Keçilerde Brucellosis
Keçilerde Brucellosis hastalığı birçok dünya ülkesinde olduğu gibi ülkemiz hayvancılığı açısından da önemli zoonotik hastalıklardan biridir. Ekonomik kayıplarının yanısıra insan sağlığını da etkilemesi nedeniyle hem dünya ülkeleri hem de ülkemizde, salgın hayvan hastalıkları ile mücadelede ilk sıralarda yer almaktadır.
Hayvanlarda bu hastalık yavru atma, süt veriminde azalma, damızlık değerinin kaybolması, kısırlık gibi hem yetiştirici hem de ülke ekonomisi açısından ciddi kayıplara yol açmaktadır.
Hastalığın ülkemizde eradikasyonunu sağlamak amacıyla, 1984 yılında başlatılan ve 26 yıl sürmesi planlanan “Türkiye Brucellosis Mücadele Projesi” kapsamında her yıl aşılama programı uygulanmaktadır. Önümüzdeki yıllarda Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nedeniyle ulusal boyutta izleme ve tarama programı gündeme gelecektir.
Hastalığın kontrolü ve eradikasyonu çalışmalarınde sektörlerarası işbirliği büyük önem arz etmektedir. Bakanlığımız yanında Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İletişim Sektörü, Gıda Sektörü, Yetiştiriciler ve mahalli İdarelerin koordineli çalışması gerekmektedir. Koordineli çalışma sağlandığı ölçüde tüketiciyi koruma ve gıda güvenliği sağlanmış olacaktır.
Hayvan yetiştirenler, Teknisyenler, Et sanayinde çalışanlar, Laboratuvar çalışanları ve tüketiciler ancak veteriner hekimlerin kamuyu bilgilendirmeye yönelik programlarla kamuoyunun doğru ve eksiksiz olarak bilgilendirilmesi çalışmalarıyla koordineli hareket edecektir.
Keçilerde Brucellosis Nedir?
Brucella grubu bakterilerin oluşturduğu, bulaşıcı, enfeksiyöz bir hastalıktır. Keçilerde yavru atmaya neden olan ve aynı zamanda hayvanlardan insanlara da bulaşan (zoonozis), ekonomik yönden zarar verici ve halk sağlığı yönünden önem taşıyan bir hastalıktır.
Evcil hayvanlarda Bulaşıcı yavru atma hastalığı olarak bilinen hastalık, insanlarda Dalgalı humma, Bang hastalığı, Malta humması ve Akdeniz humması olarak da bilinmektedir.
Keçilerde Brucellosis Neden Önemlidir?
Hayvanlarda neden olduğu yavru kaybı, süt veriminde azalma, damızlık değeri kaybı, kısırlık gibi zararlar dikkate alındığında brusellosis evcil hayvanların en önemli hastalıklarından biri olarak kabul edilir. Hastalığın çabuk yayılması, kontrol ve mücadelesinin güçlüğü, uzun süre alması ve masraflı olması dikkati çekmektedir. Hayvansal protein kaynaklarına olan olumsuz etkisi, hayvan ve hayvansal ürünlerin ticaretine engel teşkil etmesi ve çoğunluğu kırsal kesimde bulunan kısıtlı imkanlara sahip hayvan yetiştiricilerinin sosyo-ekonomik gelişmesini engellemesi gibi zararlarının olması bir başka faktördür.
Ayrıca insan sağlığı açısından taşıdığı risk hastalığın önemini daha da artırmaktadır. İnsanlarda uzun süren bir hastalığa neden olan brusellosis fizik yetersizliği ve iş gücü kaybına neden olurken, tedavi ve hastane giderleri de önemli bir ekonomik kayba neden olmaktadır.
Brusellosis Ne Kadar Yaygındır?
Brucellosis Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Uluslararası Salgın Hastalıklar Ofisi (OIE) tarafından dünyada en yaygın zoonoz olarak kabul edilmektedir. Kuzey Avrupa, Kuzey Amerika ülkeleri, Avustralya ve Yeni Zellanda’da yıllar süren yoğun çabalarla brucellosis büyük ölçüde eradike edilmiştir. Buna karşın bazı Güney Avrupa ülkelerinde, özellikle Akdeniz bölgesi, Orta Doğu, Batı Asya’nın gelişmekte olan ülkelerinde, Hint Yarımadası, Afrika, Orta ve Güney Amerika’nın bir kısmında insan ve hayvanlarda yaygınlığını sürdürmektedir.
