Kanatlılarda mikotoksin problemi. Kimi tek hücreli mantar türlerinin hayati faaliyetlerinin bir sonuçu olarak insan ve çoğu hayvanlara toksik etki yapan sekunder metabolitleri bulunmaktadır.Biz bunlara “toksijenik mantarlar”, metabolitlerine de “mikotoksin” demekteyiz.
Mikotoksinler; mantarlarca kontamine olan bitkisel,hayvansal gıda ve yemlerin yetiştirilmesi, hasadı, işlenmesi, depolanması, hazırlanması süresinde hızla üreyen mantarların doğal kirleticisi olarak sentezlenirler. Bu şekilde bulaşmış yemlerle beslenen hayvanlarda subakut, akut ve kronik “mikotoksikozis” denilen zehirlenme tabloları ile karşılaşılır. Alınan toksin türü, miktarı, hayvan cinsi, yaşı, duyarlılık düzeyi ve alım süresine bağlı olarak hayati önem haiz çeşitli organ ve dokularda değişik lezyonlar ortaya çıkar. Bunun sonucu olarak ta yem yememe, ishal, verim kaybı, gelişme sorunu, canlı ağırlık kaybı, immunosuprasyon, kuluçka çıkım sorunları gibi ciddi ekonomik kayıplar ile kansorejen etki ve ölümlere neden olmaktadır. Bu tür hayvanlardan elde edilen besinlerin tüketilmesi halk sağlığı açısından önemlidir.
Kanatlılarda mikotoksin problemi, mantar üremesi ve mikotoksin sentezi için; çevresel nisbi rutubetin % 50 ve üzeri, yemin neminin % 10’dan yüksek, ısının 150 C ve üzeri, ortamda oksijen bulunması yanında, besinlerin çeşidi ve fiziksel durumuyla yakından ilgilidir.
Mikotoksikozis olguları enfeksiyöz ve salgın değildirler. Buna karşın mevsimsel ve bölgesel karakterdedir. Yem ham maddelerinin yaygın şekilde kontaminasyonu sanki epidemi özelikte, yaygın ve sürekli vakaları ortaya çıkabilmektedir.
Mikotoksikozis olgularının sağaltımı söz konusu değildir. Neden olan yemin mümkün olan en kısa süre içinde hayvanların önünden kaldırılması gerekir.Ancak semptomatik müdahaleler yapılabilir.
MİKOTOKSİNLER
Kanatlılarda mikotoksin problemi, şimdiye kadar 100.000 nin üzerinde mantar türü izole ve idantifiye edilmiş, ancak bunlardan 350 kadarı toksijenik özellikte olup 300 civarında toksin sentezledikleri bilinmektedir.Halk sağlığı ve hayvancılık yönünden 12 mantar türünün sentezlediği 20 kadar mikotoksin öneme haizdir (Resim.2,Tablo 1).
Mikotoksinler etkiledikleri doku ve organlara göre sınıflandırılabilir. Aflatoksinler, okratoksin karaciğere ilgi duyan mikotoksinler (hepatotoksik ) arasındadırlar. Böbreklere ilgi duyan mikotoksinlere (nefrotoksik ) en tipik örnek sitrinin ve okratoksindir. Ancak aflatoksinler de böbrekleri etkilemektedirler. Trikotesenler, bazı mikotoksinler hemopoetik veretikuloendotelial sistemleri etkilerler. Kemik iliği,damarları etkileyerek yaygın kanama ve diğer bozukluklara neden olmaktadırlar. Zearalenon (F-2 toksin) uzun süre düşük düzeyde alındığında üretim organlarını etkileyerek (östrojenik) fertilite sorunlarına yol açmaktadır. Başta aflatoksinler olmak üzere bazı mikotoksinler (immunosupratif) etkilerinden dolayı canlı, hastalıklara karşı hassas hale gelir ve yapılan aşılarda başarı elde edilemez. Bir kısım mikotoksinlerde sinir sistemini (nörotoksik) etkilerler (Tablo 2, 3).
İnsan ve hayvanlarda mikotoksinler akut ve kronik çok farklı zehirlenme belirtilerine neden olmaktadırlar. FAO ya göre dünya tarımsal üretiminin % 25 den fazlası mikotoksinlerce kirletilmiştir.
