Koyunlarda Üreme, bu yazımızda biraz daha derine değinerek koyunlarımızın üreme de merak edinilenler ele alınacaktır. Siz değerli yetiştiricilerimizin soruları olursa da konunun altına yorum yaparak veya soru-cevap kısmına yazarak sorabilirsiniz.
Koyunlarda Eşeysel Olgunluk ve Damızlık Çağı
Dişi kuzu açısından eşeysel olgunluk ya da ergenlik üreme organlarının gelişmesi sonucu olgunlaşmış yumurtayı oluşturması ve çiftleşme isteği ya da kızgınlık göstermeleri durumudur. Dişi kuzuların bu şekilde ilk kızgınlık gösterdikleri zaman ise eşeysel olgunluk olarak adlandırılır. Dişi kuzuların eşeysel olgunluk yaşı, ırk, canlı ağırlık, besleme. kuzulama zamanı, yıl ve doğum tipi gibi etmenlere bağlı olarak değişir. Genelde dişi kuzular, ergin yaş ağırlığının % 40-60’ını kazandıkları zaman ergenliğe ulaşırlar. Erken gelişen ve çiftleşme mevsimi uzun olan ırkların ilk yaş içinde kızgınlık göstermeleri olasıdır. Buna eşeysel erkencilik yada erken gelişme özelliği denir. Eşeysel erkencilik, ilk yaş içinde ergenliğe ulaşan dişilerin yüzdesi, döllenen dişilerin yüzdesi ya da kızgınlığın gözlendiği ortalama yaş olarak ölçütlenebilir.
Dişi kuzular, ergenliğe sonbaharda erişirlerse kızgınlık gösterirler. Bunların çiftleşme mevsimi süreleri erginlere göre kısadır. Ancak bu yaşa ilkbaharda, mevsimsel anöstrüste ulaşırlarsa ilk kızgınlık sonbahardan önce ortaya çıkmaz.
Koyunlarda üreme de dişi kuzular, ergenliğe ulaşır ulaşmaz gelişmeleri yeterli değilse, ilk kızgınlıkta koça verilmeleri genelde uygun değildir. Bu durumda hem gebelik oranı düşük olur, hem de ileriki yaşlardaki vücut gelişmeleri ve verimleri yeterli düzeyde olmayabilir. İşte bu nedenle diğer türlerde olduğu üzere dişi kuzularda da eşeysel olgunluk yaşı ile damızlıkta ilk kullanılma yaşı aynı değildir. Damızlıkta ilk kullanılma yaşı, dişi kuzuların gelişmelerinde, yaşam boyu verimliliklerinde ve konstitüsyonlarında önemli bir gerilemeye yol açmadan. üremede kullanılabilecekleri en erken yaştır. Bu yaş erkenci ırklar için 7-8 ay, geç gelişenler için 16-20 ay olarak kabul edilir. Genç dişi kuzular, ırklarına özgü ortalama canlı ağırlığın %70-75’ine ulaştıkları zaman damızlıkta kullanılabilir.
Koyunlarda Üreme de Eşeysel Etkinlik
Çiftleşme Mevsimi
Çiftleşme mevsiminde eşeysel etkinlik
Koyunlarda üreme de “kızgınlık“
Koyunlarda üreme de, çiftleşme mevsiminin en önemli göstergesi, belli fizyolojik ve psikolojik belirtiler göstererek koçu kabul etmesi durumudur. Buna kızgınlık denir. Kızgınlıkla, vulva genişlemesi, vajina iç zarının kabarması ve kızarması, serviksten gelen koyu kıvamlı bir akıntı gözlenir. Şeffaf ya da dumanlı bir akıntı koyunun kızgınlık süresinin ilk yarısında olduğunu, yapışkan krem renkli akıntı ise kızgınlık sonunu ya da yumurtlamaya yaklaşıldığını gösterir. Ancak koyunlarda üreme organlarındaki değişmeler ve psikolojik belirtiler inekte olduğu üzere çok açık değildir. Genellikle koçun olmadığı durumlarda sürü düzeyinde kızgınlığı saptamak olası değildir. Kızgın koyun koç arayabilir. Ancak asıl gözlem, koyunun koçtan kaçmaması, onun üzerine binmesine ve aşım davranışı yapmasına izin vermesiyle olur.
