Evcil kuşlarda ayak ve yüz akarı enfestinasyonu yani Knemidocoptiasis. Knemidocoptes spp akarları kanatlıların derilerinde kaşıntı, kepeklenme, kabuklanma, pul pul oluşum, kuruma, kalınlaşma ve çatlama gibi bir takım değişikliklerle karakterize enfestasyon oluştururlar.
Kabuklu Ayak ve Yüz Akarları
Bunlardan üç türü kuşların ayak ve yüzlerinde lezyonlar oluşturan; Knemidocoptes pilae, K. Mutans (Şekil.1), Procnemidocoptes janssensi “pullu kabuklu ayak ve pullu, kabuklu yüz akarları” olarak bilinen, Knemidocoptes spp. en yaygınlarıdır. Knemidocoptes gallinae, Knemidocoptes Laevis, Knemidocoptes Jamaicensis, Knemidocoptes İntermedius ve Neocnemidocoptes gallinae Kuşların gaga ve deri parazitleridir. Pullu/kabuklu bacak (püskülü ayak) ve pullu yüz genellikle küçük kuşlarda görülmektedir. K. mutans ve K. pilae küçük, küre biçiminde, genellikle doku içinde tüneller açarak ayağın ve yüzün kabuklaşmasına, neden olan sarkoptik (uyuz) akarlarıdır. Modern kanatlı işletmelerinde nadir rastlanmaktadır. Ancak özellikle yaşlı hayvanlarda daha sık görülmektedir.
Mutans yalnız ayaklarda tahriş ve sulanmayı takiben,kalınlaşma, kabuklaşma ve deforme hale gelmesine neden olmaktadır. Bu akar yüzde lezyon oluşturmaz. Knemidocoptes pilae ibik, sakal ve yüzde, zaman zamanda ayaklarda lezyonlar oluşturmaktadır. Tüm yaşam döngüleri deride olup, hastalığın nakli temas yoluyladır.
Muhabbet kuşu, kanarya ve ispinoz gibi küçük kuşlar arasında oldukça yaygındır. Muhabbet kuşları ve diğer birçok kuş türüne musallat olan bir grup parazit (Knemidocoptes ssp akarları) tünel kazarak ölü deri hücreleriyle beslenmektedirler.
Muhabbet kuşları, çoğunlukla baş (özellikle gaga, burun delikleri çevresinde ki etli doku ve göz kapakları ve göz çevresi) etkilenir. Ayrıca bacak ve ayaklarda ve ciddi vakalarda kloaka etrafında da lezyonlar görülebilmektedir.
Tüy Döken Akarlar
Akarların bazıları da kanatlılarda tüy dökümüne neden olmaktadırlar. Knemidocoptes gallinae, Knemidocoptes laevis ve Neocneidocoptes gallinae olmak üzere üç akar türü kuşlarda öncelikle tüylerini etkilediği bilinmektedir.
- K. laevis güvercinlerde tüy döken bir akar ve N .gallinae sülün, tavuk, güvercin ve kazlar etkilemektedir.
- K. gallinae K. Mutans’a benzer, ancak daha küçüktür. Tavuk, güvercin, sülün tüylerinin epidimisinde ve saplarında yuvalanırlar (tüneller açarlar). Enfestasyon bahar ve yaz aylarında daha sıkça görülmektedir.
Knemidocoptiasis Akarların Nakli ve Bulaşması Nasıl Olmakta?
Bu akarlar görünüşe göre tüm biyolojik döngüsünü kuşlarda geçirmektedirler. Epitel dokuda tüneller formunda dehlizler açar, buralarda barınırlar ve ürerler. Akarlar uzun süre yakın ya da doğrudan temas yoluyla kuştan kuşa bulaşmaktadır. Kimi uzmanların görüşü; üreme zamanında yavrular henüz tüylenmediğinde follukta bulaşmanın gerçekleştiği yönündedir. Kuş stresli, genetik olarak yatkın ya da bağışıklık sistemi baskılanmışsa hastalığa yakalanma sıklığı fazladır.
Knemidokoptes spp akarların oluşturduğu enfestasyonda kuluçka süresi 6-12 aydır. Bazen bu süre yıllarla ifade edilmektedir.
Enfestasyona duyarlı kanatlılar
Pilae ağırlıklı küçük papağangillerin paraziti olup bu kuşların çoğu Pasifik menşeyli türlerdir. Çoğu yayın muhabbet kuşları (Melopsittacus undulatus) ile ilgilidir, ama Knemidocoptes pilaede Alexandrıne papağanı (Psittacula eupatria), yüzük boyunlu papağan (Psittacula tür), kızı lgöğüslü papağan (Neophema splendida), prenses papağan (Polytelis alexandrae), sarı taçlı papağan (Kakariki, Cyanoramphus auriceps), sultan papağanı (Nymphicus hollandicus), kakadu, macaw ve Amazon papağanlarında da saptanmıştır.