Hastalık kontrol programları ile hayvanlarda hastalık oranının azaltılamadığı gelişmekte olan ülkelerde insanlarda brucellosis oldukça yaygın görülmektedir. Sütlere ısıtma işleminin (pastörizasyon vb.) uygulanmadığı, çiğ süt ve süt ürünlerini tüketme gibi beslenme alışkanlıkları ve kötü hijyenik şartlar insanlarda enfeksiyon riskini artırmaktadır. Endüstrileşmiş bazı ülkelerde hastalık, hayvanlarda kontrol altına alındığı halde, dışarıya seyahat eden veya güvenli olmayan hayvan ürünlerini tüketen bireyler ve mesleki olarak maruz kalan gruplarda (çiftçiler, veteriner hekimler, laboratuvar ve mezbaha çalışanlarında) tek tük vakalar halinde görülmektedir.
Akdeniz ve Orta Doğu ülkelerinde insanlarda yıllık brucellosis insidensi her 100000 kişide 1-78 vaka arasında değişir. Ancak hastalığın yaygın olduğu ve hayvanlarda kontrol programları uygulanmayan bölgelerde 550’nin üzerinde vaka bildirilmiştir. Hayvanlarda kontrol tedbirlerinin zorunlu olduğu bazı Güney Avrupa ülkelerinin bir kısım topluluklarında dahi 100000 kişide 77 vaka bildirilmiştir. Dünyada 100 ülkeden yılda 500000’in üzerinde brucellosis vakası bildirilmektedir.
İnsan brucellosisi bir çok ülkede ihbarı mecburi bir hastalık olmasına rağmen, resmi rakamlar gerçek enfekte insan sayısını yansıtmamaktadır. Hastalığın bildirilenden 10-25 kat daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. Bunun başlıca nedeni vakaların çoğunlukla doğru teşhis edilememesidir.
Ülkemizde Hastalık Ne Kadar Yaygındır?
Brucellosis ülkemiz de hem hayvanlarda hemde insanlarda ihbari mecburi bir hastalıktır.
Türkiye’de hayvanlarda brucellosisin prevalansını belirlemek amacıyla yapılan T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Araştırma Projesi ile 1998-1999 yıllarında 79 ilden tesadüfi örnekleme ile alınan toplam 34958 adet sığır kan serumu ve 30433 adet koyun kan serumu incelenmiştir. Hastalığın prevalansı sığırlarda %1.43, koyunlarda ise % 1.97 olarak tespit edilmiştir. Her köy bir sürü kabul edildiğinde sığırlarda 1313 köyde (sürü) prevalans % 11.5, koyunlarda ise 1077 köyde (sürü) prevalans % 15 olarak belirlenmiştir.
Bu çalışma bulguları daha önceki yıllarda olduğu gibi, hayvan hareketlerinin fazla olmadığı ve atık vakalarının nadir olduğu Orta ve Doğu Karadeniz sahil şeridindeki iller dışında, ülke genelinde hastalığın yaygın olduğunu göstermektedir.
Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre yıllar itibariyle insanlarda tespit edilen vaka sayılarında belirgin bir artış görülmektedir (1970-1980: 937 vaka, 1981-1990: 17 920 vaka, 1991-1998: 56 349 vaka). Vaka sayısındaki bu artış teşhis imkanlarının daha iyileşmesi, hastalık bildirme oranının artması ve hastalıkla mücadeledeki yetersizliğe bağlı olabilir.
Keçilerde Brucellosis Hastalığının Etkenleri
Keçilerde Brucellosis Brucella melitensis ‘ tir. Altı türü bulunan Brucella grubu mikroorganizmalardan Brucella melitensis, Brucella Ovis, Brucella abortus ve Brucella suis halk sağlığı yönünden büyük önem taşır.
- Brucella melitensis başlıca keçileri etkilemekle birlikte sığır ve köpekleri de enfekte edebilir. Kırsal kesimde insanların bu hayvanlarla yakın teması ve keçi sütünün geleneksel tüketim şekli nedeniyle keçi brusellozisi (B.melitensis) ülkemizde insan sağlığına olumsuz etkisi bakımından daha büyük öneme sahiptir. B. melitensis’in 3 biyotipi bulunur.
