Atların Beslenmesinde Kaba Yemlerin Önemi

Atların Beslenmesinde Kaba Yemlerin Önemi

Atların beslenmesinde kaba yem ve kaba yemlerin önemi yetiştiricilik ve sağlıkları açısından farklı bir öneme sahiptirler. Atların ağızdan başlayıp sekumda sona eren sindirim sistemleri çok miktarlarda kaba yemlerin tüketimi ile beraber selüloz sindirimine de son derece adapte olmuş bir yapıya sahiptirler. Bu özellikleri sayesinde atlar kaba yemleri değerlendirerek besin madde gereksinimlerini karşılayabilmektedir. Ancak maksimum büyüme ve verime ulaşabilmek için, fazla miktarlarda tane yem, mineral ve vitamin karışımları içeren tmr yani rasyonlarla besleme, kaba yemlerin besin madde ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneklerini gölgelemektedir.

At yetiştiriciliğinde, kaba yemlerin önemi yeterince kullanılmaması, dolayısıyla rasyonun selüloz bakımından yetersiz olması gibi besleme hataları ve eksiklikleri nedeniyle kolik ve laminitis vakalarına sık olarak rastlanmaktadır. Selüloz yönünden zengin kaba yemler bir yandan besin madde ihtiyaçlarını karşılarken, diğer taraftan bağırsaklarda patalojik bozuklukların ve dehidrasyonun önlenmesine de yardımcı olurlar. Selüloz aynı zamanda bağırsaklardaki bakterilerin yaşaması için gerekli ürünleri sağladığından, bağırsaklardaki mikrobiyel populasyonun devamı, patojen mikroorganizmaların üremesinin engellenmesi ve fermentasyon sonucu oluşan ürünlerin metabolizmada kullanılmasının sağlanmasında da görev alır.

Kaba yem yönünden yetersiz besleme sonucu kolik, bağırsak düğümlenmeleri gibi patolojik bozukluklar yanında odun çiğneme gibi istenmeyen bazı davranış bozuklukları da oluşabilir.

İlave tane yem, protein, mineral ve vitaminler, sadece kaba yemler besin madde ihtiyaçlarını karşılayamadığı durumlarda kullanılmalıdır. Rasyon hazırlanırken yaşanılan problemlerden birisi de atlar tarafından tüketilen kaba yemin miktarının ve kalitesinin tam olarak bilinmemesidir. At yetiştiricileri daha çok konsantre yemlerin besin maddeleri içeriği ile ilgilenirken kaba yemlerin besin madde içeriğini dikkate almamaktadır.

Atların Sindirim Sistemi ve Sindirimi

Atlar, anatomik olarak tek midelidir ve sekumu aktif hayvanlar grubunda yer alırlar. Atların midesi diğer hayvanlarla karşılaştırıldığında oldukça küçüktür. Mide sindirim sisteminin % 8-10’ unu oluşturur ve bir öğünde fazla miktarda yemi değerlendiremez. Bu yüzden atlara bir öğünde fazla miktarda yem yerine sık aralıklarla az miktarlarda yem verilmelidir. Aşırı miktarda konsantre veya kaba yem verildiğinde mide yırtılmaları ve kolikler şekillenebilir.

Mide yemlemeden hemen sonra boşalmaya başlar, içerik hızlı bir şekilde ince ve kalın bağırsaklara geçer. Bazen öğün tamamlanmadan yemler ince bağırsaklara doğru geçebilir. Yemlerin mideden geçiş süresi ruminantların midesinden geçiş süresinin üçte biri kadardır ve bu süre yaklaşık 24 saattir. Bu yüzden bir defada fazla miktarda yem verilirse, yemler sindirime yardımcı olan gastrik sekresyonla yeterince muamele olamaz. Bu nedenle atlarda öğün sayısının iki veya daha fazla olması gerekmektedir.

Yemler, midede enzimler ve mikrobiyel sindirim yardımı ile yıkımlanır. Midedeki mikrobiyel populasyonun sindirime etkisi çok azdır. Mide sıvısı; proteinleri peptitlere parçalayan pepsin, yağların sindirimine yardımcı olan gastrik lipaz ve hidroklorik asit içerir.

İnce bağırsaklar sindirim sisteminin % 30 ’unu oluşturur. Bağırsaklardan içeriğin geçişi oldukça hızlıdır ve bu süre yaklaşık 1,5 saattir. Karbonhidrat, protein ve yağları parçalayan amilaz, tripsin, lipaz gibi enzimler bağırsak hücreleri ve pankreastan salgılanır. Atlar safra kesesine sahip değildir. Bu nedenle yağların sindiriminde gerekli olan safra tuzları devamlı olarak karaciğerden ince bağırsaklara salınmaktadır.

Yağ asitleri, basit şekerler, amino asitler, vitaminler ve mineraller ince bağırsaklardan absorbe edilir. Mide ve ince bağırsaklar, besin maddelerinin emilimi ve sindirimi için ilk bölge olarak hizmet eder.

Kalın bağırsaklar, sekum, kolon ve rektumdan oluşur ve sindirim sisteminin % 60-62’ sini oluşturur. Atların sekumu sığırlarınkinden daha büyüktür ve sindirim sisteminin % 38-40’ ını oluşturur. Sekum mikrobiyel fermentasyonun olduğu bölümdür.

Tüketilen kaba yemler sekumdaki bakteriler ve protozoonlar tarafından kullanılır. Mikrobiyel aktivite sonucunda vitaminler, uçucu yağ asitleri ve amino asitler oluşur. Üretilen uçucu yağ asitleri ponilerin enerji ihtiyacının ¼’ ini karşılayabilir. Fakat üretilen vitamin ve amino asitlerin ne kadarının kalın bağırsaklardan absorbe edildiği bilinmemektedir. Atlar ruminantların aksine mikrobiyel aktivite ile düşük kaliteli proteinleri kaliteli proteinlere çeviremez ve sentezlenen amino asitleri yeteri kadar absorbe edemez. Bu nedenle atların amino asit ihtiyaçlarını karşılamak için rasyonda kaliteli proteinler bulunmalıdır.

