Beslenme farklılıkları olarak kediler ve köpekler, bu dört patili güzel canlılar çok uzun süredir hayatımızdalar ve birçok insan onlarsız bir hayat düşünemiyor. Beraber yaşamak çok güzel, dostlukları harika, bizi de anlıyorlar. Ama asıl soru biz onları ne kadar anlıyor, ihtiyaçlarını ne derece anlayıp karşılayabiliyoruz?
Su
Kediler her kg vücut ağırlığı için köpeklerden daha az su içerler. Dolayısıyla idrarları da köpeklerden çok daha yoğundur. Bu nedenle kedilerde idrar taşları oluşma riski daha yüksektir. Buna da ek olarak erkek kedilerde idrar taşı görülme olasılığı dişilere göre daha fazladır.
Karbonhidratlar
Köpek ve kedilerin beslenmesinde karbonhidratlar önem taşımaktadır. Kedi ve köpekte normal kan glikoz düzeyi 80-120 mg/100 ml olmalıdır. Bütün hayvanlarda olduğu gibi glikoza gereksinmeleri vardır ve pişirilmiş nişastayı hızlı bir şekilde sindirebilirler.
Disakkaritlerden olan sakkaroz ve laktoz ise daha az tolere edilebilir. Bağırsaklarında sakkaroz için sakkaraz ve laktoz için laktaz enzimleri bulunmaktadır. Bu enzim aktiviteleri köpek ve kedi yavrularında en yüksek düzeydeyken, yaş ilerledikçe aktivitenin azaldığı ve özellikle ergin kedilerde laktoz intoleransının meydana geldiği görülmektedir.
Yavruların yaşamının ilk 5 haftasında laktoza sindiriminde problem görülmez ve bunu laktaz sağlar. Süt emmenin sonuna doğru laktaz salgılanması %75-90 düzeyinde azalır ve 12. haftada ergin hayvanlardaki düzeye gelir.
Nişasta için ise, köpeklerdeki amilaz aktivitesi kedilerden üç kat daha fazladır. Köpeklerde diyette yüksek düzeylerde nişastaya yer verilmesi durumunda amilaz aktivitesi altı kat artarken, kedilerde iki kat ile sınırlı kalır. Bu özellik nedeniyle yeni bir diyete adaptasyon için köpeklerde iki hafta yeterli olurken, kedilerde aylar gerekir.
Yağlar ve Yağ Asitleri
Yağlar değişik yiyecek formlarında ve farklı düzeylerde verildiklerinde, ortalama sindirimleri köpeklerde %92 (%80-99) ve kedilerde %76’dır.
Yağ asitlerinde birbirine dönüşümün gerçekleştirilmesi bakımından köpek ve kedi arasında fark bulunmaktadır.
Köpekler LA (linoleik asidi), AA (arakidonik aside) çevirebilir, kedilerde ise AA sentezlenmesi sınırlıdır. Bu nedenle de kedi diyetlerinde yeterli miktarda AA bulunmasına özen gösterilmelidir. Aksi takdirde esansiyel yağ asitleri yetersizliğine ilişkin belirtiler ortaya çıkar. Bu noksanlık belirtileri kısmen köpeklerde de meydana gelir.
Kedilerde görülen esansiyel yağ asitleri noksanlığına bağlı belirtiler şunlardır;
- Yetersiz büyüme,
- Deride pullanma ve hiperkeratosis (deri sertleşmesi),
- Kıllarda dökülme,
- Kan pıhtılaşma süresinde gecikme,
- Ağız ve deri lezyonları,
- Karaciğerde yağlanma,
- Yara iyileşme süresinin uzaması,
- Trombositopeni (kandaki trombosit sayısının azlığı),
- Yavruların yaşama şanslarının az olması.
Proteinler
Proteinler, hayvan vücudunun ve dolayısıyla da mamaların temel maddelerinden biridir. Karaciğer, kas ve böbrek dokusunda %70-80, baklagil tanelerinde %20-40, buğdaygil tanelerinde %8-12 ve taze sebze ile meyvelerde %0,5-2 oranında protein bulunmaktadır.
