Dünyada çok çeşitli sığır ırkları vardır. Ülkemizde de bu ırklardan bazıları ile, yerli ırklarımız mevcuttur.
Ülkemizdeki yerli ırkları sayarsak; Yerli Kara, Bozırk, Doğu Anadolu Kırmızısı, Güneydoğu Anadolu Kırmızısı, Kilis Sığırı akla gelir. Bu ırklar ülkemiz koşullarına adapte olmuş, ancak; düşük verimli ırklardır. Geçmiş yıllarda, özellikle traktörün icadından ve kullanımından önce çeki ve tarla işleri öküz ile görüldüğünden bu ırkların erkekleri burularak öküz yapılmış, dolayısıyla en iyi erkeklerin öküz yapılmasıyla dişileri küçük cüsseli erkekler döllemiştir.
Giderek bu ırklar küçük yapılı ve verimsiz hale gelmişler, melezlemeler ile saflıklarını yitirmişlerdir. Son yıllarda genetik kaynakları koruma projeleriyle kurtarılmaya çalışılan yerli ırklarımızın değerli özellikleri adaptasyon yetenekleri ve hastalıklara karşı dayanıklı olmalarıdır.
Diğer sığır ırklarına göz atarsak; sütçü ırklar, etçi ırklar ve kombine ırk aklımıza gelir. Sütçü ırklarımızdan Holstein, Brown Swiss ( Esmer ırk), Jersey ırklarını sayabiliriz. Etçi ırklarla son birkaç yıldır tanıştık. Etçi ırkların kod adı “Angus” olduysa da, dana ithaliyle birlikte, Angus ırkının yanı sıra ülkemize Hereford, Şarole, Limousin gibi ırklardan danalar geldi. Damızlık Angus işletmeleri de kuruldu. Ayrıca; etçi ırklardan melez danalar da ithal yoluyla getirilerek besiye alındılar.
Kombine ırk olarak kabul edilebilecek bir tek ırkımız var. O da Simmental. Avrupa Simmentali. Bazen Brown Swiss için “kombine ırk” diyenleri duyuyorum. Ama kesinlikle Brown Swiss ( Esmer ırk) kombine sığır ırkı değildir. Esmer ırk tamamen sütçü bir ırk olup, ülkemizde erkek danaları ve melezleri besicilikte değerlendirilir.
Simmental ırkı, özellikle Avrupa Simmentali olan sarı-beyaz veya kırmızı-beyaz alaca, alnı kıvırcık tüylü Simmentaller etçi-sütçü kombine ya da sütçü-etçi kombine olarak yetiştirilmektedir. Dolayısıyla bazıları süt ağırlıklı kombine, bazıları et ağırlıklı kombine Simmental dir.
Bu konuda büyük bir kavram karmaşası var. En iyisi, yeterli sayıda dana ile, Holstein, Brown Swiss ve Simmental ırklarının karşılaştırmalı besisi yapılmalı, değişen parametre sadece ırk olmalı ve doğrusu bulunmalıdır. Yapılan çalışmalar vardır. Ancak; yenilenmelidir.
Erkek danaları besicilikte kullanılmayan ırk Jersey’dir. Jersey küçük cüsseli, ancak, cüssesine göre dünya’da en çok süt, süt yağı ve süt proteini üreten ırktır. Jersey ırkı inek, süt, tereyağı ve peynir fabrikasıdır. Dişi sperma teknolojisi ile erkek yavru sayısı azaltılarak, dişi yavru ve dolayısıyla düve üretimi arttırılabilir.
Bu sayede ekonomik olarak beslenebilen, yağı, proteini bol süt veren bu ırk ziyan edilmemiş olur. Hele bir de Jersey sütünü alan işletmeler yağ primi verirse bu ırkımız hızla gelişir. Ama; bugünlerde tamamen tersi söz konusu olmaktadır.
Bunlar göz önüne alınarak, süt miktarı önemliyse Holstein ırkı iyi bir seçimdir. Süt yağına, süt proteinine göre prim alınabiliyorsa Jersey sığır ırkları tercih edilmelidir. Yem tüketimi ile birlikte hesap edilirse daha ekonomik olabilir. Brown Swiss sığır ırkları için de yaklaşık aynı şeyler söylenebilir. Simmental ırkının inekleri büyük cüsseli olurlar. Simmental ırkının ineği, Holstein kadar süt vermez ve erkek danası bir etçi ırk kadar iyi et tutmaz. Simmental ırkının erkeklerinin günlük canlı ağırlık artışı ve yemden yararlanması etçi ırklar gibi olmaz. Vereceği yeme güvenen işletmeler Simmentali tercih edebilir. Çok yem yedirmek, ırkın kombine özelliğinden yararlanmak ve ekonomik süt elde edebilmek için şarttır.
