Düve Mastitisleri, süt hayvancılığın modern şartlarda yapıldığı işletmelerde, mastitis kontrol programlarının oluşturulması, karlı bir hayvancılık için zorunluluktur. Genellikle bu programlar, inekler için geliştirilmiş olmakla birlikte, son zamanlarda düvelerde gerek doğum öncesi subklinik, gerekse doğumu izleyen ilk 14 günde klinik mastitis prevalansındaki artış, meme sağlığı kontrol programlarının düveler içinde oluşturulması zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır.
Düveler, sütçü sürülerin genetik geleceği ve verimliliğidir. Sürüde önemli miktarda mastitisli düve bulunduğunda, memede sürekli bir hasar, toplam süt verimi ve kalitesinde düşme ile, tüm sürü sağlığında önemli problemler ortaya çıkar.
Düvelerde, meme gelişimi büyük oranda, ilk gebelik sırasında tamamlanmakla birlikte, yetiştiriciler düvelerin memelerini sağıma ya da klinik mastitis gelişinceye kadar, pek gözlemlememektedir. Şayet, memede subklinik bir enfeksiyon şekillenirse, meme parankiminde yıkım başlamakta, zamanla birlikte yıkım oranı artmaktadır. Subklinik mastitis farkedilmediği için tedavi edilmemekte, fark edildiği zaman ise tedavide geç kalındığı için tedavinin etkinliği azalmaktadır. Bu durum düvelerin gelecek laktasyon dönemlerinde, süt verimlerini önemli derecede etkilemektedir.
Düve Mastitisleri subklinik meme içi enfeksiyona, doğum öncesi dönemde bile rastlanabilmektedir. Ayrıca doğumdan sonraki postpartum ilk 2 hafta içinde, düvelerde rastlanan mastitis insidensi ineklerinkinden daha yüksektir.
Düveler, meme dokusunda sekresyon yapımı başladığı gebeliğin 6-7. ayından itibaren patojenlere duyarlıdır.
Düvelerde mastitis olmayacağına dair eski düşünce yanlıştır. Günümüzde sürülerde en önemli mastitise neden olan patojen kaynaklarından birisi olarak, sürüye yeni satın alınıp sokulan düveler gösterilmektedir. O nedenle sürüye yeni bir düve sokulmadan önce, mutlaka mastitis yönünden kontroller yapılmalı ve bakteriyolojik yönden negatif olduğu tesbit edilen düveler sürüye katılmalıdır. Bu konuya özen göstermeyen işletmelerde, tank somatik hücre sayısının artacağı, süt kalitesinin düşeceği ve sürüde klinik mastitis oranında artış olacağı unutulmamalıdır.
Düvelerde mastitise bağlı ekonomik kayıp gelişmekte olan ve süt sentezi yapacak dokuların büyük çaplı hasarı nedeniyle, yaşlı ineklere oranla daha fazladır. Yapılan bir araştırma sonucunda, sürüdeki düvelerin %8-90’ının sağım öncesi birkaç kez, değişik meme enfeksiyonları geçirdiği belirtilmiştir. Bu oran sıcak, nemli iklimlerde ve yaz ayları boyunca sağılan düvelerde daha yüksek olmaktadır. Araştırıcılar, özellikle yaz aylarında, düvelerin mastitis yönünden sürekli izlenmesi gerektiğini belirtmektedir.
Düve Mastitisleri, düvelerde gebeliğin son 1/3’lük döneminde, meme enfeksiyonlarının sıklığı artmakta, ancak doğumla birlikte bu enfeksiyonlardan bir kısmı, spontan iyileşme göstermektedir. Spontan iyileşme sonrası, enfekte meme lobu sayısı azalmaktadır. Düvelerde gebeliğin son döneminde meme içi enfeksiyon oranındaki artış, meme alveoler dokularının ve kanal sisteminin gelişmesine bağlanmaktadır.
Düvelerde genellikle mastitise bakteriler neden olmaktadır. Subklinik ve klinik mastitise yol açan mikroorganizmalar bölgeye, ülkeye ve mevsime göre değişiklik göstermekle birlikte, en sık izole edilen patojen, koagulaz negatif stafilokoklardır. Oysa koagulaz negatif stafilokoklar, inekler için ikinci derecede önemli bir patojen olarak kabul edilmektedir. KNS’ler meme derisi florasının fırsatçı bakterileridir. Koagulaz negatif stafilokokların neden olduğu mastitisler genellikle kısa sürelidir. Oysa S. aureus ve non-agalaktik streptokokların neden olduğu meme içi enfeksiyonlar, sıklıkla laktasyon döneminde şekillenir, uzun sürelidir, süt verimini olumsuz etkiler ve somatik hücre sayısında artışa yol açar.