Koyunlarda aşım mevsimi süresince gözlenen çok uzun döngüler de vardır. Bunlar dışarıdan gözlenemeyen ve çokluk koçları da ayırt edemediği bir ya da daha çok kızgınlık içerirler. Buna sakin kızgınlık denir. Sakin kızgınlık, kızgınlık belirtilerinin gözlenemediği, ancak yumurtlamanın var olduğu, fizyolojik ve histolojik bir döngü olayıdır. Sakin kızgınlık olayında. kızgınlık belirtilerini oluşturan östrogen hormonu yeterli düzeyde üretilememektedir.
Koyunlarda üreme de “kızgınlık süresi”
Koyunlarda üreme de kızgınlık süresi ortalama 30-36 saattir. Bu süre birkaç saatten 3-4 güne değin değişir. Kızgınlık süresi, yaş, çiftleşme (baş, orta ve son), ırk ve koçun uyarıcı etkisine göre ayrım gösterir. Örneğin kızgınlık süresi anaç koyunlarda en kısa, kirli koyunlarda orta düzeydedir. Çiftleşme mevsiminin başında ve sonunda da ortasına oranla daha kısadır. Arama koçlarının kızgınlık aramak için koyunlarının arasında bulunduğu durumlarda da kızgınlık kısa sürer. Kızgınlık süresi bakımından ırklar arasında önemli bir ayrım olmamakla birlikte yapağıcı ırklar, etçi ırklardan daha uzun bir kızgınlığa sahiptirler.
Kızgınlık döngüsü
Mevsime bağlı pöliöstrik bir memeli olan koyunlarda kızgınlık belli zaman aralıklarıyla yinelenir (tekrarlanır). Bu zaman süreci bilindiği üzere kızgınlık döngüsü olarak adlandırılır. Koyunlarda da kızgınlık döngüsü uzunluğu, bir birini izleyen iki kızgınlığın başlangıçları arasındaki süreye göre ölçülür. Bu uzunluk, yaş, ırk, çiftleşme mevsimi dönemi, besleme gibi etmenlere bağlılık gösterir. Koyunlarda döngüler, tekli döngüler (=Sıngle cycles) ve çoklu döngüler (=Multiple cycles) olarak ikiye ayrılırlar:
Tekli Döngüler
Döngü uzunluğu 26 gün ve daha az gün olan döngülerdir.
Bunlar üçe ayrılır:
- Normal Döngüler (Normal cvcles): Döngü uzunluğu 14-16 gündür.
- Kısa Döngüler (Short cycles): Döngü uzunluğu 14 günden daha az olan döngülerdir.
- Uzun Döngüler (Long cycles): Döngü uzunluğu 20-20 gündür.
Çoklu Döngüler
Uzunlukları 26 günden büyük olan ve bir yada daha çok sakın kızgınlık içeren döngülerdir. Bunlarda üçe ayrılabilir:
- Çiftli döngüler (Double cycles): Döngü uzunluğu 27-37 gündür ve bir sakin kızgınlık içerirler.
- Üçlü döngüler (Triple cyctes): Döngü uzunluğu 38-57 gündür ve iki sakin kızgınlık içerirler.
- Dörtlü döngüler (Quadraple cycles): Döngü uzunluğu 58 günden büyük olanlardır. Ancak uygulamada 57 günden daha büyük olan döngüler, anöstrüs mevsimi süresi içinde dikkate alınır.
Koyunlarda üreme de normal kızgınlık döngüsü ortalaması 17 gün olarak kabul edilir. Döngü, çiftleşme mevsimi ortasında genellikle en kısadır ve sonuna doğru uzar. Çoklu döngüler ise aşım mevsimi başı ve sonunda daha çok rastlanır. Kötü beslenen koyunlarda da uzun döngüler görülür.