Son yıllarda İngiltere ve Amerika Birleşik Devletlerinde deniz memelilerinde enfeksiyona neden olan farklı bir Brucella türü mikroorganizmalar izole edilmiştir. Laboratuvar çalışanlarında enfeksiyon oluşturması bu türün de insanlar için patojen olduğunu ve Brucella grubu mikroorganizmaların ve onların potansiyel bir zoonoz olarak ekolojik yaygınlığını göstermektedir.
Keçilerde Brucellosis Epidemiyolojisi
Bütün Dünaya da yaygındır. süt ineklerinde prevalans yüksektir. Enfeksiyon her yaşta oluşur, özellikle cinsel olgunluğa erişmişlerde sürekli şekildedir. Kronik seyrettiğinden ve mücadelesi uzun sürdüğünden büyük ekonomik önemi bulunmaktadır. Risk faktörleri; sürülerin büyüklüü, bir yıl abort yapan ineklerin sayısı, pozitif hayvanların elden çıkarılmasında hayvan sahiplerinin tutumu
Enfeksiyon kaynağı atık fötüs, plasenta, enfekte canlı buzağılar, uterus akıntıları
Bulaşma sindirim, deri, konjuktival, çiftleşme, meme ve konjenital yolla olur.
Önemli zoonoz, morbiditesi yüksek, mortalitesi düşük, inkubasyon süresi değişkendir.
Brucellanın Çevre Şartlarına Dayanıklılığı Nasıldır?
Brucella grubu mikroorganizmalar genellikle konakçı hayvan dışında çoğalmazlar. Fakat ortamın ısı, nem ve asitlik değerlerine bağlı olarak değişik sürelerde canlılıklarını sürdürürler. Brucella mikroorganizmaları direkt güneş ışığı, dezenfektanlar, pastörizasyon ve kuru şartlara duyarlıdır. Güneş ışığında 1-12 saatte, 60 0C’de 10 dakikada, 1000C’de hemen ölürler. Çeşme suyunda 4-80C’de birkaç ay, 00C’de 2.5 yıl, dondurulmuş dokularda birkaç yıl, nemli toprakta 60 gün ve 200C’de % 40 nemli ortamda 144 gün canlı kalabilirler. İdrarda 30 gün, atık fötuslarda en az 75 gün ve uterus akıntılarında 200 günden fazla canlı kalabilir. Enfekte dışkı materyali ile bulaşık altlıkta 56-610C’lerde 4.5 saatte tahrip olur. Çiğ sütten yapılan tuzsuz krema yağında buzdolabında 142 gün, %10 tuz içeren salamura peynirde 45 gün, %17 tuz içerende ise 1 ay canlı kalır. Etin normal dinlendirilmesi süresince oluşan pH değişikliği (asitlik) ette bulunabilecek Brucella mikroorganizmalarını öldürmeye yeterlidir.
Keçilerde Brucellosis Nasıl Bulaşır?
Brucellosis, duyarlı hayvanlara genellikle enfekte hayvanlarla doğrudan temas yoluyla veya enfekte hayvanların akıntılarıyla bulaşık çevreden geçer. Atık yavrular, yavru zarları ve sıvıları, yavru atmış veya doğum yapmış enfekte bir hayvanın vaginal akıntılarının hepsi son derece fazla sayıda enfeksiyöz Brucella mikroorganizmalarını içerir. Hayvanlar bu materyalleri yalayarak veya Brucella etkeni ile bulaşık su ve gıdayı tüketerek enfekte olurlar. Süt, idrar, dışkı ve eklem sıvıları da bakterilerin kaynağıdır. Enfekte boğa ve koçların semenlerinde de etken bulunur ve çiftleşme ile bulaşma olur.Ayrıca enfekte annelerden yavrularına anne karnında veya doğum sonrası enfekte ağız sütü yada enfekte diğer hayvanların sütü ile beslenme sonucu bulaşma görülebilir.
Genel kural olarak brusellozis bir sürüden diğer bir sürüye enfekte veya enfeksiyöz etkene maruz kalmış hayvanların sürüye sokulmaları ile görülür. Bu şekilde bulaşma enfekte veya satın almadan önce enfeksiyona maruz kalmış hayvanların sürüye sokulması ile görülür. Hastalık aynı zamanda brusellozisten ari bir sürünün hastalıklı sürü ile aynı merada otlatılması ile de bulaşır. Ayrıca köpek ve kediler, kuşlar, yabani hayvanlar atık yavru ve yavru zarlarını bir meradan diğerine taşıyarak dolaylı olarak bulaşmada rol oynayabilirler.