Knemidocoptes mutans evcil kümes hayvanların yaygındır ve Knemidocoptes pilae ile karıştırılmaktadır. Genellikle tavuk, hindi, sülün, diğer tavukgillerde ve birçok yırtıcı tür de etkilenir. Procnemidocoptes janssensi cennet papağanlarında (Agapornis türü) tespit edilmiştir.
Kabuklu Ayak Akarları
Kuşların ayaklarında lezyonlar oluşturan en yaygın iki tür Knemidocoptes Jamaicensis ve Knemidocoptes intermedius ’tur. K.jamaicensis öncelikle kanarya (Serinus canaria), Gouldian ispinozları (Chloebia gouldiae) ve Hind sığırcığı (mynah, Acridotheres tristis), serçegillerde pullu ayak enfestasyonuna neden olan akardır. Keza karatavuk, siyah Asya sığırcığı, Amerikan sığırcığı (Quiscalus türü), kargalar, Çardak kuşu (Gri kedi kuşu, Dumetella carolinensis) ağaçkakan, yeni dünya serçesi (Pipilo erythropthalmus) ve ABD ve Kanada’da pek çok kuş türleri bildirilmiştir.
İntermedius Avustralya ve İngiltere ’de birço kötücü yabani türlerin tibiotarsal eklem çevresindeki deri lezyonları nedeni olarak tespit edilmiştir.
Tablo.1. Knemidocoptes spp akarların ekilediği kanatlılar
Akar türü | Yaygın adı | Etkilediği Kanatlı |
K.mutans | Pullu/kabuklu ayak ve yüz akarı | Kümes hayvanları, yırtıcı kuşlar |
K.pilae | Pullu/kabuklu ayak ve yüz akarı | Papağangiller |
Procnemidocoptes Janssensi | Pullu/kabuklu ayak ve yüz akarı | Cennet papağanı(Agapornis türü) |
K.Jamaicensis | Pullu/kabuklu yüz akarı | Kanarya, muhabbet kuşu, ispinozlar |
K.intermedius | Pullu/kabuklu yüz akarı | Avustralya, ABD, İngiltere orijinli kuşlar:Lir kuşu(Menura türü), Saksağan(Strepera türü), Kuzgun( Corvus corax) |
K. gallineae | Tüy döken akar | Güvercin, tavuk, sülün |
K.Laveis | Tüy döken akar | Güvercin |
Neocnemidocoptes gallinae | Tüy döken akar | Sülün, tavuk, güvercin, kaz |
Knemidocoptiasis Enfestasyonunun Belirtileri Nelerdir?
Knemidocoptiasis Muhabbet kuşları, kanaryalar ve diğer küçük ötücü kuşlarda, akarlar özellikle bacaklar, ayaklar ve gaga çevresinde, göz kapakları ve göz çevresideki tüysüz deride pul pul kabuklaşmış, kepekleşmiş, gri bronz lezyonlara neden olmaktadırlar. Akarlar doğrudan tüy folikülleri, deri kıvrımları ve epidermise nüfuz ederek cep benzeri boşluklar ve ikincil keseler oluşturup bal peteğimsi lezyonlar ortaya çıkar. Genellikle, kuşlarda belirgin ölçüde bir kaşıntıdan bahsedilemez. Ağır vakalarda gaga, ayak ve ayak parmakları deforme olabilir. Akarlar ötücü kuşları, kümes hayvanlarını ve yırtıcıları etkilemektedir.
Mutans’ın salgıladığı metabolitler ayaklarda ciddi cilt tahrişlerine yol açar ve kaşıntı, şişlik, sık sık deri döküntüleri olarak karşımıza çıkabilir. Çoğu Alman muhabbet kuşlarında aşırı şişmeler sonucu ayak parmaklarını veya ayaklarını kaybedebilirler.
Muhabbet kuşu, kanarya ve diğer ötücü küçük kuşlar, kabuklu bacak akarları enfestasyonu (uyuz), özellikle bacaklar, ayaklarların tüysüz kısımlarında pul pul, gri veya beyaz kabuklu lezyonlara neden olmaktadırlar.
Pilae pullu ayak akarları gibi, çıplak gözle görülemez. Pullu ayak akarlarının aksine, K.pilae yalnız ayaklar değil, aynı zamanda gaga, gözler ve kloaka çevresinde de lezyonlar oluşturur.
