Hindi (Meleagris gallopavo) özellikle Kuzey Amerika ve Avrupa’da ticari değeri ve insan beslenmesinde önemli yeri olan kanatlılar arasında büyük bir paya sahip olmasına rağmen, dünyanın geri kalan kısmında özellikle üçüncü dünya ülkelerinde bu hayvanın potansiyel gücü ihmal edilmiştir. Bunun nedeni tavukların daha evcil karakterde olması ve tatminkâr gelişim göstermeleridir. Bunun yanı sıra, genetik ve ıslah çalışmalarıyla hindinin ekonomik önemi her geçen gün daha çok artmaktadır. Tavuklarda olduğu gibi köy şartlarında yetiştirilen oldukça primitif hindi hatları da mevcuttur.
Kuzey Amerika orijinli olan hindi buradaki yerliler tarafından yaklaşık olarak M.Ö. 400 yıllarında evcilleştirilmiş olup, günümüzün bu Meksikalı kuşu direkt olarak evcilleştirilen bu hindiden köken almıştır (İspanyolca hindi “criollo” olarak adlandırılır bazı bölgelerde “guajolote veya pipil” olarak da adlandırılmaktadır). Yabani hindiler geniş göğüslü modern ticari hatların tersine doğal olarak çiftleşir, doğal tüy renklerine ve dar bir göğüs yapısına sahiptir. Yabani hindi avı ABD’de oldukça popüler bir spordur.
İspanyolların işgalinden önce Meksika’da evcilleştirilmiş olan hindi, Kuzey Amerika orijinli tek ve ekonomik öneme sahip en önemli hayvandır. İspanyollar Meksika’yı işgal ettiklerinde bu hayvanla tanışıp onu Avrupa’ya götürmüş oradan da tüm dünyaya yayılmıştır. Vahşi hindi ile ilkel evcil bronz hindi morfolojik olarak birbirine benzemektedir. Modern evcil hindi birisi Meksika ve Güney Amerika’da diğeri ise ABD’de bulunan iki farklı vahşi türden köken almıştır. Güneydeki tip küçük, kuzeydeki tip (ABD) ise daha büyük ve karakteristik bronz renk tüylere sahiptir.
Hindi, İspanyol işgalinden kısa bir süre sonra Meksika’dan Avrupa’ya götürülerek bu kıtada hızla yayıldı. Daha sonra 17. yüzyılda bir miktar hindi Avrupa’dan Kuzey Amerika’ya götürülerek burada yapılan çalışmalarla daha ağır hindiler elde edilerek tekrar Avrupa’ya ihraç edildi. İngiliz Jesse Throssell bu hayvanları et kalitesi yönünde geliştirmeye başlayıncaya kadar bu tip hindiler yüzyılın başına kadar çok az değişikliğe uğradı. Throssel 1920’lerde geliştirdiği hindileri Kanada’ya götürdü ve burada iri ve geniş göğüslü damızlık sürüleri hızla oluşturdu. Kuzey Amerika’nın dar göğüslü tipleriyle yapılan melezlemelerle ağır ve etli hindi tipleri hızla diğer varyetelerin önüne geçti. Daha küçük hindi tiplerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar ise 1950’li yıllardan itibaren başlamıştır.
Hindilerde Görünüm, Dağılım ve Biyolojisi
Modern hindi yetiştiriciliğinde iri bir cüsse ve et tutma kapasitesi bakımından sıkı bir seleksiyon programı uyguladığından bacak problemlerine sık rastlanmakta ve bu nedenle doğal çiftleşme çok zor yapılabilmekte ya da hiç yapılamamaktadır. Döllü yumurta alımı ancak suni tohumlamayla yapılabilmektedir.
