ve keratokonjonktivit insidansında artış gözlemlenebilmektedir. Bunların yanı sıra bir çevre sorunu meydana getiren amonyak kirliliği asit yağmurlarına da neden olabilmektedir. Azotlu maddelerin parçalanması sonucu açığa çıkan amonyak, tavuk yetiştiriciliğinde gübrenin sıcaklık, altlıktaki yüksek nem oranı ve yüksek ph gibi faktörler etkisiyle parçalanarak oluşum gösterdiği bilinmekle birlikte çeşitli rasyon düzenlemeleri ve altlık kontrolüyle azaltılmasının mümkün olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca altlığa ilave edilen sodyum bisülfat gibi çeşitli kimyasalların amonyak salınımını azalttığı ve yetiştiricilikte performansı arttırdığı gözlemlenmiştir (Atapattu ve ark., 2008).
Alümünyum sülfat altlıkta fosfor akışı ve amonyak salınımının meydana gelmesini engelleyici yönde kullanılan altlık katkı maddelerinden biridir. Uzun yıllardır yetiştiriciler tarafından altlıkta kullanılmakta olan bu kimyasalın yapılan çalışmalar sonucunda da amonyağın oluşumunda azaltıcı ve fosfor akışını büyük oranda azaltıcı etkileri olduğu ortaya çıkarılmış durumdadır. Yine bu çalışmalar sonucunda alüminyum sülfatın hem maliyet hem de etki açısından en makul altlık katkısı olduğu yönünde sonuçlar ortaya koymaktadır. Bunun yanı sıra bu eklentinin altlık ph’sını düşürerek amonyak salınımını azalttığı ve bu sayede çevresel kirliliği azaltmada da ciddi ölçüde katkı sağladığı görülmüştür (Moore ve ark., 1999).
Çeşitli ticari isimler altında üretilebilen kimyasal düzenleyicilerden bazıları incelendiğinde genellikle kuru, granüler formda sodyum bisülfat formülüzasyonunda olup kanatlı yetiştiricileri tarafından amonyak seviyesi kontrolü, zararlı kontrolü ve patojen seviyesinin kontrolü amaçlı oldukça yaygın şekilde kullanılmaktadır. Bu altlık iyileştirici katkılar mevcut etkilerini altlıkta bulunan ph seviyesinin düşürülmesi şeklinde göstermekte olup, düşen ph seviyesi aynı zamanda amonyak salınımı da azaltmaktadır. Ph seviyesi amonyak oluşumu açısından değerlendirildiğinde ph 7 ve 7.0’ye yakın seviyelerde amonyak oluşumu başlamakta ve yükseldikçe artmaktadır (Pope ve Cherry, 2000).
Kanatlı yetiştiricilik sistemlerinde altlık düzenleyici materyaller arasında altlıktaki nem oranı ve amonyak seviyelerini kontrol edebilmek adına çeşitli maddelerin kullanımı ve yine çeşitli materyallerin etkinliğinin ölçülebilmesi adına çalışmalar yürütülmektedir. Bu materyallerden biri olan Zeolit, volkanik bir kayaç türü olmakla birlikte, gözenekli bir yapıya sahip olup yüksek düzeyde su tutma kapasitesiyle bilinmektedir. Bu yönüyle kümes içi ortamda nem ve amonyak seviyesinin kontrolü adına etkinliği araştırılmış olup yapılan çalışmalarda altılığa farklı oranlarda Zeolit ilavesinin yem tüketimi, yemden yararlanma ve canlı ağırlık parametrelerine etkisinin istatistiki açıdan önemsiz olduğu görülmüştür. Ancak altılığa Zeolit ilavesinin özellikle amonyak ve nem problemli barınaklarda kullanımının nem düzeyi ve amonyak konsantrasyonun düzenlenebilmesi adına olumlu etkileri olabileceğine yönelik sonuçlar elde edilmiştir (Akşit ve ark., 2000).