Düvelerde mastitislerin oluşmasında birtakım hazırlayıcı ve yapıcı faktörler rol oynamaktadır. Bu faktörler; düvenin bireysel özellikleri, bakım-besleme, çevre koşulları ve mikroorganizmalardır.
Düvelerde Mastitislerden Korunma
Çiftliklerde oluşturulan mastitis kontrol programları, laktasyondaki genellikle ineklere yöneliktir. Düveler için ise çok az işletmede meme sağlığı kontrol programları uygulanmaktadır. Düvelerde süt üreten dokular büyük oranda ilk gebelik sırasında geliştiğinden, ileri laktasyon dönemlerinde arzu edilen süt veriminin alınabilmesi için, düveler mastitis etkenlerinden özenle korunmalıdır.
Düvelerde klinik ve subklinik mastitise neden olan çok sayıda risk faktörü bulunmaktadır. Mastitise neden olan faktörlerin önceden bilinmesi, mastitisin kontrolü ve gerekli koruyucu önlemler açısından önemlidir. Düvelerde meme sağlığına ilişkin risk faktörleri (meme hijyeni, düvelerin inekler ile bir arada tutulması, meme ödemi, düvelerin barındığı bölümler gibi) mutlaka ortadan kaldırılmalı veya etkileri azaltılmalıdır. Düvelerde meme sağlığı kontrol önlemleri, tedaviden daha çok yönetsel faktörleri içermektedir.
Bu önlemler;
1.Çevrenin Düzenlenmesi
Düveler için hazırlanan meme sağlığı kontrol programları, meme başında bulunan mastitise neden olabilecek bakterilerin sayısını azaltmaya yönelik planlanmalıdır. Yeni doğan buzağıların barınakları ve düve bölmelerinin temizliği bu bakımdan önemlidir. Bu nedenle düve barınaklarında uygun altlık kullanılmalı, altlık temiz, kuru ve rahat olmalıdır. Düvelerin yattığı arazi ve meraların çamurlu olması engellenmelidir. Padoklar iyi drene edilmeli, su birikintisi, akarsu ve su kanallarından uzak olmalıdır. Kirli, nemli veya çamurlu ahırlar, araziler ve meralar meme başlarına sürekli bakteri kolonizasyonuna neden olacaktır.
2.Hijyenik Önlemlerin Alınması
Meme hijyeninin kötü olması, düvelerde meme içi enfeksiyon prevalansında önemli artışa yol açmaktadır. Bu sürülerde düvelerin yattıkları yerlerin temiz ve kuru tutulmasına özen gösterilmeli, doğum bölmeleri dezenfekte edilmeli ve doğumdan sonra altlıklar değiştirilmelidir.
Meme içi enfeksiyonlardan korunmak için, meme başına bakterlerin kolonizasyonu engellenmelidir. Bu amaçla ineklerin memeleri sağım sonu antiseptikli solüsyonlara daldırılmaktadır ve bu yöntem ineklerde meme içi enfeksiyon insidensini önemli ölçüde azaltmaktadır.
3.Eksternal ve İnternal Meme Başı Kaplayıcıların Kullanılması
Eksternal meme başı kaplayıcıları irritan olmayan, lateks, akrilik veya polimer bazlı bir film olup, meme başını film tabakası gibi kapatarak, meme başı kanalından bakterilerin memeye girişini engellemektedir. Düvelerde meme başı kaplayıcılarının mastitis prevalansını nasıl etkiledikleri konusunda yürütülen bir araştırmada, meme başlarına doğumdan 10 önce meme başı kaplayıcıları uygulandığında (gerekirse tekrarlanır) meme içi enfeksiyon oranı %19, önemli mastitis patojenleri ve çevresel streptokoklara bağlı meme içi enfeksiyon oranının ise, sırasıyla %40 ve %50 oranında azaldığı belirlenmiştir.
Laktasyon sonunda, meme başı kanalı yoluyla meme içine uygulanan bizmut subnitrat içeren meme başı kaplayıcılar, meme başı kanalını ve sinusunu kapatarak, meme başından mikroorganizmaların girişini engellerler ve bu nedenle klinik mastitis insidensini azaltır.
