Yatkınlık

Yatkınlık

Hastalıkların hazırlayıcı sebeplerine, risk faktörüne “yatkınlık” adını veriyoruz. Bunun için alınganlık, duyarlılık, hassasiyet gibi terimler de kullanılabilir.

Örneğin; stres oluşturan etmenlerden nakliye solunum yolu enfeksiyonları için bir yatkınlık meydana getirir. Arkasından virüsler ve virüsleri takiben bakteriler “pneumoni” dediğimiz akciğer yangılarını oluştururlar.

Hastalıklara yatkınlık yaratan en önemli faktör vücutta cortisol (kortizol) salgılanmasıdır.

Böbrek üstü bezinden kortizol salgılamasına stres sebep olur. Kortizol vücuttaki savunma mekanizmasının geri çekilmesine sebep olduğundan hastalık yapıcı etkenler (patogenler) rahatlıkla işlerine devam ederler.

Yatkınlık oluşturan sebepler arasında sıkışık, kalabalık ortamları, nemli barınakları sayabiliriz. Havalandırmasız, gençlerle yaşlıların bir arada olduğu, birbiriyle yakın temasta olan, burun buruna soluyan hayvanlar Tüberküloz, Pasteurellosis, Mycoplasma enfeksiyonları gibi solunum yolu hastalıklarına yatkın hale gelirler.

Stresin başlattığı sorunlar hayvanların direnç sisteminin zayıflamasına ve hastalıklara hassas hale gelmelerine yol açar. Nakliyenin, her türlü ani değişikliğin strese yol açtığını biliyoruz.

Buzağılarda ise en önemli stres sebebi sütten kesme günleridir. Bu durum sütten kesme günlerinin ardından buzağılarda öksürüğe ve zayıflamaya yol açmaktadır.

Pis ve ıslak ortamlar hemen hemen her hastalığa yatkınlık oluşturan bir etmendir.

Özellikle mastitis, ayak hastalıkları pis ve ıslak ortamlarda daha çok görülür.

Hatalı rasyon, fırıncılık artıklarının kullanılması asidoza, asidoz ise ayak hastalıklarının, topallığın ortaya çıkmasına sebep olur. Asidoz abomasumun yer değiştirmesine, poliensefalomalasiye (PEM=CCN), işkembe ülserine ve rumenitise (işkembe iltihabına), karın zarı yangısına (peritonitis), bağırsak düğümlenmesine zemin hazırlar.

Kuru dönemde ineklerin hatalı beslemeleri ise doğumdan sonra en az on iki hastalığa yatkınlık oluşturur. Bu hastalıkları doğum felci, ketosis, abomasum deplasmanı (midenin yer değiştirmesi), rahim yangısı (metritis), meme yangısı (mastitis), yağlı karaciğer hastalığı, meme ödemi, sonun atılamaması, rahimin dışarı fırlaması olarak sıralayabiliriz. Ayrıca iştahsızlık, zayıflama, güç doğum gibi sorunlar da kuru dönem hatalarıyla ilgili olabilir. Bilindiği gibi; doğum sonrası kalsiyum, enerji ve potasyum eksiklikleri birçok soruna yatkınlık oluşturuyor.

Doğum sonrası kanlı idrar (puerperal hemoglobinüri) de fosfor eksikliği ile, doğuma yakın dönemde şeker pancarı verilmesiyle, ineklerin doğuma yakın dönemde şişmanlatılmasıyla ilgili oluyor. Yani hatalar yatkınlık yaratıyor.

Pica (pika = yem olmayan maddelerin yenmesi) enfeksiyöz hastalıklara yatkınlık oluşturuyor. İzmineral eksiklikleri ve stres ise pica’ya yatkınlık oluşturuyor. Bir çeşit zincirleme kaza.

Güç doğum, ikiz doğum, ölü doğum ve sonunu atamama gibi sorunlar rahim yangısına (metritis) yol açıyor. Bunların kuru dönem ile de ilgisi var. Abomasum deplasmanının, Lipopolisakkaritlerin (LPS=endotoksin) metritise yatkınlık oluşturduğu biliniyor. Bir zincirleme kaza daha.

İzmineral eksiklikleri birçok konuda yatkınlık oluşturuyor. Örneğin; yatalak inek sorununda iyot eksikliğinin rolü olduğu biliniyor. Kronik ketosisin, sık sık tekrarlayan ketosis (asetonemi) hastalığının ve her seferinde kortizonlu ilaçlar kullanılmasının yatalak inek sendromuna (Downer cow syndrome) yatkınlık oluşturduğu saptanmış.

Yeni doğan buzağılarda zaman zaman görülen solunum sıkıntısının annelerdeki iyot, selenyum, çinko ve bakır yetmezliği ile ilgili olduğu, o annelerden doğan buzağıların “solunum sıkıntısına” yatkın oldukları bilim insanlarının çalışmalarıyla ortaya konulmuş.

Hipokalseminin yani kalsiyum eksikliğinin ırklarla ilgili yatkınlıklarla karşımıza çıkabileceğini biliyoruz. Jersey, Guernsey ve Norveç, İsveç kırmızıları gibi İskandinav ırkları hipokalsemiye, aynı zamanda hipokalsemiyi takip eden hastalıklara daha yatkın oluyorlar.

Beyaz yüzlü ineklerin, örneğin Hereford ırkı sığırlarla, Simmental ve Simmental melezi beyaz yüzlü sığırların göz kanserine yatkınlığı bilinen bir gerçektir.

Kırmızı ırkların melanocytic kanserlere, Jersey ırkının melonomlara yatkınlığı da bilinmektedir.

İmmun sitemi baskı altında olan hayvanlarda papillomatosis (siğil) olgularına daha fazla rastlanmaktadır.

Irklarla ilgili yatkınlıklarda özellikle Simmental ırkı ineklerin birbirlerini ya da kendilerini emmelerinin mastitis riskini arttırdığı ifade ediliyor.

Sinek istilasının metritis ve mastitis görülme sıklığını arttırdığı biliniyor. Özellikle lohusa ineklerin diğer ineklerle, sağmallarla, kurudakilerle ve hatta düvelerle aynı gezinti alanını kullanmalarının meme ve rahim yangılarının oluşmasına sebep olduğu ifade ediliyor.

Göbek fıtığının güç doğum, ikizlik, iri yavru ile yakından ilişkisi var. Göbek kordonunun kısa kopması göbek fıtığına yol açıyor.

Doğal tohumlama yani boğa atlatılması başta bruselloz olmak üzere birçok hastalığın bulaşmasında yatkınlık oluşturuyor. Bu hastalıklar arasında BVDIPV gibi virüs etkenli hastalıklarla, leptopirosis, paratüberküloz, tüberküloz gibi hastalıklar da var.

Görüldüğü gibi; ırk, besleme hataları, iklim, stres gibi faktörler yatkınlık oluşturabiliyor. Bunları bilir ve baştan önlemlerini alırsak, örneğin; asidoza yatkınlık oluşturacak şekilde besleme yapmazsak, strese inanırsak, stres oluşturacak durumlara karşı önlemler alırsak, izmineral, mineral eksikliklerine meydan vermezsek hastalıklardan uzak kalır, kayıplara uğramadan hayvancılığımızı sürdürürüz.

Exit mobile version