Kızgınlık döngüsünde hormonal işleyiş
Kızgınlık döngüsü, hipotalamus (hipofiz bezi ile bağlantılı beyin bölgesi), hipofiz bezi (beynin tabanındaki küçük bez), yumurtalıklar ve uterus tarafından üretilen hormonların karşılıklı etkileşimleriyle Folliküller evre (faz) ve Lüteal evre olmak üzere iki evreden oluşur. Koyunlarda üreme de Folliküller evre 2- 3 gün, Lüteal evre 14-15 gün süreyi kapsar. Bu evrelerdeki hormonal işleyiş ve oluşan fizyolojik, morfolojik ve psikolojik belirtiler kısaca aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Merkezi sinir sistemiyle hipotalamusa alınan yada depolanan bilgiler (ışık, koç uyarısı, kandaki üreme hormonları düzeyi vb), buranın gonadotropin doğurucu hormonu (Gn-RH) üretilmesini sağlar. Bu hormon kan yoluyla hipofiz ön lobuna gelir. Hipofiz ön lobundan Gn-RH’ın etkisiyle gonadotropin hormonları adı verilen follikül geliştiren hormon (FSH) ve lutein hormonu (LH) oluşur. İlk aşamada FSH daha ağırlıklıdır ve bu hormon follikül denilen ve içinde yumurtayı taşıyan oluşumların giderek büyümesini sağlarlar. Koyun foliküller evreye girer (2-3 gün). Son aşamada graaf folikül adını alan bu oluşumlar östrogen hormonu salgılarlar. Östrogen hormonu kızgınlık belirtilerini yaratır. Koyunlarda bir kızgınlıkta oluşan graaf folikül sayısı 1-4 arasında değişir. Çapı ise yumurtlama öncesi 5-8 mm’dir. Östrogen, hipotalamus aracılığıyla FSH salgısını giderek azaltır. Bu şekilde hipofiz ön bezinin diğer hormonu devreye girer. LH hormonu yumurtlamayı sağlar. Bu olay kızgınlığın çıkışından yaklaşık 30 saat sonra olur.
Yumurtlamadan sonra LH ‘in ve kısmen de prolaktin etkisiyle yumurtanın oluştuğu yerde corpus luteumlar şekillenir. Luteal evre başlar (13-14 gün). Bu oluşum, progesteron hormonu üretir. Koyunda, korpus luteum en yüksek büyüklüğe 10-13 mm), 6-8 günde ulaşır. Progesteron, eşeysel istek ve kızgınlık belirtilerini yaratan hormonların üretimini engeller. Aynı zamanda, eğer yumurtalık yoluna dökülen yumurta döllenmiş ise onun uterusa yerleşmesini ve de gebeliğin sürekliliğini sağlar. Ancak dölleme olmamış ise, uterus, prostaglandin F2 a hormonunu üretir. Bu hormon korpus luteumu giderek yok eder, dolayısıyla progesteronun engelleyici etkisi kalkınca hipotalamus ve hipofiz hezleri hormonları yeniden üretime başlar ve döngü yinelenir.
Çiftleşme Mevsimi ve Etkileyen Etmenler
Koyunların kızgınlık gösterdikleri ve koça geldikleri mevsime çiftleşme mevsimi, aşım mevsimi ya da koç katım mevsimi denir. Çiftleşme mevsimi birbirini izleyen kızgınlık döngülerinin toplamıdır. Koyunlar yılın her mevsiminde kızgınlık göstermezler, bir başka deyişle çiftleşme mevsimi uzunlukları sınırlıdır. Bu nedenle koyunlar daha öncede belirtildiği üzere mevsime bağlı poliöstrik hayvanlar grubundadırlar.
Koyunlarda, çiftleşme mevsiminin başlangıcını, sonunu ve süresini etkileyen birçok etmen vardır. Bunların en önemlileri sırasıyla gün uzunluğu, ırk, besleme, canlı ağırlık, yaş, sıcaklık ve kimi iklim özellikleri, aşım mevsimi ve yıl, kuzulama mevsimi ve koçla birlikte bulunma gibi etmenlerdir.
Bunlar şöyle özetlenebilir;
Gün uzunluğu (Günün ışıktı geçen süresi): Koyunlarda çiftleştirme mevsimi uzunluğunu belirleyen en önemli etmen gün uzunluğudur. Gerek kuzey. gerekse güney yarım küresinde koyunların çiftleşme mevsimi giderek kısalan günlerde yer alır. Bu nedenle koyunlar kısa günlerde çiftleşenler olarak da bilinir. Giderek uzayan günler ise anöstrüsü oluşturur. Bu durum, genel olarak koyunlarda çiftleşme etkinliğinin mevsime bağlı bir değişken olduğunu gösterir. Ekvator bölgelerine değişmeyen ışık süresi altında ırkların üremelerinde mevsime bağlılığın görülmeyişi bu ilkenin geçerliliğini kanıtlar. Işık rejiminin etkisi uzun çiftleşme mevsimine sahip ırklarda daha azdır. Birim gün içinde ışıklandırma artışı ya da azalışı nedenli büyük ise, tepki zamanı da o kadar kısa olmaktadır. Ayrıca yapay ışığın uyarma etkisi uzun bir anöstrüs döneminden sonra olursa kızgınlığın oluşumu daha kısa bir zamanda olmaktadır.