Yapılan çalışmalarda bazı ineklerin kuruya çıkarılmayı izleyen 6. haftanın sonunda veya daha ileri dönemlerde, meme başı keratin tabakasının tam olarak oluşmadığı belirlenmiştir. Meme başı keratin plağın tam olarak oluşmadığı veya yetersiz oluştuğu inekler, yeni meme içi enfeksiyonlar açısından risk altındadır. Düvelerde de inekler kadar yüksek oranda olmasa da, meme başı keratin plağın yetersiz oluşması sözkonusudur. Bu durumda meme başı kanalı tam olarak kapanamayacağı için, pre-partum dönemde mastitis riski yüksek olmaktadır. Bir araştırma sonucunda doğumdan 40 gün önce meme başı kaplayıcıları (internal) uygulanan düvelerde, postpartum dönemde meme içi enfeksiyon prevalansı düşük bulunmuştur. Meme başı kaplayıcılarının, meme başı kanalından bakteri girişini engelleyerek, meme içi enfeksiyon oranında önemli düşüşe yol açtığı düşünülmektedir. Ayrıca bu maddeler, meme başını iyice kapatarak meme başından süt sızmasını da engellemektedir.
Meme içi kaplayıcılarının etkili olabilmesi için, uygulama sırasında memenin temizliği, uygulama sonrası meme başının dezenfeksiyonu ve düvelerin barındıkları yerlerin hijyenik koşulları oldukça önemlidir.
4.Aşıların Kullanılması
Günümüzde birçok enfeksiyöz hastalıktan korunmak için aşılar sıklıkla kullanılmaktadır. Aşılama ile immunolojik yanıt artırılmaya çalışılarak, hastalıktan korunmak amaçlanmaktadır. Aşılar çevresel ve bulaşıcı patojenlere bağlı meme içi enfeksiyonların önlenmesi ve somatik hücre sayısını azaltmak bakımından etkilidir.
5.Doğum Öncesi Sağım
Düvelerde beklenen doğum zamanından yaklaşık iki hafta öncesinden başlanarak, günde 2 veya 3 kez yapılan sağım, meme sağlığı üzerine olumlu etki yapmakta, süt kalitesini arttırmakta, doğum sonrası dönemde ise klinik mastitis riski ve somatik hücre sayısını azaltmaktadır. Doğum öncesi sağımın meme sağlığı ve süt kalitesi üzerine etkisi, meme ödemini önlemesi veya şiddetini azaltmasına bağlanmaktadır.
Resim. Bir düvede memede şekillenmiş ileri derecede ödem.
Düvelerde mastitis insidensini azaltmanın bir başka yolu da düvelerin sağım alanına, kalabalığa ve ağrıya uyum sağlanmasıdır. Bu amaçla düveler sağımhaneye alınmadan 1-2 gün önce bekleme bölümüne getirilmeli, daha sonra izleyen günlerde sağım alanına alınmalı, ilk birkaç gün düvelerin meme başları temizlenerek kurulanmalı ve bu şekilde sağıma alıştırılmalıdır. Bu uygulamalardan ancak birkaç gün sonra sağım başlıkları takılarak makinalı sağıma geçilmelidir. Bu uygulama, özellikle doğum sırasında önemli oranda mastitis problemi olan sürülerde önerilmektedir. Bununla birlikte, doğum öncesi sağılan düvelerin kolostrum sentezlenmeyeceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, yeni doğan buzağıların hastalıklara karşı immunglobulin ihtiyacını karşılamak için, daha önce doğum yapmış ineklerin kolostrumları dondurularak saklanmalı ve ihtiyaç duyulduğunda buzağılara verilmelidir.
6.Sinekler ile Mücadele
Bazı sinekler mastitise neden olan bakterilerin taşınmasında vektördür. Sinekler aynı zamanda meme başında kolonize olabilen birçok mastitis patojenini taşıyabilmektedir. Bu nedenle düveler laktasyonda veya kuru dönemde olan ineklerden ayrılmalıdır. Sineklerin üreyebileceği alanların engellenmesi, sinek kontrolünde alınması gerekli yöntemlerden birisidir. Sinekler, ahırda ve bölmelerde bekletilen bozuk yemler veya gübrelerde, dışarıda ise su birikintileri, göletler gibi alanlarda üremektedir. Bu nedenle mutlaka sinekler ile bu alanlarda gerekli mücadele yapılmalıdır.
Sinek kontrolü yapılan sürülerde, çevresel streptokoklar, S. aureus ve KNS’lere bağlı mastitis insidensi, önemli oranda düşmektedir. Sürülerde sinek kontrol yöntemleri farklılık göstermekle birlikte, piretrin içeren insektisidler, daha çok tercih edilmektedir. Bazı sürülerde sineklerin kontrolü amacıyla sağım öncesi bekletme salonlarında, sinek kovucu ürünler bulundurulmaktadır. Yapılan bazı çalışma sonuçlarında bazı sineklerin piretrine ve organofosfatlara karşı direnç kazandıkları bildirilmiştir. Bu nedenle bu sinekler ile mücadelede insektisidlerin belirli aralıklar ile değiştirilmesi direnç gelişimini önleme açısından önemlidir.