Gerek halk sağlığı gerekse hayvancılık sektöründe önemli ekonomik kayıplara ve ölümlere yol açan mikotoksinler için çoğu ülke düzenlemeler yapmış; tarım ürünleri,gıda,yem ham maddesi ve yemlerde mikotoksin limitleri saptamıştır. Ancak bu limitlerde ve altında bir toksin saptanması o hammaddenin ve/veya yemin güvenli olduğu anlamına gelmemelidir. Eğer ürün birden fazla mikotoksin ile kirlenmişse ciddi risk taşıdığı unutulmamalıdır. Bilindiği gibi birden fazla mikotoksin olması halinde sinersijtik etkileşimle ciddi zehirlenmeler ortaya çıkmaktadır.
Aflatoksinler
Başta Aspergillus flavus, A.parsiticus olmak üzere, diğer Aspergillus ve Penicillium türlerinin toksik, sekunder metabolitleridirler. Aflatoksinler kanatlı yemlerinde büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Mikotoksinlerin en yaygını, en tanınanı ve en toksiğidir. Karsinojenik etkisi yanında çevre koşullarında bir yıl kadar aktivitesini korumaktadır. 3000 C kadar ısıya dayanıklıdır. 200 – 250 C Isı, %14 ve üzerindeki rutubet toksin sentezlenmesi için ideal koşullardır. Ancak ham madde ve/veya yemin mantar yüküyle,toksin sentezlenmesi arasında doğrusal bir ilişki bulunmamaktadır.
1961 yılında İngiltere’de rasyonlarında Latin Amerika menşeli yer fıstığı küspesi olan 100.000 hindi palazının ölümü Hindi X Hastalığı diye adlandırılmıştır.Sonraki vakalar ve çalışmalar nedenin aflatoksin olduğunu ortaya koymuştur.
Aflatoksinler kanatlılarda karaciğer dejenerasyonu ve tümörü, kondrosit fonksiyonlarında bozulma, büyümede gerileme, verim düşüklüğü, bağışıklık sistemin baskılanmasına neden olmaktadırlar. Pıhtılaşma faktörü protein moleküllerinin sentezi inhibe edildiğinden hemorajik lezyonlar ortaya çıkmaktadır.Dolayısıyla karkas kalitesinde bozulma söz konusudur.
Kanatlılar içinde en duyarlı; sırası ile ördek ve hindi palazı, tavuklardır. Toksin duyarlı hayvan karaciğerinde daha toksik metabolitlere dönüşür. Kaynak ortadan kalktığında ,24 saatte vücuttan atılır.
Özel bulgu yok. 4 – 8 Haftalık gençler daha duyarlı. Klinikman yemden yararlanamama, büyümede yavaşlama genel kaşeksi, şiddetli ishal yaralanmaya / hastalıklara duyarlık, bir hafta içinde % 20 -60 ölümler gözlenebilmektedir.
Yemde aflatoksin düzeyine göre:
- 0.075 ppm Büyümede yavaşlama
- 0.25 ppm Büyümede Durma
- 1 ppm Karaciğerde nekroz ,ölüm
- Bu değerlerin üstü kitlesel,akut ölümler görülebilmektedir.
Okratoksinler
Okratoksinler; Aspergillus ochraceus, A.niger, Penicillium verrucosum ve P.chrysogenum’un nefrotoksik etkili sekunder metabolitileri olup kanatlılarda aflatoksinden 3 misli daha toksiktir. İmmunosupratif etkisi yanında sekunder olarak genotoksik etkiye sahiptir. Okratoksinden etkilenmiş kanatlıların sıcaklık stresine dirençleri azalmaktadır. A,B,C,,D türevleri bulunmakta olup en toksik türevi okratoksin A dır. En fazla böbreklerde birikir. Bunu karaciğer, adale ve yumurta sarısı izler. Okratoksin 200 C üzerinde ısı ve % 15 den fazla rutubette tahıllar, fasulye,yer fıstığında mantar üremesi, pelet yemde mantar kolonizasyonu sonucu toksin sentezlenir.
