Buzağı barınakları yapımında pek çok farklı tasarım ve fikir söz konusudur. O halde buzağı yetiştiriciliğinde kullanılan en iyi barınak tasarımı hangisidir? Cevap, “en iyi tasarım diye bir şey yoktur”. Buzağılar yeni ya da eski tasarım pek çok barınakta yetiştirilebilir.
İdeal bir buzağı kulübesi:
- Buzağılarda stres oluşturmamalı,
- Yeterli havalandırma sağlarken, hava cereyanına da izin vermemeli,
- Buzağılara temiz, kuru ve rahat bir dinlenme alanı sağlamalı,
- Yeterli yem ve su alımına uygun olmalı,
- Ekstrem hava şartlarına karşı buzağıları koruyabilmelidir.
Uygun buzağı barınağının seçilmesi, işletmelerin bu iş için harcayabilecekleri paraya, sahip oldukları iş gücüne ve yönetim anlayışına bağlı olarak değişiklikler gösterir. Bu üç faktörün etkin kullanımı sayesinde buzağılara sağlanacak sağlıklı bir çevre, buzağı yetiştirmede başarının anahtarıdır.
Buzağı barınakları ya da kulübeleri dört temel özellik dikkate alınarak tasarlanmalı ya da seçilmelidir; bunlar havalandırma, izolasyon, konfor ve ekonomidir.
Buzağı barınakları tasarlanırken havalandırma, izolasyon, konfor ve ekonomik olmaları göz önünde bulundurulmalıdır.
Buzağı Barınakları Havalandırma Esasları
Buzağı barınakları uygun havalandırma, taze hava akımı ile mikroorganizmaların, zararlı gazların, kokunun, aşın nem ve sıcaklığın çevreden uzaklaştırılması demektir. Sağlıklı bir havalandırma, bağışıklık sistemi yavaş gelişen buzağıların, havayla taşınan hastalık etkenlerinden uzak tutulmasını da kolaylaştırır. Özellikle yetişkin hayvanların bulunduğu bölgeden geçerek buzağılar üzerine gelen hava akımı, buzağılar için ciddi riskler taşır. Dolayısıyla buzağı barınaklarının işletme içindeki yerleri tasarlanırken bu durumun göz önünde bulundurulması, buzağılarda karşılaşılan hastalık insidensinin azaltılmasına yardımcı olur. Buzağı kulübeleri, hava cereyanına izin vermeyen ancak sabit ve etkin bir hava akımı sağlayacak şekilde olmalıdır. Buzağılarda yaş ve çevre sıcaklığı arttıkça havalandırma ihtiyacı da buna paralel olarak artar. Daha pratik bir hesapla buzağı barınaklarındaki hava saatte 6 kez değişmelidir.
Hava cereyanı, sıcak havalarda serinletici bir etkiye sahipken, özellikle soğuk havalarda buzağıların daha hızlı ısı kaybetmelerine ve vücut ısılarını korumak için daha fazla enerji harcamalarına yol açar. Bu durum, alınan yemin bir kısmının vücut ısısının muhafaza etmek için harcanmasına dolayısıyla yemden yararlanmanın kötüleşmesine neden olur. Hava koridoruna sokulan çıplak el üzerinde hissedilen hava akımı eğer hafif şiddette değilse işte bu durumda basitçe hava cereyanı vardır denilebilir.
Bireysel buzağı kulübelerinin tek çatı altında bulunduğu barınaklarda, duvarlar kışın hava cereyanını engellerken yazın yeterli havalandırmaya izin verecek şekilde tasarlanmalıdır (portatif ya da sentetik malzeme kullanımı v.b.). Benzer şekilde bireysel kulübeler de gerektiğinde hava cereyanını engelleyecek ama havalandırma ihtiyacının artışı halinde yeniden şekillendirilebilecek portatif bir yapıda olmalıdır.
Buzağı Barınaklarında İzolasyon Nasıl Olmalıdır?