Sıkı seleksiyon uygulanan bu hayvanlar entansif üretime adapte olduklarından özenli bir yetiştirme programı uygulanmalıdır. Entansif üretime adapte olmamış hatlar için suni tohumlamaya gerek yoktur ve fazla özen gösterilmeksizin yetiştirilirler. Bu tip hindiler tam bir gelişim gösterdiklerinde bile canı ağırlık bakımından geliştirilmiş hatların ağırlıklarının yarısından daha az bir ağırlığa sahip olurlar. Bu ilkel hatlarda ağırlık yetişkin erkeklerde 5-8 kg, dişilerde ise; 3-4 kg arasındadır. İlkel hindi hatları beyaz, kahverengi, mavi ve siyah gibi oldukça farklı renk varyasyonlarına sahiptir. Hindinin baş ve boyun derisi tüysüz, çıplak, karunkula benzeri siğilli ve mavi kırmızı renkte olup, buradaki deri sarkıktır. Gaga üzerinden sarkan parmak büyüklüğünde yumuşak bir deri parçası vardır. Bu deri parçası erkekte dişiye kur yaparken şişer. Göğüsün ortasında bulunan sert bir tüy demeti diğer tüylerden ayrı bir şekilde ileri doğru çıkmıştır.
İlkel hindi Meksika’nın orta bölgelerinden köken alarak hemen hemen bütün Latin Amerika ülkelerine yayılmıştır. Hindistan, Mısır ve diğer ülkelerdeki ilkel formlar Kuzey Amerika ve Avrupa’dan erken dönemde getirilmiş hayvanlardan köken almıştır. Genel olarak Latin Amerika dışındaki tropik ülkelerde çok az sayıda hindi bulunur.
Hindiler her yerde yetiştirilebilir. Yabani hindinin doğal yaşam alanı açık ormanlık alanlar ile Kuzey Amerika’nın ağaçlık bölgeleridir. Fakat Meksika’da 2000 metrenin üzerindeki alanlarda yağmur ormanlarından çöllere ve mutedil iklim kuşağından tropik kuşağa kadar yaygın bir dağılım gösterirler. Reprodüksiyon genellikle mevsimsel olup Işıklandırmanın arttırılması ile stimule edilir (minimum gün ışığı süresi 12 saat). Hindiler cinsel olgunluğa altı aylıkken ulaşır. İlkel hatlarda ilk çiftleşmeden 10 gün sonra dişi hindi kuluçkaya yatmaya başlar. Mutedil iklimlerdeki ticari hindiler yılda ortalama 90 adet yumurta yumurtlar. Tropiklerdeki ilkel hatların yumurtaları yaklaşık 60 g ağırlıkta olup, yıllık yumurta verimleri nadiren 20 adedi geçer.
Bu kuşlar hemen hemen tamamen et üretimi için yetiştirilirler. Bir çok ülkede kutlamalarda ve ziyafetlerde sunulan değerli bir yiyecektir.
Hindi Bakımda Ekstansif Şartlar
Hindilerin beslenme, barınak ve hastalıklara karşı korunma gibi yetiştirme faaliyetleri temel olarak diğer kanatlılarınkine benzer.
Hindi, ana vatanı olan Meksika’da ve Türkiye gibi serbest yetiştirme şartlarının kullanıldığı ülkelerde ev ve köylerde ekstansif olarak yetiştirilir. Hindilerde verimli döl almak için 12 dişi için 1 erkek kullanılır. Yumurtlaması için kapalı folluklar kullanılır ve folluğun büyüklüğü tavuklar için kullanılanların üç katı kadardır. Yumurtalar hindinin yumurtlamaya devam etmesi için sürekli olarak toplanır. Yumurtalar serin bir yerde bir kaç gün süreyle her gün çevrilerek depolanırlar ve doğal kuluçka için tavuk kullanılabilir. Kuluçka için tavuk kullanılacaksa tavuk altına dokuz adet hindi yumurtası konabilir. Hindilerin kuluçka süresi 28 gündür
Diğer kuşlarda olduğu gibi hindi civcivlerine de yaşamlarının ilk haftası boyunca özen gösterilmelidir. Otlamaya başlayacak büyüklüğe ulaşıncaya kadar kırılmış dane yem veya toz yem ve ince kıyılmış yeşillikle beslenirler.
Ekstansif yetiştirme basit olmasına karşın, entansif yetiştirmeler daha kompleks bakım kurallarına sahiptir. Hindiler kalabalık olmayan, iyi havalandırılan kümeslere gereksinirler. Hindi beslenmesinde tavuklar için önerilen yemler kullanılabilmesine rağmen, protein miktarı biraz daha yüksektir (yaklaşık %27). Hindiler başta mısır olmak üzere her türlü tahıl ve yonca gibi kıyılmış baklagil otlarıyla beslenirler. Vitamin katkıları, antibiyotikler ve antikoksidiyal ilaç kullanımı gerekli olabilir.
Avantaj ve dezavantajlar:
Bu kuşlar kuraklığı, sıcak veya soğuk iklimleri tolare edebilir ve uzak mesafeleri otlayarak kat ederken besin maddeleri gereksinimlerini yeşil ot, meyve, tahıl, tohum, kök ve yumrular, böcekler, kabuklular ve yılan gibi sürüngenleri toplayarak temin edebilirler. Hindiler iri, hızlı büyüyen, kolay pazarlanabilen, yağ miktarı düşük ve lezzetli et verimine sahip kuşlardır.
Genç hindiler ısı değişimlerinden kolay etkilenmekte olup, gecenin soğuğundan olduğu gibi güneşten de korunmalıdır. Özellikle soğuk hava ile ilgili nem miktarına karşı hassastırlar. Hindiler yemleme rejiminde veya yemlerinde yapılacak değişikliklerden hoşlanmazlar. Genç hindiler paraziter infestasyonlara ve tavuklardaki bakteriyel ve viral enfeksiyonların birçoğuna (örn. çiçek ve koksidiyozis) karşı hassastır. Yaygın bir nematod tarafından taşınan Karabaş hastalığı genç hindilerin etkili bir hastalığıdır ve tavuklar tarafından taşınabilir.
Hindi Önemi ve Özellikleri
Yeni dünyanın yerlisi olan hindinin hikayesi Cortez’in Meksika’ ya ayak basmasıyla başlar. Açlıktan ölmek üzere olan Avrupalı İspanyol istilacılara Kızılderililer tarafından sunulan hindinin onları dondurucu kış soğuğunda ölümden kurtarmış olması nedeniyle Yeni dünyada (ABD) her yıl şükran günü şölenleri düzenlenmekte olup, bu şenliklerin başlıca yiyeceği hindidir. İspanyolların beraberlerinde bu kuşu Avrupa’ya taşımalarıyla, Avrupa ve dolayısıyla dünyanın geri kalan diğer ölümleri hindiyle tanışmış oldu.
Avrupa’da 20. yy. başlarında küçük hindi çiftlikleri kurulmaya başlamıştır. 1930-1940 yılları arasında geniş göğüslü hindi hatlarının geliştirilmesine yönelik yoğun çalışmalar yapılmıştır. Günümüz yetiştiricileri pedigrili sürülere sahip olup, geniş göğüslü hindi hatları artık genellikle suni tohumlamayla çoğaltılmaktadır. Yakın geçmişte yalnızca yortu (şükran günü, Christmas) ve yeni yıl davetlerindeki hindi eti tüketimi günümüzde bütün bir yıla yayılmıştır.
Geniş göğüslü hindi hatlarının yaygın olarak üretilmesinin sebebi, geniş bir vücut yapısına sahip olması nedeniyle, hayvan başına en yüksek kârlılığın sağlanmasıdır. Beyaz tüy rengine sahip hindiler ise iyi bir karkas görünümü sağlayan beyaz tüyleri nedeniyle yetiştirilmektedir. Günümüzün modern hindi hatları geniş göğüslü ve beyaz renklidir.
Günümüzde hindi üretimi tavuk üretimi ile yarış halindedir. Kurak şartlara daha dayanıklı, sıcak veya soğuk isi stresine dayanıklı, istendiğinde güdülerek uzak mesafeleri kat edebilen ve daha fazla et verimine sahip hayvanlardır. Ayrıca hindinin yenebilen et oranı tavuklardan çok daha fazladır ve etindeki yağ miktarı daha düşüktür.
Tablo – Hindilerde Göğüs Etinin Karkasa Oranı (%)
Erkek | Göğüs eti oranı | |
Yaş (hafta) | 18 | 29 |
19 | 30 | |
20 | 30-31 | |
Dişi | ||
16 | 29 | |
18 | 30-31 |
Hindiler doğal otlayıcılardır, yemlerini kendileri bulabilen hayvanlar olarak göz önüne alınırlar. Güdülen hindilere tahıl, taze ot ve diğer kaba yemler ile böcek bulma olanağı sağlandığında ekonomik ve sağlam bir gelişim gösterir, serbest bir şekilde çayırlatılmalarına izin verilirse akşam üstü kümeslerine dönerler. Son 30 yıl içerisinde tüm Dünya genelinde kırmızı et tüketimi azalırken tavuk ve hindi eti tüketimi hızlı bir artış göstermiştir. Bir çok faktör göz önüne alınmak zorunda olduğundan kanatlı beslenmesi diğer çiftlik hayvanlarının beslenmesinden daha kritik bir yapıdadır. Hindilerde 1940’lı yıllarda 1 kg canlı ağırlık artışı için 4.5-5 kg yem tüketilirken günümüzde bu rakamlar 2.7-3 kg’ ye inmiştir.
