İnekler konuşur, inekler bize birçok şeyi anlatırlar. Zaten, insanlarda bile, uzmanların görüşüne göre, iletişimin %30 ’u sözlü, %70 ’i ise vücut diliyle olurmuş. İnekler ise vücut dillerini yüzde yüz kullanarak iletişim sağlarlar.
İneklerin vücut diliyle bize anlattıklarının başında herkesin bildiği, kızgınlık belirtileri gelmektedir. Bu belirtiler ineklerin konuştuklarını gösteren başlıca delillerden biridir. Ancak; tercüme edebilirsek, buna benzer konularda ineklerin ifade ettiklerini anlayabilir, onların lisanlarından anlarsak bakım, besleme, konfor gibi ihtiyaçlarını daha iyi karşılarız. Bu ihtiyaçların karşılanmış olması bir çeşit “koruyucu hekimlik” hizmeti olarak bizlere olumlu şekilde geri döner.
İnekler Konuşur, Konuşuyor
İneğin vücut dilinden anlamanın yolu onları izlemektir. İzledikten sonra ise, sıra vücut dilinin tercümesine gelir. Yemlik önünde ikinci sıra yapan inek “yemlikte yeterince yer yok. Açım, ama yemliğe yanaşamadım” der. Yatıp, geviş getiren inek mutludur. Ayakta duran, ya da yatma yerine gidip ayakta duran inek” yatak yerimi beğenmiyorum, dar, ıslak veya kalkarken bana problem yaratıyor” şeklinde mesaj vermektedir. Yemliğe gittiği ve önünde yem olduğu halde etrafa bakan inek “yemi beğenmedim” demektedir. Yem kötü kokulu, silaj kötü yönde ekşimiş, saplar aşırı uzun, yem nemsiz olabilir. Buna rağmen yem içerisinde sürekli araştırıp, karıştıran inek aşırı acıktığı halde ağzına göre bir yem bulamadığını anlatır. Yemlikte ikinci sıra oluşturan inek görüyorsak yemlik mesafesinin hayvan başına 60 cm’den az olduğu, yemlikte boş bakışlarla etrafa bakıp yemle ilgilenmeyen inek görüyorsak ineğin yemi beğenmeme sebeplerinin neler olduğu konusunda inceleme yapmamız gerektiği ortaya çıkar.
Çok zayıf inek veya çok şişman inek her zaman ”ben döl tutmayacağım” demektedir. Çok zayıf ise “beni beslemekte başarılı değilsin, ama bir de benden yavru istiyorsun” diyen inek, aşırı yağlı ise “döl tutturamadın, ama halen beni eski günlerdeki çok süt veriyormuşum gibi besliyorsun, ben yemimi o günkü gibi yemeye devam ediyorum, ancak sütüm o günlerdeki kadar çok değil, o sebeple yağlanıyorum” diye şikayet etmektedir.
İnekler doğumdan önce yemlerini az tüketmeye başlarlar. Doğuma yakın son birkaç gün rahimin yavru sebebiyle aşırı büyümesi işkembe hacmini azaltacağından iştah azalması normaldir. Ancak; bu durum iyice iştahsızlık tarzında belirgin haldeyse inek bize “doğumdan sonra başına iş açabilirim, bana özen göster” şeklinde sinyal vermektedir. Doğum öncesi iştahı kesilen ineklerin doğum sonrası mastitis, metritis olma ihtimalleri daha yüksektir.
İnekler sağım sonrası doğruca yemliğe yönelirler. Sağımdan çıktıktan sonra yemliğe gitmeyen, özellikle yatmaya giden inekleri gözleyelim. İnek ”benim bir derdim var, canım yemek istemiyor” demekte ve bize gizli asidoz, gizli ketosis, gizli hipokalsemi veya topallık yönünden muayene edilmesinin doğru olacağını ifade etmektedir.
Bazı tahliller de ineklerin tercüme edilmesinde yarar sağlar. Örneğin Kaliforniya Mastitis Testinin (CMT) gizli mastitisi ortaya çıkardığı gibi veya keton ayıraçlarının ketosisi ortaya çıkardığı gibi. Keton testi yapılması ile ketosis ortaya çıkarsa inek ”beni yanlış besliyorsun, işler kötü, yemleme hatası var” diye adeta bağırmaktadır. Hatta Ketosis ilerlerse inek gerçekten sinirlenip, bağırabilir.
İnek yemlikte birçok sap, saman, yenilemeyecek kısımlar bırakırsa ”beğenmedim” diyor. Yatmak varken ahır dışında geziniyor veya pencereye, kapıya yakın yerlerde duruyorsa içerisinin havasını beğenmiyor. Sırtını kamburlaştırarak yürüyorsa “ayaklarım ağrıyor” , kızgınlık sonrası kan getiriyorsa ”kızgınlık dönemim geçti, beni tohumlamak için geciktin” demek istiyor.
İneklerin barınak içerisinde sosyal yaşamları vardır. Dikkat edilirse inekler yatarken ve sağıma giderken arkadaş seçerler. Sağımda aynı ineklerin birlikte sağıldıklarına çoğu kez tanık olmuşuzdur. İnekler gerekmedikçe gruplarından ayrılmamalıdırlar. Onlar bunu bize “beni arkadaşlarımdan ayırma” diyerek belli ederler.
İneklerin önünde “açık büfe” tarzında yem bulundurulmalı ve “artmayınca yetmez” kuralının geçerli olduğu unutulmamalıdır. Özellikle sağım dönemi başında ineklerin ihtiyaçları yüksektir. Bazen, yem artmış gibi görünebilir. Bu durumda yemlikteki “artan” yemin gerçekten yenilebilecek şeylerden ibaret olup olmadığı kontrol edilmelidir. Yoksa ineğin
“beğenmedim” dediği kısımları boş yere önünde tutmak doğru bir yaklaşım olmaz.
Dışkıların zaman zaman bir elekten geçirilip, yıkanması, elek üstünde kalan kısımların incelenmesi ineklere tercüman olur. Eğer eleğe konularak yıkanan dışkıda, elek üzerinde sindirilmemiş otlar, yonca sapları veya saman görürsek bu durum ineğin bize “midem ekşiyor, sindirim problemim var” dediğini gösterecektir. İşkembesinde asidoz oluşan, selüloz sindirimi aksayan ineklerin dışkıları böyle sonuç verir.
Görüldüğü gibi inekler konuşur inekleri gözler, gözlediklerimizi yorumlayabilirsek onların konuştuklarını anlayabiliriz. Ufak tefek tercümelere ihtiyaç duyulsa da ineklerin hareketleriyle çok şey ifade ettikleri bir gerçektir. Anlamak için iyi gözlem ve gözlemlerin değerlendirilmesi yeterlidir.
İnekler Konuşur, İnekler Konuşuyor
Yeter ki siz dinleyin!!!