İlk aşamada, akar enfestasyonu çok zor fark edilir ve kuşun genel durumu etkilenebilir. Gaganın köşelerinde ve üzerine başlangıçta kabuklu plaklar vardır. Erken evreleri takiben, plaklar zamanla parlak beyaz bir depozito görünümünde kalın kabuklar halini alır. Akarların ince tüneller kazmaları sonu üst gaga gittikçe tüneller yumağına dönüşür. Ayaklar, göz çevresi, ayaklardaki veya kloaka çevresi cilt de etkilenmişse, buna şiddetli kaşıntı eşlik eder. Kuş huzursuzdur ve sürekli kendini kaşıdığı görülür.
Tedavi edilmediği takdirde, hastalık ilerledikçe ciddi komplikasyonlar söz konusudur. Genellikle bu durumdaki kuşların sadece acı çekmesi değil, sık sık ölümlerde yaşanmaktadır.
Muhabbet Kuşları
Knemidocoptiasis muhabbet kuşlarında dişi genç yetişkin muhabbet kuşunda K. Pilae gaga, üst gaganın etli kısmı, gaga ile göz arası, göz kapağında hiperkeratosis, bal peteği benzeri bir manzaraya neden olmaktadır.
Knemidocoptiasis ilk olarak 1951’de muhabbet kuşlarında Lavoipierre ve Griffiths tarafından tanımlanmıştır. Her yaştan dişi ve erkek muhabbet kuşları etkilenebilir, ancak hastalık yavru penguen ve genç erişkinlerde oldukça sıkça rastlanır. Etkilenen bazı kuşlarda belirgin lezyonlar yoktur. Etkilenen bir kuş aylarca normal görünümlü, sonra lezyonlar gelişebilir ve hastalığın ilerlemesi oldukça yavaştır.
Lezyonlar genellikle gagaların birleşme noktalarında başlar ve bir bal peteği görünümlüdür. Erken evrelerde, lezyonlar üst gaganın etli kesiminde ve gaga tabanında sınırlıdır. Dişi kuşlarda lezyonları üst gaganın etli kısmının kahverengi hipertrofisinden ekarte etmek gerekir. Kahverengi hipertrofisinde genellikle K. pilae akarların enfestasyonunu ayırt edici olan petek tüneller olmadan, bir istiridye kabuğu benzer kabuklu katmanları vardır. Carcinoma olup olmadığını da belirlenmelidir.
Muhabbet kuşlarında hastalık ilerledikçe beyazımsı, pul pul, epitel proliferasyonu gelişir. Bazen burun tıkanıklığına neden olan kalınlaşmış, sarımtırak, kraterimsi kabuklaşmalar gelişebilmektedir. Gaga germinal tabaka içindeki akarlar sonuçta özellikle üst gaganın çarpık büyümesine neden olabilir (Resim. 1,3).
Yukarıda açıklanan benzer lezyonlar bacaklar, ayaklar ve vücudun diğer bölgelerinde (özellikle göz ve kloaka çevresinde) ciltde oluşabilir (Resim. 2,4). Yüzün etkilendiği kronik durumlarda, boynuzsu çıkıntılar gelişebilir. Şiddetli kaşıntı nadiren görülmektedir.
Muhabbet kuşunun bacağında kimlik bandı varsa lezyonlar ilerledikçe band nekroz oluşturabilir ve bacak damarlarına baskı yapabilir. Ayak akarı enfestasyonu (Podoacariasis ya da podoknemidocoptiasis) bacak ve ayaklarda sarı beyaz, püskül (püsküllü ayak) gibi oluşumlara yol açmaktadır. Kanaryalarda daha yaygındır.
Ayak ve bacaklarda tünel açan akarların neden oldukları kabuklaşma giderek sertleşir ve kaldırıldıklarında seröz eksudat sızar. İlerlemiş vakalarda ayaklar söz konusu olduğunda, diz ve diğer eklemlerde ankilosis nedeniyle topallık görülebilir. Keza ayak parmaklarında nekroz ve dökülmeler, tırnak köklerinde ödemleşme ve tırnak kayıpları görülebilir.
Muhabbet kuşlarında, lezyonlar genellikle, gagaların birleşme noktalarında başlar ve bal peteği bir görünüm kazanır. Muhabbet kuşlarında K. pilae başta gagayı etkiler. Eğer bir K. pilae enfestasyonu meydana gelmiş ve lezyonlar üst gagada sınırlı değilse, etkilenen hayvan şiddetli kaşıntı yaşayacaktır (Resim.5).