Kediler için çok önemli olan iki aminoasit “TAURİN” ve “ARJİNİN”
Taurin
Hayvansal dokular; özellikle kas, iç organlar ve beyin yüksek düzeylerde taurin içermekte fakat bitkilerde bulunmamaktadır. İdrar ve dışkıyla olduğu gibi atıldığı için taurin günlük sindirim işlemleri sırasında kayba uğramaktadır.
Peki Beslenme Farklılıkları Olarak Taurin Neden Önemlidir?
Kedilerde karaciğerde metionin ve sisteini taurine dönüştüren enzim yetersizdir. Bir diğer ifadeyle kediler sisteinden yeterli miktarda taurin sentezleyebilecek enzim sistemine sahip değildir.
Safra tuzlarının oluşumunda diğer hayvanlar taurin yerine glisini kullanabilmektedirler. Oysa kediler glisini bu amaçla kullanamamaktadırlar.
Ek olarak; yetişkin kedilerin gereksinmesi yavrulardan daha fazladır ve sütle atıldığı için laktasyondaki kediler taurin yetersizliğine karşı daha duyarlıdırlar.
Taurin Eksikliği
Kükürtlü aminoasitlerin diyette fazla bulunması taurin yetersizliğinin ortaya çıkmasını geciktirir ve azaltır. Bu nedenle de taurin yetersizliğine ilişkin belirtiler birkaç ay hatta birkaç yıl içerisinde ortaya çıkmaktadır.
Kedilerde taurin yetersizliğinin önemli bir nedeni kedilere köpek mama-yiyeceklerinin yedirilmesidir. Köpek yiyeceklerinde protein düzeyi, hayvansal protein oranı ve buna bağlı olarak da taurin miktarı azdır.
Taurin yetersizliğinde ne olur?
- Gözlerde dönüşümsüz retinal bozukluklar.
- Gebelik ve emzirme dönemlerinde reprodüktif aktivitede (üreme faaliyetleri) gerileme
- Zayıf ve yaşama gücü düşük yavru doğumu
- Hayatta kalan yavrularda büyüme geriliği
- Miyokardiyal kalp hastalıkları
- Bağışıklığın baskılanması
- Taurin bakımından yetersiz diyetlerle beslenen anne kedilerin sütlerindeki taurin düzeyi normalin %10’u kadardır.
Arjinin
Arjinin yetersizliğinde azot fazlası üre siklusuna girmeyerek kanda amonyak yoğunluğu süratle yükselmektedir (hyperamonia).
Öncelikle salivasyon (tükürük salgısının çok salgılanması), kusma, ataksi (kas hareketlerini kontrol edememe) ve hiperesthesia (doku ve duyu organlarında aşırı duyarlılık) görülür ve ciddi olgularda birkaç saat içerisinde ölüm şekillenmektedir.
Su yetersizliği dahi kedilerin sağlığını bu derece kısa sürede olumsuz etkilememektedir. Oysa arjinin yetersizliğinde ortaya çıkan bu hayati tehlike, kediler için oksijensiz kalıp boğulmaktan sonra ikinci sırayı alır.
Beslenme Farklılıkları Olarak Vitaminler
Kediler her ne kadar güneş olan yerleri anında keşfedip yatsa da köpeklerin D vitamini gereksinimi kedilerden daha fazladır. Çünkü kedi yavruları anne sütüyle aldıkları D vitaminini depolamak suretiyle uzun süre gereksinimlerini karşılayabilirken, köpekler bunu yapamaz.
Kediler obligat karnivordur (zorunlu etçil) ve diyetlerinde hayvansal yiyecek ham maddeleri payının daha yüksek olması zorunluluğu vardır. Genel bir ifade olarak kediler için hazırlanan yemlerin köpeklere verilmesinde bir sakınca bulunmaz. Hatta köpekler kedi mamalarını daha severek yerler, bunun sebebi de kedilerin zor beğenen canlılar olmasından dolayı kedi mama aromalarının daha güzel olmasıdır. Köpekler için hazırlanan yemler ise kedilerin bazı esansiyel besin maddeleri gereksinmelerini karşılamada yetersiz kalır. Bu nedenle de uzun sürede kedilere yedirilmeleri uygun değildir. Köpeklerin sindirim sisteminin anatomi ve fizyolojisi daha çok omnivor (hem et hem de otla beslenen) özellikleri yansıtmaktadır.