SAT 1

SAT 1

SAT 1, aslında başlığa baktığımızda bunun bir silah olduğunu düşünebilirsiniz. SAT 1 gerçekte de bir silahtır ancak biyolojik bir silahtır.

Biyolojik silah, insanlara, hayvanlara, bitkilere zarar vermek veya onları öldürmek için hastalığa neden olan organizmaları veya toksinleri yayar. Bir bakteri, virüs, protozoon, parazit ya da mantardır.

Ülke hayvancılığımızın gündemimizde olan konusu çiftçi ve yetiştiricilerimizin çok iyi bildiği ŞAP’tır. Hastalık hayvan sağlığı ve hayvancılığımız için çok ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

Uluslar arası ticareti ve gıda güvenliği ile gıda arzını önemli derecede etkilemektedir.

Yetiştiricilerimiz bu hastalığı sığır, koyun, keçi ve diğer çift tırnaklı hayvanlarda göründüğünü iyi bilir ve bu hayvanlarda nasıl bir semptom gösterdiğini ve hastalıkla ilgili mücadelelerini Veteriner Hekim tedavisi, kontrol ve önerileri doğrultusunda yapar.

Üniversite eğitimimi de saydığımda kırk sekiz yıllık meslek hayatımda bu hastalığın eğitimini okulda aldığım halde bu yıl ilk kez karşılaşmaktayım. Hastalığın göründüğü ve kaynağı Güney Afrika bölgesidir. Bunca zamandır görünmeyen hastalığın İran üzerinden gelip ülkemizde bu derece yaygınlaşması manidardır.

Şap, serotipi olan Sat 1’de hayvandan insana geçen iki yüzün üzerinde zoonoz dediğimiz ve insanlarda bulaşma potansiyeli taşıyan bir hastalıktır. Ancak şunu belirteyim ki insanlarda görünme sıklığı oldukça düşüktür. İnsanlar arasında global bir salgın hiçbir zaman yaratmaz. Yine de çift tırnaklı hayvanlar için çok bulaşıcı ve ölüm yaratır.

Fındık zararlısı olarak gelen Kokarca ve şimdi de SAT 1 neden biyolojik bir silah söyleminde bulunduğumu sanırım bu son yaşadıklarımız ifade etmektedir diye düşünüyorum.

Özellikle, Deli Dana hastalığı ile başlayan KKKA, Kuş Gribi, Domuz Gribi, Covid 19, Maymun Çiçeği son yıllarımızın dikkat çeken zoonoz hastalıklarıdır.

Hastalık, başta geniş hayvan ölümleri, et, süt verim kayıpları ve yavru atımından dolayı çok ciddi ekonomik kayıplara yol açar. Tarım Bakanlığının verileri ile 2003 yılının ülkemizde şap hastalığının verdiği zararın maliyeti yetmiş üç trilyon olarak saptanmıştır.

Hastalıktan dolayı canlı hayvan, hayvansal gıda, et alımlarımız arttığı gibi gıda tedariki ve gıda güvenliği yanında yurt içi et fiyatlarının yükselmesine de yol açar.

Sorunun çözümünde bağımsız bir VETERİNER TEŞKİLATI kurulmalı, personel istihdamına öncelik verilmelidir.

Hastalıktan zarar gören yetiştiricilerimizin zararları karşılanmalı ve bunu bir AFET kapsamı içine alınmalıdır. Aksi takdirde kırsal kesimlerimizde zaten ortalama elli beş yaş olan çiftçilerimizin yerlerini alabilecek genç insanlarımız kalmayacak, bu ise hem bitkisel hem de hayvansal üretimin çöküşünü getirecektir.

Exit mobile version