Çiftlik hayvanlarında diş gıcırdatma birçok hastalıkta karşımıza çıkan bir belirtidir. Tek başına bir hastalık değildir. Bazı önemli hastalıkları işaret eder.
Bir çiftlik hayvanını diş gıcırdatma belirtisiyle karşımızda görürsek aklımıza hayvanın ağrı, sancı çektiğini getirelim. Bu belirti büyük bir sorunun habercisi olabilir. Derhal muayene ve ileri tetkiklerle gerçek hastalığı ortaya çıkarmak için çaba sarf etmeliyiz.
Diş gıcırdatma (Bruxism) mutlaka başka birtakım belirtilerle birliktedir.
Asıl hastalığın kendine has belirtileri ile birlikte değişik sorunlar diş gıcırdatmaya eşlik eder.
Örneğin; aşırı salya, sallantılı yürüyüş, sık sık idrar yapma, hızlı soluma, soluma güçlüğü, kas titremeleri, sendeleme, ayakta duramama, şaşılık, opistotonus (boynun ve başın geriye doğru kasılması), güçsüzlük, halsizlik, dengesizlik, arka ayakların karın altına veya yere vurulması, terleme, inleme, gözleri havaya dikip bakma (yıldızları sayma), titreme, nöbetler, kasılma, dönme, körlük, başı bir yere dayama, yatar pozisyon, öksürük, hırıltı, başı ileri doğru uzatma, burun akıntısı, beli kamburlaştırma, ağzı açarak soluma, kanlı dışkı.
Görüldüğü gibi diş gıcırdatma, hastalığa göre, birçok değişken belirti ile birliktedir. Hastalıkları da listeleyelim;
İshaller, özellikle E.coli ve Clostridium enfeksiyonları, aşırı iç parazit istilası, koyunlarda gebelik toksemisi, Polioencephalomalacia, üre zehirlenmesi, sinirsel bozukluklar, ineklerde mide (abomasum) ülseri, koyunlarda bakır zehirlenmesi, otlarla zehirlenmeler, karında su toplanması (ascites), kanserler, buzağılarda karın şişliği (Klostridium şişkinliği), buzağılarda şirdende (mide, abomasum) gaz birikmesi, tüm çiftlik hayvanlarında timpani (karın şişliği), çayır tetanisi (hipomagnezemi), süt humması (doğum felci), diş hastalıkları ve bozuklukları, yeni doğan yavrularda beyaz kas hastalığı, fotosensitizasyon, yosunlu su (durgun su) içmek zorunda kalan hayvanlarda böbrek hasarı, işkembede nasırlaşma (ruminal parakeratosis), buzağılarda soğuk süt içirilmesi sebebiyle görülen sorunlar (Ruminal Drinking Syndrome, reticular groove reflex), yanıkara (Cl. chauvei enfeksiyonu).
Diş gıcırdatma her hastalığın kendine özel belirtisiyle birlikte ele alınarak asıl hastalığa, teşhis konulur. Klinik muayenelerle teşhis konulamadığı durumlarda laboratuvar tetkiklerine başvurulur.
Çok önemli hastalıklardan bazılarını diğer yazılarımda açıklamıştım. Yine de bazı eklemeler yapalım.
Yazımın başında diş gıcırdatma gördüğümüzde “aklımıza ilk olarak ağrı-sancı gelmelidir” demiştim.
Öyleyse sancı ile ilgili yazımda geçen hastalıklar listesini de buraya ekleyelim.
Kırkbayır (omasum) tıkanması, buzağılarda Salmonellosis, ineklerde mide (abomasum) ülseri, karın şişkinliği, böbrek yangısı (pyelonephritis), kanlı bağırsak hastalığı (HBS, JHS), işkembe kelebekleri (paramphistomum), rahim (uterus) dönmesi, rahim yırtıkları, karın zarı yangısı (peritonitis), koyunlarda bakır zehirlenmesi, koyun ve keçilerde ishal, paratüberküloz (John’s disease), sekum (caecum=kör bağırsak) tıkanması ve gazlı şişkinlik, sığırların koronovirüsten kaynaklanan kış ishali, bağırsak düğümlenmesi, kıl yumakları (bezoar, trichobezoar), klostridyum enfeksiyonları, buzağılarda, özellikle kanlı dışkı ile ortaya çıkan ishaller, buzağılarda kusma, erkek hayvanlarda idrar taşları, filizlenmiş patatesten kaynaklanan solanin zehirlenmesi, yaşlılarda karın içi yağların nekrozu, ineklerde işkembedeki yabancı cisimler, fıtıklar.
Yukarıda otlarla zehirlenmelerden söz etmiştim. Bazı otlar zehirlidir. Dikkatli, deneyimli çobanlar zehirli otları bilirler. Bu zehirli otlardan birkaçını sayalım; eğrelti otu (Pteridium esculentum), yüksük otu (kırmızı çiçekli yüksük otu), keçi sedefi (Galega officinalis), baldıran otu (Conium maculatum), sarı salkım (Laburnum), limon servi (Cupressus macrocarpa), zakkum (Oleander), orman gülü (Rhododendron), ışgın (ravent, rhubarb), kılıç otu (Hypericum perforatum, koyunkıran – sarı kantaron), bostan kanarya otu (Senecio jacobaea).
Bu otlarla zehirlenmeler diş gıcırdatma ve diğer belirtilerle birlikte kendini belli eder.
Fotosensitizasyon yüz ekzeması ya da güneş ışığından dolayı ortaya çıkan aşırı duyarlılık olarak bilinir. Güneş ışığında uzun süre kalmakla bir ilgisi yoktur. Aşırı duyarlılığı oluşturan otların ya da küflerin, mantarların yenmesiyle meydana gelir.
Yeni doğan buzağıların şirdenlerinde (abomasum) E.coli enfeksiyonu oluştuğunda, E.coli’nin tabiatı icabı, büyük miktarda gaz çıkar. Abomasum gazdan gerilir ve karın şişliği meydana gelir.
Böyle bir durumda buzağı dişlerini gıcırdatır. Acilen müdahale edilmelidir.
Polioencephalomalasi (CCN=Cerebral Corticonecrosis) B1 vitamini eksikliğiyle beyinde hasar oluşması şeklinde ortaya çıkar. Ama; bu hastalığın arkasında da başka sorunlar vardır. Gerçeği bulmak lazım.
Kronik ve subakut asidozun bir komplikasyonu olarak işkembe papillaları sertleşir, kararır, bazen de birbirine dolanır. Yani keratinize olur. İşkembe papillaları bu durumda kan dolaşımından yoksun kalır. Sindirim aksar ve bu keratinize bölgede mikroplar çoğalır. Başka bir deyimle işkembenin o kısmı adeta nasırlaşır. Bu oluşuma “ruminal parakeratosis” adı verilmektedir. Hayvan kesildiğinde işkembenin nasırlaşan bölgesi koyu renkli, tuhaf görünümlü bir şekilde karşımıza çıkar. İşte bu haldeyken diş gıcırdatarak belirti gösterirler.
Koyunların bakır zehirlenmesi sonucunda da diş gıcırdatma kanlı idrarla (kan işeme) kendini gösterir.
Diş gıcırdatmanın verdiği işareti iyi anlayalım. Arkasında hangi hastalığın olduğunu ortaya çıkarmak için elden geleni yapalım. Hayvanları stresten uzak tutmaya gayret edelim. Diş gıcırdatmanın önemli dertlerin işareti olduğunu unutmayalım.