Taylarda sindirim sistemi kapasitesi düşüktür ve sekum 15-24 aylık olana kadar tam fonksiyonel değildir. Bu yüzden tayların kaba yemleri kullanabilme yetenekleri sınırlıdır ve kaliteli kaba yemler veya meralar sağlanmalıdır.

Atlarda Kaba Yem Kompozisyonu ve Sindirilebilirliği

Kaba yemler hücre içi elemanları ve hücre duvarı elemanları olmak üzere iki kısımdan oluşur. Hücre içi elemanları protein, nişasta, şeker, organik asit ve çözünebilir inorganik maddelerden oluşur. Atların kendi enzimleri tarafından parçalanabilen bu bileşikler yüksek sindirilebilirliğe sahiptir.

Hücre duvarı elemanları, atların sindirim enzimlerine dayanıklı selüloz, hemiselüloz ve ligninden oluşur. Kaba yemlerin besin madde içerikleri selüloz düzeyi (hücre duvarı elemanlarının oranı) ve selüloz kalitesi (lignifikasyon derecesi) olmak üzere iki faktör tarafından belirlenir. Kaba yemlerdeki hücre içi elemanları atlar tarafından sindirilebilir fakat mikrobiyel fermentasyon ile bitki hücre duvarı elemanlarının % 50’si veya daha azı sindirilebilir. Hücre duvarı elemanlarının sindirilme derecesi içerdikleri lignin miktarına bağlıdır.

Kaba yemlerdeki proteinlerin çoğu hücre içerisinde yer alır. Atların proteolitik enzimleri tarafından parçalanır ve % 80 veya daha fazlası sindirilir. Isı uygulanan kaba yemlerde bazı proteinler hücre duvarındaki karbonhidratlarla birleşir. Bu proteinler asit deterjan solusyonda erimeyen nitrojen (ADIN) olarak isimlendirilir. ADIN atların sindirim enzimleri ve mikrobiyel fermentasyon ile parçalanamaz ve proteinlerin sindirilme dereceleri düşer.

Asit deterjan solusyonda erimeyen selüloz (ADF); selüloz, lignin ve Maillard reaksiyonu sonucu oluşan çözünmeyen nitrojenler (ADIN) içerir. Lignin tek başına sindirilemediği gibi diğer hücre duvarı elemanlarının da sindirilebilirliklerini düşürür. Lignifikasyon derecesine bağlı olarak ADF sindirilebilirliği atlarda % 35-45 arasında değişmektedir.

Nötral deterjan solusyonda erimeyen selüloz (NDF); hemiselüloz, selüloz ve lignin içerir. Hemiselüloz selülozdan daha fazla sindirilebilir. Kaba yemlerdeki NDF’ nin atlardaki sindirilebilirliği % 40-50 arasında değişmektedir.

Rumen mikroorganizmaları  kaba yemlerin kuru madde ve organik maddesini daha iyi değerlendirebilir, bu yüzden kaba yemlerin kuru madde ve organik maddelerin sindirilebilirliği ruminantlarda atlardakinden daha iyidir. Ham protein ve azotsuz öz maddelerin sindirimi ruminant ve atlarda birbirine benzer. Yemlerin sindirim kanalından geçiş hızının  daha yavaş olması sebebiyle ruminantlarda selüloz sindirimi atlardakine oranla daha fazladır. Tablo 1’ de kaba yemlerin farklı fraksiyonlarının sindirilebilirlikleri verilmiştir.

Tablo 1. Kaba yemlerin farklı fraksiyonlarının sindirilebilirlikleri ( Pagan 2002).

Kaba yem fraksiyonlarıSindirilebilirlik (%)
Selüloz43,4
Hemiselüloz49,5
Lignin0
Protein81,7
Çözünebilir karbonhidratlar100
Yağ75,1
Kül90,5

Kaba yemlerde lignin yanında özellikle selülozun sindirilebilirliğini ve bazı minerallerin emilebilirliğini düşüren bir takım maddeler de bulunmaktadır. Silika bunlardan biridir, baklagil otlarında silika miktarı düşüktür,  bu sebeple sindirilebilirlikleri tahıl otlarından daha iyidir.

Silika dışında kaba yemlerin içerdiği fitatlar ve oksalatlar da atlar tarafından değerlendirilemez ve kalsiyum başta olmak üzere bir çok mineralin emilimini önlerler. Kaba yemlerdeki kalsiyum-oksalat oranı kalsiyum emiliminde önemli rol oynar. Özellikle oksalat miktarı yüksek, kalsiyum miktarı düşük ise kalsiyumun emilimi azalır. Kalsiyum-oksalat oranı 1 veya daha büyük olan kaba yemlerde kalsiyumun emilimi oldukça yüksektir. Özellikle tropikal bölgelerde yetişen kaba yemler yüksek miktarda oksalat içerirler ve bu tip kaba yemlerden oluşan rasyonlara kalsiyum ilavesi yapılmalıdır. Tablo 2’de kalsiyum : oksalat oranının kalsiyumun sindirilebilirliğine etkisi görülmektedir.

Tablo 2. Kalsiyum : oksalat oranının kalsiyumun emilebilirliğine etkisi

Çayır otlarıKalsiyum (%)Oksalat (%)Ca:oksalatSindirilebilirlik (%)
Flinders0,490,251,9299
Spear-blue0,330,181,8178
Rodos otu0,800,451,7976
Oaten chaff0,110,081,36100
Buffel(kirpikli gökdarı)0,401,060,3817
Pangola(Yatık kaz ayağı otu)0,340,920,3739
Green panic0,260,910,3242
Para0,220,750,2924
Kikuyu (yatık gökdarı)0,281,300,2320
Narok setaria0,271,600,130
Kanzunguki setaria0,213,370,100

Atlarda egzersiz düzeyi kaba yemlerin sindirilme derecesini değiştirmektedir. Özellikle ADF, NDF, selüloz ve kuru madde sindirilebilirliği etkilenmektedir. Ağır egzersiz yaptırılan atlarda başta kuru madde sindirilebilirliği olmak üzere ADF, NDF  ve selülozun sindirilebilirliği düşmektedir.

