Veteriner Tıbbının Yeri ve Önemi

Veteriner Tıbbının Yeri ve Önemi

Veteriner Tıbbının Yeri ve Önemi Özet

İnsan tıbbı ve veteriner tıbbının tarihsel gelişim süreçleri eş zamanlı olarak başlamıştır. Geçen zaman içinde aşı, ilaç ve serum üretimi, deney ve denek hayvanları, yeni cerrahi tekniklerini uygulamaya sokma gibi konularda yardımlaşmışlardır. Aynı şekilde veteriner tıbbının erken dönemdeki öğretim aşamaları insan tıbbı öğretim kurumları içerisinde gelişmiştir. Bireysel sağlıktan halk sağlığına geçildiğinde veteriner tıbbı zoonotik hastalıkların önlenmesi bağlamında insan tıbbından daha önde yer almıştır. Bugünkü evrede ise Tek Tıp-Tek Sağlık olgusu Veteriner Tıbbını İnsan Tıbbının ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir. Veteriner tıbbının sadece bireysel sağlık, halk sağlığı ve tek sağlık alanlarında değil daha birçok değişik konuda işlevleri bulunmaktadır. Bunlar arasında hayvan hastalıkları ve refahı, gıda üretimi ve güvenliği, ekosistem sağlığı, hayvan ıslahı gibi konular sayılabilir. Kısaca özetlemek gerekirse Sağlıklı Çevre/Sağlıklı Hayvan/Sağlıklı Gıda/Sağlıklı İnsan/Sağlıklı Toplum düzleminde cereyan eden tüm olaylarda veteriner tıbbının yadsınamaz işlevleri ve katkıları vardır.

Veteriner tıbbının tarihi evcilleştirmenin başlangıcına yani bundan yaklaşık 15.000 yıl öncesine kadar dayanır. Tarihçiler ilk insanların öncelikle yakın çevrelerine attıkları vahşi hayvan kemiklerini yemeye gelen köpekleri evcilleştirdiklerini bildirmektedirler. Hayvanların evcilleştirilmesi avcı toplayıcı insanların tarım toplumuna geçmesiyle birlikte daha da büyük bir ivme ve önem kazanmıştır. Tarım toplumuna evrilen ilk insanlar; gücünden, etinden ve sütünden yararlanmak amacıyla sığırları ve koyunları da evcilleştirmişlerdir. İnsanlar evcilleştirdikleri hayvanlarda zaman içinde ortaya çıkan hastalıkları kendilerine uyguladıkları ilkel yöntemlerle tedavi ederek dünyada ilk kez veteriner tıbbını başlatmışlardır. Büyücülük, ocakçılık ve ampiriklik şeklinde yıllarca süregiden veteriner tıbbı asıl bilimsel kimliğini 1762’de Lyon’da dünyanın ilk veteriner fakültesinin açılması ile kazanmıştır. Türkiye’de de 80 yıl sonra yani 1842’de İstanbul’da Süvari Okulunda bir sınıf açılarak veteriner tıp öğretimi başlatılmıştır.

İnsan tıbbı ile veteriner tıbbı arasında her hangi bir fark yoktur. Her iki meslek grubu da aynı teşhis, tedavi ve görüntüleme tekniklerini kullanmakta, benzer içerikli ilaçlardan yararlanmaktadır. Bu yoruma yıllar önce Berlin Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Rudolf Wirschow “Ben sadece şunu bilirim ve söylerim ki insan tıbbı ile hayvan tıbbı arasında hiçbir ayırım yoktur, olmamıştır da zaten. Bir alanda elde edilen deneyim doğal olarak başka bir alanın gelişmesini de etkileyecektir.” sözü ile anlam katmıştır (1). Türkiye’de veteriner tıbbı öğretiminin tarihine bakıldığında değişik dönemlerde insan tıbbı öğretim kurumlarının içinde yer aldığı görülecektir. Geçmişte veteriner hekimler dünyada ve Türkiye’de insan tıbbına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bunlar arasında BCG olarak da bilinen insanlardaki verem aşışını bulan Jean Marie Camille Guerin’i, dünyada ilk kez kök hücre tedavisi ile insanlardaki hastalıkları iyileştiren Ord. Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün’ü, insanlardaki ruam aşısını bulan Veteriner Hekim Yüzbaşı Kemal Cemil Bey’i, halk ve çevre sağlığının öncülerinden Doç. Dr. Osman Nuri Koçtürk’ü ve modern tıbbi parazitolojinin kurucusu Prof. Dr. İsmail Hakkı Çelebi’yi sayabiliriz.

Veteriner tıbbı Türkiye’de aydınlanmanın ve bilimsel düşüncenin de öncüsü olmuştur. Yazar Osman Bahadır, “Osmanlılardan Cumhuriyete Bilim” adlı kitabında Türk Veteriner Hekimliği hakkında şu ifadelerde bulunmaktadır(2). “Osmanlılarda bilim, bilimsel düşünce ve metot esas olarak matbaanın kuruluşundan sonra 18.Yüzyılda tıbbiye, harbiye, baytariye, mülkiye, mühendis mekteplerinin kurulmasıyla doğmuş ve gelişmeye başlamıştır. Bilimsel ve daha sonra da modern siyasal düşüncenin doğuşu ve yayılışı, bu okulların etkisiyle ve mensuplarının kitleselleşmesiyle birlikte gitmiştir.“ Veteriner tıbbı insan tıbbının aksine çok geniş bir faaliyet alanına sahiptir. Sağlıklı Çevre/ Sağlıklı Hayvan/ Sağlıklı Gıda/ Sağlıklı İnsan/ Sağlıklı Toplum denkleminin her evresinde veteriner tıbbının tartışmasız bir işlevi ve önemi vardır.

HAYVAN SAĞLIĞI VE REFAHI

Veteriner tıbbının asıl faaliyet alanı hayvan sağlıdır. Bu bağlamda veteriner tıbbı gerek tek tek gerekse sürü halindeki hayvanların sağlığından sorumludur. İnsan tıbbının aksine veteriner tıbbı çok sayıda türün sağlığı ile uğraşmaktadır. Bunlar arasında at, sığır, koyun, keçi, kanatlı gibi çiftlik hayvanlarını ve kedi, köpek gibi pet hayvanlarını sayabiliriz. Ayrıca, son yıllarda arı, balık ve vahşi hayvanların sağlığını korumak da veteriner tıbbının faaliyet alanları içerisine girmiş bulunmaktadır. Veteriner tıbbı bu tür hayvanlarda muayene, nekropsi, teşhis, tedavi, operasyon, suni tohumlama gibi tıbbi işlemleri yapmaktadır. Hayvan refahı ise son yıllarda büyük bir önem kazanmıştır. Özellikle refah içinde yaşayan çiftlik hayvanlarında görülen belirgin verim artışları bu konu üzerindeki çalışmaları hızlandırmıştır. Hayvan refahının bozuk olduğu işletmelerde infertilite, mastitis, buzağı ölümü ve ayak hastalıkları gibi verimliliği olumsuz yönde etkileyen olgular sıkça görülmektedir. Sıcaklık stresi, uygun olmayan barınaklar ve kötü hijyen koşulları bu tür hastalıklara neden olmaktadır. Veteriner tıbbı bu gibi hastalıkların nedeni olan refah bozukluklarını önceden saptayıp gerekli önlemleri almak suretiyle işletmelerdeki ekonomik zararların en aza inmesini sağlamaktadır.