Etkilenmiş sürülerde genel toksik semptomlara ilaveten:
- Ürat depositli ishal
- Yumurta kabuklarında sarı renk
- Depigmentasyon
- Ölüm
- Karaciğer, dalak, böbrekte renk açılması, büyüme / kanma
- Bağırsaklarda hemorajik enteritis
- Böbreklerde ürat birikmeleri
- Bazen airsacculitis
- Visseral gut söz konusudur.
Trikotesenler
Trikotesenler başlıca Fusarium mantarların sekunder metabolitleridir. Ancak Myrothecium, Trichoderma, Trichothecium, Cephalasporium mantar türelerince de sentezlenirler. Trikotesen mikotoksinleri hemopoetik ve retikuloendotelial sistemleri etkilerler, kemik iliği, damarlarda yaygın kanama ve diğer bozukluklara neden olmaktadırlar.
Trikotesenler deoksinivalenol (-DON vomitoksin),T-2 toksin, nivalenol-NIV-, HT-2 toksin türevleri bulunmaktadır.
Trikotesenler yakıcı ve irritan olup lipidlerde yapısal bozukluklar ve protein sentezini inhibe etmektedirler. Kalp toksitite özelliği yanında iskelet, sindirim ve üreme sistemlerinde bozukluklar oluştururlar. Kemik iliğinde hematopoitik boşalım sonucu anemi, lenfoid organlara etkilerinden immunosuprasyon söz konusudur. Trikotesenlere en duyarlı domuzlardır. Sığırlar, tavuk, hindi, ördek, kaz, turnalar daha az etkilenirler. Ancak gençler daha duyarlıdırlar. % 15 Fazla rutubete ve 60-240 C ısıda mısır, buğday, arpa, yağlı tohumlar ve yemde sentezlenirler. Uzun müddet depolama ve pişirme ısısına dayanıklıdırlar. 1- 4 ppm Ciddi toksikasyona neden olmaktadır.
Kanatlılarda trikotesen toksinlere duyarlılık; ördek, kaz, hindi, tavuk şeklinde sıralanmaktadır.
Etkilenen kanatlılarda:
- Düşkünlük
- Kanlı ishal
- Anormal tüylenme
- Et / yumurta verim düşüklüğü
- Ölümler
- Ağız,dil,damak,yemek borusu,mide / bağırsaklarda ülser ve nekrozlar
- Yaygın hemoraji
- Karaciğerde lekeler
- Dalak, ovarium,ovidutkta atrofi
- Böbreklerde büyüme,renk açılması,ürat birimleri
- Taşlık mukozasının kolayca kalkar
Fumonisinler
Fumonisinler; Fusarium verticillioides, F.proliferatum ve F. monilirforme’un bir metabolitidir. 200- 300 C ısıda, başta mısır ve mısır ürünleri olmak üzere %18 üzerinde rutubetli tahıllarda hızla üreyen mantarlarca sentezlenirler. En tanını fumonisin B1 dir.
Atlarda küflü mısır hastalığı olarak bilinmektedir. Fumonisin toksinlerine en duyarlı hayvanlar atlardır. Duyarlılıkta atları domuz ve sığır takip eder. Kantlılarda ise duyarlılık sıralanması ördek, hindi ,tavuk seklindedir.
Fumonisinlerin nörotoksik özellikleri yanında nefrotoksik, hepatotoksik, embriyotoksik, teratojenik etkileri bulunmaktadır.
Özellikle broilerler başta olmak üzere, uzun süre fumonisinli yem tüketen tavuklarda cidid sorunlara neden olmaktadır:
- Siyah yapışkan ishal
- Yem tüketiminde düşüş
- FCR da artış
- Gelişme geriliği
- Canlı ağırlık kaybı
- Yumurta verim kayıpları
- Karaciğer,böbrek, pankreas ağırlığında artış
- Karaciğer nekrozu
- İmmun sistemde baskılanma
- Artan ölümler
Sitrinin
Sitrinin Penicillum spp ve bazı Aspergiilus mantarlarınca sentezlenmektedir. Güçlü bir nefrotoksiktir.