Irk: Çiftleşme mevsimi uzunluğu açısından ırklar arasında ayrım vardır. Kimi ırklar kısa süren bir çiftleşme mevsimine sahip olmalarına karşılık kimileri de mevsim dışı kızgınlık gösterme yetenekleriyle tanınmışlardır. Örneğin Fin koyunu 215-230 gün, Dorset Horn 223 gün ve Romanov 150- 190 günlük bir aşım mevsimine sahiptirler.
Uzun çiftleşme mevsimine sahip ırklar ile yapılan melezlemelerde elde edilen melez döllerin orta düzeyde bir aşım mevsimi gösterdikleri bilinir. Bu durum doğal olarak bu özellik için eklemeli gen etkilerinin bir sonucudur.
Diğer yandan çiftleşme mevsimi uzunluğu açısından ırk içi değişimde söz konusudur.
Türkiye yerli koyun ırklarının çiftleşme mevsimi uzunlukları genelde kısadır ve mevsime bağlı değişim göstermektedirler. Çiftleşme mevsimi uzunluğu Dağlıçta 146.3 gün, Sakız da 116.3 gün, İveside 104.7 gün, Menemen tipi kıvırcıkta 103.4 gün ve Tahirova da 147.7 gündür. Ancak çiftleşme mevsimi uzunluğu açısından yerli ırklar geniş bir varyasyon gösterirler. Bu ırklarda aşım mevsimi uzunluğu 220 gün ile 297 güne ulaşmaktadır. Yerli ırklar içinde Türkgeldi tipi Kıvırcığın 248.4 günlük bir çiftleşme mevsimi uzunluğuna sahip olduğu görülmüştür. Buna göre anılan tipin, uzun çiftleşme mevsimi uzunluğuna sahip poliöstrik bir ırk olduğunu söylemek olasıdır.
Besleme
Çiftleşme mevsiminin başında besleme düzeyinin kızgınlığın oluşmasına ve kuzu verimi üzerinde önemli etkileri vardır. Özellikle koç katımı öncesi ve süresinde zengin besleme, ya da ek yemleme olarak tanımlanan flushing kızgınlığın toplu olarak çıkışını ve ikizliğin arttırılmasını sağlar. Kuzulama sonrası kızgınlığın başlamasını ve gebeliğin oluşmasında da besleme etkilidir. Düşük düzeyde besleme, döngüleri uzatmaktadır. Diğer yandan özellikle aşım mevsimi sırasında besleme düzeyindeki dengesizlikler döllenmiş yumurta ölümlerine neden olmaktadır.
Canlı ağırlık
Canlı ağırlığa bağlı olarak eşeysel etkinlik artar. Canlı ağırlık arttıkça kuzulama oranı ve doğumda kuzu sayısı yükselir. Araştırıcılar,canlı ağırlık ile kuzu verimi arasında önemli düzeyde ilişkiler saptamışlardır. Örneğin Sakızda canlı ağırlığa bağlı olarak doğumda kuzu sayısı 24 kg’ da 1.61, 35-44 kg’ da 1.82, 45-54 kg’ da 2.37 ve 54 kg < da 2.83’dür. Dişi kuzularda ilk kızgınlıkta en önemli etmen canlı ağırlıktır. Genelde erken gelişen ırklar geç gelişenlere göre daha önce kızgınlık gösterirler ve koça gelirler.
Yaş
Koyunlarda kızgınlık etkinlikleri üzerinde yaşın önemli etkisi vardır. Anaç kuzular erginlerden daha kısa bir çiftleşme mevsimine sahiptirler. Daha düzensiz ve belirsiz kızgınlık gösterirler. Anaç kuzularda, tekli döngüler erginlere göre daha az, çoklu döngüler ise daha çok görülür. Kızgınlık süresi de yine erginlere göre daha kısadır. Gebelik süreleri erginlere göre daha kısadır. Yaşla birlikte çiftleşme mevsimi uzunluğu artar. Örneğin Dağlıç ırkında anaç kuzu, birli ve ikililerde saptanan çiftleşme mevsimi uzunluğu sırasıyla 60.3 gün, 154.6 gün ve 180.9 gündür.
Yaşın koyunlarda doğumda kuzu sayısı üzerine önemli derecede etkili olduğu da bilinmektedir. Genel olarak kuzu verimi ilk yaşlarda biraz düşüktür. Yaş ilerledikçe kuzu verimi artar. 4-5 yaşlı analar en yüksek düzeyde kuzu verimine sahip olmaktadırlar. Bu yaşlardan sonra kuzu verimi üzerinde ana yaşının etkisi kadar, aşımda kullanılan koçlarında yaşının göz önüne alınması gerekmektedir. Burada yaş etmeni koçun ürettiği sperma verimi ve aşım sayısı üzerine etkilidir.
Sıcaklık ve kimi iklim etmenleri
Koyun, diğer hayvan türlerine göre, iklime en az duyarlı bir hayvandır. Yapağı örtüsü koyunun vücudunu korur. Bununla birlikte uzun süreli düşük ya da yüksek sıcaklık kızgınlığın çıkışını geciktirir. Diğer yandan gebelik oranı ile çevre sıcaklığı arasında da ilişki vardır. Sıcaklık yükseldikçe gebelik oranında düşme gözlenir. Koyunlar açık güneşli ve rüzgarsız havalarda kızgınlık gösterme eğilimdedirler. Serin gecelerin başlaması aşım mevsiminin bir göstergesi sayılır. Diğer yandan erken kuzulatma yapmak isteyen yetiştiriciler, kızgınlığın başlaması için sürülerini yaylalara çıkartırlar.
Bütün bu bildirişlere karşın sıcaklığın, gün uzunluğu kadar kızgınlık çıkışına etkili olmadığı söylenebilir. Çünkü sıcaklık, günden güne ve yıla göre değişir. Bu nedenle gün uzunluğuna tepki yönünden yapılacak doğal bu seleksiyon ise değişimlerine göre yapılandan daha başarılı olacaktır.
Aşım Mevsimi
Genel olarak koyunlarda kızgınlık etkinliği ve döl tutma oranı açısından aşım mevsiminin de etkili olduğu bilinir. Bulgular, en yüksek kuzulama oranının sonbaharda yapılan koç katımıyla sağlandığını göstermektedir. Bu durum, gün uzunluğunun kısalmasıyla kızgınlık oranının yükseldiğinin bir başka göstergesi olarak ortaya çıkmaktadır.
Kuzulama mevsimi
Kuzulama mevsimi ile kuzulamayı izleyen ilk kızgınlık arasında (doğum sonrası anöstrüs süresi) önemli bir ilişki vardır. Erken kuzulayan koyunlar, geç kuzulayanlara oranla daha kısa bir anöstrüs süresine sahiptirler. Diğer yandan kuzulama ayı ile onu izleyen koç katımı zamanı arasındaki süre, kuzu verimini etkilemektedir. Bu süre uzadıkça kuzu verimi artar.
Emzirme ve sağım (Laktasyon)
Koyun türünde, genelde emzirme ve sağım, kızgınlık etkinliğini engellemekle, bu dönemde gebelik oranı düşük olmaktadır. Kuzularını emzirmeyen koyunların, emzirenlere göre daha kısa doğum sonrası anöstrüs süresine sahip oldukları bilinir. Bununla birlikte kimi araştırıcılar, dengeli ve yeterli beslenmenin varolması koşuluyla sağımın kızgınlığı, gebe kalmayı ve kuzu verimini etkilemediğini bildirmektedirler.
Sonuç olarak laktasyonun kızgınlığı baskı altında tuttuğu, ancak kimi koşullarda emziren ya da sağılan koyunlarını çiftleşebildiği, bu dönemde kızgınlık etkinliği açısından ırklar ve ırklar için bir değişimin varlığı söylenebilir.
Koçla birlikte bulunma
Koç katım zamanına geçişte koyunlar arasında koçların ya da enenmiş koçların varlığı, kızgınlığın uygun zamanda çıkmasını ve toplulaştırılmasını (senkronizasyonu) sağlar. Burada koçun etkisi, anöstrüs mevsiminden aşım mevsimine geçişte olmaktadır. Bu sırada koçların hipotalamusu uyarması ve hipotalamus aracılığıyla hipofizin gonadotropik hormon üretimini başlatması söz konusudur. Sonuçta ise kızgınlık ve yumurtlama oluşmaktadır.
Anöstrüs süresinin kısatılmasında da koçların önemli etkisi vardır. Ancak bu etki kuzulamadan en az üç hafta sonra başlamaktadır. Hipofizden salgılanan LH hormonu yoğunluğu ancak bu süre içinde yeterli düzeye ulaşmaktadır.
Anöstrüs mevsiminde eşeysel etkinlik
Anöstrüs, koyunda iki çiftleşme mevsimi arasında bulunan uzun bir dönemdir. Bu dönemde yumurtalıklar genellikle dinlenme durumundadır. Koyunlarda anöstrüs üçe ayrılarak incelenebilir. Bunlar mevsimsel anöstrüs, doğum sonrası anöstrüs ve laktasyon anöstrüsüdür.
Mevsimsel anöstrüs uzunluğu, doğal olarak çiftleşme mevsimi için geçerli etmenlere bağlı olarak değişir. Giderek uzayan günler mevsimsel önüstrüsü oluşturur. Bu günler bilindiği üzere kış başından yaz başına değin sürer.
Mevsimsel anöstrüs döneminde kızgınlık ve yumurtlamanın görülmeyişi, kimi araştırıcılara göre FSH/LH gonadotropik hormonlar salgısında LH düzeyine bağlıdır. Kimileri ise hipofiz bezinin FSH/LH hormonu üretmedeki yetersizliği, Gn—RH hormonu üretimindeki azlıktan kaynaklanmaktadır. Bir olasılık olarak da bu dönemde yumurtalıklarına hipofiz bezi hormonlarına yeterince duyarlı olmadığı söylenebilir.
Koyunlarda Üreme De Çiftleştirme
En uygun çiftleştirme zamanı
Koyunlarda en yüksek düzeyde gebelik sağlamak için genelde kızgınlık sonuna doğru çiftleştirmenin yapılması gerekir. Bunun nedenleri arasında şunlar sayılabilir:
- Koyunlarda yumurtlama, kızgınlığın ikinci yarısı içinde kızgınlığın bitimine yakın zamanda ya da kızgınlık başlangıcından 24-30 saat sonra olur.
- Yumurtanın yaşam süresi 10-15 saattir.
- Koç spermatozoitinin kapasitasyon süresi 1—1.5 saattir.
- Koç spermatozoitinin koyunun üreme organında yaşam süresi 30 saat dolayındadır.
Bununla birlikte uygulamada kızgınlığın başlangıç zamanını sürü düzeyinde saptamak olası değildir. Bu nedenle elde aşım ya da yapay tohumlamanın uygulandığı durumlarda kızgınlıkları belirlenen koyunlar çiftleştirilir. Serbest aşım ya da sınıf aşımının uygulandığı sürülerde ise aşım eylemi kendiliğinden olur. Bu nedenle, işin gereği aşımın denetimi yapılamaz.
Özellikle elde aşımın uygulandığı deneme sürülerinde gebelik oranını en yüksek düzeyde sağlamak için şunlar yapılmalıdır:
- Koç katımından 3-4 hafta önce başlayarak aşım sırasında enerji düzeyi yüksek bir besleme (Flushing) uygulanmalıdır.
- Aşım sırasında sürüdeki bütün koyunların kuruya çıkartılması sağlanmalıdır. Sağmal koyunlarda kızgınlık etkinliği açısından sürü düzeyinde geniş bir varyasyon vardır. Bu varyasyon kalıtsal ve çevresel kaynaklı olabilir. Ancak bu durum kızgınlığı çok yaymakta ve buna bağlı olarak kuzulama uzun bir süreyi kapsamaktadır.
- Koç katımına geçişte koyunlar arasına uyarıcı koç salınmalıdır. Koçların varlığı, kızgınlığın uygun zamanda başlamasını ve toplulaştırılmasını sağlayabilir. Uyarıcı koç, koyunlar arasına aşım mevsiminden 1—2 hafta önce bırakılır.
- Katım sırasında kızgınlığı saptamak için koyunlar arasına yeterince arama koçu bırakılmalıdır. Bu sayı, bir arama koçuna 10—15 koyun düşecek miktarda olabilir. Arama koçlarının aşım isteği yeterli olmalıdır.
- Koç katımı, genellikle yaz ortası ile sonbahar başlarında olduğundan ısının olumsuz etkisinden kaçınmak için katım sabah ve akşam serinliğinde yapılmalıdır. Ayrıca otlatma da kesinlikle olmalıdır.
- Elde fazla sayıda koç var ise çift aşım yapılabilir.
Genel olarak bir yıl kısır kalan koyun ikinci yıl aşımda kullanılmamalı, sürüden çıkartılmalıdır. Bunlara ek olarak sık sık elden geçirilmemesi ve sıkıştırılmaması gerekir. Bu arada aşımın, çiftleşme mevsiminin başlangıcında görülen kızgınlık yerine onu izleyen ikinci kızgınlıkta yaptırılması da öğütlenebilir. Ayrıca akrabalı yetiştirmeden de kaçınılmalıdır.
Gebelik
Koyunlarda gebelik süresi, ırka, yaşa, doğacak yavrunun doğum tipi ve cinsiyetine ve mevsime göre değişir.
Ortalaması 150 gündür. Erken gelişen ve döl verimi yüksek ırklar geç gelişen ırklara göre daha kısa gebelik süresine sahiptirler. Yaşlı koyunlar gençlere oranla yavrularını 1-2 gün daha fazla taşırlar. İkizler tekizlere oranla 1 gün daha erken, erkekler ise daha geç doğarlar. İlkbahar doğumları da sonbahara göre daha geç olur.
Koyunlarda üreme de gebelik süresi üzerine kalıtsal etmenler önemli rol oynarlar. Bu olgu ırklar arasındaki ayrımda gözlenir.
Aşımdan sonra koyunların gebe kalıp kalmadığı, 16-17 gün sonra aralarına konan koçu kabul ya da reddetmesiyle anlaşılır. Bu pratik yöntemin dışında radyografik, rektal palpasyon ya da radioimmonose gibi yöntemlerin yardımıyla gebelik denetimleri yapılabilir.
Doğum
Koyunlarda üreme de doğumun yaklaşması ile özellikle oksitosinin etkisiyle süt bezleri büyür, vulva dudakları ödemli bir görünüm kazanır ve giderek uterus kontraksiyonlar kendini gösterir. Bu etkiyle serviks uteri açılır ve doğum kanalı dölüt kesesinin gelmesi ile genişler. Daha sonra kesenin patlamasıyla içindeki sıvı doğum kanalına ya da yoluna akan, kaygan bir duruma getirir. Doğum ya da kuzulama hızlı olur. 30-40 dakika sürer. Çoğuz doğumlarda ilk doğan kuzu ile sonraki arasında 0.5 saat süren bir ara vardır. Bununla birlikte doğumlar arasında süre birkaç dakika ile 1 saat arasında değişir. Kuzuların yüzde 70’i ön geliş, yüzde 30’u ise arka geliş durumunda doğarlar.
Kuzulamadan 1—2 saat sonra plasenta yani son kendiliğinden düşer. Bundan sonra uterus küçülmeye başlar. Koyunda uterus (döl yatağı) involusyonu genellikle 1 ay sürer.
Koyunlarda Üreme De Laktasyon
Koyunun memesi, meme bezleri ile lobdan oluşur. Her meme lobu bir meme başına ve kanalına sahiptir. Koyunlarda iki meme başından daha fazla meme başı bulunabilir, bunlar daha çok normal meme başları önündedir.
Koyunda süt bezleri içerisinde 24 saatte geçen kanın miktarı yaklaşık 1200 litreyi bulabilir. Bir litre sütün oluşması için süt bezlerinden 350—400 litre geçmesi gereklidir.
Koyunlarda ortalama laktasyon süresi 140-150 gündür. Bununla birlikte bu süre, kimi sütçü koyun ırklarında 8-9 aya çıkarıldığı bilinmektedir. Laktasyon, süt verimi olarak Türkiye yerli koyun ırklarının 70-80 lt’lik bir düzeye erişebileceği söylenebilir. Süt tipi koyunlarda ise süt verimi 600-700 lt’yi bulmaktadır.
Koyunlarda süt verimi genellikle laktasyonun birinci 6 haftalık süresinde, doruğa ulaşır, daha sonra yavaşlama olur.
Süt salgısı açısından koyunda iki tip ayırt edilir. Birinci tipte, sütün alınması birbirini izleyen iki aşamada olur. Önce süt haznesinde bulunan süt boşaltılır, sonra alveollerde süt yapımı ve boşaltılması olayı gerçekleşir. İkinci tip sekresyonda sütün boşaltılması bir işlemde sağlanır ve yaklaşık 30 saniye sürer.
