Çiğ sütte somatik hücre sayısı (SHS) ineğin meme sağlığı ve süt kalitesi hakkında önemli bir göstergedir.
Staphylococcus aureus adı verilen mikroorganizmanın meme dokusunda yaptığı yıkımlanmanın sonucunda ortaya çıkan meme yangısına kontagiyöz mastitis (bulaşıcı meme yangısı), gizli mastitis veya subklinik mastitis denilmektedir.
Gizli (subklinik) mastitise yol açan Staph. aureus “memeyi kurutan mikrop” olarak bilinir. Ancak; iki mikroorganizmanın daha subklinik meme yangısına yol açabileceğini de biliyoruz. Streptococcus agalactiae, Mycoplasma bovis.
Subklinik yani gizli mastitis olan ineklerin memeleri şişmez, kızarıklık, ağrı ve sıcaklık gibi klinik belirtiler görülmez. Sütün görünüşü normaldir. Verilen isme uygun olarak “gizli” bir yangı söz konusudur. Anlamanın yolu CMT (Kaliforniya mastitis testi) yapmak veya somatik hücre saymaktır.
Somatik hücre meme içerisinde mikroplarla savaşan ve bu savaşta ölerek sütün içine düşen akyuvarlardır. Akyuvarlar (lökositler) çoğunlukla nötrofiller ve lenfositlerden oluşan savunma hücreleridir. Ayrıca bu yıkımlanma sonucunda sütün içine düşen epitel hücreleri de somatik hücre olarak sayılırlar. Sayıları ne kadar çok olursa, memenin o kadar fazla mikrop istilasına uğradığı anlaşılır. Süt yapan hücreler zamanla yıkımlandıkları için, bir süre sonra meme kurur.
Ayrıca süt veren ineklerde gizli mastitis varsa, somatik hücre sayısıyla orantılı olarak günlük elde edilen süt miktarı azalır.
Subklinik (gizli) mastitis sebebi olan mikroorganizmalar meme başı derisine yerleşirler. Sağım esnasında meme başı derisinden meme deliği vasıtasıyla içeriye girerler. Sütün besleyici ortamında hızla çoğalarak süt imal eden hücreleri yıkıma uğratırlar.
Çiğ Sütte Somatik Hücre Sayısı Artışına Neden Olan Etkenler
Somatik hücre sayısını yükselten zararlı (patojen) mikropların yanısıra onlara yardımcı olan ve somatik hücre sayısının artmasına yol açan birçok etmen vardır.
İnekle ilgili faktörlerden başlayalım; meme başı ve meme deliğindeki yaralar, meme deliği çevresindeki hiperkeratosis (nasırlaşma), meme yapısı, ineğin diğer hastalıkları (örneğin; metritis), kuru dönem ilaçlarının uygulanıp, uygulanmadığı.
İnekle ilgili olmayan faktörler; hijyenik olmayan çevre, memenin tam olarak boşaltılamaması, sağım ve sağımcı hataları, sıcak ve nemli ortam, her türlü stres, sık sık yapılan yer ve yem değişiklikleri, hastalarla sağlıklıların aynı ortamda bulunması.
Bu konuları tek tek ele aldığımızda sağıma gelen ineklerin pis ve ıslak zeminlerden dolayı sağımhaneye “kirli” olarak gelmelerinin önemli bir sebep olduğu ortaya konulmuştur.
Diğer yandan yaşlı inekler de somatik hücre sayısının daha yüksek olduğu da bilinmektedir.
Somatik hücre sayısının azalması için etkili olanları listelersek; en başta sağım öncesi hazırlık akla gelir. Ön daldırma, bir ineğe 1 havlu, sağım makinasının temizliği ve doğru kullanımı, sağım sonrası daldırma, kuru ve temiz yatma yerleri, doğru besleme akla gelen başlıca yararlı yöntemlerdir.
Doğru besleme konusunda izminerallerin yararını da belirtmek gerekir. Antioksidan enzimlerden superoxide dismutase, glutatyon peroksidaz için gereken izmineraller bakır, çinko, selenyum ve diğer izminerallerden manganez ve demir destekleri her zaman yararlıdır. Ayrıca çinkonun meme başı tıkacını sağım sonrasında tekrar oluşturmak için gerekli olduğunu da unutmayalım.
Meme yapısı bozuk olan, memeleri dizlerin altına kadar sarkık, meme başları gereksiz şekilde uzun inekler mastitise yatkındırlar. O yüzden genetik iyileştirmeye önem vermek, boğa tohumu seçerken UDC (meme puanı)na dikkat etmek çok yararlı olur.
Kronikleşmiş vakaların saptanması ve o ineklerin sürüden çıkarılması hastalık yayılmasını önlemek bakımından tavsiye edilen bir uygulamadır.
Özet Olarak
Çiğ sütte somatik hücre sayısı az olması için ineklere stressiz bir ortam sağlamak, kuru ve temiz ilkesine uymak, sağım hijyenine uygun hareket etmek, doğru besleme yapmak gizli mastitisin önlenmesi için şarttır. Böylece süt miktarı ve süt kalitesinden ödün vermeden üretimi sürdürmek mümkün olacaktır.