Brucella Etkenleri Hayvanların Vücudunda Nerelerde Bulunur?
Sindirim veya deri ve mukozal yüzeylerden vücuda giren mikroorganizmalar lenf kanalları yoluyla en yakın lenf yumrusuna ulaşarak burada çoğalırlar. Daha sonra kan yoluyla bütün vücuda yayılırlar, ancak bu etkenin bütün organlara yerleştiği anlamına gelmez. Bakteriyemi olarak adlandırılan bu geçici devreden sonra etkenler özellikle gebe uterus, memeler, testisler, lenfoid doku ve organlar (lenf yumruları, karaciğer ve dalak gibi) ile daha az olarak eklemler, tendo kılıfları ve bursalara yerleşirler. Hastalığın daha sonraki evrelerinde Brucella mikroorganizmaları ya tamamen kaybolurlar ya da çoğu vakada olduğu gibi meme üstü ve genital lenf yumrularında gizli olarak kalırlar.
Brusellozisin İnkübasyon Süresi Ne kadardır?
İnkübasyon süresi mikroorganizmanın enfeksiyöz dozuna maruz kalınması ile hastalık belirtilerinin görülmesi arasında geçen süredir. Hayvanlarda brusellozisin inkübasyon süresi 2 hafta ile 1 yıl, hatta bazı durumlarda daha uzun olmak üzere oldukça değişiklik gösterir. Görülen ilk belirti abortus olduğunda, minimum inkübasyon süresi yaklaşık 30 gündür. Bazı hayvanlar teşhiste kullanılan serolojik testlerde pozitif reaksiyon geliştirmeden önce atık yapabilir. Bazı enfekte hayvanlar hiç atık yapmaz. Genel olarak atık yapmayan enfekte hayvanlar enfeksiyondan sonra 30-60 gün içinde teşhis testlerinde pozitif reaksiyon oluşturur. Ancak bazı hayvanlar birkaç ay ile 1 yıldan fazla pozitif bir reaksiyon geliştirmeyebilir.
Enfeksiyona duyarlılık ve hastalığın belirtileri yaş, cinsiyet, ırk, gebelik durumu, hayvanın bağışıklık durumu, alınan bakterinin miktarı, türü ve virülensine göre değişiklik gösterir.
Gebe iken alınan enfeksiyon çoğunlukla atıkla sonuçlanır. Gebe olmayan koyunların ilk defa enfekte olduklarında bir sonraki gebeliklerinde atık yapmadıkları ve bir bağışıklık geliştiği ileri sürülmektedir. Ancak keçilerde böyle olmamakta, mevcut enfeksiyon hayvan gebe kaldığında uterusa yayılmaktadır.
Keçilerde Brucellosis Klinik Semptomları
Keçilerde;
- Özellikle gebeliğin son 1/3 de abort (yavru atma)
- Subklinik enfekte olanların 2. ve 3. gebeliklerinde abort yapabilme
- Retensiyo sekundinarum
- Metritis, kronik infetilite problemleri
Tekelerde;
- Orşitis
- Epididimitis
- Bir ya da her iki scoratal kesede akut ağrı, şişlik
- Testislerde ağrı ve ayrıca şişlik olabilmesi
- Testislerde sonradan atrofi
Her iki cinsiyette suppuratif olmayan sinovitis, progresif-erosiv artritis ve bunun sonucu topallık
Keçilerde süt üretiminde azalış sığırlara göre daha fazla olmaktadır, ancak infertilite oranı sığırlara oranla daha düşüktür.
Keçilerde Brucellosis Tanı
Enfekte hayvanları görünümlerine göre tespit eden etkili bir yol yoktur. Hastalığın teşhisi ancak laboratuvar testleri ile olur. Laboratuvar teşhisi ya mikrorganizmanın kendisinin tespiti veya ona karşı oluşan antikorların kan serumu ve sütte ortaya konulması ile olmaktadır. Bu amaçla Laboratuvara etkenlerin tespiti amacıyla atık yavru, yavru zarları, vaginal svablar, süt örnekleri, antikorların tespiti amacıyla kan serumu ve süt örnekleri uygun şartlarda gönderilir.
Rose Bengal Plate Test, Süt Halka Testi, Tüp Aglutinasyon Testi, Komplement Fikzasyon Testi ve ELISA en fazla kullanılan teşhis testleridir.