Mısır başta olmak üzere pirinç ve diğer tahılların doğal kontaminantıdır. Etkilenen sürülerde:
- Sulu ishal
- Islak altlık
- Aşırı su içme isteği
- Verim düşüklüğü
- Canlı ağırlık kaybı
- Artan ölümler
- Vitamin D absorbsiyonunu engeller
- Böbrekler büyümüş ve solgun
- Taşlık iç tabakasında renk açılması ve kolayca kalkma
- Karaciğer ve safra kesesinde büyüme,mozaik manzarası
- Bazen jejunumda kanamalar
Zearalenon
Gibberella zeae (Fusarium graminearum), F. culmorum, F. oxysporum, F.roseum, F. moniliforme, F. avenaceum, F. equiseti, and F. nivale türü mantarların mısır,sorgum, buğday, arpa, yulaf, çavdar, milo gibi tahılları kontamine ederek östrojenik etkili zeoralenonu (F-2 toksin) sentezlemektedirler. Zearalenon sentezi % 18 üzerinde rutubette ve soğuk iklimlerde daha sık rastlanır ve yüksek düzeydedir.
Zearalenon zehirlenmesinde kanatlılarda:
- İbik,ovaryum ve testis ağılığında artış
- Ovidukt kisti
- Yumurta verimi ve çıkım sorunları
- İnfertilite
Rubratoksinler
Rubratoksinler hepatotoksik mikotoksinler olup Penicillium rubrum ve P. purpurogenum mantarlarınca sentezlenmektedirler. Mantarlarca kontamine altlık, başta mısır olmak üzere tahıllar yağlı tohumlarda 250-300 C kolayca üretilmektedir.
Rubratoksinler hücrelerin DNA ve RNA molekülleri ile tepkimeye girerek yapısal bozukluklara neden olurlar.
Rubratoksinler Aflatoksinlerin sentezlendiği çevresel koşullarda üremekte ve etkinlikleri benzer biyokimyasal temele dayalı olarak gelişmektedir. Bu yüzdenden aralarında sinerjistik etkileşim söz konusudur.
Rubratoksinler, doğal koşullarda tek başlarına zehirlenmelerin nedeni olmaları pek seyrektir. Aflatoksinlerin toksitesini artırıp,tabloyu ağırlaştırırlar.
Rubratoksinlerler yapılan çalışmalarda:
- Anoreksi
- Dehidrasyon
- Deprasyon
- Kanlı ishal
- İmmunosuprasyon
- Ölümler
- Konjesyon ve hemoraji
- Karaciğerde büyüme,kanamalı nekrozlar
- Bursa fabriciusta atrofi
Patulin
Kanatlılarda mikotoksin problemi, Patulin birçok Penicillium ve Aspergillus türü mantarlarca sentezlenen bir mikotoksindir. Kanatlılarda tek başına hafif tokikasyona neden olmaktadır. Ancak civcivlerde kursak sulu içerik dolu, şiddetli askides, proventrikulus, taşlık, bağırsakta kanamalar bozuk şekilli ve ince kabuklu yumurtalar dikkati çeker. Eğer düşük dozda aflatoksinde olaya karışmışsa büyüme baskılanmıştır, sürüde gelişme sorunu yaşanır.
Mikotoksikosizten Nasıl Korunulmalı ?
Kanatlılarda mikotoksin problemi, gerek tahılların gerekse yağlı tohumların mantar infestasyonundan korunmak için; hasat öncesinden başlanarak tarlada, hasat zamanı, sonrası depolama ve nakil gibi işlemler ile yem hazırlama ve depolama sırasında aksatılmadan yapılacak işler ve alınacak önlemler bulunmaktadır. Bu işlem ve önlemlerin sürdürülebilir olması, sektörün her sorumlusunca aksatılmadan uygulanması gerekir. Böylece ham madde ve nihai ürün olan yemin mantar yükünün olabildiğince minimize edilmesi, besin değer kayıplarının önlenmesi, mikotoksin riskinin ortadan kaldırılmasında başarıya ulaşılmış olunur.
Teorikman yukarıda sıralananlar yapılması gereken doğrular olmasına rağmen, ne yazık ki pratikte zincirin başından sonuna kadar kesintisiz uygulamak söz konusu olmamaktadır. Bu da mikotoksikosiz sorununun Demokles’in Kılıç’ı gibi başımızın üstünde sallanması demektir.