7.Düvelerin veya Buzağıların Birbirini Emmesinin Engellenmesi
Başka ineği emen bir buzağı ya da inek şayet o ineğin memesi enfekte ise ağız yolu ile aldığı etkeni, başka bir ineğin memesine bulaştırabilmektedir. Özellikle de birbirini emme alışkanlığının yaygın olduğu işletmelerde S. agalactia kaynaklı mastitis riski yüksektir.
Resim. Bir düvenin bir başka düveyi emmesi.
Bir arada tutulan yani toplu barındırılan buzağılarda emme davranışları devam ettiğinden, bir başka buzağının memesini emerek, gelişimini tamamlamamış meme dokusuna mastitis patojenlerini bulaştırabilmektedir (çünkü buzağıların ağzında mastitis patojenleri yaşarlar). S. agalactia içeren sütü emen bir buzağı, başka bir buzağının memesini emer ise o buzağının memesine etkeni bulaştırmaktadır. Bu durum, buzağıların ileriki yaşamlarında (düve olduklarında), mastitise neden olabilmektedir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere buzağılara asla mastitisli memeden veya memelerden alınan süt içirilmemeli ve birbirlerini emmeleri engellenmelidir. Bu problemi önlemek için bazı yönetsel önlemlerin (buruna halka takılması veya ayrı bölümlerde tutma) alınması gereklidir ve bu yol ile mastitis riski önemli oranda azalmaktadır.
8.Düvelerin Yetişkin İneklerden Ayrılması
Doğumdan önce düvelerin inekler ile aynı barınakta tutulması, klinik mastitis riskini arttırmaktadır. Buna karşı doğum öncesi dönemde ineklerden ayrı bölümlerde tutulan düvelerde, klinik mastitis prevalansı düşmektedir. Klinik mastitis prevalansındaki azalma, yetişkin ineklerden düvelere patojenlerin bulaşma riskindeki azalıştan kaynaklanmaktadır.
9.Güç Doğum ve Peripartum Hastalıkların İnsidensini Azaltma
Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda güç doğum geçiren düvelerde daha sık klinik mastitis şekillendiği belirtilmiştir. Ayrıca retentio secundinarum ve hipokalseminin de klinik mastitis açısından risk faktörüdür. O nedenle işletmelerde güç doğum, retentio secundinarum ve hipokalsemiyi önlemek için mutlaka gerekli yönetsel önlemler alınmalıdır.
10.Doğum Yaptığı Yaş
Düvelerde doğum yaşı ile klinik mastitis insidensi arasında bir ilişki vardır. Normalden daha büyük yaşta doğum yapan düvelerde klinik mastitis riski azalmaktadır. İleri yaşta ilk doğumunu yapan düvelerde, takip eden laktasyonda süt veriminin de yüksek olduğu bildirilmektedir.
11.Mastitisli Süt ile Besleme
Mastitisli süt ile beslenen buzağıların, düve olduklarında S. agalactia’ya bağlı meme içi enfeksiyon riskiyle karşı karşıya oldukları belirtilmektedir.
Yapılan bir epidemiyolojik çalışmada mastitisli ineklerin sütünü emen buzağılar ileri yaşlarda doğum yaptıktan sonraki ilk laktasyon döneminde klinik mastitis insidensinin arttığı bildirilmiştir. Mastitisli süt ile buzağıların beslenmesinin sadece yaşamın ileriki döneminde meme sağlığı üzerine etkisi dışında, süt ile birlikte antibiyotik alma ve bu antibiyotiklere karşı direnç gelişimi gibi başka olumsuzlukları da vardır. Ayrıca buzağılara mastitisli sütün verilmesi ile Mycobacterium avium ve paratuberkülozis transferi olabilmektedir. Bu açıklanan sebeplerden ötürü mastitisli sütler, buzağılara asla verilmemelidir.
12.Sürüye Yeni Katılan Düveler
Sürüye yeni katılan düveler, sürü için mastitis veya diğer bulaşıcı hastalıklar bakımından önemli bir risk faktörüdür. Bu nedenle modern hayvancılıkta ister inek, isterse düve olsun, sürüye dışarıdan her türlü yeni hayvan girişi yasaktır. İşletmeler dışarıya bu anlamda kapalıdırlar ve kendi sürülerini kendileri yetiştirir. Ancak sürüye yeni inek veya düveler sokulacak ise mutlaka gerekli testler yapılmalı ve sonucuna göre yeni hayvanların sürüye katılmasına karar verilmelidir.