At Besleme Kullanılan Kaba Yem Çeşitleri

At beslemede düzenli sindirim için gerekli olan kaba yemler; meralardan, silajlardan ve kuru otlardan oluşmaktadır. Atların beslenmesinde kullanılan kuru otlar dağınık, balya, pelet ya da küp gibi değişik formlarda tüketime sunulabilir.

Meralar

Meralar, kaliteli ve ucuz yem kaynaklarıdır, ayrıca atlara egzersiz imkanı vererek onların sağlıklı olmasına katkıda bulunmaktadır. Meraların bakımı iyi değilse besleyici değeri düşer, üstelik atların sağlığına zarar verebilecek yabani otlar gelişebilir.

Meralar, davranış ve solunumla ilgili problemleri azaltır, kemik gelişimine katkıda bulunur ve vitamin metabolizmasını iyileştirir. Yem kaynağı olarak kullanılan meralarda besin madde kompozisyonuna önem verilmelidir. Kaliteli meralarda taze su ve iz mineral tuzları ilavesi ile bir çok atın besin madde ihtiyaçları karşılanır.

Erken dönemlerdeki meralar ergin atlar, çalışmayan atlar ve gebe kısraklarda konsantre yem ihtiyacını azaltır. Laktasyondaki kısraklar ve taylarda besin madde ihtiyaçları daha fazla olduğundan meralara enerji, protein ve mineral kaynakları ilave edilmelidir.

Atlar canlı ağırlıklarının %1-2’si arasında kaba yem tüketebilirler. Eğer meralar rasyonun önemli bir kısmını oluşturuyorsa 450-500 kg canlı ağırlığındaki bir at 6 aylık otlama sezonu boyunca 3 ton kaba yem/ kuru madde tüketecektir. Bu miktarı karşılayabilmek için yaklaşık 2 dönüm mera gerekmektedir.

Meraların kapasitesi atların tipine, kondüsyonuna, yağmur düşüş miktarına, toprağın tipine, otun türüne ve sezona bağlı olarak değişir. Yazın ortalarından sonuna kadar olan dönemde çayır otlarından oluşan meralar, baklagil otlarından oluşan meralara göre bir çok atın ihtiyacını karşılayamaz.

Merada otlar olgunlaştıkça ham selüloz ve lignin içeriği artar; protein, enerji, vitamin ve mineral içerikleri düşer. Bitkilerin selüloz ve lignin içeriği arttıkça besin maddelerinin sindirilebilirlikleri azalır. Bu yüzden meralardaki otlar kartlaştıkça meraların kalitesi düşer Tablo 3’da meraların sezona göre besin madde kompozisyonlarındaki değişiklikler, Tablo 4’da sezona göre mera otlarının kuru madde ve protein sindirilebilirliği, Tablo 5’de farklı dönemlerde mera otlarının  besin madde kompozisyonları verilmiştir.

Toprak yapısı kumsal olan meralar aşırı otlatma nedeniyle yetersiz bir duruma geldiğinde, atların rasyonunun kaliteli kaba yemlerle takviye edilmesi gerekir. Kaba yem takviyesi yapılmadığında, gastro-intestinal sistemde kum birikimi olur. Kum birikimi koliklere neden olur. Bu tür meralarda % 5-10 oranında buğday kepeği ve tane yem karışımı ile hazırlanacak yem karışımları kullanılarak kum birikimleri önlenebilir.

Tablo 3. Meraların sezona göre besin madde kompozisyonlarındaki değişiklik (Lewis 1995)

Besin maddesi, KM’deİlkbaharYazSonbahar
Sindirilebilir enerji(Mcal/ kg)2,572,422,79
Ham protein (%)21,8 (19-26)11,5 (10-13)18,9(17-23)
Lizin (%)0,8-1,10,35-0,80,7-1,1
Kalsiyum (%)0,39 (0,24-0,51)0,36 (0,29-0,46)0,40 (0,34-0,51)
Fosfor (%)0,33 (0,28-0,43)0,22 (0,18-0,27)0,32 (0,25-0,47)
Magnezyum (mg/kg)170 (110-208)207 (150-254)175 (132-200)
Çinko (mg/kg)21,7 (19,1-23,2)21,2 (14,8-26,9)15,6 (12,6-18,1)
Demir (mg/kg)139 ( 103-187)187 (100-473)266 ( 228-363)
Bakır  (mg/kg)6,7 (5,9-7,8)5,1 (4,5-5,4)6,9 (5,9-8,0)

Tablo 4. Farklı dönemlerde mera otlarının KM sindirilebilirliği ve sindirilebilir protein düzeyleri (Lewis 1995).

SezonKM sindirilebilirliği (%)Sindirilebilir protein (% KM’de)
İlkbahar6018
Sonbahar3513
Kış286

Tablo 5. Farklı dönem mera otlarının besin madde kompozisyonları, KM’de (Russell ve ark 2002 ).

Mera otu türü ve dönemiKM (%)Sindirilebilir enerji (Mcal/kg)HP (%)Ca (%)P (%)Vitamin A 1000IU/kg
Çayır otları      
Büyüme dönemi233,1718,40,570,5476,8
Olgun dönem352,338,40,450,3570,6
Baklagil otları      
Büyüme dönemi222,9719,21,270,4275,46
Olgun dönem332,3811,21,130,3367,1

Silajlar

Silaj, silo veya plastik torbalarda havanın girişi engellenerek fermente edilmiş yeşil ya da yeterli rutubeti olan yemlerdir. Otlar yaklaşık % 45-50 nem içeriyorken balyalanır ve hemen oksijen girişini azaltan silolara yerleştirilir veya plastikle sarılır. Bitkide kalan oksijen tüketilir ve anaerobik bakterilerin etkisiyle pH 3,5-4,5 civarına ulaşır.