Altlık düzenleyici materyaller arasında değerlendirilmelerde bulunan ve çeşitli çalışmalar yapılmakta olunan Zeolit mineralleri kendine has fizikokimyasal yapı ve oluşumundan dolayı ülkemizde ve dünyada çok çeşitli alanlarda değerlendirilmektedir. Kullanım alanlarına bakıldığında toprak ıslah çalışmalarında, toprak kirliliğinin azaltılmasında, hayvan gübrelerinin kontrolünde tercih edilmekte olduğu ve yüksek absorban yapısı sayesinde etkili olduğu görülebilmektedir. Bunların yanı sıra Zeolitler metan gazı gibi zararlı gazların kontrolü ve mücadelesinde kullanılmakla birlikte hayvan barınaklarında koku giderici ve nem kontrolü sağlayıcı olarak değerlendirilebilmektedir. Kanatlı ve özellikle yumurtacı tavuklar açısından değerlendirildiğinde barınak içerisinde amonyak ve hidrojen sülfür gazının oluşturduğu koku, solunum problemlerine yol açarak, yumurta verimlerinin düşmesine ve hayvanların zayıflamasına neden olmaktadır. Özellikle bir Zeolit türevi durumunda bulunan klinoptilolit’in Japonya’da yumurtacı tavuklarda kullanımında önemli sonuçlar elde edilebilmiş ve dünya genelinde domuz barınaklarının tabanına uygulanmasıyla sıvı dışkıları absorbe ederek daha uygun bir yaşama ortamı meydana getirilebilmesine yardımcı olmuştur (Eleroğlu ve Yalçın, 2004).
Yetiştiriciler tarafından kullanılan bir diğer altlık düzenleyici olarak altlığa sönmüş kirecin uygulanması işleminin gerçekleştirildiği görülmektedir. Yetiştirme döneminde özellikle altlığın birkaç üretim dönemi boyunca kullanıldığı hallerde altlıkta mevcut patojenitenin azaltılması amaçlı gerçekleştirilen kireçleme işlemi genel olarak yetiştiriciler tarafından yüzde on veya yüzde yirmi oranlarında uygulanabilmektedir. Yapılan araştırmalarda altlığın kireçle muamelesinin bazı önemli patojenler açısından anlamlı bulunduğu ancak uygulama oranlarına bağlı olarak hayvanlarda çeşitli okuler ve solunum yollarına bağlı tahribatlara yol açabileceği yönünde değerlendirmelerde bulunulmuştur (Bennett ve ark., 2005).
Kanatlı yetiştiricilik sistemlerinde altlık kalitesinin iyileştirilebilmesi adına çeşitli organik ve inorganik maddelerden yararlanılmaya çalışılmakta ve konuyla ilgili pek çok çalışma yürütülmektedir. Altlık kalitesini arttırmaya yönelik kullanılan maddelerden biri olan diatomit ağırlığının yaklaşık olarak beş katı kadar sıvı emebilme özelliğine sahip, tebeşir görünümde ve ısı, ses, elektrik gibi etmenleri kolayca yalıtabilme özelliğine sahip olmasından dolayı yalıtım amaçlı olarak değerlendirilmektedir. Yapılan çalışmada Diatomitin tek başına altlık malzemesi olarak kullanımı sonucu ölümler meydana gelmiş olmakla beraber talaşla birlikte kullanımı sürecinde herhangi bir olumlu etkisi meydana gelmediği görülmüştür (Koçak ve ark., 1991).
Kanatlı Yetiştiricilik Sistemlerinde Altlık İmhası
Dünyanın pek çok bölgesinde kanatlı yetiştiriciliği yoğun bir şekilde yapılmakta ve yetiştiricilik faaliyetleri sonrasında birçok üretim atığı meydana gelmektedir. Özellikle çevre sağlığı açısından değerlendirildiğinde en çarpıcı yetiştiricilik atığı olarak kanatlı altlıkları göze çarpmaktadır. Tahminler göstermektedir ki kanatlı/gün başına üretilen altlık atığı miktarı 0,11 kg olup bu durum yıllık milyonlarca ton kanatlı atığı üretildiği anlamı taşımaktadır. Bu durum hem çevre hem de halk sağlığı potansiyel tehlikelerini beraberinde getirmektedir (Williams ve ark., 1999).
Araştırmalar göstermektedir ki Amerika Birleşik Devletlerindeki toplam NH3 emisyon değerlerinin yüzde seksen oranında tarımsal üretim kaynaklı olduğu ve aynı şekilde Hollanda’da ki amonyak salınımının yüzde elli beş’inin hayvansal üretim kaynaklı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Altlık atıklarının aynı zamanda kontrolsüz şekilde berteraf edilmeye çalışılması yüzey sularının kirlenmesine ve hatta göl ve nehirlerde ötröfikasyona varan çevresel felaketlere yol açabilmektedir. Tarımda gübre olarak değerlendirilen kanatlı altlıklarının p içeriğinden dolayı doğrudan yüzey solarını kirlettiği bildirilmektedir (Choi ve Moore, 2008).