Etçi ırkların ineklerinde süt miktarı yavrularına yetecek kadardır. Sütü içen yavrular, sütü ete dönüştürmüş olurlar. Etçi ırkların inekleri sağılmaz. Etçi ırklarla yapılan melezlemeler sonucu doğan yavrular da safkanlardan daha verimli olurlar. Etçi ırkların inekleri uzun ömürlü olup, hemen hemen her yıl bir yavru alınabilir. ABD’de 10 yaşında, 8 buzağı annesi etçi ırk ineklerine sıklıkla rast gelmek mümkündür.
Sütçü sığır ırkları sağıldıkları için metabolik hastalıklarla, mastitisle, döl tutmama problemleriyle daha çok uğraşmak zorunda kalırız.
Sütçü ırk inekler sürüde ortalama 3 laktasyon kalabilirler. Hem verimli, hem de uzun ömürlü olmazlar.
ABD’de süt isteyenler Holstein, süt yağı ve proteini için peynir, tereyağ fabrikalarından prim alabilen üreticiler ise Jersey ırkı inekler bulundururlar. Bunun dışında Brown Swiss ile bizde olmayan sütçü Shorthorn, Guernsey, Ayrshire ırkları da süt üretimi amacıyla kullanılır. Irkların kendilerine göre üstün veya zayıf yönleri vardır. Üreticiler tercihlerini kullanarak üretimlerini sürdürürler.
Tabii süt üretimi dışında damızlık üretimini meslek edinen işletmeler de mevcuttur.
Simmental ırkı ABD’de zamanla etçi yönden geliştirilmiştir. Klasik sarı-kırmızı-beyaz, alacalı Simmentallerin yerini Siyah Simmental almıştır. Etçi ırk olduğu için süt kayıtları da tutulmaz. ABD’li üreticiler kombine ırk kavramını kabul etmezler. “Ne istiyorsan onu yapacaksın, ama tam yapacaksın” derler. “Et istiyorsan etçi ırkları veya melezlerini, süt istiyorsan sütçü ırkları tercih edeceksin, kombine demek hem ikisini de eksik almaya razı gelmek anlamına gelir” diye düşünürler.
Sığır Irkları Sonuç Olarak
ABD’de sığır ırkları olarak branşlaşma son derece yaygındır. Ancak; sadece süt miktarı ile yeterince prim elde edemeyen ve damızlıkçı olmayan işletmeler Holstein – Jersey melezleri de yapmaktadırlar.
Bu Hoje adı verilen melezler sayesinde süt yağı düşüklüğünden kaynaklanan cezalardan kurtulmuş olurlar. Yine aynı işletmede hem Holstein, hem Jersey sağıp, aynı tanka döken üreticiler de yağ primi alabilmek için bu yolu seçmiş olurlar.
ABD’de damızlıkçı işletmeler tamamen ayrı bir statüde değerlendirildikleri için, sadece süt satmayı amaçlayan bu tip işletmeler genetik yönden sorun oluşturmazlar. Yani damızlık sığır üreticileri ayrı, süt üreticileri ayrı kategorilerde branşlaşmış işletmelerdir.
ABD’de et ise etçi ırklardan, çoğunlukla bunların melezlerinden elde edilir. İnek, buzağı işletmelerinden çıkan saf veya melez etçi ırk buzağılar besi işletmelerinin materyali olurlar.
Bu bilgiler ışığında, sütçü ırkların erkek yavrularını, Jersey hariç, besi materyali olarak kullanırken, etçi ırklardan daha çok yararlanmanın yollarını aramalıyız. Jersey ırkımızı ziyan etmemeli, kombine ırk kavramını gözden geçirmeliyiz.
Süt üretip satan işletmelerle, sağlık, genetik bakımından gerçek anlamda “damızlık işletme” olan işletmeleri kayıt ve destekleme sistemleri açısından ayırmalı, farklı desteklemelerle yönlendirmeliyiz. Irk seçiminde; amaca yönelik ırklar seçmeye özen göstermeliyiz.
Ülkemizdeki yerli ırkların gen kalitesinin bozulmasında, Balkan harbinden itibaren 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşımız nedeni ile uzun yıllar iyi gen kaliteli boğaların savaşta kullanılması nedeni ile yok olmalarınında etkisi büyüktür. Selam ve saygılarımla.
Çok doğru ama ırkların korunması için devletin bir çalışması yok olmadığı gibi diğer kombine ırkların yayılmasını engelleyemiyorsunuz.