Ayırıcı Tanı
- Aborta sebep olan; Leptospirosis, IBR-pustular vulvavaginitis, Listeriosis, Mikotik Abortus, Vibriosis, Trichomoniasis, Ateşli Enfeksiyonlar gibi hastalıklarla karışabilir.
- Bu hastalıklarda abort büyük orada değildir.
- Ancak kesin tanı laboratuarda yapılacak serolojik ve bakteriyolojik muayeneler sonucu elde edilir.
Keçilerde Brucellosis Prognozu
Hastalığın mortalitesi düşüktür. Nadiren septik metritise neden olup, ölüm meydana gelebilir. Abort sonucu buzağı kayıpları ve dolayısıyla süt verimi kaybı büyük önem taşımaktadır.
Keçilerde Brucellosis Tedavisi
Sağaltım yapılmaz. Hastalar ve seropozitif keçiler kesime sevk edilir.
Keçilerde Brucellosis Nasıl Korunur?
Brusellozis enfeksiyonu bir sürüye girdikten sonra o sürünün hastalıktan ari hale getirilmesi oldukça güç, zaman alıcı ve masraflıdır. Ayrıca hayvan sahibi, yakın çevresi ve süt ürünlerini tüketenler için oluşan risk göz önüne alındığında hastalıktan korunma büyük önem taşır.
Brusellozisin kontrolü genel hijyenik tedbirlerin uygulanması, karantina, enfekte hayvanların sürüden çıkarılması (test ve kesim) ve aşılama yöntemleri ile olmaktadır.
Yavru atan hayvanların tüm atıkları ile bu atıkların temas ettiği yem ve altlıklar ya derine gömülerek üzerine yanmamış kireç dökülmeli veya yakılarak imha edilmelidir. Ahır ve ağıllarda dezenfeksiyon yapılmalıdır.
Sürüye veya işletmeye yeni hayvan satın alındığında test yaptırılmalı (Ergin S-19 aşısıyla aşılanan dişi sığırların aşılama tarihinden 6 ay sonra, genç S-19 aşısı ile aşılanmış 4-8 aylık dişi danaların aşılama tarihinden 12 ay sonra serolojik muayene sonuçlarının güvenilir olacağı dikkate alınmalıdır.) ve bunlar diğer hayvanlardan ayrı tutularak 30-60 gün sonra tekrar test yaptırıldıktan sonra diğer hayvanların yanına konulmalıdır. Bu uygulama, alındığında inkübasyon periyodunda olan (enfeksiyona yeni maruz kalmış) hayvanların tespitine yardımcı olur. Hayvan satın alınacağında brusellozis bulunmayan sürüler tercih edilmelidir. Ayrıca hastalığın yayılmasını önlemek için brusellozis tespit edilen hayvanlar satılmamalıdır.
Bütün atık vakalarında zaman geçirilmeden Bakanlık İl ve İlçe Müdürlüklerine veya bir veteriner hekime müracaat edilmelidir. Hayvanlar brusellozise karşı aşılatılmalıdır. Sürüye yeni katılan hayvanların da aşılatılmasına dikkat edilmelidir.
Ülkemizde Hayvanlarda Brusellozis ile Nasıl Mücadele Edilmektedir?
Dünyanın her yerinde Brusellozis ile mücadelede genel kural olarak 3 aşamadan oluşan bir program uygulanmaktadır.
1-Hastalığın sürü prevalansı % 5-10 olduğunda genç ve ergin tüm hayvanların yoğun olarak aşılanması ile hastalık oranı azaltılmaya çalışılır.
2-Sürü prevalansı %1’lere düşürüldükten sonra sadece genç hayvanlar aşılanır, ergin hayvanlara test ve kesim uygulanır.
3-Hastalık kontrolünün son aşamasında aşılama durdurulur test ve kesim uygulanır. Yapılan taramalarla enfekte olduğu tespit edilen hayvanlar kesime sevk edilir.