Azotun neden olduğu çevre kirliliği 2 önemli netice sonucunda zararlı bir hal almaktadır. Bunlardan biri azotun amonyağa dönüşmesiyle meydana gelirken diğeri ise azotun doğrudan toprak vasıtasıyla yer altı sularına karışması neticesinde meydana gelmektedir. Hayvanların türüne ve beslenme düzeyine bağlı olarak gübrelerindeki azot miktarı değişmekle birlikte özellikle kanatlı gübrelerinde bu oran oldukça fazladır. Bunun yanı sıra son dönemlerde kanatlı gübrelerinin tarımsal yetiştiricilikte kullanımının yoğunlaşması nedeniyle yer altı suları açısından endişeler artmıştır. Hayvan dışkısında azot hem amonyak hem de organik azot formunda bulunmaktadır. Gübrelerin depolanmasında kullanılan çukurlarda, gübrede bulunan organik azot amonyağa dönüşerek atmosfere karışır. Bu amonyak salınımı sonrasında kokuya, asit yağmurlarına ve yer altı sularının kirlenmesine neden olur (Nahm, 2003).
Kanatlı dışkısına bakıldığında azotun, ürik asit ve sindirilmemiş proteinlerin iki ana komponentini oluşturduğu görülmektedir. Kanatlı diyetlerinde alınan proteinler yıkım sonucu dışkıyla ürik asit ve azot formunda dışarıya atılır bu nedenle kanatlıların beslenme düzeyleri ve diet içerikleri amonyak üretimi açısından önem arz etmektedir. Ayrıca gübre depolama alanları incelendiğinde, azotun burada uçucu amonyağa dönüştüğü ve havaya karışarak ilgili bölgede asit yağmurlarına neden olduğu bilinmektedir.Bu noktada gübredeki azot içeriğinin hesaplanması ve kontrolünün sağlanması gerekmektedir. Hayvanın yaşı, beslenme içeriği, yatak malzemesi, su alım düzeyi içeriğin kontrolünde etkin rol oynamaktadır. Bunun yanı sıra gübre yönetiminde parametrelerin önem sırası yapıldığında PH> sıcaklık > nem oranı şeklinde bir sıralama ortaya çıkmakta ve bu parametrelerin gübrede amonyak oluşumunda etkisi görülmektedir (Nahm, 2003).
Depolama
Kanatlı altlığında endişe yaratan iki element azot ve fosfor olmakla birlikte iyi bir altlık yönetimi yapılmasıyla uygun bir zirai gübre olarak değerlendirilerek çevreye ve yer altı sularına olan zararlarından kaçınmak mümkün olmaktadır. Özellikle altlığın depolanmasında üstünün örtülmesi ve toprakla temasının engellenerek sızdırmazlığının sağlanması noktasal kirletmelerle baş etmede büyük önem arz eder. Depolama alanlarının su kaynaklarından uzak, drenaj yönetiminin yeterli olduğu ve etrafı hendek ve setlerle kapatılmış olması alınabilecek en temel önlemlerdendir. Taban suyunun yüksek olduğu bölgelerde zemin kaplamasının iyi yapılması ve üzerinin naylon bir branda vasıtasıyla yağmur almayacak şekilde kapatılması çevresel hasarı en aza indirgeyebilecektir (Dan ve ark., 2009).
İşleme ve Faydalanma
Kanatlı altlık atıkları kanatlı sektörünün gelişmesiyle yoğun bir şekilde çevresel sorun ve çevresel kirletici olarak görülmeye başlanmıştır. Bunun nedeni kanatlı dışkısının ve dolayısıyla kanatlı altlık atıklarının diğer hayvan gübrelerine oranla çok daha yüksek düzeyde N konsantrasyonuna sahip olmasından ileri gelmektedir (Kithome ve ark., 1999).