Silajların protein, enerji içerikleri yüksektir ve aynı zamanda kaliteli yem maddeleridir, ancak bu avantajlarına rağmen genellikle atların beslenmesinde pek kullanılmazlar. Silajlar, içerdikleri nemden dolayı küflenme ve bozulma riski yüksek yemlerdir. Atlar küflü ve bozulmuş silajlara karşı oldukça duyarlıdırlar ve bu tür silajlar atların sindirim sisteminde problemlere hatta ölüme bile neden olabilirler. Eğer silajlar at beslemede kullanılacaksa oldukça kaliteli olmalı ve küf içermemelidir. Fakat bu silaj üretiminde oldukça zordur.

Mısır, sorgum , çayır otu ve baklagil otu silajları kaliteli ise atların beslenmesinde başarıyla kullanılabilir. Kuru madde bazında günlük kaba yem ihtiyacının 1/3’ ü silajdan karşılanabilir. Silaj, yarış atları ve ağır çalışan atların beslemesinde uygun değildir. Genelde çalışmayan atlarda ve tayı olmayan kısraklarda kullanılır. 

Kuru Kaba Yemler

At beslemede çayır ve baklagil otları olmak üzere iki tip kuru ot kullanılır. En önemli baklagil kuru otu yoncadır. Yonca kuru otu atların besin madde ihtiyaçlarını karşılayabilen ideal bir ottur. Yonca kuru otuna ilave olarak taş yoncası, japon üçgülü ve soya da kullanılan baklagil kuru otları arasındadır. Çayır kuru otları olarak kelp kuyruğu (Phleum pratense), brom otu, sudan otu, salkım otu (Poa), yumak otu (Festuca arundinacea), bermuda otu (Cynodon dactylon), darı (Panicum maximum) kullanılır. Yulaf, arpa, çavdar ve buğday kuru otları da çayır kuru otları arasında yer alır ve yetişkin atlarda enerji ve protein kaynağı olarak kullanılabilir fakat yeterli mineral içermediğinden rasyona mineral ilavesi gerekebilir.

Kaliteli kaba yem denilince; atlar tarafından sevilerek tüketilen, sağlığı ve performansı olumlu yönde etkileyen ve besin maddesi yönünden yeterli olan anlaşılır. Renk, aroma, yaprak oranı, yabani otlar, yabancı objeler ve böceklerin varlığı gibi otun fiziksel özellikleri ve otun türü, varyeteleri, biçim dönemindeki olgunluk durumu, biçim sayısı, depolama şartları gibi bir çok faktör kaba yemlerin kalitesini etkiler.

Kuru Otun Fiziksel Özellikleri

Hangi tip kuru ot olursa olsun kalitenin belirlenmesinde renk, aroma, lezzetlilik, yaprak miktarı, yabancı ot ve nesneler, toz ve küf gibi kriterler dikkate alınır.

Kuru otlar parlak yeşil renkte olmalıdır. Zira kuru otlar yeşilken vitamin A’ nın ön maddesi olan karoten yönünden zengindir. Sarı renkte olan kuru otlarda besin madde kayıpları fazladır, yani besin maddesi yönünden zayıftır. Yabani otlar yeşilken bile sararmış yoncaya göre besin maddeleri yönünden daha zayıftır, bu yüzden farklı ot türlerinde renk karşılaştırması yapmak yanlış olur.

Kuru otların kalitesinin belirlenmesinde en önemli kriterlerden biri yaprak oranıdır. Yapraklar saplardan daha fazla sindirilebilir besin maddelerine sahiptir. Kuru otlarda yaprak oranı % 40 kadar olmalıdır. Bu oranın ideal düzeyde olması için otlar uygun dönemde biçilmeli ve uygun nem (% 17-20) içeriğine sahip olmalıdır. Zira geç biçilen ve fazla kurutulan otlarda yaprak oranı azalır.

Böcek ve yabani otların varlığı kuru otların kalitesini düşürür. Özellikle kurak iklimlerde yetişen kuru otlarda bulunan bazı böcekler sindirim sistemi ve üriner sistemi irrite edici özellikte kantaridin isimli toksin içerirler. Bazı yabani otlarda fazla miktarda bulunabilen bu böcekler atlar için toksik etkili olabilir. 

Tür

Otların besin madde kompozisyonları türe bağlı olarak değişmektedir. At beslemede kullanılan otlar iki kategoride incelenir. Bunlar çayır otları ve baklagil otlarıdır. Baklagil kuru otlarının içerdikleri protein ve kalsiyum miktarları çayır kuru otlarına göre daha fazladır. Aynı zamanda baklagil kuru otları sindirilebilir enerji ve toplam sindirilebilir besin maddeleri yönünden de oldukça iyi durumdadır.

Tablo 6’ de farklı tür  baklagil ve çayır otlarının besin maddeleri kompozisyonları verilmiştir.

Tablo 6.Bazı baklagil ve çayır otlarının besin madde kompozisyonları (Lawrence 2002a).

Kuru otSindirilebilir enerji (Mcal/kg)TSBM (%)HP (%)Ca (%)P (%)
Yonca1,76-2,4248-5515-200,9-1,50,2-0,35
Taş yoncası1,76-2,4246-5213-160,8-1,50,2-0,35
Kelp kuyruğu1,54-2,242-507-110,3-0,50,2-0,35
Bermuda otu1,54-2,242-506-110,25-0,40,15-0,3
Yumak otu1,32-1,9840-485-90,3-0,5  0,2-0,35

Tablo 7’ de baklagil ve çayır kuru otlarının selüloz, hemiselüloz ve selüloz oranları görülmektedir.

Tablo 7. Baklagil ve çayır kuru otlarının lignin, hemiselüloz ve selüloz oranları (Pagan 2002)

Kuru otLignin (%)Hemiselüloz (%)Selüloz (%)
Baklagil kuru otu8-62 (30)21-86 (63)12-30 (28)
Çayır kuru otu53-90 (82)64-89 (76)5-29 (21)

Tablo 8’de bazı baklagil ve çayır kuru otlarının toplam protein ve toplam sindirilebilir besin madde (TSBM) miktarları verilmiştir.