Çoğu durumda, gagadaki enfestasyon daha sonra kloaka etrafındaki bölgeye ve ayaklara yayılır. Ayaktaki lezyonlar kanaryalardaki gibidir. Bacak ve ayaklarda beyaz püskül benzeri çıkıntılar dikkati çeker. Keza lezyonlar gaga üstündeki etli doku ve gözler ve kloaka çevresinde oluşabilir. Ağır vakalarda gaga, ayak ve ayak parmaklarında şekil bozuklukları oluşabilir (Resim.6). Kabuklu bacak akarları diğer kuş türlerinde, yukarıda belirtilen lezyonlara yol açmaz, ancak kaşıntı ve tüy kaybı görülebilir.
Muhabbet kuşlarında, yaşamının büyük bir bölümünde akar bulunabilir. Ancak kuşun bağışıklık sistemi etkileyen stres, yetersiz beslenme, hastalık vb tetikleyici koşulların ortaya çıkmasına kadar asemptomatik kalan akarlar çoğalarak enfestasyonun klinik form almasına yol açar.
Diğer Papağangiller
Knemidocoptiasis diğer papağangillerden Alexandrine papağanında (Psittacula eupatria), akarlar kaşıntı ve tüy dökülmesine neden olabilirler, ancak pul pul lezyonlar görülmez. K. pilae boyun etrafı, karın ve sırtta tüy kaybı ve tüy yolma ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Enfestasyonu takiben tüy kaybı ve göz kapağında lezyonlar oluşabilir. Knemidocoptes spp enfestasyonlarının erken dönemi veya hafif lezyonları A vitamini eksikliğine bağlı lezyonlar benzeyebilir, ancak kronik veya ileri knemidocoptiasis lezyonlar A vitamini eksikliği ile ilgili belirtilerden çok daha büyük ve daha kapsamlıdır (Resim.7).
Zaman zaman diğer papağan türlerinde, knemidocoptiasis eş zamanlı papağan circovirus enfeksiyonu ya da diğer bağışıklığı baskılayan hastalıklar (mycobacteriosis gibi) ile ilişkilidir. Knemidocoptiasis ’li macaw papağanları diz ve ayaklarındaki kaşıntıdan ötürü kendilerini yaralayabilirler.
Sınıflandırılamayan Knemidocoptes türleri kırmızı göğüslü papağanların (Cyanoramphus novaezelandiae) tüylerinde tespit edilmiştir. Kuşlarda baş, boyun ve yanaklarda derisinde hiperemi ve yama tarzında yaygın tüy kaybı söz konusudur. Akarlar etkilenen tüy şaftının kalınlaşmış köküne yerleşmişlerdir. Akarlar yetişkin ve cinsel olgunlaşmamış kuşlarda tespit edilmiştir, ancak sadece yetişkinlerde klinik belirtiler geliştirebilmektedirler.
Kanarya ve İspinozlar
Kanarya ve ispinozlarda knemidocoptiasis etkeninin erken dönem yayınlarında, K. Mutans, daha sonra K. Pilae olduğu belirtilmiştir. Son araştırmalar nedenin K. jamaicensis olduğunu ortaya konmuştur. Kanarya ve ispinozlarda knemidocoptiasis etkeninin erken dönem yayınlarında, K. Mutans, daha sonra K. Pilae olduğu bildirilmiştir. Son araştırmalar nedenin K. jamaicensis olduğunu ortaya konmuştur
Kanaryalarda, lezyonlar genellikle ayak ve parmaklarla sınırlıdır. Ve ayak tabanınında kabuklanma olarak başlar, yavaş yavaş kalınlaşır. Belirgin topallık sonucu tüneme zorlaşır (Resim8). Bacak bantlı kuşlar ciddi tarsometatarsal daralma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. K. jamaicensis aynı zamanda vahşi ispinozlar ve serçelerde görülmektedir.
Ayırıcı teşhiste; diğer akar türlerinin enfestasyonu, dermatofitosis, çiçek veya papillommavirus enfeksiyonu dikkate alınmalıdır. Muhtemelen bu vakalardan sonradan sıkça görülebilir.
Ötücü kuşlarda yaşlanmaya bağlı görülen ayaklardaki artan kabuklanmanın, knemidocoptiasiste oluşan dramatik “püskül ayak” oluşumundan belirgin biçimde farklıdır. Avrupa saka kuşunda (Carduelis carduelis) “püskül ayak” birincil nedeni papillomavirustur. Ancak Knemidocoptes türlerin enfestasyonunun önemli bir ayırıcı tanısı olduğunu unutmamalıdır. Miks enfeksiyon oluşabilir.
Diğer Ötüçü Kuşlar
Serçelerde (Passer montanus), siyah yüzlü kiraz kuşları (Emberiza spodocephala), benekli güvercinler (Streptopelia chinensis) ve büyük saz bülbüllerinde (Acrocephalus tür) enfestasyon saptanmıştır. Yetişkin serçeler gençlere göre ve dişilerde erkeklere kıyasla hastalığa daha sıkça rastlanmaktadır.
