Aşı karşıtlığı, insan ve hayvanlarda hastalık yapma yeteneğinde olan virüs, bakteri vb. mikropların hastalık yapma özelliklerinden arındırılarak ya da bazı mikropların salgıladığı toksinlerin etkileri ortadan kaldırılarak geliştirilen biyolojik ürünlere aşı denir.
Bir aşı tipik olarak hastalığa neden olan mikroorganizmaya benzer bir madde içerir ve bu madde mikroorganizmanın zayıflatılmış veya öldürülmüş formu, toksinleri ya da yüzey proteinleridir. Aşı, bireyin sağlık hakkının temel bir bileşeni olup, koruyucu hekimliğin en başarılı önlemlerinden biridir.
Aşı Karşıtlığı Tarihçesi
Aşının karşıtlığı aşının keşfi ile ortaya çıkmıştır. İngiliz Doktor Edward Jenner tarafından 1796 da çiçek aşısı keşfedilmesine eş zamanlı olarak E. Massey isimli din adamı Tanrı’nın hastalıkları insanları cezalandırmak için getirdiğini fakat aşılar ile buna engel olunmasının Tanrı’ya karşı gelmekten farksız olduğunu söylemesiyle ortaya çıkmıştır. Aşı karşıtlığının nedenlerine baktığımız zaman dönem dönem farklılıklar gösterdiğini görmekteyiz. İlk dönemler dini nedenler, sonraki dönemlerde özgürlüklerin kısıtlanması olarak görülürken son dönemde ise aşıların etkinliğinin ve risklerinin sorgulandığını görmekteyiz.
19’uncu yüzyılda da aşı karşıtı hareketler devam etmiş, aynı dönemde Avrupa’nın diğer ülkelerinde de benzer durumlar yaşanmıştır. ABD’de de 1870’te çiçek salgını olunca zorunlu aşı yasası çıkarılmıştır. Ancak para cezaları ve yoksullara aşı yapılırken kullanılan şiddet, zorunlu aşılamalara karşı olan hareketleri güçlendirmiştir. Özellikle 1990 sonrası aşı karşıtı düşünceler ve hareketler etkilerini daha fazla göstermeye başlamıştır. Nijerya devlet liderleri 2003’de aşıların infertiliteye sebep olan ve HIV bulaştırmak için yapılan batılı ülkelerin planı olduğunu ilan ederek, Nijerya halkını aşı olmamaya davet etmiştir.
Ülkemizdeki Aşı Karşıtlığı ve Hukuki Durum
Zorunlu aşı uygulaması konusundaki 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında alınan karar için Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuru sonucunda 24.12.2015 tarihli, 29572 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan 11.11.2015 tarihli ve bireysel başvuru No:2013/1789 sayılı karar ile Anayasa Mahkemesi yapılan zorunlu aşı uygulamasının Anayasa’nın 17. Maddesi ile güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkını ihlal ettiğine hükmetmiştir.
Bu karar sonrası Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Aşı ile Önlenebilir Hastalıklar Daire Başkanlığı 19.01.2016 tarihinde 21001706 sayılı düzenleme yayınlamış, zorunlu aşılamanın reddi halinde, sağlık tedbiri kararı alınıp uygulanabilmesi için bu durumun Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne iletilmesi gerekliliği ortadan kaldırılmıştır. Aşı uygulamasına izin verilmemesi, aşılamanın reddi halinde, Aile Hekimliği Uygulaması Performans Değerlendirmesi İtiraz Nedenleri ve Sunulması Gereken Evraklar kapsamında bulunan aşılama yapılmasına izin verilmediğini belirten formun doldurulması yeterli bulunmuştur.
Sonuç Olarak
İnsanoğlu tarafından sağlık alanında yapılan en büyük buluşlardan olan AŞI bilimsel olarak bu işin uzmanları tarafından tartışıldığı bilinen bir gerçektir. Bu tartışmaların amacı da yan etkisi daha az, daha ucuz ve etki oranının nasıl daha fazla yükseltilebilir olduğu konularındadır. Bilimsel hiçbir ortamda aşıların gerekli olup olmadığı tartışılmamaktadır. Yapılması gereken, insanların aşı olmaması için değil, tam tersine, aşıların gelişmiş, gelişmemiş tüm ülkelere aynı miktarda ve kolaylıkla temin edilmesi, zengin-fakir herkese ücretsiz şekilde yapılması için mücadele etmektir.
Kaynakça: