Koçlarda İdrar Taşları

Koçlarda İdrar Taşları

Koçlarda idrar taşları, bu teknik bilgiler erkek kuzularda, erkek oğlaklarda ve kastre edilmiş (burulmuş, iğdiş edilmiş erkeklerde, kısmen erkek danalarda yaşanan sorunlar için de geçerlidir.

Bilim insanları idrar taşlarını “metabolik hastalık” olarak tanımlamaktadır. En başta gelen sebep kalsiyum -fosfor oranının bozulmasıdır.

Kalsiyum- fosfor oranı 2 ÷ 1, bazı yazarlara göre ise 2,5 :1 olmalıdır. Oran fosfor lehine bozulursa yani fosfor oranı yüksek olursa idrar taşı olma yönünde bir yatkınlık söz konusudur.

Çoğunlukla besiye alınmış erkeklerde ortaya çıkar. Genellikle tane yem ağırlıklı, özellikle de arpa ağırlıklı besilerde, besinin son dönemlerinde idrar taşı sıkıntıları baş gösterir.

Koçlarda idrar taşları olan hayvanlarda iştahsızlık, durgunluk gibi genel belirtilere, kambur duruş, diş gıcırdatma, karın altında su toplanması gibi belirtiler eşlik eder. Sancı tipiktir. Damla damla idrar gelebilir. Fakat hayvan rahat bir şekilde idrar yapamaz. Bağırma (meleme) önemli bir belirtidir.

İdrar bazen kanlı olabilir (hematüri). İdrar kesesi yırtılmasına kadar varan vakalarda ölüm söz konusu olabilir.

En başta gelen sebebin fosfor fazlalığı olduğunu söylemiştik. Bazen idrar taşı oluşumuna yol açan başka sebepler de söz konusu olabilir. Aşırı yonca ile besleme kalsiyum fazlalığına ve kalsiyum karbonat taşı oluşumuna yol açar. Kalsiyum fazlalığı ve fosfor azlığı silikat taşlarına, oksalat içeren otların fazla tüketilmiş olması kalsiyum oksalat taşlarına yatkınlık oluşturur.

Yine de en çok karşılaşılan taşların struvite (magnezyum amonyum fosfat hexahidrat) taşları olduğu bilinmektedir.

Yüksek fosfor içeren, arpa gibi dane yemlerle beslenenlerde fosfor fazlalığı söz konusu olabilir. Bazen yüksek fosfor içeren otların olduğu meralarda otlayan küçükbaş geviş getirenlerde struvite taşları görülebilir.

Merada aşırı miktarda horozayağı (coksfoot, Dactylis glomerata, domuz ayrığı, orchard grass) adı verilen ot varsa struvite taşı olma ihtimali yüksektir.

Bilim insanlarının tespitine göre; tekzel ırkı koyunlar idrar taşlarına yatkındır.

İdrar taşları küçükbaş geviş getirenlerde iki yere yerleşirler. Küçük taneli olan kum halindeki taşlar üretradan geçerek çıkış deliğinin ucundaki “vermiform appendix” adı verilen ince tüp içinde takılırlar. Aynı zamanda prepisyumdaki tüylere yapışırlar.

Diğer önemli takılma yeri S kıvrımıdır. Geviş getirenlerin erkeklerin de üretranın (idrar yolunun) üst kısmında S şeklinde “sigmoid flexura” denilen bir kıvrım vardır. Bu kıvrım penisin dışarı doğru uzamasına ve sonra geri çekilerek tekrar içeri girmesine yarar. Bu kıvrıma takılan pelet tarzında daha iri yapılı taşlar tıkanmalara yol açar. En tehlikeli ve akıbeti (sonu) kötü olan idrar taşları bunlardır. Çünkü S kıvrımındaki “virajı” dönüp üretradan dışarı atılamazlar. Böbreklere doğru geri tepen idrar birikimi bir süre sonra böbrekleri harap eder.