Buzağı barınakları ya da kulübeleri, buzağıların birbirleriyle direkt temasına izin vermeyecek şekilde tasarlanmah ya da yerleştirilmelidir. Bu uygulama buzağıların birbirlerine hastalık bulaştırma riskini azaltır. Buzağı kulübeleri, aralarında en az 60 cm’lik mesafe bırakılarak yüz yüze temas etmelerini engelleyecek şekilde yerleştirilmelidir. Büyük gruplar halinde yetiştirme, buzağılarda solunum sistemi problemleri ve ishal vakalarının çıkma olasılığını ve şiddetini artırır. Sütten kesim sonrası grup halinde yetiştirilen buzağıların, yaş ve canlı ağırlıklarına göre 3-5 buzağılık gruplar halinde; 4 aylık yaştaki buzağıların ise 6-12 buzağıdan oluşan gruplar halinde yetiştirmeleri daha uygun olur.
Barınakların Konforu ve Önemi
Buzağı barınakları veya buzağı kulübelerinin zemininin uygun bir drenaja sahip olması, idrar ve yağmur sularının buzağıdan uzaklaştırılmasının en etkin yoludur. Su kapları ve yemliklerin dışarıda olması, dinlenme alanının dışkı ve idrarla kirlenmesini önler. Bireysel buzağı kulübeleri 3 m2 lik alana sahip olmalıdır. Grup halinde barındırılan buzağılar için ise hayvan başına 2,6 m 2 lik alan ayrılmalıdır.
Buzağılar için optimum çevre sıcaklığı 21°C ’dir. Çevre sıcaklığının 7 °C ve 27 °C arasında değiştiği durumlarda buzağılar vücut ısılarını sabit tutabilirler. Yeni doğan buzağılar için genellikle en düşük kritik sıcaklık sınırı yaklaşık 10 °C ’dir. Bu sıcaklığın altındaki değerler buzağıların daha çok enerjiye ihtiyaç duymalarına neden olur. Çevre sıcaklığının 27°C ‘nin üzerinde olduğu durumlarda yeterli suyun sağlanamaması, buzağıların kısa süre içerisinde dehidre hale gelmesine neden olur. Buzağı kulübeleri beton, kauçuk yataklık ve ahşap zemin üzerine yerleştirilmemelidir. Yüksek nem buzağılarda ısı stresinin artmasına neden olur. Havalandırmanın yetersiz olduğu durumlarda çevre sıcaklığı -1°C ve 21°C arasında olsa bile relatif nem yükselebilir. Relatif nem buzağı barınaklarında % 50 – % 70 arasında olmalıdır.
Buzağı barınakları veya buzağı kulübelerinde konforun en önemli iki göstergesi havalandırma ve altlık materyalidir. Buzağılar günlerinin en az % 75 ’ini (18 saat) yatarak geçirirler. Maksimum dinlenme zamanı ve ıslaklığın önlenmesi için buzağılar, yeterli miktar ve derinlikte bir altlığa ihtiyaç duyarlar. Yeterli derinlikteki altlık özellikle düşük çevre ısısında buzağıların vücut ısılarını koruyabilmeleri için kritik öneme sahiptir. Buzağılarda “canlı ağırlık / vücut yüzey alanı” oranı yetişkin sığırlara göre daha düşüktür, diğer bir ifade ile buzağılar birim canlı ağırlıklarına göre daha geniş bir vücut yüzeyine ve düşük yağ rezervine sahiptir. Dolayısıyla buzağılar soğuk havalarda özellikle de ıslak olduklarında vücut ısılarını çabuk kaybetmeye meyillidir. lslak tüyler, düşük izolasyon katsayısına sahiptir ve kururken de vücut ısısını düşürürler. Sonuç olarak ıslaklık özellikle soğuk havalarda buzağılar için hayati bir risk oluşturur.