Genellikle gençlerde lezyonlar ayaklarda, yetişkinlerde ise hem ayak hemde gagada oluşmaktadır. Amerikan kızıl göğüslü ardıç kuşu (Robin, Turdus migratorius), Avrupa kızıl gerdanlı ardıç kuşu (Erithacus rubecula) hastalandığında ayak ve parmaklarının tamamını veya bir kısmını kaybedebilirler. İlerlemiş, kronik lezyonların çoğu patognomoniktir (enfestasyon için tipiktir.). Ancak başlangıç, akut lezyonlar çiçek hastalığındaki proliferatif siğilimsi deri lezyonlarına benzer veya ayırt edilemezler.
Kümes Hayvanları
K. mutans öncelikle, tavuklarda bacağın tüysüz cildini, ara sıra da ibik ve sakalları etkiler. Hastalık yaşlı hayvanlarda daha yaygındır. Etkilenen tavukta ciddi kilo kaybı ve yumurta üretiminde düşme şeklinde karşımıza çıkar. K. mutans son zamanlarda parmakların nekrozuna neden olduğu tespit edilmiştir. K. mutans enfestasyonuna (knemidocoptiasis) yakalanan hayvanlarda sekonder bakteriyel ve fungal piyodermiye (iltihaplı cilt püstülleri) yatkındırlar. Tavuk ile kıyaslandığında, hindilerde Knemidocoptes türlerin enfestasyonuna ender rastlanmaktadır.
K. gallinae enfestasyonunda hayvanlar vücut tüylerini kopardıklarından şiddetli cilt tahrişiyle sonuçlanır. Kilo kaybı, yumurta üretimde düşüş söz konusudur.
Yırtıcı Kuşlar
K. mutans önce ayaklarında iki taraflı proliferatif papille rhiperkeratoz oluşan büyük boynuzlu baykuşlarda (Kaplan baykuşu, Bubo virginianus), bilahare büyük beyaz baykuşlar (Nyctea scandiaca), çakırdoğan (Accipiter gentilis) ve atmaca gibi çeşitli accipiridae ailesi üyelerinde tespit edilmiştir. Bir şahinin (Buteoswainsoni) budunun orta kısmında ve karın derisinde ciddi kabuklanma saptanmıştır. Vücudun tüylü bölgelerinde Knemidocoptes türlerin enfestasyonu lokalizasyonunun ortaya çıkması o zamana kadar sıra dışı durumdu. Esaret ve stresin bu tabloya neden olabileceği kanaati ağırlık kazanmıştır.
Knemidocoptiasis Neden Olduğu Uyuzun Tanısı Nasıl Yapılmakta?
Lezyonlu bölgelerden cildin kazıması süretiyle alınan numunenin laboratvarda Knemidocoptes spp akarlarını ve yumurtalarının saptanmasıyla tanı yapılabilir.
Muhabbet kuşlarında yüzdeki knemidocoptiasis lezyonları patognomonik (tipik, özel) kabul edilir.Tanı genellikle lezyonlu ciltten alınan kazıma örneklerin mikroskopta akarların belirlenmesi ile doğrulanır.
Nadiren, akarlar klasik lezyonları olan kuşlar sitolojik veya histolojik muayenede tespit edilmeyebilir. Bu gibi durumlarda, tedaviye olumlu yanıt verilmesi tanıyı doğrular.
Knemidocoptiasis Enfestasyonunun Tedavisi
Her şeyden önce; tedavinin en iyi ve en etkili yönteminin nasıl olması gerektiği ile ilgili okuş sahipleri ve hekimler arasında farklı görüşler bulunmaktadır. Kuş sahipleri ampirik uygulamalar ve başkasından duyduklarıyla müdahale ederken olayın şiddetleneceğini, tedavinin zor ve pahalıya mal olacağını göz ardı etmektedirler.
Hasta, hastayla doğrudan temasta olan şüpheli hayvanların karatinaya alınması ve tedavi edilmeleri gerekir.
Hafif vakalarda tedavide parafin kullanılması bir kısım hekimler ve yayınlara göre yeterli sayılmaktadır. Gerekçeleri de; şimdiye kadar bu tedavi ile kalıcı bir başarı yaşamış ve başka bir tedaviye ihtiyaç olmadığı yönündedir. Sadece gaga etkilenmişse, üst gaga ve gaganın köşesindeki ciltteki lezyonlara göre 2 veya en iyisi 4 hafta süreli günde bir veya iki kez uygulanması önerilir. İshale yol açacağından kuşun parafin yutmamasına özen gösterilmelidir. Kloaka çevresi ve ayaklarda parafin ile tedavi edilebilir. Ancak göz civarındaki lezyonlar hekim dışında biri tarafında parafinle tedavi edilmeye kalkışılmamalı, aksi halde gözün kaybı olabilir.
