Kanatlı Yetiştiriciliğinde Altlığın Önemi

Kanatlı Yetiştiriciliğinde Altlığın Önemi

Kanatlı yetiştiriciliğinde altlığın önemi geçmişten günümüze değin olduğu üzere günümüzde de dünya nüfusu artmaya devam etmekte olup, bu artış hızına paralel şekilde gıda üretiminde artması gerekmektedir. Özellikle insanların hayati fonksiyonlarını sorunsuz bir şekilde devam ettirebilmesi adına tüketiminin zorunluluğu bulunan proteinlerin insanlar adına toplam protein tüketiminin 1/3’ ünün hayvansal olarak sağlanması gerekmektedir. Mevcut zorunlu olan bu ihtiyaçlarının sağlanması adına besleyiciliği ve üretim süresinin kısalığıyla öne çıkan kanatlı eti ve yumurtasının üretimi öne çıkmaktadır. Tüm bu koşullar neticesinde hayvansal üretim uygulamalarında konvansiyonel üretim sistemleri bırakılarak yerine daha yoğun üretimlerin gerçekleştirilebileceği yani birim alandan daha yoğun üretimlerin sağlanabileceği üretim sistemlerine geçilmiş durumdadır. Besin endüstrisinin bu yoğun üretimi neticesinde meydana gelebilen olumsuz çıktıların çevreye ve insan sağlığına olumsuz etkileri yavaş yavaş fark edilmeye başlanmış ve netice olarak insanları daha çevre dostu ve sürdürülebilir üretim yöntemleri arayışına sevk etmiştir (Öztürk ve ark., 2013).

İnsanların beslenme ihtiyaçları arasında en önemli maddelerden olan protein ihtiyacının karşılanmasında tavuk eti ve tavuk yumurtasının payı büyük önem arz etmektedir. Ülkemiz koşulları değerlendirildiğinde ise tavuk eti ve yumurtasının üretim maliyetlerine bağlı olarak yüksek fiyatlandırılmaları sonucunda tüketim endekslerinin henüz istenilen seviyelere ulaşmamış oldukları görülebilmektedir (Poyraz ve ark., 1990).

Kanatlı yetiştiriciliği dünya nüfusuna paralel olarak artan tüketim değerlerini karşılayabilmek adına geçmişten günümüze kadar hızla artmakta ve büyüyen bir endüstri halini almaktadır. Üretim stoklarının arttırılması adına yapılan ve geliştirilmeye çalışılan çevresel koşullardan en önemlisi, üretimde kullanılan altlık malzemeleri ve bunların performanslara etkileridir. Altlık materyalleri ile ilgili yapılan geçmiş çalışmalar incelendiğinde bu çalışmaların daha çok hayvanların performansları üzerine odaklandıkları görülmektedir. Günümüz çalışmaları incelendiğinde ise bilimsel araştırmaların daha çok kullanılan altlık materyalinin amonyak salınımı, su tutma kapasitesi, nem tutma kapasitesi gibi fiziksel ve biyokimyasal süreçlere odaklandığı ortaya çıkmaktadır (Shanmugasundaram ve ark., 2012).

Bir tavuk işletmesinin üretimini karlı bir şekilde devam ettirebilmesi için işletme henüz kurulmadan önce gerekli planlamaların yapılması gerekmektedir. İyi olarak tanımlanabilecek bir kümesin yapısına bakıldığı zaman tavukları hava şartlarının olumsuz etkilerinden koruyabilen ve optimum çevre koşullarını sağlayarak bakım ve besleme işlemlerinde kolaylıklar sağlayabilen dolayısıyla iş gücünde de tasarruflar sağlayabilen işletmeler kastedilmektedir. Bu yönüyle değerlendirildiğinde kümes yapıları henüz planlama aşamasında kışın soğuğun yazın ise sıcağın olumsuz koşullarından hayvanları koruyabilecek şekilde tasarlanmış zemin, duvar ve diğer yapı elemanlarını kapsayacak bir planlama gerektirmektedir. Bu şekilde kurulumu yapılan işletmelerin uzun vadede karlılıklarını koruması ya da artırması mümkün olmaktadır (Özdemir ve Poyraz, 1997).

Derin altlıklı yetiştiriciliğin kullanıldığı sistemlerde altlık kalitesinin bozulmasına bağlı olarak ayak ve çeşitli vücut bölümlerinde bozulmalar ile solunum yolu problemleri gelişebilmekte, bu durum neticesinde yetiştiriciler tarafından alternatif yetiştiricilik sistemleri arayışları ortaya çıkabilmektedir. Alternatif yetiştiricilik sistemlerine bakıldığında ise özellikle ızgaralı sistemlerin yetiştiriciler tarafından tercih edildiği ve bu sistemin yeni teknolojik unsurlarla desteklendiğinde bahsi geçen ayak tabanı yaralanmaları ya da vücut bölümü hasarlarını azalttığı gelişmeler kaydedilebilmiş durumdadır. Ancak mevcut alternatif sistemlere yönelinmesi yerine altlık materyallerinin kaliteli seçilerek kontrollerinin sürekli şekilde sağlanması yetiştiricilik adına hem ekonomik hem de üretim kalitesini artırıcı yönde gelişmelere olanak sağlayabilecektir (Çetin ve ark., 2018).

Kanatlı kümeslerinde amonyak yayılımı ve kümes ortamında amonyak birikimi, hayvan refahı, çalışan işçilerin sağlığı ve atmosfere yayılarak çeşitli çevre sorunlarına neden olması nedeniyle oldukça ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Kanatlı endüstirisinde bu önemli sorunu azaltmak ya da olabilecek en az seviyeye indirgemek adına amonyak salınımını ve emisyonunu azaltıcı alüminyum sülfat, sodyum bisülfat gibi altlık katkı maddeleri olan çeşitli kimyasal bağlayıcılar kullanılmaktadır. Ancak bu kimyasalların her üretim döneminde tekrarlanması etkinliğinin koruması açısından önem taşımaktadır (Timmons ve ark., 2011).

Üretimde bulunan işletmeler tarafından altlık malzemelerinin birkaç üretim dönemi boyunca kullanılması ekonomi ve karlılığın sağlanabilmesi adına tercih edilebilmektedir. Yapılan araştırmalar yeni altlık malzemesi yerine kullanılmış olan altlığın yeniden üretimde kullanılmasının canlı ağırlık, yemden yararlanma ve yem tüketimi parametrelerine olumlu etkileri olduğunu ortaya çıkarmıştır. Aynı altlığın tekrar kullanılması 1 yılda tüketilecek altlık materyali miktarını %55 oranında düşebilmekte; bunun yanı sıra yeni altlıkla kümesi hazırlama, eski altlığı alt-üst ederek çevirme ya da işlemsiz olarak tekrar kullanmada sarfedilen işgücü değerlendirildiğinde sırasıyla 256, 64 ve 2 saat olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca kümesin yeni üretim dönemine hazırlanmasında kaybedilen üretim dönemleri arası süreler altlık yeniden tekrar kullanıldığında 14 günden 4 güne kadar inebilmekte ve bu durum yıllık üretim miktarını yılda yaklaşık olarak %40 oranında artırabilmektedir (Poyraz ve ark., 1990).

Kanatlı yetiştiriciliğinde altlığın önemi bu yönleriyle değerlendirildiğine kanatlı üretiminde altlık materyallerinin oldukça güçlü bir çevresel parametre olduğu ve altlık kalitesinin performans değerleriyle doğrudan ilişki içerisinde olduğu anlaşılmaktadır.

Kaynakça

Exit mobile version