Ülkemizde hastalıkla mücadele yoğun aşılama yapılmakta ve keçilere tazminatlı kesim uygulanmaktadır. 1984 yılında uygulamaya konulan ve 26 yıl sürmesi hedeflenen ‘Türkiye Brusellozis Mücadele Projesi’ ile bölgelere göre aşamalı olarak 4-8 aylık dana ve 3-8 aylık kuzu ve oğlakların aşılanmasına başlanmıştır. Yalnızca genç hayvanların aşılanması ile tüm popülasyonda bağışıklığın oluşması uzun yıllar alacağından etkili bir popülasyon bağışıklığı için ergin hayvanların da aşılanması gereği üzerine 1991 yılından itibaren hastalık mihraklarında ergin hayvanların azaltılmış doz aşılarla aşılanmasına başlanmıştır.
Hayvanlarda Brusellozise Karşı Hangi Aşılar Uygulanmaktadır?
Dünya’da Durum:
Dünyada farklı ülkelerde Brusellozis mücadelesinde, hem B. abortus S19 ve B. melitensis Rev-1 gibi virulensi düşük suşlardan hazırlanan canlı aşılar hem de 45/20 ve H38 suşlarında olduğu gibi adjuvanlı inaktif aşılar kullanılmaktadır. Kullanılan aşılar genelde aglütinojenik aşılardır. Bunlar iyi bir bağışıklık oluşturma gücüne sahiptirler. Ancak aglütinojenik aşılar uzun bir süre ile aglütine edici antikorların oluşumuna neden olarak hastalığın tanısına yönelik yapılan testlerde yanlış pozitif sonuçların alınmasına yolaçabilir. Buna karşılık non-aglütinojenik bir aşı olan 45/20 aşısının verdiği bağışıklık daha düşük bir düzeydedir. Ayrıca bazı Avrupa ülkelerinde konjuktival yolla Rev-1 aşısı yapılmaktadır. Bu aşılamada aşıya bağlı olarak gelişen antikor titresi daha kısa sürede ortadan kaybolmakta ve ergin hayvanlarda uygulandığında atıklara neden olmadığı ileri sürülmektedir. Bakteri sayısı genç Rev-1 aşısının yarısı olacak şekilde hazırlanan bu aşıda meydana gelen bağışıklığın süresinin ve kuvvetinin saha şartlarında henüz net olarak ortaya çıkarılamayışı ve bazı olaylarda atıklara neden olabileceği dezavantajdır. Ayrıca etkili doz hakkında kesin bir görüş birliğine varılamamıştır. Konjuktivaya uygulanan bu aşının ülkemiz şartlarında uygulayıcılar tarafından kendilerine ve çevreye bulaştırılabilme riskinin olduğu düşünülmektedir.
Son yıllarda B.abortus biyotip 1’in rough kültüründen elde edilen RB51 suşunun, aşı suşu olarak S19 aşısının yerini alması gündeme gelmiştir. RB51’in aşı suşu olarak S19 yerine önerilmesinin nedeni olarak RB51’in aşılama sonrası antikor oluşturmaması ve brucellin gibi allerjik deri testlerine karşı kutanöz reaksiyonlar geliştirmemesi olduğu belirtilmiştir. RB51 ile yapılan aşılamanın virulent B.abortus, B.melitensis ve B.ovis’e karşı tam bir koruma sağladığı bildirilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin bazı eyaletlerinde ve özellikle milli parklardaki Bizonların aşılanmasında kullanılmaktadır. Avrupa Birliği içinde bu aşı lisans almadığından henüz yaygın kullanılmamaktadır. Aşının serolojik yanıt vermemesi ve klasik Brusellozis tedavisinde kullanılan bazı antibiyotiklere dirençli olması, aşı uygulayıcılarına olası bir bulaşmada dezavantaj teşkil etmektedir.
Türkiye’de Durum:
Brusellozis’e karşı kullanılan aşılar ülkemizde Bakanlığımıza bağlı Pendik Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü’nde üretilmektedir. Keçilere B. melitensis Rev.1 kullanılmaktadır.
- B. melitensis Rev.1 aşısı: B.melitensis Rev. 1 suşundan hazırlanan canlı, attenue, liyofilize bir aşıdır. Aşı 100 doz olarak üretilir ve her bir doz aşı 1-3×109 mikroorganizma içerir. Aşı 3-8 aylık dişi ve erkek, kuzu ve oğlaklara 1 ml deri altı yolla uygulanır. Gebe hayvanlarda abortlar meydana getirdiği için ergin hayvanlara uygulanmaz.Yaşam boyu süren yeterli bir koruma sağlamaktadır.