Tedavide ivermectin tercih edilen ilaç olup, topikal, enjeksiyon ya da oral yoldan verilebilir. Topikal veya oral uygulama küçük kuşlar için tavsiye edilir. Ivermectin özellikle küçük kuşlarda intramusküler uygulama zehirli olabilir ve ölüm meydana gelebilir. Gerek lezyonlu gerekse onlarla temas eden bütün kuşlar tedavi edilmelidir. Tedavi için, ivermectin tercih edilebilir. Ancak bilinçli kullanılmalıdır. Toksik etkisi ortaya çıkabilir. Akarları tamamen ortadan kaldırmak için 10 gün aralıklarla 2-6 kez tedavi gerekebilir. Ivermectin oral ya da ense cilt altına enjekte şeklinde tatbik edilebilir. Moxidectin topikal olarak kullanılabilir. Keza Selamectin topikal uygulama için önerilebilir. Bu ilaçların uygun konsantrasyon ve dozda kullanılması çok önemlidir. Bu nedenle her zaman veteriner hekim önerisi ve denetiminde yapılmalıdır.
Küçük kuşları için, dilüe edilmiş ivermectin daha güvenli oral veya topikal uygulamalar güvenirlik acısından tercih edilmelidir.
Ağız yoluyla verildiğinde suda çözünür, atlar için üretilmiş 10-mg/ml sıvı ivermectin güvenli bir şekilde kullanılabilir. Ancak, bu ürünün ispinoz ve muhabbet kuşlarında intramusküler uygulaması ölümlere neden olmaktadır.
Moxidectin % 0.5 ve % 1 preparatları mevcut olup, dökme (pouron)veya enjektabl uygulaması da etkilidir.
Diğer Antiparazitler
Geçmişte, lezyonlar için mineral yağı uygulamaları etkili olmuştur, ancak yağlı, düzensiz tüyler ve mineral yağın aspirasyonunun yan etkileri ortaya çıkabilir. Kafese akar koruyucuları kullanmanın Knemidocoptes türlerine hiçbir etkinlikleri bulunmamaktadır.
Destek Tedaviler
Aloe ve rajeli gibi suda çözünebilen ve toksik olmayan yumuşatıcılar ile kabukların yumuşatılması yardımcı / destek tedavilerinden biridir. Burun deliklerinin tıkanmamasına dikkat edilmelidir. Eğer burun delikleri kabuklar ile tıkalı ise, normal hava akımının sağlamak için bunların acilen, dikkatle kaldırılması gerekir. Ağır vakalarda göz çevresine koruyucu amaçlı oftalmik antibiyotikli merhem kullanmak gerekebilir. Ancak tüylere temas etmemesi için itina edilmelidir.
Açık lezyonlar varsa, Sekonder bakteriyel enfeksiyon ve artrit oluşabilir. Önlemek veya tedavi etmek için antibiyotik verilebilir. Açık yaraları olan kuşlar sistemik antibiyotik ve eş zamanlı steroid olmayan antiinflamatuar ilaçlar (0,1 ile 0,5 mg / kg oral meloxicam günde iki kere) uygulanabilir.
Kafes, yemlik, suluk, tünekler, oyuncaklar ve diğer öğeler temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. Kolayca dezenfekte edilemeyen malzemler atılmalıdır. Keza ayak ve bacak lezyonları olan kuşlar için daha rahat tünemelerini temin amacıyla uygun tünek temini yararlı olabilir. Gerektiğinde, kuşun diyeti desteklenmeli ve ek A vitamini faydalı olabilir.
Damızlık faaliyetine enfestasyon ortadan kaldırılana kadar son verilmeli ve durumu çok ağır olanların itlafına ihtiyaç olabilir. Diğer kuşlara yayılmasını önlemek için kafesleri, ekipman ve tünekler dezenfekte edilmelidir. Mümkünse hastalar ciddi bir taramadan geçirilerek altta yatanın ne olduğu belirlenmelidir. Genellikle knemidocoptiasis diğer immünosüpresif hastalıkları takiben sekunder vaka olarak ortaya çıkmaktadır.
Veya 3 hafta boyunca haftada bir tedavi uygulanıp, takiben bir ay sonra bir tedavi şeklinde uygulanabilir.
Ağır vakalarda, aşırı bir kabuklanma bacak / ayak daralmalarına neden olabilir ve Staphylococcus enfeksiyonlarına zemin hazırlayabilir. Bu nedenle büyümüş ve genişleyen kabuklanmalar ve ölü dokuların cerrahi olarak bertaraf edilmesi gerekebilir.