Kanatlı sektörünün hızla büyümesinin neticesi olarak çeşitli çevre kirliliği sorunları da ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yoğun yetiştiricilik uygulamaları nedeniyle özellikle altlık ve gübre atıklarının bertaraf edilmesi bir sorun haline gelmiştir. Ancak aynı zamanda iyi bir gübre niteliği taşımakta olan altlık ve gübre atıkları çeşitli üretim kanallarında değerlendirildiğinde güzel sonuçlar alınabilmektedir. Kanatlı hayvan üretim atıklarının en iyi değerlendirme yöntemi olarak tarlalarda gübre amacıyla kullanımı söz konusu olmakla birlikte içinde bulunan gübre, tüy, yem artıkları nedeniyle tarla bitkilerinin gelişiminde, mahsül ve toprak kalitesinde oldukça etkili olduğu bilinmektedir (Moore ve ark., 2004).
Kanatlı gübresi uzun yıllardır gelişmiş tarım uygulamalarında zirai üretim amacıyla başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Bakıldığında kanatlı gübrelerinin en büyük eksikliğinin gübre içeriği, uygulama yöntemi ve ekipmanlarından kaynaklanan kar düşüklüğünün meydana gelmesi olduğu görülmektedir. Bir diğer olumsuz yönü ise gübrenin nakli ve uygulanmasına bağlı maliyetler olarak değerlendirilebilmektedir.
Üretim dönemi sonrası kullanım dışı atık şeklinde muamele gören ve genellikle gübre amacıyla değerlendirilen kanatlı altlıklarının çeşitli yöntemlerle bir yem kaynağı olarak değerlendirilebileceği yönünde birçok çalışma mevcuttur. Kanatlı altlıklarının çeşitli yem bitkileriyle birlikte silolama, peletleme ve fermantasyona uğratma gibi metotlar yardımıyla besin kaynağı olarak değerlendirilebileceğine yönelik çalışmalar bulunmaktadır. Kanatlı altlığının özellikle yüksek düzeyde ham protein içerdiği ve bu yönüyle altlıkla muamele edilmiş, silolanmış yem bitkilerinin de protein oranlarının arttığı görülmüştür (Adıyaman ve Ayhan, 2011).
Yetiştiriciliği yapılan hayvanların mevcut potansiyellerini ortaya koymaları fakir çevre koşullarında mümkün olmamaktadır. Bu çevresel koşulların üzerine altlık kalitesinin etkisi oldukça büyüktür. Altlığın yapısı bakteri ve amonyak üretimi için oldukça ideal bir yapıdadır. Altlığın kalitesini etkileyen en önemli iki faktör olarak nem ve gübre gösterilebilir. Gübre miktarı ve yükü yetiştiriciler tarafından kontrol edilebilmektedir ancak yetiştiriciler nem konusunda dikkatli olmalıdır (Ritz ve ark., 2017).
Sonuç
Günümüz nüfus artışına paralel olarak her geçen gün gıda ihtiyacı ve özellikle hayvansal proteinlere olan ihtiyaç artış göstermektedir. Bu çerçeveden değerlendirildiğinde üretim yönü her ne olursa olsun kanatlı yetiştiriciliği hem üretim miktarının kısalığı hem de oransal düzeyde üretimde karlılığın sağlanabildiği nadir üretim alanları arasında görülmektedir. Kanatlı yetiştiricilik faaliyetleri günümüz üretim koşullarında geleneksel tekniklerin bir kenara bırakılarak endüstrileşmiş ve yoğunlaştırılmış kapasiteli üretim platformları üzerinde faaliyetlerine devam etmektedir. Üretim seviyelerinin daha karlı ve daha kaliteli şekilde sürdürülebilmesi ise hayvanlar adına optimum koşulların yakalanabilmesiyle gerçekleştirilebilmektedir. Bu çevresel etmenler arasında kafes yetiştiriciliği dışında tüm sistemlerle bir şekilde bağı olan altlık hususu büyük önem taşımaktadır. Üretim miktarlarının yanı sıra hayvan refahı ile de yakından ilişki içerisinde bulunan altlık materyalinin mevcut konumundan daha da iyi seviyelere taşınması ve daha iyi performans değerlerinde kullanılabilirliğinin sağlanması ilgili alanda daha yoğun çalışmaların sürdürülebilmesiyle mümkün olacaktır.