Yem üreticisi olarak tohumluktan hasat sonuna kadar yem ham maddelerinde mantar saldırısını dolayısıyla mikotoksin kirliliğinin güvenli düzeyde tutulması için önlemler paketinin uygulanmasında her hangi bir müdahalemiz söz konusu değildir.
Peki, güvenli yem üretimi için biz neler yapabiliriz, uygulanabilir etkin önlemler neler olmalıdır?
- Alınan yem hammaddelerinin kuru,mantar ve mikotoksin yüklerinin güvenli sınırlar içinde olması
- Gerekirse hububatların kurutularak depolanması
- Rutubetsiz,serin,havadar,temiz silo ve ambarlarda depolanması
- Yem imalatı sırasında toksin bağlayıcı veya mikotoksin deaktivatörü preparat kullanılması
Toksin Bağlayıcılar Kullanılması
Kanatlılarda mikotoksin problemi birçok bağlayıcı madde yem hammaddesi ve/veya karma yemdeki mikotoksinlerin yakalanması ve böylece tüketen hayvanın etkilenmemesini amaçlayan fiziksel bir işlemdir.Bu amaç için perlit, zeolit, vermikulit gibi kil minareleri,aktif kömür,maya hücre duvarı ürünleri gibi adsorbant maddeler kullanılmaktadır.
Ancak:
- Kimi toksin bağlayıcı yeterli adsorbsiyon yapabilmesi için yeme yüksek miktarda katılması gerekir bu da yem formülasyonunu ciddi derecede olumsuz etkiler.
- Vitamin,mineral ve bazı besin elementlerininde bağlanması söz konusudur. Toksin bağlayıcıların adsorbsiyonun mikotoksine yönelik seçici özellikte olmasıdır. Diğer bir deyişle;vitamin,mineral,antikoksidial,büyütme faktörü vb besin elemenleri ile diğer katkı ve ilaçları bağlamaması gerekir.
- Mikotoksin bağlanması yeterince stabil olmamaktadır.
- Mikotoksinlerin molekül yapıları birbirlerinden farklı olmalarından bağlanmada sorunlar yaşanır.
- Kimi mikotoksinler suda kolay çözünen polar guruplara sahiptir.Bunlarda bağlanma gerçekleşebilir. Ancak dipolar guruplara sahip mikotoksinlerin bağlanmaları mümkün olamamaktadır.
- Yem hammaddelerinin ve /veya yemin hangi çeşitten mikotoksin(ler) içerdiği ve düzeyinin bilinmesi gerekir. Aksi takdirde rasgele kullanılacak bir bağlayıcıdan sonuç beklemek sürpriz sayılmalıdır.
- Toksin bağlayıcı olarak üretilen veya hazırlanan doğal ve sentetik bentonit kil olan hidratlı sodyum kalsiyum aluminosilikatlar (HSCAS) polar aktiviteye sahip aflatoksinleri selektif olarak bağlarlar.Buna karşın polar aktivitesi düşük fumonisin, okratoksin gibi dipolar mikotoksinleri sınırlı düzeyde bağlamaktadırlar.
- Maya hücre duvarı ekstraktları özellikle aflatoksinlere etkin olduğu bilinmektedir. Diğer toksinleri de belli düzeylerde bağlamaktadırlar.
Biyolojik Deaktivasyon ve Biyotransformayon
Dipolar olan T-2 toksin,HT-2 toksin,DON, vomitoksin, fusarenon, diğer Trikotesenler, zearelenon, fumonisin,okratosin gibi mikotoksinlerin klasik toksin bağlayıcıları güvenli düzeyde tutulamadığı bilinmektedir.
Bunların parçalanmaları,dönüşümsüz zararsız metabolitlere hale getirilmeleri gerekir. Bunun içinde inaktive edici biyoprotein ve biyolojik unsurlar kullanılmalıdır. Ancak rasgele preparatında bu görevi yapması olanaksızdır.