Lokal olarak bitkisel yağla tedavi edilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken; yağ mümkün olduğunca az miktarla uygulanması, aksi halde tüyler yağlanmış olur. Bununla birlikte 200 ug/kg propylene glycol veya steril suda 1/9 dilue edilmiş ivermectin “spot- on” kullanılır. Eğer ivermectin oral verilecekse çöküntü oluşmamasına dikkat edilmelidir.
Bakteriyel enfeksiyon tedavisinde antibiyotikli merhemler cildi yumuşatmak ve nemlendirmek işlevini de yerine getirmiş olacaklardır.
Eğer darlık söz konusu ise bacak bantları çıkarılmalıdır.
Uzun vadede; altta yatan herhangi bir hastalığın tedavisi, yetersiz bağışıklıktan dolayı yatkın bir kuşun bakım, beslenme koşullarını iyileştirmek, stresi en aza indirmek vb önlemlerin alınası gerekir.
Mümkün olduğunca erken bir müdahale ve tedavi yapılmalı. Tedavilerden sonuç almak mümkündür. Ancak lezyonlar haftalar veya aylar boyunca devam edebilir.
Gagada oluşan deformasyonlar için gaganın bakımı yapılmalıdır. Eğer etkilenme ciddi ise bu işleme bir ömür boyu ihtiyaç duyulabilir.
Bu hastalıkta kanarya ve muhabbet kuşlarına kıyasla ispinozlar tedaviye daha yavaş yanıt vermektedirler.
Knemidocoptiasis ile Karışan Hastalıklardan Gaga Mantarı
Eğer kuşlar hijyenik olmayan ortamlarda tutuluyorsa veya bağışıklık sistemi uzun süredir baskılanmışsa, gagada bir mantar enfeksiyonu oluşabilir. Böyle bir mantar istilası genellikle gagada yumuşama veya süngerimsi bir hal alır. Ayrıca, renk değişikliği de oluşabilir. Gagadaki mantar enfestasyonu, Knemidocoptes spp. oluşturduğu lezyonlarla hemen hemen aynıdır. O yüzden mutlak hekimin teşhisine ihtiyaç vardır.
Kaynaklar
- (2005): Knemidocoptes spp. Poultry Diseases Web site. https://www.poultrymed.com/files/Knemidocoptes.html. Erişim tarihi: 07.12.10.
- (2000): Material Safety Data Sheet for ivermectin, Merial Veterinary Services, Duluth, Ga.
- ARENDS, J.J. (1997): External parasites and poultry pests. In: Calnek BW et al, eds. Diseases of poultry. 10th ed. Ames: Iowa State University Press, ISBN-0-8138-0427-2, Chapter 32,805-806.
- BAUCK, L. (1997): Avian dermatology. In: Altman RB, Clubb SL, Dorrestein GM, et al, eds. Avian medicine and surgery. Philadelphia, Pa: WB Saunders Co, 549.
- BOWMAN, D.D. (1995): Arthropods. In: Georgis’ parasitology for veterinarians. 6th ed. Philadelphia, Pa: WB Saunders Co, 66-67.
- CARPENTER, J.W. (2005): Exotic animal formulary. 3rd ed. St. Louis, Mo: Elsevier Saunders, 184-185.
- DEMİRÖZÜ, K. (1988), Tavukçunun El Kitabı, Kartal Kimya Yayını, İstanbul.
- DEMİRÖZÜ K.(2005), Avian Chlamydiosi,Bolu,Bandırma,İzmir Seminerleri, Power Point Sunu.
- DEMİRÖZÜ K. (2006), Sınır Tanımayan Hastalık: Avian Influenza (Kuş Gribi), ISBN 975-00566-1-2
- DEMİRÖZÜ K. (2010), Kanatlılarda Temizlik Ve Dezenfeksiyon Kriterleri. Çiftlik Dergisi, 319,38-42.
- DORRESTEIN, G.M. (2004): Passerines. In: Ritchie BW, Harrison GJ, Harrison LR, eds. Avian medicine: principles and application. Lake Worth, Fla: Wingers Pub. 884.
- GREVE, J.H. (1986): Parasitic diseases. In: Fowler ME, ed. Zoo and wild animal medicine. 2nd ed. Philadelphia, Pa: WB Saunders Co. 238.
- HINKLE, N. C. and HINKLE, L. (2008): External parasites and poultry pests. In: Saif ,Y.M. .et al, eds. Diseases of poultry. 12th ed. Blackwell Publishing, ISBN-13: 978-0-8138-0718-8,Chapter 26, 1016-1017.