Kaynakça
Adıyaman E, Ayhan V (2011).Broiler Altlığı ile Bazı Buğdaygil Yem Bitkilerinin Silolanma Olanakları. Hayvansal Üretim,52(2): 29-38
Atasoy F (2000). Tavuk Yetiştiriciliğinde Altlığın Kullanılması ve Önemi. Lalahan Hay. Arast. Enst. Derg.,40 (1): 90-97
Akan M (2013). Tavuklarda Altlık Yönetimi: Potansiyel Sağlık Riskleri ve Kontrolü. Tavukçuluk Araştırma Dergisi, 10: 8-8
Akşit M, Bozkut M, Alçiçek A (2000).Farklı Formda Yemlerle Beslenen Etlik Piliçlerde Altlığa Değişik Düzeylerde Zeolitİlavesinin Performans ve Altlık Özellikleri Üzerine Etkileri. Hayvansal Üretim,41: 84-90
Anonim (2021). cobb-vantress com (Erişim Tarihi: 17.11.2021)
Anonim (2019). alfatarimnakliye com (Erişim Tarihi: 22.11.2021)
Anonim(2016).PoultryWelfareStandardsAndGuıdelınes-LıtterManagement(Erişim Tarihi: 15.10.2021)
Atapattu NSBM, Senaratna D, Belpagodagamage UD (2008). Comparison of ammoniaemissionratesfromthreetypes of broilerlitters. Poult. Sci, 87:2436–2440
Atapattu NSBM, Wickramasingh KP (2007). The use of refusedtea as a littermaterialforbroilerchickens. Poult. Sci, 86:968–972
Asaniyan EK, Agbede JO, Laseinde EAO (2007).Impactassessment of differentlitterdepths ontheperformance of broilerchickenrasied on sandandwoodshavinglitters. World J.Zool, 2: 67‐72
Bennett DS, Higgins SE, Moore R, Byrd JA, Beltran R, Corsiglia C, Caldwell D, Hargis BM (2005).Effect of addition of hydrated lime tolitter on recovery of selectedbacteriaandpoultperformance. J ApplPoultRes, 14: 721‐727
Choi IH, Moore PA (2008).Effects of liquidaluminumchlorideadditionstopoultrylitter on broilerperformance, ammoniaemissions, solublephosphorus, total volatilefattyacids, andnitrogencontents of litter. PoultSci. 87(10):1955‐1963
Çetin İ, Çetin E, Çavuşoğlu E, Yeşilbağ D, Abdourhamane İM, Özbek M, Petek M (2018).Geleneksel Derin Altlık ve Izgaralı Zeminde Yetiştirilen Yavaş ve Hızlı Gelişen Erkek Etçi Piliçlerde Bazı Et Kalitesi Özelliklerinin Karşılaştırılması. Lalahan Hay. Araşt. Enst. Derg., 58 (1): 7-13
Dan LC, Casey WR, William CM (2009). Best managementpracticesforstoringandapplyingpoultrylitter. The University of Georgia CooperativeExtension, pp. 1-12
Dan Shao JO, Jianlu HE, Wang Q, Charry L, Shi RS, Bing HT (2015).Effectsof sawdustthickness on thegrowthperformance,environmentalconditionandwelfareof yellowbroilers. PoultryScience, 94: 1–6.
Eleroğlu H, Yalçın H (2004). Zeolitle Karıştırılan Altlığın Etlik Piliçlerde Besi Performansı İle Bazı Altlık Parametreleri Üzerine Etkileri. Tavukçuluk Araştırma Dergisi, 5(1): 31-40
İpek A, Karabulut A, Canbolat A, Kalkan H (2002). Değişik Altlık Materyalinin Etlik Piliçlerin Verim Özellikleri ve Altlık Nemi Üzerine Etkileri. Ulud. Üniv. Zir. Fak. Derg., 16(2): 137-147
Musa WI, Sa’idu L, Kaltungo BY, Abubakar UB, Wakawa AM(2012).Poultrylitterselection, managementandutilization in Nigeria. AsianJournal of PoultryScience,6 (2), 44‐55
Moore PA, Daniel TC, Edwards DR, Miller DM (1996). Evaluation of chemicalamendmentstoreduceammoniavolatilizationfrompoultrylitter. PoultSci,75(3):315‐320
Moore PA, Daniel TC, EdwardsDR(1999).Reducingphosphorusrunoffandimprovingpoultryproductionwithalum. PoultSci. 78:692–698
Moore PA, DanielTC, Edwards DR, SharpleyAN, WoodCW (2004). Poultrymanuremanagement. J. Env. Qual., 36: 60-75
Nahm K H(2003). Evaluation of thenitrogencontent in poultrymanure. World’sPoult. Sci. J. 59:77–88
Özdemir E, Poyraz Ö (1997).Kümeslerdeİzolasyon.Lalahan Hay. Arast. Enst. Derg.,37 (2) 91-108
Öztürk AK, Türkoğlu M, Eleroğlu H (2013).Türkiye’de Organik Hayvansal Üretimde Kanatlı Yetiştiriciliği. Doğu Karadeniz 1. Organik Tarım Kongresi,26-28 Haziran 2013, Kelkit
Kelley TR, Pancorbo OC, Merka WC, Thompson SA, Carbera MI, Barnhart HM (1995).Bacterialpathogensandindicators in poultrylitterduring re-utilization. Journal of AppliedPoultryResearch, 4: 366–373
Kithome M, Paul JW, Bomke AA (1999). Reducingnitrogenlossesduringsimulatedcomposting of poultrymanureusingadsorbentsorchemicalamendments. J. Environ. Qual,28:194–201.
