Dünya literatüründe “irin oluşturan bakteri” olarak bilinen Trueperella pyogenes ilk olarak 1903 yılında belirlenmiş. O zaman adına bilim insanları Corynebacterium pyogenes demişler. Adı değişerek Actinomyces pyogenes, Arcanobacterium pyogenes, son olarak da Trueperella pyogenes olmuş. Ben de bu konuda 2015 yılında yazdığım teknik bilgide bu bakteriye “irinden sorumlu mikrop” adını takmıştım.
Trueperella pyogenes tek başına da enfeksiyona yol açabilir. Ama asıl işi “co-infection” yani diğer mikroorganizmalarla birlikte enfeksiyon yapmaktır. Karakter olarak fırsatçı (oportünist) ve diğer patogenlerin işbirlikçisi bir mikroorganizmadır. Hücrelere yapışıp hızla çoğalan ve doku hasarı yapan bir bakteri olduğundan enfeksiyonları şiddetlendiren, iyileşmeyi ve tedavi şansını zora sokan bir bakteri olarak bilinir.
Gram pozitif (+) bir coccobacil (kokobasil) olan T. pyogenes sığır, koyun, keçi ve bunların yavrularında, akla gelen her yerde, enfeksiyonlar yapabilir, problemlerin içinde yer alabilir.
En çok izole edildiği enfeksiyonlar meme yangıları (mastitis), rahim yangıları (metritis) ve pneumoni (zatürre)dir. Özellikle yaz mastitisi, kuru dönem mastitisi ve düve mastitisi gibi spesifik meme yangılarında hep Trueperella pyogenes suçludur.
Endometritiste birçok mikroorganizmanın arasında dominant (baskın) rol oynar. Bovine herpesvirus 4 (BoHv4) ile rahim içi yangılarda yakın işbirliği halinde olduğu bilinmektedir.
Trueperella pyogenes’in birlikte enfeksiyonlara eşlik ettiği mikroorganizmaları listelersek;
E.coli, Pasteurella multocida, Mannheimia haemolytica, mycoplasmalar, Histophilus somni, Prevotella, Streptococlar ve Staphylococları görürüz.
Ayrıca; virüslere de enfeksiyonlarda yardımcı olan bir bakteridir.
Yukarıda adı geçen BoHv4 virüsüne ek olarak PI3, BoHv1, BVDV gibi virüslerle de işbirliği yapar.
Ek olarak tırnak yangılarında Fusobacterium necrophorum, Dichelobacter nodosus, Treponema ve Porphyromonas levii ile birlikte çalışır.
Bu mikroorganizmalarla birlikte Trueperella pyogenes’i septisemi, encephalitis (beyin yangısı), pericarditis (kalp kası yangısı), mastitis, metritis, omphalitis (göbek yangısı), arthritis (eklem yangısı), salpingitis (yumurta yolu yangısı), pneumoni (zatürre) vakalarında da görürüz.
Ayrıca; İnterdigital flegmon (Tırnak arası yangısı=IP) vakalarında, yavru atmalarda, ani ölümlerde, buzağıların ölü doğmasında, karaciğer apselerinde, her türlü döl yolu sorunlarında, infertilitelerde (döl verimi düşüklüklerinde), irinli rahim yangısında (pyometra), erkeklerde orchitis’te (testis yangısı), kemik iliği yangılarında (osteomyelitis) Trueperella pyogenes’i hastalık yapıcı etkenler arasında sayabiliriz. Tüm bu sorunlarda en çok izole edilen bakteri Trueperella pyogenestir. Katıldığı enfeksiyonların prognozunu (hastalığın sonunu) “zayıf” hale getirir. Yani yangıyı şiddetlendiren, sonucu kötü yönde etkileyen bir rolü vardır.
Bu etkisiyle döl tutmama, çiftliklerde kullanılan sperma sayısını yükseltme, dönek ineklerin artması, buzağılama aralığının uzaması, boş günlerin sayısının yükselmesi, meme körelmeleri gibi sorunları ortaya çıkarır.
Böylece döl tutmama, mastitisten dolayı kör meme, ayak hastalıklarından dolayı topallık oluşturarak mecburi sürüden çıkarma oranını arttırır.
Trueperella pyogenes’in karıştığı vakalarda antibiyotik direnci de saptanmıştır. Yapılan birçok çalışmada antibiyotiklere direnç kazandığı saptanmış, çokça kullanılan antibiyotiklerden artık etkilenmediği bildirilmiştir. En çok Florfenikol, ikinci derecede ise sefalosporin grubu antibiyotiklerin şuanda duyarlı olduğu bildirilmekle beraber, antibiyotiklerden başka mücadele yöntemleri üzerinde çalışılmaktadır. Bunların başında aşı çalışmaları gelmektedir. Ayrıca karma aşıların içerisinde Trueperella pyogenes’in bulunmasının immunostimulant (immun sistemi uyarıcı) etki gösterdiği de bilinmektedir.
Diğer yandan pyometra (irinli rahim yangısı) ve metritis vakalarında patogen (hastalık yapıcı) mikroorganizmalarla birlikte Trueperella pyogenes’in düşük dozlarının doğrudan rahim içindeki sıvıya (lochia) verilmesi ile deneysel enfeksiyon oluşturma yönünde olumlu sonuçlar alındığı ortaya konulmuştur. Bu çalışmalar ileride “metritis aşısı” yapılmasına zemin hazırlayabilir.
Tedavi için kültür ve antibiyotik duyarlılık testleri yapılarak antibiyotikler ve antiinflamatuar (NSAID=yangı giderici) ilaçlar kullanılır. Ancak yapılması gereken koruyucu hekimlik ve doğru bir sürü yönetimidir.
Sürü yönetiminin temel ilkesi olan “kuru ve temiz” ilkesine uyulması, sinek mücadelesi yapılması şarttır.
Ek olarak; sürülerde yeni doğum yapmış ineklerin (lohusaların) düvelerin, kurudaki ineklerin ve laktasyondaki ineklerin kesinlikle aynı yerde bulunmaması gerekir. Aynı ortamda yatan bu gruplardan özellikle lohusa inekler diğerlerini tehlikeye atmaktadırlar. En önemli “koruyucu hekimlik” uygulaması bu grupların ayrı yerlerde bulunmalarıdır.