HALK SAĞLIĞI

Günümüzde halk sağlığını etkileyen en önemli olgu hayvanlardan insanlara bulaşan zoonotik hastalıklardır. Bu konu sadece insan tıbbını değil veteriner tıbbını da çok yakından ilgilendirmektedir. Hayvanlarda yüzyıllardır görülen zoonotik hastalıkların önemlilerini kuduz, salmonella, brusella, tüberküloz, antrax ve kist hidatik olarak sıralayabiliriz. Bu hastalıklar büyük ekonomik zararlara ve iş gücü kayıplarına neden olarak ülke ekonomilerini olumsuz yönde etkilemektedir. Son yıllarda yeni zoonotik hastalıklar da ortaya çıkmıştır. Bunlar arasında kuş gribi, domuz gribi, Batı Nil Virüsü, sığırların süngerimsi beyin hastalığı, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi, Ebola, HİV, İnfluenza, Sars, Maymun Çiçeği ve Covid-19 gibi hastalıkları sayabiliriz. Dünya Sağlık Örgütünün son verilerine göre insan sağlığını tehdit eden ve enfeksiyonlara yol açan toplam 1415 mikroorganizmanın 868 adedinin zoonotik karakter taşıdığı ve bunların %33 ünün insandan insana geçtiği ortaya konulmuştur. Bu hastalıkların %75’ i son 30 yıl içinde ortaya çıkmıştır. Öte yandan, Sağlık Bakanlığının ihbarı mecburi olarak belirlediği 50 hastalıktan 26’ sı zoonotik hastalıklardır. Dünyada biyoterörizm amacıyla kullanılan mikropların ve gıdalardan bulaşan hastalıkların %80 i hayvansal kökenlidir(3). Veteriner tıbbı zoonotik hastalıkları hayvanlarda eradike etmek suretiyle insanlara bulaşmasını önler ve böylece halk sağlığı bağlamında insan tıbbına önemli ölçüde yardımcı olur.

HAYVANSAL ÜRETİM

Artan nüfus ve iklim değişikliğinin olumsuz etkileri sonucu dünyada insanların hayvansal ürünlere erişimini giderek zorlaşmaktadır. Bu nedenle birim hayvan başına verimin artırılması zorunludur. Bunun da tek yolu düşük verimli hayvanların genetik kapasitelerini yükseltmek yani onları ıslah etmektir. Günümüzde hayvan ıslahı en etkin ve yaygın olarak reproduktif biyoteknolojiler de denen suni tohumlama ve embriyo transferi gibi tekniklerin kullanılması suretiyle yapılmaktadır. Anılan her iki teknik de veteriner tıbbının önemli faaliyet alanları içerisinde yer almaktadır. Özellikle sığırlarda yaygın olarak uygulanan suni tohumlama mikro pipetler içerisinde dondurulan ve -196 derecede saklanan boğa spermasının veteriner hekimler tarafından rekto vajinal yolla ineğin genital organına verilmesi suretiyle yapılmaktadır. Embriyo transferi ise verici ineklerden alınan embriyoların taşıyıcı ineklere intra uterin yolla verilmesi tekniğidir. Görüleceği üzerine veteriner tıbbı kullandığı bu gibi tekniklerle hayvansal üretimin artırılmasına önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır.

TEK SAĞLIK

Aralarında Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Tarım Örgütü, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü, Birleşmiş Milletler Çevre Programı gibi örgütlerin bulunduğu çeşitli kuruluşların düzenlediği bir panelde Tek Sağlık Konsepti yeniden tanımlanmıştır. Buna göre Tek Sağlık insanların, hayvanların ve ekosistemlerin sağlığını sürdürülebilir bir şekilde dengelemeyi ve optimize etmeyi amaçlayan bütüncül bir yaklaşımdır. Tek Sağlık şemsiyesi altında üç ana bileşen bulunmaktadır. Bunlar çevre bilimleri, insan ve hayvan tıbbı ve halk sağlığıdır. Tek Sağlık bünyesinde çevre bilimcileri, insan ve veteriner tıbbı mensupları ile halk sağlığı uzmanları görev yapar. Günümüzde halk sağlığını etkileyen Tek Sağlık kapsamında değerlendirilen başlıca unsurlar zoonotik hastalıklar, gıda güvenliği, antimikrobiyal direnç, biyoçeşitlilik ve küresel ısınmadır.

