Yerli sığır ırklarına kapsamlı koruma

Türkiye'ye has 6 yerli sığır ırkından "Güney Anadolu kırmızısı" ve "yerli güney sarısı", Adana Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü öncülüğünde korunuyor.

Yerli sığır ırklarına kapsamlı koruma

Yerli sığır ırklarına kapsamlı koruma

Yerli sığır ırklarına kapsamlı koruma Türkiye’ye has 6 yerli besi sığırının korunmasına dönük çalışma kapsamında bu türlerden “Güney Anadolu kırmızısı” ve “yerli güney sarısı”, Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsünün çalışmalarıyla korunuyor.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca, “yerli kara, Doğu Anadolu kırmızısı, boz sığır, zavot, Güney Anadolu kırmızısı ve yerli güney sarısı” isimli sığır ırklarının yok olmadan gelecek nesillere aktarılması amacıyla bulundukları yörelerde tarımsal araştırma enstitüleri organizesinde koruma çalışması yürütülüyor.

Bu ırklardan oluşan sürüler enstitü bünyesinde muhafaza edildiği gibi bu türleri yetiştiren ailelere de hayvan başına yılda 550 lira destek verilerek korunması sağlanıyor. Böylece hayvanlar ailelerde kalıp besicilik yapılması sağlanırken yerli sığır ırkları da gelecek nesillere aktarılmış oluyor.

Bakanlığın korumaya aldığı Güney Anadolu kırmızısı ve yerli güney sarısı ırkları da Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü organizesinde kurum ile Adana, Hatay ve Şanlıurfa’da ailelerde muhafaza ediliyor.

Aile işletmeleri için uygun

Enstitü Müdürü Abdullah Çil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bakanlığın ülkenin zenginliklerinden olan sığır ırklarının bilinçsiz melezleme veya yetiştirmekten vazgeçilme nedeniyle ortadan kaybolmamaları için enstitüler ve halk elinde korunmasını içeren bir politika ortaya koyduğunu belirtti.

Çil, yurt dışından gelen hayvanların yetiştirici elinde kimi zaman uyum sorunu yaşayabildiğini, bu hayvanların yem verme yoluyla kültürel olarak beslenmeye uygun hayvanlar olduğunu ifade etti.

Yerli ırkların ise genetik özellikleri nedeniyle daha az bakım ve ucuz girdilerle aile tipi işletmelere ekonomik destek sağlanması ve hayvan sayısının artırılması için uygun olduğuna dikkati çeken Çil, şunları söyledi:

“Daha ucuz girdilerle yetiştirilmesi mümkün olan bu ırklar kendi bölgesinde uzun süredir yaşadığı ve adapte olduğu için bir sosyal politika olarak küçük çiftçi aileler arasında yaygınlaştırılabilir, ailenin ekonomik durumunda iyileşme sağlanabilir. Uygun ve ucuz yemlerle mera hayvancılığı yapılarak bir sosyal politika ortaya konabilir. Böylece hem bu hayvanlar korunmuş olur hem de ailelere ekonomik destek olur. Bu tür hayvancılık ucuz hayvancılık. Anadolu’da çok fazla yatırım yapmadan az yemle hatta belki hiç yem vermeden mera alanlarında bu hayvanlar beslenme şansına sahip ki öyle de oluyor. Bunu yaygınlaştırmamız, meraları daha fazla kullanmamız gerekiyor.”

Çiftçinin ilgisi arttı

Çil, koruma çalışmalarından sonra çiftçilerin bu hayvanlara ilgisinin arttığını vurguladı.

Daha önce bu hayvanları yetiştiren ailelere pek rastlamazken bu durumun değiştiğini anlatan Çil, “Biz bunları piyasada bulmada çok zorlanıyorduk ancak Bakanlığın verdiği desteklerle artık sayıları arttı. Bölge çiftçisi de artık bunun farkına vardı, kendi yerinde bunları beslemeye başladı. Bu da mera hayvancılığını geliştirecektir.” dedi.

AA

Exit mobile version