- Holz, P. H., Beveridge, I. and . Ross, T. (2005): Knemidocoptes intermedius in wild Superb Lyrebirds (Menura novaehallandiae). Australian Veterinary Journal 83: 374–375.
- Jaensch, S. M., Radial,S. R. and Hobbs. R. (2003): Knemidocoptes intermedius in a wild currawong (Strepera graculina). Australian Veterinary Journal 81: 411.
- KEYMER, I.F. (1983): Parasitic diseases. In: Petrak ML, Diseases of cage and aviary birds. 2nd ed. Philadelphia, Pa: Lea & Febiger, 583-587.
- Latta, S. C. (2003): Effects of scaley-leg mite infestations on body condition and site fidelity of migratory warblers in the Dominican Republic. Auk 120: 730–743.
- MAINKA, S.A., MELVILLE, D.S., GALSWORTHY, A. et al. (1994): Knemidocoptes sp. on wild passerines at the Mai Po Nature Reserve, Hong Kong. J Wildl Dis. 30:254-256. www.jwildlifedis.org/cgi/reprint/30/2/254. Erişim tarihi: 11.03.08.
- MASON, R.W. and FAIN, A.(1988): Knemidocoptes intermedius identified in forest ravens (Corvus tasmanicus). Aust Vet J. 65:260.
- MATTHYSSE, J.G. (1975): External parasites. In: Hofstad, B.W. et al, eds. Diseases of poultry. 6th ed. Ames: Iowa State University Press, Chapter 27, 824-826.
- MILLER, D.S., TATON-ALLEN, G.F. and CAMPBELL, T.W. (2004): Knemidokoptes in a Swainson’s hawk (Buteo swainsoni). J Zoo Wildl Med. 35:400-402.
- MİRONOV, S.V., BOCHKOV, A.V. and FAIN, A. (2005): Phylogeny and evolution of parasitism in feather mites of the families Epidermoptidae and Dermationidae (Acari: Analgoidea). Zoologischer Anzeiger;243:155-179.
- MORİSHİTA, T.Y., JOHNSON, G., JOHNSON G. et al. (2005): Scaly-leg mite infestation associated with digit necrosis in bantam chickens (Gallus domesticus). J Avian Med Surg;19:230-233.
- PENCE, D.B., COLE, R.A., BRUGGER, K.E., et al. (1999): Epizootic podoknemidokoptiasis in American robins. J Wildl Dis. 35:1-7.
- PERPINAN, D and MELERO, R. (2003): Suspected ivermectin toxicity in a nenday parakeet (Nandayus nenday), in Proceedings. Annu Conf Am Assoc Zoo Vet. 298-299.
- PHILIPS J.R. (1993):Avian mites. Compend Contin Educ Pract Vet 15:671-683.
- PLUMB, D.C. (2005): Veterinary drug handbook. 5th ed. Ames, Iowa: Blackwell Pub, 627.
- PROCTOR, H. and OWENS, I.(2000): Mites and birds: diversity, parasitism and coevolution. Trends Ecol Evol 15:358-364. Erişim tarihi: 13.01.2012. . Erişim tarihi:13.11.06.
- RITCHIE, B.W. and HARRISON, G.J. (2004): Formulary. In: Ritchie BW, Harrison GJ, Harrison LR, eds. Avian medicine: principles and application. Lake Worth, Fla: Wingers Pub. 464.
- SHANE, S.M. STEWART, T., CONFER, A.W. et al. (1985): Knemidokoptes pilae infestation in the palm cockatoo. Avian/Exotic Pract;2:21-25.
- SCHULTZ, T.A., STEWART, J.S. and FOWLER, M.E. (1989): Knemidokoptes mutans (Acari: Knemidocoptidae) in a great-horned owl (Bubo virginianus). J Wildl Dis 25:430-432.
- SCHMIDT, R.E., REAVİLL, D.R. and PHALEN, D.N. (2003): Integument. In: Pathology of pet and aviary birds. Ames: Iowa State University Press, 178-179.
- SHOSHANA, R.(1993): Knemidokoptes: mites on feathers of the red-fronted parakeet, in Proceedings. Eur Assoc Avian Vet. 329-331.
- TOPARLAK, M., TÜZER, E., GARGILI, A. ve GÜLANBER, A. (1999): Therapy of Knemidocoptic mange in budgerigars with spot-on application of moxidectin. Turk J Vet Anim Sci 23:173-174. . Erişim tarihi: 12.01.2012.
- WADE, L.. (2006): Knemidocoptiasis in birds. Veterınary Medıcıne -Bonner Sprıngs Then Edwardsvılle-,101(12) 782-790.
- WORELL, A.B. (2000): Suspected propylene glycol sensitivity in keel-billed toucans. in Proceedings. Annu Conf Assoc Avian Vet. 199-203.