Cumhuriyetin İdealist Veteriner Hekim Hocaları, İstanbul’da 1889 da faaliyete geçen Sivil Baytar Mektebinin kurucusu olan Veteriner Hekim Yarbay Mehmet Ali Bey’in öncülüğünde ilk kez yurt dışına bilgi ve görgü artırmak, ihtisas yapmak amacıyla veteriner hekimler gönderilmiştir. Bu veteriner hekimler yurda dönüşlerinde Sivil Baytar Mektebinde ve bu mektebin 1920 yılında Askeri Baytar Mektebi ile birleşmesi ile oluşan Baytar Mektebi Alisinde hocalık yapmışlardır. Baytar Mektebi Alisi 1933 yılında Ankara’da açılan Yüksek Ziraat Enstitüsüne Baytar Fakültesi adıyla katılınca Baytar Mektebi Alisinin hocaları bu Enstitüde öğretim üyeliği yapan Alman profesörlerin yanında şef asistan ve tercüman olarak görev almışlardır. Yüksek Ziraat Enstitüsü kapanınca Veteriner Fakültesi 1948 yılında Ankara Üniversitesine katılmış, hocalar da profesör ve ordinaryüs profesör olarak bu fakültede çalışmaya başlamışlardır.
Osman Bahadır’ın “Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim” adlı kitabında “Aydınlanmanın mimarı”, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün 1943 yılındaki söylevinde “Teknolojinin Öncüsü” olarak nitelendirdiği veteriner hekimliği mesleğinin öğretim kurumlarında 1889-1982 yılları arasında yetişen ve görev yapan “Cumhuriyetin İdealist Veteriner Hekim Hocaları” sadece ülkenin ihtiyacı olan veteriner hekimleri yetiştirmekle kalmamış aynı zamanda başta Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi olmak üzere bugün öğretim yapan çok sayıda fakültenin de kuruluşunda etkin görevler üstlenmişlerdir.
Yüksek Ziraat Enstitüsünden ayrılıp 1948 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesine geçen hocalar bu fakültede yeni kürsüler kurarak bir yandan eğitim, öğretim ve araştırma çalışmalarına devam etmişler, bir yandan da yeni akademisyenler yetiştirmişlerdir. Bu akademisyenler daha sonra açılan fakültelerde kurucu olarak görev almışlardır. Örneğin, 1970 yılında faaliyete geçen Ankara Üniversitesine bağlı Elazığ Veteriner Fakültesinin kurucuları Ankara Veteriner Fakültesi hocalarından Prof. Dr. Mustafa Temizer ve Prof. Dr. Bahir Özgencil’dir. Öğretim başlayınca benim de dahil olduğum çok sayıda Ankara Veteriner Fakültesi hocası geçici görevle Elazığ Veteriner Fakültesinde dersler vermiştir.
1972 yılında açılan İstanbul Veteriner Fakültesini de Ankara Veteriner Fakültesi hocalarından Prof. Dr. Muzaffer Beşe, Prof. Dr. Cahit Yalçın, Prof. Dr. Yayyip Çalışlar, Prof. Dr. Mehmet Alibaşoğlu, Prof. Dr. Kemal Ozan ve Prof. Dr. Kamil Göksu kurmuşlardır. 1975 yılında faaliyete geçen Bursa Üniversitesi Veteriner Fakültesi kurucuları da yine Ankara Veteriner Fakültesi hocalarından Prof. Dr. Cemal Nadi Aytuğ, Prof. Dr. Rafet Arpacık, Prof. Dr. Ahmet Minbay, Prof. Dr. Hayati Çamaş ve Prof. Dr. Öztürk Tekeli hocalarımızdır. Özetlemek gerekirse, YÖK’ten önce var olan dört veteriner fakültesinden üçünün kuruluşunda ve öğretiminde Ankara Veteriner Fakültesinin öğretim üyeleri kadrolu ya da geçici olarak görev yapmışlardır. Tümünden de ders almak onuruna eriştiğim bu hocalarımızın çoğunluğu Baytar Mektebi Alisi ve Yüksek Ziraat Enstitüsü kökenli hocalarımızın yetiştirdiği ikinci, üçüncü kuşak öğretim üyeleridir.
Türkiye’de veteriner hekimliği yükseköğretiminde asıl kötüye gidiş 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra oluşturulan Yüksek Öğretim Kurulu ile birlikte başlamıştır. 1982 yılından itibaren veteriner fakültesi sayılarında hızlı bir artış yaşanmış; Kars, Van, Konya fakülteleri ile başlayan bu furya kısa sürede onlu sayılara ulaşmıştır. Açılan çok sayıda fakülteye öğretim üyesi bulmak için YÖK bir yandan önceki dört fakültede, özellikle de Ankara Veteriner Fakültesinde doçent olanlara kadro vermeyerek onları yeni açılan fakültelere gitmeye zorlamış, bir yandan da ne olduğu belirsiz bir yardımcı doçentlik unvanı uydurarak hasbelkader doktora yapmış insanlara kadro verip birden onları öğretim üyesi statüsüne sokmuştur. Bu bağlamda özellikle Ankara Veteriner Fakültesinden benim de içlerinde olduğum çok sayıda genç ve idealist doçent Uludağ, Selçuk, Kafkas, Van 100. Yıl, Kırıkkale Üniversiteleri Veteriner Fakültelerine giderek hem bu fakülteleri kurmuşlar, hem de genç akademisyenler yetiştirerek gelişimlerine katkıda bulunmuşlardır. Sayıları çok olduğu için tüm hocalarımızın adına ne yazık ki burada yer veremiyorum. Ancak bunlar arasında Prof. Dr. Hümeyra Özgen’i, Prof. Dr. Nihat Bayşu’yu, Prof. Dr. Necdet Leloğlu’nu ve Prof. Dr. Çetinkaya Şendil’i anmadan geçemeyeceğim.
Sonuç olarak, Baytar Mektebi Ali’si ile başlayıp Yüksek Ziraat Enstitüsü ve Ankara Veteriner Fakültesi ile devam eden bu aydınlanmanın mimarı olan Cumhuriyetin İdealist Veteriner Hekim Hocalarını saygı, rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.