Teşhis yukarıda sayılan belirtiler, kambur duruş, sancı, idrarın damla damla gelmesi ya da hiç gelmemesi idrar taşı teşhisi için yeterlidir. Bazı durumlarda ultrasondan yararlanılabilir.

Koçlarda İdrar Taşları Tedavisi Nasıl Yapılmalıdır?

İdrar taşlarının yerleştiği bölgeye göre tedavi yöntemleri değişir. Çıkış deliğine yakın yerde kumların vermiform appendix ya da vermiform appendage adı verilen tüpte toplanmaları, tüylere yapışmaları halinde o bölgenin küçük bir cerrahi müdahaleyle alınması tedavi için yeterli olur.

Taşlar ya da kum tanecikleri tıkadıkları yerlerde iltihaba (yangısal reaksiyona) sebep olurlar. Üretranın o bölgesi şişer, yangı belirtileri görülür.

O yüzden antimikrobiyaller (antibiyotikler) ve yangı giderici ilaçlar (NSAID) kullanılmalıdır. Penisilin,oksitetrasiklin, sefalosporin, gentamisin, streptomisin, spektinomisin, neomisin gibi etkin maddeleri içeren antibiyotiklerin kullanılması uygundur.

Uğraştırıcı idrar taşları S kıvrımına takılanlardır. Onlar ancak cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilirler. Her zaman başarılı olmayan çeşitli cerrahi müdahaleler denenebilir.

Damızlık koçlarda ve tekelerde ise idrar taşları söz konusu olduğunda damızlık değerleri sona erer. Çünkü bu sorunlar aşım yapmalarını engelleyecektir. İdrar taşları döl verimi kusurları arasında değerlendirilir.

Tüm bu bilgilere göre; her zaman olduğu gibi, koruyucu hekimliğe önem vermek gerekir.

Koruyucu Hekimlik

Aşırı fosfor içeren besin maddelerinin fazlaca kullanımından uzak durulmalıdır. Örneğin; arpa besisinde dikkatli olunmalıdır. Yemlere amonyum klorür (nişadır) katılması faydalı olur. Klorür içeriği olan tuzlar, amonyum klorür, sodyum klorür (sofra tuzu) ve kalsiyum klorür koruyucu hekimlikte kullanılır.

Yemlere, yemin toplam kuru maddesine göre; yüzde 1,5 oranında (0.5-2) amonyum klorür, %1-2 oranında kalsiyum klorür, %1-4 oranında sodyum klorür katılması önerilir. Tuzun serbest ulaşımlı olması da önerilen bir yöntemdir.

A vitamini eksikliğine meydan verilmemeli, yemlere katılmalı ya da enjeksiyon yoluyla A vitamini uygulanmalıdır. Kastre etme (iğdiş etme, burma) işlemleri yapılacaksa dördüncü aydan daha erken yapılmamalıdır. Bu işlerin dördüncü aydan sonra yapılması iyi bir “koruyucu hekimlik” uygulamasıdır.

Meralarda fosfor içeriği yüksek olan otların, yukarıda adı geçen domuzayrığı otunun aşırı miktarda olması halinde meranın idrar taşına yatkınlık oluşturacağı sebebiyle kullanımı kısıtlanmalıdır.

Aşırı yonca ve taş yoncası (Medicago sativa) tüketiminin, kalsiyum okzalat içeriği sebebiyle, idrar taşı oluşturma ihtimali olduğu bilinmeli ve kısıtlı olarak verilmeli, yerine başka otlar ikame edilmelidir.

Bazı yazarlar vermiform appendix bölümünün profilaktik olarak küçük bir cerrahi operasyon ile önceden alınmasının yararlı olduğunu belirtmişlerdir.

En önemli konu su tüketimidir. Su tüketimdeki her türlü kısıtlamalar idrar taşı oluşumuna yol açar. Suyun sertliği, yeterli miktarda suya ulaşamama ve benzeri sorunlar idrar taşlarının oluşmasında başlıca etkendir.

Sebepler bilindiğine göre; oluşmadan önce idrar taşlarını önleyici yönde gerekenler en başından düşünülmelidir.

Exit mobile version