Sığır Yetiştiriciliği ve Çevre

Sığır Yetiştiriciliği ve Çevre

Sığır yetiştiriciliği ve çevre, hayvancılık faaliyetleri insanlığın besin ihtiyaçları doğrultusunda doğmuş ve günümüze değin gelişerek devam etmiştir. Aynı doğrultuda dünya nüfusunun hızla artması ve besin kaynaklarının nüfus artışına oranla yetersiz kalması, üreticilere hayvancılık faaliyetlerinde daha yüksek verim elde etmek misyonunu kazandırmıştır.

Dünya Hayvancılık istatistikleri incelendiğinde 2018 verilerine göre dünya da 1.489.744.504 baş sığır, 1.209.467.079 baş koyun, 1.045.915.764 baş keçi ve 206.600.676 baş manda bulunduğu görülmektedir. Geçmiş yıllar ile kıyaslandığında dünya hayvancılık faaliyetlerinin yükselen bir grafik çizdiği anlaşılmakta ancak yine de dünya nüfus dağılımına oranla besin yetersizliği çekmekte olan birçok ülkenin varlığı göze çarpmaktadır. Bu sonuçlar doğrultusunda hayvancılık faaliyetlerinin daha da geliştirilmesi gerekliliği sonucuna rahatlıkla ulaşılabilmektedir.

Ülkemiz hayvancılık verileri incelendiğinde ise 2018 TÜİK verilerine göre ülkemizde 17.7 milyon baş sığır, 37.3 milyon baş koyun ve 11.2 milyon baş keçi bulunduğu görülmektedir. Çeşitli kalkınma politikaları ve desteklemeler ile bu rakamlar yukarıya taşınmaya çalışılmakta ve üretim odaklı bir çizgi yakalanılmaya çalışılmaktadır. Özellikle sığır yetiştiriciliği konusunda gösterilen çabalar, üretim koşullarının iyileştirilmesine paralel olarak beklentiyi karşılayabilecektir.

Sığır Yetiştiriciliği ve Çevre Şartlarının Sağlanması

Sığır yetiştiriciliğinde kullanılan çeşitli parametrelerin iyi anlaşılması ve bu parametrelere optimum şekilde uyulması halinde verim artışının sağlanması söz konusu olmaktadır. Bu bağlamda yazımızda derleyeceğimiz her bir başlık ilgili parametlerin ve çeşitli çevresel koşulların optimum değerlerini ve düzenlemelerini içermektedir.

A. Sıcaklık

Canlılığın sürdürülebilmesi ve fizyolojik faaliyetlerin en uygun şekilde devam edebilmesi için gerekli sıcaklık limitlerine uyulması büyük önem taşır. Hayvanlar arasında değişikler gösteren bu sıcaklık değerleri sığırlar için de çeşitli faktörlere bağlı olarak belirli sınırlar taşımaktadır.

Sığırların fizyolojik yapısına bakıldığında vücut ağırlığına oranla daha küçük bir vücut yüzey alana sahip oldukları, bunun yanı sıra rumen de meydana gelen mikrobiyolojik faaliyetlerin ciddi ısı artışına sebep olduğu fark edilmektedir. Bu koşullar altında sığırlarda düşük sıcaklıklardan ziyade yüksek sıcakların yapabileceği tahribatın daha büyük olacağı sonucuna ulaşılabilmektedir.

Normal vücut sıcaklığının 39 °C olarak kabul edileceği sığırlarda çevre sıcaklığının kapalı ahırlarda 10-15 °C civarında kalması uygun görülmektedir. Bu değerlerin altında ki ahır koşullarında nem artışı ile birlikte verim düşüklüğü ve çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır.

Genel olarak -18 °C ile + 24 °C arası sıcaklık değerlerine uyum sağlayabilen sığırlarda açık ahırlarda 0 °C sıcaklıklarına kadar sorun yaşanmayacağı kabul edilebilmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere sığırlarda asıl sorunlar düşük sıcaklıklardan değil yüksek sıcaklıklardan ortaya çıkmaktadır. Çevre sıcaklığının 25 °C üzerine çıktığı değerlerde hayvanlarda yem tüketimi azalmakta, verim özelliklerinde düşüşler meydana gelmekte, kızgınlık oranında düşüşler ve bununla birlikte sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. Buna önlem olarak çeşitli havanlandırma, serinletme uygulamaları kullanılması uygun olacaktır.

B. Nem

Sıcaklıkla birlikte nem oranının da hesaplanması sığır yetiştiriciliğinde önemli bir yere sahiptir. Çok yüksek sıcaklıklar dışında nem ciddi bir sorun teşkil etmemektedir ve +25 dereceler altındaki değerlerde % 60-80 arası nem oranları yeterli gelmektedir. Ancak yüksek sıcaklık değerleri ile birlikte yüksek nem oranı sığırlarda verim özelliklerinin düşmesine, kızgınlık belirtilerinin gözükmemesine ve hayvanların rahatsız olmasına neden olmaktadır. Bu tür sorunların önüne yeterli havalandırma ve serinletme yöntemleriyle geçilmeye çalışılmalıdır.

C. Havalandırma

Sığırlar gün içerisinde gerek geğirme gerekse dışkılama yolu ile yoğun gaz üretimine neden olmaktadırlar. Bunların yanında yeterli havalandırma sistemine sahip olmayan ahırlarda solunum yoluyla ortama karbondioksitin de eklenmesi neticesinde sığırlarda rahatsızlık, öksürük hatta akciğer sorunlarına kadar gidebilen sorunlar ortaya çıkmaktadır.

İyi bir yetiştiriciliğin temel unsurlarından olan uygun havalandırma, dikkatli bir şekilde uygulandığında verim özelliklerinde artış ve hayvan refahında iyileşmeler sağlayacaktır. Günümüzdeki geleneksel aile işletmelerinde ahır pencerelerinin tamamen kapatılmasının beraberinde yukarıda bahsettiğim sorunları ortaya çıkaracağı unutulmamalıdır. Özet olarak ahırda hayvanlara doğrudan hava akımının gelmeyeceği şekilde uygun bir havalandırma sağlanmalıdır.

D. Aydınlatma

Sığırlarda önemli bir diğer çevresel faktör de ahır içi yeterli aydınlatmanın sağlanmasıdır. Sığırların günlük dinlenme ihtiyaçlarının yaklaşık 8 saat kadar olduğu varsayılarak yapılacak hesaplama sonrası kalan dönemde suni ve doğal aydınlatma sağlanmalıdır. Suni aydınlatmada flüoresans lambalardan faydalanılırken doğal aydınlatma da ahır pencereleri kullanılmalıdır.

Exit mobile version