ÇEVRE SAĞLIĞI

Son 50 yıl içerisinde gittikçe kirletilen çevre günümüzde insan, hayvan ve bitki sağlığı açısından çok tehlikeli bir duruma gelmiştir. Hele son 10 yıl içerisinde baş gösteren küresel iklim değişikliği ve kuraklık gibi etmenler bu tehlikenin boyutunu daha da artırmıştır. Bu arada bilinçsiz kullanım sonucu gıda maddeleri, toprak ve su vasıtasıyla doğada hızla yayılan antibiyotiklerin doğurduğu antimikrobiyal direnç, küresel ısınmaya bağlı sıcaklık stresi, artan sıcaklığa bağlı olarak habitatları genişleyen sivrisinek ve kene gibi hastalık etkenlerinin konakladığı vektör sayısındaki artışın doğurduğu enfeksiyonların ve zoonozların yaygınlaşmasını hayvanların sağlığını, refahını ve verimliliğini çok olumsuz olarak etkilemektedir. İşte veteriner tıbbı bu tür olumsuzluklara karşı insan, hayvan ve toplum sağlığını koruyup gözeten bir hekimlik dalıdır. Bunlara son zamanlarda eko-sistem sağlığı da eklenmiştir ki tümünü Tel Sağlık olarak nitelendirebiliriz. Veteriner tıbbı, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya, ilaçların özellikle de antibiyotiklerin kalıntı bırakmayacak şekilde uygulanmasına, denetlenmesine, hayvancılıkta kullanılan su ve kaba yemin sorumlu kullanımına yardımcı olur.

GIDA GÜVENLİĞİ

Veteriner Tıbbının uğraş alanına giren en önemli konulardan birisi de gıda güvenliği/güvenilirliğidir. Avrupa’daki çoğu gelişmiş ülkede kamu veteriner otoritesinin varoluş nedeni de budur. Öte yandan, Avrupa Birliği Müktesebatının büyük bir bölümü de gıda güvenliğine ayrılmıştır. Türkiye’de gıdaların özellikle de ihraç edilenlerin güvenliğini sağlamak amacıyla yetkili bir veteriner otoritesinin kurulması fikri 1936 yılında onaylanan Uluslararası Cenevre Sözleşmesi ile hayata geçirilmiştir. Bu sözleşme ile kurulan Veteriner İşleri Genel Müdürlüğüne Türkiye’deki tüm hayvansal gıdaların “ahırdan çatala” kontrolü görevi verilmiştir. Bu bağlamda özellikle mezbahalarda kesilen her türlü hayvanın kesilmeden önceki ve sonraki muayeneleri veteriner hekimler tarafından yapılmaktadır. Bu durum hayvanlardan insanlara karkas et ve çiğ süt ile geçen brusella, tüberküloz ve antrax gibi hastalıkların %80’inin bulaşmadan önce önlenmesi açısından çok önemlidir.

Özet olarak belirtmek gerekirse, veteriner tıbbı gıda güvenliğinin sağlanmasında, bulaşıcı zoonoz hastalıkların önlenmesinde, ekosistemin korunmasında, biyoterörizm ve agroterörizme hazırlıklı olunmasında ve halk sağlığında çok önemli işlevleri bulunan bir tıp dalıdır. Ancak, son yıllarda bilinçsiz olarak açılan ve sayıları 29’u bulan veteriner fakültelerinde veteriner tıbbı uluslararası standartlara uygun olarak okutulmamaktadır. Fakültelerin müfredatlarında veteriner tıbbının halk sağlığı üzerine etkileri konusunda bilgiler verilmemekte, bazı fakültelerde ise bu konuda ne bir ders ne de bir bilim dalı bulunmaktadır. Veteriner tıbbı öğretimi geçmişte orta ve yüksek düzeyde tarım odaklı olarak planlanmıştır. Oysa baştan beri önemle vurguladığım gibi veteriner tıbbı tarım odaklı değil adından da anlaşılacağı üzere insan tıbbı odaklı olmalıdır. Gelecekte halk sağlığı ile ilgili tüm mesleklerin Tek Sağlık çatısı altında toplanması kaçınılmazdır.

KAYNAKLAR:

  1. Schwabe CW. Veterinary Medicine and Human Health. 3rd ed. Baltimore, MD: Williams & Wilkins; 1984.
  2. Bahadır,O .Osmanlıdan Cumhuriyete Bilim, 2.Baskı, S 9, İstanbul, Cumhuriyet Kitapları, 2014
  3. Serpen,A,Tek Sağlık. Semptom Dergisi, 2021, 1(1), 28-35
Exit mobile version