- B. melitensis Rev. 1 Ergin aşısı: B. melitensis Rev. 1 suşundan hazırlanan canlı, attenue, liyofilize bir aşıdır. Aşı 100 doz olarak üretilir ve her bir doz aşı 5-10×104 mikroorganizma içerir. Aşı 8 aylıktan büyük ergin dişi keçilere 1 ml olarak deri altı yolla uygulanır. Erkek hayvanlara uygulanmaz. 12 ay ara ile iki defa uygulanır. Brucella ile enfekte olduğu laboratuvar raporu ile tespit edilen ve atıkların seyrettiği sürülerde gebelik dönemine bakılmaksızın tüm ergin dişi hayvanlar hemen aşılanır. Ikinci yıl aşının daha güvenli bir dönem olan gebeliğin son ayı veya laktasyon döneminde yapılması önerilir.
Hastalık Teşhisinde Kullanılan Antijenler Ülkemizde Üretilmekte midir?
Brusellozisin hayvanlarda ve insanlarda teşhisi amacıyla kullanılan Brucella antijenleri: Rose Bengal Plate Test Antijeni, Tüp Aglütinasyon Test Antijeni ve Süt Ring Test Antijeni Bakanlığımıza bağlı Pendik Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü’nde üretilmektedir.
Ülkemizde Hayvanlarda Hastalığın Teşhisi Nerelerde Yapılmaktadır?
Bölgesel düzeyde hizmet veren Pendik, Merkez, Konya, Bornova, Elazığ, Erzurum, Samsun, Adana Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüleri yanında Veteriner Fakültelerinde brusellozisin teşhisi ve hastalıkla ilgili araştırma çalışmaları yapılmaktadır. Aşı ve biyolojik madde üretiminden sorumlu Pendik Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü brusellozis hastalığı için ülkesel düzeyde referans laboratuvarıdır.
Brusellozis İnsanlara Nasıl Bulaşır?
Brucella mikroorganizmaları insanlara çeşitli yollarla bulaşmaktadır. En yaygın bulaşma yolu mikroorganizma ile bulaşık çiğ süt ve süt ürünlerinin (peynir, krema, tereyağı, dondurma vs.) tüketilmesidir. Ülkemizde keçi sütlerinden yapılan peynirler genellikle hiçbir ısıtma işlemi uygulanmadan yapılmakta ve insanlar için risk taşımaktadır. Enfekte hayvanlar, hayvan karkasları, atık yavru ve atık yapan hayvanların genital akıntıları, idrar ve dışkıları ile doğrudan temas ile bulaşma olabilir. Doğrudan temasta sindirim sistemi ile bulaşma ön planda olmakla birlikte hasarlı deriden ve solunum yoluyla bulaşma da söz konusudur. Hayvan gübresi ile bulaşan sebzelerin tüketimi de insan enfeksiyonlarından sorumlu olabilir.
Hayvan yetiştirenler, veteriner hekimler ve veteriner sağlık teknisyenleri, mezbaha çalışanları, et sanayiinde çalışanlar ve laboratuvar çalışanları brusellozisin bulaşması açısından daha fazla riske sahiptir.
Brusellozis İnsanlara Et ile Bulaşır mı?
Et çok nadiren bir bulaşma kaynağıdır. Çünkü genellikle çiğ olarak yenilmez, hastalığa neden olan bakteriler normal olarak kas dokusunda bulunmaz ve normal pişirme ısısında ölürler. Özellikle karaciğer, dalak gibi organların iyi pişirilmeden tüketilmesi ile bulaşma olabilir.
Hastalık insanlara daha çok enfekte hayvanların kesimi ve bu hayvanların organlarına temas edilmesi ile bulaşabilir.
Brusellozis İnsandan İnsana Bulaşır mı?
İnsandan insana doğrudan bulaşma son derece azdır. Nadiren süt veren annelerden bebeklerine ve seksüel yolla bulaşmanın olduğu bildirilmiştir.
İnsanlarda Brusellozisin Belirtileri Nelerdir?