Kılıç İ (2021). Broyler Kümeslerinde Çalışan İşçilerin Amonyak Maruziyetlerinin Belirlenmesi. International Journal of Agriculture and Wildlife Science, 7(2): 255– 263
Koçak D, Özcan İ, Çetin İ (1991).Broyler yetiştiriciliğinde Diyatomit Maddesinin Altlık Olarak Kullanılması. Lalahan Hay. Araşt. Enst. Derg., 31(1-2):71-86
Timmons JR, Harter‐Dennis JM(2011).SuperabsorbentPolymers as a poultrylitteramendment. International journal of poultryscience, 10(6): 416‐420
Lavergne TK, Stephens MF, Schellinger D, CarneyJr, WA(2006).In‐housePasteurization of BroilerLitter. LSU AgCenterResearch ve Extension. Pub. 2955
Sarıca M, Çam MA(1998).Broiler Üretiminde Altlığın Tekrar Kullanımının Verim ve AltlıkÖzelliklerine Etkileri. Tr. J. of Veterinaryand Animal Sciences, 22(3):213‐219
Shanmugasundaram R, Lilburn MS, Selvaraj RK(2012).Effect of recycledlitter on immunecells in thececaltonsils of chickens. PoultryScience, 91(1): 95–100
Şekeroğlu A, Eleroğlu H, Sarıca M, Camcı Ö (2013).Yerde Üretimde Kullanılan Altlık Materyalleri ve Altlık Yönetimi. İç Anadolu Bölgesi 1. Tarım ve Gıda Kongresi,(3):29-35
Pope MJ, Cherry TE (2000). An evaluation of the presence of pathogens on broilersraised on PoultryLitterTreatment (PLT) treatedlitter. Poult. Sci, 79:1351‐1355
Poyraz Ö, Deliömeroğlu Y, İşcan K, NazlıgülA(1990). Broyler yetiştiriciliğinde Altlık Tipi ve Altlığın Tekrar Kullanılmasının Performans Üzerine Etkisi 3. Aynı Altlığı Tekrar Kullanmanın İşletme Ekonomisine Etkisi. A. Ü. Vet. Fak. Derg., 37 (2) : 260-268
Runge, GA, Blackall PJ, Casey KD (2007) Chickenlitterissuesassociatedwithsourcinganduse.RuralIndustriesResearchand Development Corporation, Barton ACT.07-035
Rothrock MJ, Cook KL, Warren JG, Sistani K (2008). The effect of alumaddition on microbialcommunities in poultrylitter. PoultSci, 87(8):1493‐1503
Ritz CW, Fairchild BN, Lacy MP (2017).Litterqualityandbroilerperformance. CooperativeExtension Service.The University of Georgia College of AgriculturalandEnvironmentalSciences, Bulletin1267
ReeceFN, Bates BJ, Lott BD(1979). Ammoniacontrol inbroilerhouses. Poult. Sci. 58:754–760
Yazarel S, Sarıca Ş, Karaman S (2020).MitigativePracticesforAmmoniaGasEmissionsfromPoultryManure. TurkishJournal of Agriculture – Food ScienceandTechnology, 8(1): 111-115
Williams CM,Baker JC, Sims JT(1999). Management andutilization of poultrywastes. Rev. Environ. Contam. Toxicol. 162:105–157.