Bu ürünlerde aranan özellikler:
- Yem katıldığında stabil olmalı,peletleme ısısında aktivasyonunu kaybetmemeli
- Sindirim sisteminde aktivasyonu hemen başlamalı
- Hedef alınan mikotoksinler üzerinde nitelik ve nicelik açıdan etkin olmalı
- Deaktivasyon ve biyotranformasyon özellikleri yüksek ve yeni oluşan metabolitler canlı için zararsız olmalı
- Biyolojik tepkimeler geri dönüşümlü olmamalı
- Yem içindeki besin maddeleri ve katkılarla geçimli olmalı
Kanatlılarda mikotoksin problemi Önemli Notlar
Kanatlılarda mikotoksin problemi unutulması gereken önemli nokta; gerek toksin bağlayıcı gerek mikotoksin deaktivatörü ve biyotansformatörüler sindirim kanalıdaetkinliklerini gösteririler.
Mikotoksinleri tek aktif maddeyle şu veya bu şekilde bertaraf etmeye çalışmak çoğu kez yeterli olmamaktadır. Canlıda oluşturduğu hasarların,lezyonların önlenmesi, azaltılması gerekir. Keza baskılanan immun sistemin aktive edilmesine ihtiyaç vardır. Tüm bu ihtiyaçları karşılayacak, yani mikotoksinleri bağlayıcı, deaktive ve biyotrasformeedici, canlının bağışıklık sistemini hareket geçiren, oluşan hasar ve lezyonları onaramaya çalışabilmelidir.
Mikotoksinlerin sayılan bu olumsuzlarına cevap verecek kombine ürünlerin kullanılması gerekir.
Bu ürünlerin kimi özellikleri şöyle sıralanabilir:
Mikotoksin bağlayıcı sinerjistik mineral karışımı, deaktive edici biyolojik unsur, solunum,sindirim sistemi ve karaciğer membranlarının hasarlarını gideren, karaciğer hücrelerindeki toksin reseptörlerine bağlanarak mikotoksinlerin buralara tutunmasını engelleyen bitkisel ektrat karışımı fitojenik unsurlar, canlının doğal bağışıklık reaksiyonlarını kuvvetlendirip, bağışık sistemini uyararak immun baskılanmanın etkisini azaltan fikofitik unsurlar olmak üzere dört kompenetli bir kombinasyondur.
- Bileşimdeki 4 ana unsur hayvanları mikotoksikosisten korur.
- Yemde bulunan mikotoksinlerin neden olduğu karaciğer ve sindirim sistemi membranlarındaki hasarları azalma
- Karaciğer hücrelerine toksin bağlanmasını engelleme
- Mikotoksinlerin neden olduğu yangı ve lezyonların mimimize edilmesi.
- Yemde bulunan mikotoksinlerin yol açtığı immun sistemdeki olumsuzlukları ortadan kaldırılmasında yardımcı olur.
Bir başka alternatif; mikotoksin bağlayıcı sinerjistik mineral karışımı, deaktive edici biyolojik unsur, biyotransforme özellikli ve deaktive edici biyoprotein, solunum,sindirim sistemi ve karaciğer membranlarının hasarlarını gideren, karaciğer hücrelerindeki toksin reseptörlerine bağlanarak mikotoksinlerin buralara tutunmasını engelleyen bitkisel ektrat karışımı fitojenik unsurlar, canlının doğal bağışıklık reaksiyonlarını kuvvetlendirip, bağışık sistemini uyararak immun baskılanmanın etkisini azaltan fikofitik unsurlar olmak üzere beş kompenetli bir kombinasyondur.
Bu tür kombinasyonlar;yem birden fazla mikotoksilerce yüksek düzeyde kontamine olduğunda ve damızlık sürülerin yemlerinde tercih edilmelidir.
- Polar ve dipolar tüm mikotoksinlerin kontaminasyonuna bağlı sorunların bağlama ve biyotranformasyonla tözümü
- Yemde bulunan mikotoksinlerin neden olduğu karaciğer ve sindirim sistemi membranlarındaki hasarları azalma
- Karaciğer hücrelerine toksin bağlanmasını engelleme
- Mikotoksinlerin yol açtığı immun sistemdeki olumsuzlukları ortadan kaldırılmasında yardımcı olma
- Mikotoksinlerin neden olduğu fertilite sorunlarının önlenmesi.