Tablo 8. Bazı baklagil ve çayır kuru otlarının toplam protein ve sindirilebilir besin madde miktarları verilmiştir (Cunha 1991).

KaliteKuru otToplam protein (%)TSBM (%)
KaliteliYonca20,060,8
KaitesizYonca8,036,9
KaliteliBermuda otu16,056,3
KalitesizBermuda otu6,040,7
KaliteliKelp kuyruğu12,050,0
KalitesizKelp kuyruğu5,035,0

Aynı dönem baklagil ve çayır otlarının ADF miktarları çok farklı değildir. NDF miktarı ise içerdikleri selüloz nedeniyle çayır otlarında daha fazladır. Baklagil otlarındaki ham selüloz çayır otlarından daha az sindirilir. Çünkü baklagil otlarında her birim ham selüloz içerisinde daha fazla lignin bulunmaktadır.

Baklagil otları çayır otlarından % 20-25 daha fazla sindirilebilir enerji içerir. Bu yüzden atların fazla yağlanmasının önlenmesi için baklagil otları sınırlı olarak kullanılabilir.

Çayır otlarının bakımı ve yetişmesi baklagil otlarına göre oldukça kolaydır. Buna rağmen besin madde kompozisyonu yönünden baklagil otlarından kalitesizdir. Bu yüzden besin madde ihtiyacı yüksek olan atlarda baklagil kuru otları tercih edilmelidir. 

Biçim zamanı

Kuru otun tipi kadar biçim zamanı da besin madde kompozisyonu üzerine etkilidir. Uygun dönemde biçilmiş kuru otlarda yaprak oranı iyidir ve yumuşak bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda besin maddeleri zengindir ve atlar tarafından sevilerek tüketilir.

Genel olarak bitkiler olgunlaştıkça besin madde sindirilebilirliği, enerji ve protein içeriği azalır. Baklagil otları olgunlaştıkça yaprak oranı azalır ve sap oranı artar. Yonca yapraklarının büyüme dönemi boyunca sindirilebilirlikleri aynı düzeyde kalır  fakat saplarının sindirilebilirlikleri belirgin bir şekilde düşer. Çünkü olgunlaşan bitkiler ağırlıklarını desteklemek için saplarında lignifikasyon oranını arttırır.

Çayır otlarının yaprakları baklagil otlarına göre daha çok yapısal fonksiyon gösterirler. Bu yüzden çayır otları olgunlaştıkça yapraklarında lignifikasyon oranı artar ve sindirilebilirliği azalır.

Hasat, çayır otlarında başak oluşumundan hemen sonra, baklagil otlarında çiçeklenmeden hemen önce yapılmalıdır. Baklagil otları ilk çiçeklenmeden hemen sonra biçilmezse her geçen gün ham selüloz içeriği artar, ham proteinde yaklaşık  % ¼ ve sindirilebilir enerjide   % ½ kadar azalma meydana gelir. Çayır otları ise başak oluşumundan sonra biçilmezse başaklanma döneminin sonunda proteininin yarısını, enerji içeriğinin 1/3’ünü kaybeder. Geç hasat edilmiş bitkiler kaba, kalın saplı, az yapraklı, düşük besin maddeleri konsantrasyonuna sahip ve lezzetsiz olacaktır. Tablo 9’ de baklagil kuru otlarının, Tablo 10’ de ise çayır kuru otlarının farklı dönemlerdeki besin madde kompozisyonları görülmektedir.

Tablo 9. Baklagil kuru otlarının dönemlerine göre bazı besin madde kompozisyonları (Pagan 2002).

DönemFiziksel durum (Yaprak oranı)HP (%)ADF (%)NDF (%)
Çiçeklenme öncesi% 40-50> 19<  31<  40
Çiçeklenme başlangıcı% 35-4517-1931-3540-46
%50 Çiçeklenme% 25-4013-1636-4147-51
Tam çiçeklenme< %30<  13>  41>  51

Tablo 10. Çayır kuru otlarının farklı dönemlerdeki besin madde kompozisyonları (Pagan 2002)

DönemFiziksel durum (Yaprak oranı)HP (%)ADF (%)NDF (%)
Başaklanma  öncesi% 50 veya fazla>18< 33< 55
Başaklanma başlangıcı% 40 veya fazla13-1833-3855-60
Başaklanma% 30 veya fazla8-1239-4161-65
Başaklanma sonrası%20 veya fazla<  8> 41> 65

Biçim Sayısı

Biçim sayısı otun besin madde kompozisyonunu etkilemektedir. Bazı bölgelerde yılda bir ile sekiz arasında biçim yapılabilir. Sezonun ilk biçimi eğer doğru zamanda yapılırsa ve bir önceki sezondan kalan yabani ot miktarı az ise otların besin madde içeriği ve kalitesi iyidir. Fakat çoğunlukla ilk biçim otlar daha fazla yabani ot içerirler ve bazı bölgelerde ilk biçim genelde yağışın bol olduğu döneme denk gelmektedir. Yeterince sulanan ya da yağış alan yerlerde en hızlı bitki gelişimi sezonun en sıcak döneminde gerçekleşir. Hızlı gelişen bitkilerde sap oranı fazla ve yaprak oranı azdır. Bu yüzden hızlı gelişen bitkilerin besin değeri daha düşüktür. Aynı zamanda bazı bölgelerde yazın ortalarında biçilen yonca kuru otları kantaridin toksini taşıyan böcekler içerebilirler. Sıcaklık daha düşük olduğunda geç biçim yapılan bitkilerin yaprak oranı ve besin madde içeriği daha fazladır, yabani ot oranı daha azdır. Tablo 11’ da görüldüğü gibi farklı biçim dönemlerindeki otların besin madde değerleri arasında önemli bir farklılık yoktur. Bu yüzden otun kalitesi belirlenirken biçim sayısına göre karar verilmemelidir. Otun besin madde kompozisyonu ve kaliteyi etkileyen diğer faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır.

Tablo 11. Yoncanın biçim sayısına göre besin madde kompozisyonu (Lewis 1995).

Biçim sayısıHP (%)ADF (%)Toplam sindirilebilir besin maddeleri (%)
1.Biçim20,8 (17,9-23,4)29,3 (23,6-33,6)61,1 (58,9-64,8)
2.Biçim20,8 (18,8-22,0)31,5 (30,3-32,8)60,5 (60,0-61,4)
3.Biçim21,1 (18,4-23,9)31,3 (25,6-35,2)60,7 (58,0-64,8)
4.Biçim21,1 (18,8-23,1)31,2 (29,1-33,4)60,8 (59,3-62,7)

Kuru Kaba Yemlerin Hazırlanış Şekilleri

Otlar biçildikten sonra kuru kaba yem kaynağı olarak kullanılacaksa balyalanmadan veya depolanmadan önce nemi % 15’lere düşürülerek kurutulur. Eğer nem içeriği daha yüksek olursa küflenme ve kızışma sonucu protein ve enerji değerinde düşüşler meydana gelir. Eğer nem oranı % 12’den aşağıya düşürülürse özellikle baklagillerde fazla miktarda yaprak kaybı meydana gelir.

Küçük balya otları depolama sırasında kolaylıkla nem kaybeder fakat büyük şekilde balyalanmış otlarda depolama sırasında nem kaybı daha az olacağından  % 15’den fazla nem içermesi sonucunda küflenmeler oluşacaktır (Wright 2002). Otlar biçildikten sonra kurutma işlemi suni olarak veya güneşte yapılabilir. Kurutma sodyum karbonat, potasyum karbonat ve potasyum hidroksit gibi nem çekici maddelerle hızlandırılabilir. Bu maddeler sadece uygun kurutma şartlarında baklagil kuru otlarında etkilidir. Suni veya güneşte kurutma ne kadar hızlı yapılırsa hava şartlarının otlar üzerindeki negatif etkileri en aza indirgenir. Yeterli miktarda kurutulan otlar ; balya, küp, pelet veya bisküvi şekline dönüştürülerek saklanabilir veya atların beslenmesinde direk olarak  kullanılabilir.

Kuru ot balyaları at beslemede ticari olarak en fazla kullanılan kaba yem formudur. Küçük balyalar 20-40 kg arasında değişir. Bu balyalar hava şartlarının vereceği kayıpları azaltmak için, kapalı bir ortamda ya da üzeri örtülerek muhafaza edilmelidir. Büyük balyalar 350-500 kg arasında değişir ve bu balyalar fazla sayıda at barındıran haralar için oldukça kullanışlıdır.

Otlar biçimden sonra kurutularak, iri bir şekilde öğütüldükten sonra sıkıştırılıp 3-5-7 cm uzunluklarında küp haline getirilirler. Pelet hazırlamada ise otlar öğütülür ve suni olarak kurutularak yaklaşık 0,6-1 cm uzunluklarında sıkıştırılır. Küpler çiftlik şartlarında bulunabilen bazı ekipmanlarla yapılabilir fakat pelet yapımında buhar ve basınç uygulaması ile pelet miline ihtiyaç duyuluR.

Küp yapımı için çok farklı kuru otlar kullanılabilir. Tahta kemirme gibi davranış bozukluklarının önüne geçebilmek için, küp haline getirilecek otların kabaca biçilmesi ve yeterli partikül büyüklüğünde olması gerekir. Küpler atlara ilk defa yedirilecekse alıştırılarak verilmelidir. Zira hızlı yeme sonucu tıkanmalar oluşabilir.

Genelde yoncadan ve diğer çayır otlarından pelet yapılmaktadır. Kurutma işlemi ve peletleme sırasında uygulanan ısıya rağmen  peletlenmiş otlarda besin madde kompozisyonları fazla etkilenmez. Araştırmalar kuru otların gevşek halde, pelet ya da küp formda olması ile besin madde sindirilebilirlikleri arasında önemli bir  fark olmadığını göstermektedir (Lewis 1995). Küp ya da gevşek formdaki yoncada sindirilebilir enerji, ham protein ve kalsiyum içeriği aynıdır (Tablo 12).

Tablo 12. Yonca kuru otu ve yonca küpünün besin madde kompozisyonları (Lawrence 2002b).

Besin madde kompozisyonuYonca kuru otuYonca küpü
KM(%)9089
Sindirilebilir enerji (%)2,482,45
HP (%)19,919,0
Ca (%)1,281,44
P (%)0,210,22

Pelet ve küp yem kullanımı ile daha az yem kayıpları oluşur. Balya kuru otları depolandığında % 9 kayıp oluşurken, pelet ve küp yemde bu kayıp % 4’ tür (Tablo 13). Eğer kuru ot hiçbir forma sokulmadan doğal olarak kullanılırsa %14-22 kayıp oluşabilir. Yaprak kayıpları bilhassa baklagil kuru otlarında biçim, depolama ve hayvanın önüne getirilirken oluşur. Bu kayıplar küp ve pelet yemlerde daha az olmaktadır.

Tablo 13. Depolama ve yedirme sırasında farklı kaba yem formlarındaki kayıplar (Lewis 1995).

Kaba yem formuDepolamadaki kayıp (%)Yedirme sırasındaki kayıp (%)Toplam kayıp (%)
Küçük kare balyalar459
Büyük kare balyalar448
Küp veya pelet224

Küp ve pelet yemle beslenen atlarda yem tüketimini tespit etmek dağınık halde ya da balyalanmış kuru ot yedirilenlerden daha kolaydır. Aynı zamanda pelet ve küp yemde besin madde içeriği daha stabildir.

Pelet yem ile besleme yapıldığında intestinal doluluk azalır ve yem tüketimi yaklaşık % 20-30 artar. İntestinal doluluğun azalması bazı atların görünüşünün düzelmesine yardımcı olur.