Hastalığın inkübasyon süresi genellikle 1-3 hafta kadardır, bazen birkaç aya kadar uzayabilir. Belirtiler hafif veya şiddetli düzeyde, aniden veya yavaş gelişerek ortaya çıkabilir. Hastalarda sürekli, aralıklı veya düzensiz bir ateş, terleme, kas ve iskelet sistemine olan belirgin etkisinin sonucu olarak yorgunluk, dermansızlık, genel ağrı ve mental depresyon gibi semptomlar görülür. En çok etkilenen eklemler kalça, diz ve dirseklerdir. Bazı hastalarda klinik olarak ürogenital semptomlar belirgindir.Ayrıca mide-barsak, akciğerler, kan yapan organlar, cilt ve nadiren de kalp-damar sistemi ve beyin (menenjit) etkilenir. Brucella mikorganizmaları insanlarda hayvanlardaki gibi özellikle bir düşük etkeni değildir. Bu nedenle bruselloziste insanlardaki düşük riski diğer bakteriyel enfeksiyonların seyrinde görülebilecek düşük riskinden fazla değildir. Erkek hastalarda testis, epididimit ve veziküloseminallere yerleşim sonucu akut orşit, epididimitis gelişimi daha sıktır. Hastalığın süresi birkaç haftadan birkaç aya kadar uzayabilir
İnsanlarda Brusellozis Nasıl Teşhis Edilir?
Klinik bulgularla konulan teşhisin doğrulanması için laboratuvar testleri gereklidir. Teşhis doğrudan hasta kanından Brucella mikroorganizmalarının kültürü ve indirekt olarak serolojik testlerle etkene karşı oluşan antikorların tespiti ile olur. Hastaların brusellozis tanısı konulmadan önce antibiyotik kullanmış olmaları ve kırsal kesimdeki sağlık birimlerinde kültür imkanlarının olmaması, etkenlerin kanda sürekli bulunmaması nedeniyle hastalığın teşhisi daha çok serolojik testlere dayanmaktadır.
İnsanlarda Brusellozis Tedavi Edilebilir mi?
Antibiyotikler Brucella mikroorganizmalarının karşı etkilidir. Fakat hastalığın tedavisi güç olabilir. Brucella etkenleri hücre içinde bulunduklarından (tüberküloz hastalığının etkeni Mycobacterium tuberculosis gibi) birden fazla antibiyotiğin uzun süre (en az 6 hafta) uygulanmasını gerektirir. Ayrıca bakterilerin vücutta nereye gizlendiklerinin bilinmemesi ve kemik iliği gibi yerlerde de enfeksiyon oluşturması nedeniyle uzun süreli bir tedavi uygulanır. Kısa süreli tedavi enfeksiyonun nüksetmesine neden olmaktadır. Tedaviye başlama zamanı ve hastalığın şiddetine bağlı olarak iyileşme birkaç hafta ile birkaç ay arasında değişebilir. Ölüm oranı düşüktür.
Bilimsel açıdan önemli ve göz önünde bulundurulması gereken diğer bir konu ilaçlara direnç ihtimalidir. Burucella etkenlerinin antibiyotiklere dirençli suşlarının olduğu bildirilmiştir. Brusellozis tedavisi için yaygın olarak kullanılan bazı antibiyotikler (Rifampicin ve streptomycin gibi) aynı zamanda tüberküloz tedavisinde de kullanılmaktadır. Patojenik Mycobacterium tuberculosis suşlarına karşı çoklu ilaç direncine sahip suşların mevcudiyeti brusellozis tedavisi için tüberküloz tedavisinde kullanılmayan alternatif bir tedavi problemini ortaya çıkarmaktadır.
İnsanlarda Brusellozis Nasıl Önlenir?
Pastörize olmamış veya iyice kaynatılmamış süt ve böyle sütlerden yapılan peynir, krema, dondurma gibi süt ürünleri tüketilmemelidir. Pastörize edilip edilmediği bilinmeyen süt ve süt ürünleri yenilip içilmemelidir.
Hayvan yetiştiricileri yavru atan hayvanların tüm atıkları ile bu atıkların temas ettiği yem ve altlıkları çıplak el ile dokunmadan imha etmelidir. Atıklar çevreye atılmamalı, özellikle kedi ve köpeklere verilmemelidir. Ahır ve ağıllarda dezenfeksiyon yapılmalıdır. Atık görüldüğünde hemen bir veteriner hekime haber verilmeli ve hastalığın teşhisi konulduktan sonra hayvanlar mutlaka aşılatılmalıdır. Ayrıca koruyucu olarak genç hayvanların aşılatılmasına önem verilmelidir. Çünkü insanlarda brusellozisin önlenmesi hastalığın hayvanlarda kontrol ve eradikasyonuna bağlıdır.
Yapılan çalışmalara rağmen insanlarda kullanılabilecek güvenli bir aşı henüz bulunamamıştır.