Döl Verimi
Koyunlarda döl verimi açısından önemli olan konu genelde koç altı koyun ya da doğuran koyun başına elde kuzu sayısı ile bir koyundan damızlık sürecinde elde edilecek kuzu sayısıdır. Bununla birlikte döl verimi sırasıyla dişinin birim süreç içinde ürettiği yumurta sayısına, gebelik oranına ve embriyo ölümlerine bağlıdır.
Koyunlarda başlıca döl verimi ölçütleri ve bu ölçütlere özgü ortalama değerler aşağıda verilmiştir. Üremede, temel amaç kuzu verimi olduğundan anılan ölçütler doğrudan ölçütler olarak ele alınmış bulunmaktadır.
Yumurtlama sonuçlarına göre döl verimi ölçütleri
Yumurtlama sayısı (Ovulation rate)
Yumurtlama sırasında bir dişiden üretilen yumurta sayısına eşdeğerdir. Çoğunlukla laporoskopi saptanan bu ölçüt kızgınlığın 7. gününde yumurtalıklardaki korpus luteumların sayılmasıyla bulunur.
Irka, bakım-besleme, Yaş, mevsim canlı ağırlık vb. gibi etmenlere bağlı olarak değişir. Örneğin yumurtlama sayısı Merinoslarda 1,2, Fin koyunlarında 3 dür.
Yumurtalık etkinliği (Ovarian activity)
Dişinin birim süreç içinde yumurta üretme düzeyini belirler, yumurtlama sayısı ve kızgınlık etkinliği süresine göre değişir.
Aşım ve kuzulama sonuçlarına göre döl verimi ölçütleri
(a) Gebelik oranı % = Gebe koyun/Koç altı koyun
Bu ölçüt, çiftleştirme sayısı ve yöntemiyle bağlantılıdır. Gebelik oranı % olarak saptanan ortalama değerler. bir çiftleştirme dönemi için doğal aşımda yapay tohumlamada % 60-95 (lale sperma) ve % 20-50 (dondurulmuş sperma) düzeyindedir.
(b) Kısırlık oranı % = Kısır koyun / Koç altı koyun
Doğal aşımda % 5-8 kısırlık oranı normal kabul edilebilir.
(c) Kuzulama oranı (%) (Fertility) = Doğuran koyun / Koçaltı koyun
(d) İkizlik oranı (%) = İkiz doğuran koyun / Doğuran koyun
(e) Koçaltı koyun başına kuzu sayısı (Fecundıty)= Doğan kuzu / Koçaltı koyun
(f) Doğuran koyun başına kuzu sayısı (Litter size)= Doğan kuzu / Doğuran koyun
(g) Gebelik üretkenliği (Gestation productivity) = Koça verilen 100 koyundan doğumda elde edilen toplam kuzu ağırlığı (kg)
Kuzulama oranı, ikizlik oranı, koç altı koyun ve doğuran koyun başına, kuzu sayısı, gebelik üretkenliği gibi ölçütler ırk, bakım-besleme, yaş, mevsim, canlı ağırlık vb. gibi etmenlere bağlı olarak değişim gösterir.
Büyütme sonuçlarına göre döl verimi ölçütleri
(a) Yaşama gücü oranı (%) = Sütten kesilen ya da 3. aydaki kuzu / Doğan kuzu.
(b) Koçaltı koyun başına sütten kesilen ya da satılan kuzu (KKSK) = Sütten kesilen yada satılan kuzu / Koçaltı koyun
(c) Doğuran koyun başına sütten kesilen ya da satılan kuzu (DKSK) = Sütten kesilen yada satılan kuzu / Doğuran koyun
(d) Sürü tamamlama derecesi = Her bir koyunun yaşamı boyunca doğurduğu ve aşım çağına ulaşmış kuzu sayısı.
(e) Toplam üretkenlik (Total productivity) = Laktasyonun 100. gününde koça verilen 100 koyundan üretilen toplam kuzu ağırlığı (kg).
(f) Karkas üretkenliği (Carcass productivity) = Koça verilen l00 koyundan elde edilen toplam karkas ağırlığı (kg)
(g) Biyolojik verimlilik = Bir üretim yılında birim koyundan elde edilen kuzu verimi
Büyütme sonuçlarına göre verilen döl verimi ölçütleri üzerinde ırk, bakım- besleme gibi etmenler etkilidir.
Kaynak: barbaros_66, gencveteriner