Islak altlık materyali bir diğer potansiyel tehlikeyi daha barındırır: İdrar, dışkı ve altlık karışımının ürettiği amonyak. Amonyak seviyesinin 5 ppm ‘nin üzerine çıkması buzağılar için zararlıdır. Bu sorun buzağıların tükettikleri günlük su miktarı ile birlikte giderek artar. Buzağıların tükettikleri kuru miktarı ile de tükettikleri günlük su miktarı artar. Buzağıların serbest olarak su tüketebilmeleri aynı zamanda kuru madde tüketimlerini de artırır. Bol miktarda tüketilen su ise idrar, solunum ve birazı da terleme ile atılır. Sadece süt ile beslenen genç buzağılarda suyun yaklaşık % 80 ’i idrar olarak atılır.
Buzağılar konsantre ve kaba yem tüketmeye başladığında suyun önemli bir bölümü idrar yerine dışkı ile atılmaya başlanır. Bu dönemde suyun kısıtlanması idrar dansitesinin artmasına, buzağıların kuru madde tüketiminin düşmesine ve başka sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Dolayısıyla, buzağıların beslenmeleri aynı zamanda altlık yönetimine ilişkin olarak bazı değişiklikler yapılmasını da gerektirir. Nitekim idrarın dışkıya göre üstesinden gelinmesi daha kolaydır, geçirgen bir altlık sorun çıkarmadan idrarın uzaklaştırılmasını sağlayabilirken, aynı özellik yüksek su içeriğine sahip dışkı için geçerli değildir ve altlığın su tutma kapasitesi bu durumda son derece önemlidir. Dışkıdaki suyu yeterince etkin absorbe edemeyen bir altlık, dışkının buzağının tüylerine yapışmasına ve buzağının ıslanmasına neden olur.
Yemlik ve suluk etrafı daha ıslak ve amonyak üretimine daha meyillidir. Dolayısıyla yeterli miktarda altlık ve 2,8 m2 ‘lik alan bu açıdan son derece önemlidir. İşletmeler arasında kullanılan altlık miktarı açısından farklılıklar olmasına rağmen genel olarak günlük 450 g/buzağı altlık (planya talaşı, saman v.b.) kullanılmaktadır, ancak bu miktar idrar emilimi için yetersizdir. İyi bir altlık yönetimi için başlangıçta gerek buzağı kulübeleri gerekse grup halinde yetiştirilen buzağılar için hayvan başına yaklaşık 9-10 kg altlık konmalı ve günlük 0,9-1,3 kg yeni altlık ilave edilmelidir. Bu miktar altlık hem soğuk havalarda iyi bir izolasyon sağlar hem de dışkı ve idrarla atılan suyu emerek buzağılar için kuru bir ortam temin eder.
Buzağı barınaklarında kullanılabilecek pek çok altlık materyali vardır. Bazıları su tutma kapasitesi ile diğerlerinden daha üstündür ve bu durum kullanılan altlık miktarını da azaltır. Islak ya da kirli tarsal eklemler ve gluteal bölgeler, buzağı barınaklarında kullanılan altlık materyalinin yeterli miktarda kullanılmadığının ve uygun zamanda değiştirilmediğinin göstergesidir. Altlık kalitesi ve miktarı özellikle buharlaşmanın yavaş olduğu ya da mümkün olmadığı kış aylarında daha da önemli bir hale gelmektedir. Nitekim, hava sıcaklığının altlığın kurumasına uygun olduğu durumlarda yeterli ve istenilen özellikte olan altlık, hava sıcaklığındaki düşmeye bağlı olarak daha sorunlu ve kullanışsız bir hal alabilir. Çünkü, sıcaklık buharlaşma için yeterli değilse, hava akımı altlıktaki nem ve ıslaklığı uzaklaştırmada etkin olamaz.
İyi bir altlık materyali; soğuk havalarda buzağıların ısı kaybını en aza indirmeli, ıslandığında aşırı amonyak üretimine neden olmamalı, su tutma kapasitesi yüksek olmalı, havalandırma ile nem, amonyak ve kötü kokuların uzaklaştırılması kolay olmalıdır.