Pelet veya küp yemler uygun şekilde hazırlanmışsa tozlanma azalır ve solunum problemlerinin oluşumu önlenir. Aynı zamanda pelet yem yiyen atlarda dışkı azalır, fakat yemlerin sindirilebilirliği aynıdır.

Pelet ve küp yemlerin depolanması ve taşınması  az yer kaplayacağından daha  kolaydır ve taşıma maliyeti azalır.

Pelet ve küp yemlerin avantajları yanında bazı dezavantajları da mevcuttur. Pelet yem ile tek yönlü besleme yapıldığı zaman normal sindirim fonksiyonları ve davranış bozukluklarının önlenmesi için yeterli partikül büyüklüğü sağlanamayabilir.

Kuru otun veya konsantre yemin öğütülerek ve peletlenerek at beslemede kullanılması sonucu yemlerin sindirim sisteminde geçiş hızı artar, yararlanılabilirliği düşer, sindirim sistemi boş kalacağından açlık hissi ve yem tüketimi artar.

Pelet ve küp yemlerin en büyük dezavantajları maliyetlerinin fazla olması ve otun kalitesinin sadece laboratuvar analizleri ile belirlenebilmesidir.

Pelet ve küp yem dışında, kurutulan otlar 2,5-3 cm uzunluğunda kesilerek rasyonda tane yem karışımına ilave edilerek kullanılabilir. Atların besin madde ihtiyaçları değiştiği zaman kaba-konsantre yem oranı kolaylıkla değiştirilebilir. İnce biçilmiş otların en büyük dezavantajı tozlanmanın fazla olmasıdır. Bu durumlarda melas veya bitkisel yağlar rasyona katılarak tozlanma önlenebilir.

At beslemede kuru kaba yem kaynağı olarak tahıl samanları da kullanılmaktadır. Fakat samanlar atlar için oldukça düşük besinsel değere sahiptir. Samanların selüloz içeriği (% 37) oldukça fazladır buna rağmen pelet yemlerde hacimliliği sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. Samanların kullanımı sınırlı olmalıdır ve rasyonda maksimum % 10 düzeyinde bulunmalıdır. Samanlar genellikle tozludur ve yabancı materyaller içerebilir. Sadece kaliteli samanlar toz, küf ve yabancı materyaller bulundurmaz.

Samanların besinsel değerini arttırmak için amonyakla muamele edilmesi sık kullanılan bir yöntemdir. Bu işlem oldukça basittir ve özel bir ekipman gerekli değildir. Kuru otların pahalı ve değişik kalitelerde olması nedeniyle amonyakla muamele edilmiş samanın at beslemede kullanılması kuru otla beslemeye bir alternatif olmaktadır.

Yapılan bir araştırmada; saman, amonyakla muamele edilmiş saman ve çayır kuru otlarının atlar tarafından sindirilebilirliklerine bakılmış; kuru ot ve amonyakla muamele edilmiş samanın organik madde sindirilebilirliklerinin aynı samanın ise daha düşük olduğu görülmüştür. Bunun yanında amonyakla muamele edilmiş samanın normal samana göre atlar tarafından daha kolay ve sevilerek tüketildiği bildirilmiştir.

Atların Kaba Yem Tüketimleri

Atların, sindirim fonksiyonlarının devamı ve bazı davranış bozukluklarının önlenmesi için belli miktarlarda kaba yeme ihtiyaçları vardır. Fakat günlük kaba yem tüketimi farklı kondüsyonlardaki ve değişik yaşam sikluslarındaki atlar için tam olarak belirlenmemiştir. Fakat bir çok araştırmacı atların kaba yem tüketiminin en az vücut ağırlığının % 1’i kadar olması gerektiği konusunda hemfikirdir.

Ergin atlar kaba yemleri gelişmiş olan bağırsak mikroflorası sayesinde genç atlardan daha iyi değerlendirebilirler. Genç atların ergin atlara göre daha fazla enerjiye ihtiyaçları vardır ve kaba yemlerden yeterince faydalanamadıkları ve enerji ihtiyaçlarını karşılamak için fazla miktarda kaba yem tüketimine sindirim sistemleri uygun olmadığı için rasyona daha fazla konsantre yem katılması gerekir. Aynı şekilde yoğun çalışan atlarda, laktasyondaki kısraklarda ve performans atlarında enerji ihtiyacı sadece kaba yemlerden karşılanamaz ve konsantre yemlerden faydalanılır. 

Ad libitum kaba yem verilen atlarda kuru ot tüketimi  günlük 15-24 g/kg CA’dır. Bu oran ad libitum olarak samanla beslenen atlarda  8-20 g/kg CA’dır.

Atlarda ruminatların aksine kaba yem tüketimi sezonla ilişkili değildir. Ruminantlarda kaba yem tüketimi yeşil otla beslendikleri ilkbaharda artarken kuru otla beslendikleri kışın azalmaktadır, atlarda ise bu değişmemektedir. Ayrıca atlar ot tüketiminde ruminantlardan daha az seçicidirler.

Kaba yemlerin organoleptik kaliteleri (tat ,koku v.b.) atlarda kaba yem tüketimini etkiler. Özellikle saman ve silaj tüketimi atlarda daha düşüktür. Silaj tüketimindeki düşüklük kuru madde içeriğinden ve silaj kalitesinden kaynaklanır. İyi depolanmamış silajlar fazla miktarda asit içerir ve diyareye yol açabilir, ayrıca sekumdaki uçucu yağ asitlerinin artmasından dolayı iştah kaybına sebep olur.

Tablo 14’de yaşama payı düzeyinde beslenen atlar ve laktasyondaki kısraklar için, farklı dönemlerde biçilmiş baklagil ve çayır kuru otları ile birlikte verilmesi gereken konsantre yem miktarları verilmiştir.

Tablo 14. Farklı fizyolojik durumlardaki atlarda baklagil kuru otları, çayır kuru otları ve konsantre yem ihtiyaçları (Lawrence 2002a).