Hindiler öncelikle et üretimi amacıyla yetiştirilir.
Hindi eti;
- Proteince zengindir. Ortalama %20 protein içerir,
- Bazı vitaminlerce zengindir,
- Yağ miktarı düşüktür ve çok az kolesterol içerir. Bu nedenle hastaneler için uygun bir hayvansal gıdadır,
- Yılbaşı ve özel davetler için makbul ve pahalı bir ettir. Ayica, hindi besiciliği hem aile tipi işletmeciliğe ve hem de büyük çapta ticari üretime elverişlidir. Dünya hindi üretiminin %14’ü bütün gövde halinde, %11’i parçalanmış (cut-up) olarak %75’i ise, işlenmiş ürün olarak tüketilmektedir.
Hindi kanatlı bir hayvan olmasına karşın, sürüler halinde yetiştirme ve otlatmaya elverişli bir yapıda olup, sürü yönetimi kolaydır. Otlaklarda diğer hayvanların değerlendiremediği cılız otları, hasat sonrası anızlarda kalan daneleri, çekirge, solucan ve böcekleri değerlendirerek kaliteli çevirirler. Otlatılan hindiler daha az konsantre yem tüketir, daha iyi ve ekonomik bir gelişim gösterirler.
Çekirge istilası olan bölgelere hindi sürüleri götürülerek bu zararlı ile biyolojik savaş yapılabilmektedir.
Hindilerin Çayırlatılması
Hindi yetiştiriciliğinin ekonomik bir yönü de bu hayvanların çayırda büyütülebilmeleridir. Hindi civcivleri 6-8 hafta kadar ana makinelerinde ya da kümeslerde özenli bir bakımla büyütüldükten sonra meraya salınabilir. Hayvanlar yeni çevrelerine ve meradaki tüneklerine alışıncaya kadar etrafı çevrili portatif çayır gölgelikleri kullanılır. Bu durum soğuk ve kötü havalarda genellikle bir kaç hafta sürer ve daha sonra gölgeliklerin kenarları kaldırılarak hayvanların portatif tünekler üzerine çıkmalarına izin verilir.
Portatif yemlik ve suluklar sık sık temizlenmeli, her 5 hindi için en az 30 cm yemlik kenarı sağlanmalı, çayırdaki yemlik ve suluklar günlük olarak en az 3 m ilerletilmelidir. Çayır gölgelikleri haftada en az iki kez yeteri kadar uzağa taşınarak hindilerin aynı bölgeye dönmeleri önlenmelidir. Bu sistemle gaitadaki enfeksiyöz organizmaların belli bir bölgedeki konsantrasyonu önlenmiş olacağı gibi, çayırın düzenli bir şekilde gübrelenmesi ve taze gübrenin belli bir bölgede toplanarak oradaki bitki örtüsünü öldürmesi de engellenmiş olur.
Yeteri kadar yeşil yemin tüketilmesi için sabah hayvanların yemliğine taze yeşil yem konmayarak çayıra çıkmaları sağlanır. Hindilerin çayırlatılması ABD’de oldukça popüler bir yetiştirme şekli olup, binlerce hindi çobanlar tarafından güdülür. Hindiler yağlı ve ağır hayvanlar olduklarından yürüme sırasında ayakları yaralanabilmektedir. Bu durumdan korunmak amacıyla çam ormanı bulunan bölgelerde dar patikalardan yürütülerek ayaklarının bitkisel katranla kaplanması sağlanır. Böylelikle 18-20 km gibi uzun yürüyüşler sırasında hayvanların ayakları korunabilir.
Kaynak
Kanatlı Beslenme Dinamiği ve Biyogüvenlik, Doç Dr. Ö. Hakan Muğlalı, Minpa Matbaacılık, Bolu 2001, 228-233.