Küçükbaşın Büyük Dertleri

Küçükbaşın Büyük Dertleri

Küçükbaşın büyük dertleri, Bana ülkemizin her yerinden çok sayıda soru gelir ve tümünü yanıtlarım.

Küçükbaş geviş getirenlerle yani koyun, keçi, kuzu ve oğlaklarla ilgili soruları gözden geçirdim. Sorular çeşitli konularla ilgili olmakla birlikte, en çok sorulanları listeledim.

Yavru atma (düşük yapma, abortus), ishaller ve çeşitli sebeplerden yavru kayıpları, delibaş hastalığı (Coenurosis), kazeöz lenfadenitis (çatlak, çıban, apse ya da Morel hastalığı).

Bu sorunlar sıklıkla karşımıza çıkıyor. Tabii başka sorunlar da var. Ancak saydıklarım özellikle ele alınması gereken konular.

Ek olarak, hastalıkların devam etmesinde sürü sahiplerinin, çobanların rol oynadığı da, ne yazık ki, bir gerçek. Bu konuda 3 önemli hastalık öne çıkıyor. Delibaş, Sistiserk (Sistiserkus tenuicollis), Ekinokokkosis (Echinococcus granulosus enfeksiyonu = Kist hidatik), mezbaha dışı kesimler, kellenin ya da karaciğerlerin köpeklere verilmesi veya köpekler tarafından yenilmesine engel olunamaması, engel olmak için önlem alınmaması bu 3 hastalığın devam etmesinde büyük rol oynuyor.

Küçükbaş geviş getirenlerle uğraşanların sıklıkla yaptıkları hataları da listeledim. Aşıların yapılmaması, yapılsa bile rapellerinin (tekrarlarının, hatırlatma dozlarının) ihmal edilmesi, parazit mücadelesinin eksik yapılması, kalabalık, sıkışık, pis, ıslak, amonyak dolu, tozlu ağıllar.

Küçükbaşın Büyük Dertleri İçin Öneriler

Yukarıdaki sorunları yaşamamak için koruyucu hekimliğe dikkat edilmesi şarttır. Doğru bir barınak yönetimi en baştan düşünülmesi gereken önlemdir. Hayvan başına tahsis edilmesi gereken net alan konusunda titiz olunmalıdır. Eğer bu yönde gerekli özen gösterilmezse yukarıda sözünü ettiğim kalabalık barınaklar sorun yaratmaya devam edecektir.

Mineral ve özellikle izmineral eksiklikleri sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Yemlere minerallerin ve izminerallerin katılması koruyucu hekimliktir.

Aşılamaların ihmal edilmeden yapılması, parazit mücadelesi ilaçlarının bilinçli bir şekilde uygulanması önemli bir koruyucu hekimlik hizmetidir. Her parazit ilacı tüm parazitler için yeterli değildir. Uygulamalarda bunlara dikkat etmek gerekir.

Önem verilmesi gereken konulardan biri eğitimdir. Yaşanan olayların arkasında “bilgisizlik” vardır. Bilgisizlik büyük kayıplara yol açmaktadır. Aşılamalar, mineral eksiklikleri, parazit mücadeleleri, doğum sonrası yapılması gereken uygulamalar mutlaka doğru bir şekilde öğrenilmelidir.

Laboratuvar tahlili konusunda büyük eksiklikler vardır. Artık bu eksikliklerin giderilmesi şarttır. Küçükbaş geviş getirenlerin hastalıkları klinik belirtiler bakımından birbirine benzer. Örneğin; sonucu yavru atma olan birçok hastalık vardır ve laboratuvar teşhisi olmadan bu sorunlarla başedilemez. Tahminlere dayalı uygulamalar sorunun büyümesine, gereksiz ilaç masraflarına ve hatta insanlara bulaşmaya yol açar.

Atık yavrular derhal laboratuvara gönderilmelidir. Bu yönde büyük hatalar yapılıyor. Atık yavrular bize teşhis için lazımdır.

Gelelim yazımın başında sözünü ettiğim sıklıkla karşılaşılan sorunlara.

Yavru atma ile sonuçlanan 7 adet bakteriyel hastalık var. Bruselloz, leptospiroz, Klamidiasis, Kampilobakteriosis, Koksiellosis, listeriosis, salmonellosis.

Her yavru atmayı bruselloz sanmayalım. Örneğin; ülkemizde “Enzootik yavru atma hastalığı” olarak bilinen Chlamidophila abortus enfeksiyonu (Klamidiasis) çok yaygındır.

Yukarıda adı geçen hastalıklar aynı zamanda “zoonotik hastalıklar”dır. Yani insanlara da bulaşma ihtimali vardır.

Küçükbaşın büyük dertleri, Yavru atmaya (abortus) yol açan viral hastalıklar da söz konusudur. Örneğin, Akabane, mavidil, sınır hastalığı gibi. Yavru atma hastalıklarının etkenleri arasında mantar ve protozoalar da vardır. Özet olarak laboratuvar tahlili kesinlikle şarttır.

Yeni doğan kuzu ve oğlakların göbekleri iyotlu bir solüsyonla ilaçlanmalı, hazır antiserum yapılmalıdır. Çok çeşitli sebeplerden kuzu ve oğlak kayıpları devam etmekte olup, büyük zararlara uğruyoruz. Doğduktan sonra septisemi, ishaller, eklem yangıları, göbek yangıları, akciğer enfeksiyonları gibi sorunlardan dolayı ortaya çıkan yavru kayıplarının tümü önlenebilir.

Gebeliğin son aylarında parazit mücadelesi, özellikle yuvarlak kurtlar ile ilgili mücadele, mutlaka yapılmalıdır. Yuvarlak kurtların yumurtaları anneden yavruya süt ve rahim yoluyla geçebilmektedir.

Apse, cırtlak, çatlak, çıban denilen kazeöz lenfadenitis (koyun pseudotüberkülozu) hastalığının aşısı vardır. Sistemli aşılama yapılırsa sorun olmaktan çıkar. Başka çaresi de yoktur.

Yukarıdaki bilgilerle kayıpları önleyerek doğru bir şekilde hayvancılık yapmak mümkündür. Sıklıkla bana sorulan sorulardan çıkardığım kadarıyla bunların önlenebilir sorunlar olduğunu bilelim. Önceden gerekli tedbirleri alalım. Hasta etmeyelim, koruyalım.

Exit mobile version