Kuru ot500 kg CA’taki ergin atların kuru ot ve tane yem ihtiyacı500 kg CA’taki laktasyondaki kısrakların kuru ot ve tane yem ihtiyacı
Çiçeklenme öncesi baklagil kuru otları6,5 –7,5 kg kuru ot, tane yem yok8-10 kg kuru ot, 2,5-3,5 kg tane yem
Çiçeklenme sonrası baklagil kuru otları10-12 kg kuru ot, tane yem yok10-12 kg kuru ot, 2,5-3,5 kg tane yem
Erken dönem çayır kuru otları8-10 kg kuru ot, tane yem yok10-12 kg kuru ot, 3,5-4,5 kg tane yem
Geç dönem çayır kuru otları7-10 kg kuru ot, 0-2 kg tane yem8-10 kg kuru ot, 5,5-6,5 kg tane yem

Tablo 15 ’de farklı yaş ve kondüsyona sahip atlarda kaba ve konsantre yemin vücut ağırlığına oranları verilmiştir.

Tablo 15. Farklı yaş ve kondüsyondaki atlarda kaba ve konsantre yemin vücut ağırlığına oranları, CA’ın %’si  (Cunha 1991).

AtlarKaba yemKonsantre yemToplam
Yaşama payı1,5-2,00-0,51,5-2,0
Gebeliğin son dönemindeki kısraklar1,0-1,50,5-1,01,5-2,0
Laktasyonun erken dönemindeki kısraklar1,0-2,01,0-2,02,0-3,0
Laktasyonun geç dönemindeki kısraklar1,0-2,00,5-1,52,0-2,5
Hafif çalışan atlar1,0-2,00,5-1,01,5-2,5
Orta derecede çalışan atlar1,0-2,00,75-1,51,75-2,5
Ağır çalışan atlar0,75-1,51,0-2,02,0-3,0
3 aylık taylar01,0-2,02,5-3,5
6 aylık taylar0,5-1,51,5-3,02,0-3,5
12 aylık taylar1,0-1,51,0-2,02,0-3,0
18 aylık taylar1,0-1,51,0-1,52,0-2,5
2 yaşlı taylar1,0-1,51,0-1,51,75-2,5

Atların doğal rasyonları genelde kaba yemlerden oluşmaktadır ve besin madde ihtiyaçları arttığı zaman fazla miktarda konsantre yem yerine az miktarda konsantre yem ve kaliteli kaba yem ile besin madde ihtiyaçları karşılanabilir. 

Doreau ve arkadaşlarının (1990) yaptığı bir çalışmada; her birinde 7 gebe kısrak olan  iki grup oluşturulmuştur. Gruplardan birine kaliteli kuru ot diğerine ise düşük kaliteli kuru ot ad libitum olarak verilmiştir. Rasyondaki kaba-konsantre yem oranı 90:10’ dur. Araştırmanın sonunda kaliteli kuru ot verilen grupta tüketimin daha fazla olduğu görülmüştür. Düşük kaliteli kuru otla beslenen kısraklarda vücut kondüsyonu düşmüştür. Enerji ve protein yetersizliğinden dolayı süt verimi düşmüş dolayısıyla taylarının büyüme oranının kaliteli kuru otla beslenen gruba göre daha az olduğu görülmüştür.

Atların beslenmesinde rasyon miktarı ve rasyonun  sindirilebilirliği arasında bir ilişki yoktur. Ad libitum olarak verilen kaba yem, farklı miktarlarda konsantre yem ile birlikte verildiğinde kaba yemin sindirilebilirliği etkilenmez.

Verilen rasyona göre değişmekle birlikte, atlarda yem tüketiminden sonra kan glikoz seviyeleri 50-90 mg / dl arasında değişmektedir. Kan glikoz seviyesi meradaki atlarda alt sınıra yakın bir değerde bulunurken boksta tutulan ve çalıştırılan atlarda bu değer daha yüksek olarak tespit edilmiştir. Yem tüketiminden sonra eriyen karbonhidratların sindirimi ile birlikte kan glikoz seviyesinde oldukça hızlı bir yükseliş tespit edilir. Kan glikoz değerlerindeki değişiklikler yedirilen yemin fiziksel ve kimyasal özelliklerinden etkilenebilir. Fakat atlar yeterli düzeyde enerji içeren yemlerle beslendikleri zaman plazma glikoz seviyeleri kaba yem: konsantre yem oranından etkilenmez. 

Kaba yem tüketim zamanı glisemik cevabı, plazma protein konsantrasyonunu ve su tüketimini etkiler. Egzersizlerden önce tane yemle besleme uçucu yağ asitlerini azaltacak ve egzersiz sırasında kan glukoz konsantrasyonunun düşmesine sebep olacaktır. Kaba yemlerin egzersizden sonra karışım halinde veya ad libitum olarak verilmesi ise plazma glukoz konsantrasyonunun düşmesine ve daha fazla laktat üretimine sebep olur. Dolayısıyla egzersizlerden önce kaba yem verilmesi performansı olumsuz yönde etkilemezken tane yemlerin verilmesi olumsuz yönde etkiler.

Dulphy ve arkadaşlarının (1997a) yaptıkları bir çalışmada günde iki kez ad libitum olarak verilen kaba yemlerin atlar tarafından tüketim düzeyleri tesbit edilmiştir. Saman , baklagil kuru otu, çayır kuru otu ve yeşil yemlerin kullanılarak yapıldığı bu çalışmada atların en fazla   baklagil kuru otu tükettiği görülmüştür (Tablo 16).

Tablo 16. Atların tüketimine sunulan farklı kaba yemlerin  tüketim düzeyleri verilmiştir (Dulphy ve ark 1997a).

KM tüketimiSamanBaklagil kuru otuÇayır kuru otuYeşil yem
G/kg CA12,723,620,420,3
G/kg CA 0,75611089397

Kaynakça

Kaynakları görüntülemek için tıklayınız...
suruc harran üniversitesi At Beslemede Yem ders notları
Exit mobile version