Bu konuda bir başka önemli nokta ise sürüye satın alınan düve veya ineklerin sürüye ne zaman sokulacağıdır. Doğumuna kısa bir süre kalan (ideal olan hiç sokulmaması, sokulması gerekiyor ise en geç doğuma 20 gün kala) düve ve ineklerin çevre değiştirmesi mastitise duyarlılığı arttırmaktadır.
Bazı süt üreticileri ve veteriner hekimler, düvelerden mastitis varlığının tespiti için örnek almanın meme başı keratin tabakasını bozarak, yeni enfeksiyonlara yol açabileceğinden endişelenmektedir. Daha önce yapılan ve benim de yaptığım çalışmalar sonucunda örnek alma öncesi meme başının dezenfeksiyonuna dikkat edildiğinde ve sonrası meme başlarının dezenfeksiyonu yapıldığında meme başından bakteriyolojik muayene için örnek almanın, yeni meme içi enfeksiyon oluşum oranı üzerine hiçbir olumsuz etkisinin olmadığı görülmüştür.
Sürüye satın alınarak yeni katılan her düveden, doğum sonrası bakteriyolojik kültür yapılmalı ve test sonucu negatif çıkan düveler diğer sağmal ineklerden ayrı bir bölümde tutulmalıdır. Düveler doğum sırasında dezenfekte edilmiş, temiz ve kuru bir ortamda bulundurulmalı ve yeni doğum yapmış ineklerin dolaştığı meralar, gölet ile bataklık gibi alanlardan uzak olmalıdır. Aynı zamanda küçük bir alanda fazla sayıda düvenin toplanması engellenmeli ve gölgelik alanlar yeterli büyüklükte olmalıdır. Ayrıca düveler kuruya çıkarılan ineklerden ayrı bölümlerde tutulmalıdır. Bu önlem düvelerin meme başında lezyon bulunan ineklerle temas etmesini, dolayısıyla etkenin bulaşma olasılığı azaltacaktır.
13.Meme Ödeminin Önlenmesi veya Etkisinin Azaltılması
Düvelerde meme ödemi klinik mastitis için önemli bir risk faktörüdür ve meme ödeminin kontrolü, klinik mastitis insidensinde önemli oranda azalmaya yol açmaktadır. Düvelerde meme ödemi risk ve şiddetini artıran birçok faktör bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri pre-partum dönemde aşırı enerji, potasyum veya sodyum alınması, ilk buzağılama yaşının büyük oluşu, buzağının erkek olması ve doğumun kış aylarına denk gelmesidir.
Düve Mastitisleri konusundaki bilgileri özetlersek;
- Düvelerde mastitis için risk faktörleri ineklerden farklılık göstermektedir. Bu nedenle düvelerde mastitis riskini ve somatik hücre sayısını azaltacak, ineklerden farklı önlemler paketi oluşturulmalıdır. Düve mastitislerinin tedavisinde doğum öncesi antibiyotik tedavisi etkilidir fakat antibiyotik kalıntı ve direnç problemi, antibiyotiklerin kullanımını kısıtlayan nedenlerdir. Bu nedenle antibiyotikler dışında çözüm yolları geliştirilmelidir.
- Pre-partum dönemde meme içi kaplayıcı maddelerin uygulanması, doğum öncesi yeni meme içi enfeksiyon oranını ve doğum sonrası 0-5. günlerde klinik mastitis insidensini azaltmaktadır.
- Eksternal meme başı kaplayıcılar kullanıldığında meme içi enfeksiyon prevalansı azalmakta, fakat klinik mastitis insidensi bu uygulamadan etkilenmemektedir.
- Aşılar bir seçenek olarak düşünülmelidir.
- Meme başlarının kirli olması, meme içi enfeksiyon ve klinik mastitis için çok önemli risk faktörüdür.
- Sineklerle mücadele düve mastitislerinin kontrolünde çok önemlidir. Bu konu düve mastitis koruma programlarının önemli bir parçası olarak kabul edilmektedir. Ayrıca doğum bölmelerinin temizliği, kuru olması, doğumdan sonra altlıkların hemen değiştirilmesi de klinik mastitis prevalansını azaltmak için alınması gerekli önlemlerdendir.
- Meme ödemi, klinik mastitis için risk faktörüdür ve konuda gerekli besleme düzenlemelerinin yapılması gerekmektedir.
Prof.Dr. Ayhan Baştan
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi