Süt çiftliğinden et elde etmek, ülkemizde süt çiftliklerinde doğan erkek buzağılar kırmızı et üretimimizin temelini oluşturmaktadır.
ABD’de son yıllarda uygulamaya konulan bir yöntem var. Bu yöntem dişi sperma teknolojisine dayanıyor.
Dişi sperma teknolojisi devreye girip yaygınlaşmadan önce öyle bir uygulama yoktu.
ABD’de süt sığırcılığı ile uğraşan, amaçları sadece süt üretip satmak olan ticari işletmeler sürülerini ikiye bölüyorlar. Bunlar çoğunlukla holstein çiftlikleri. Sürünün yarısında dişi sperma kullanıyorlar. Diğer yarısına ise “Angus” sperması ile tohumlama yapıyorlar. Kullanılan siyah angus spermaları ise konvansiyonel. Yani erkek-dişi ayrımı yapılmamış spermalar.
Doğan buzağılar angus renginde, tamamen siyah oluyorlar. Bu F1 melezlerini besiciler birkaç günlükken toplayıp götürüyorlar.
Dişi sperma kullandıkları için gelecek neslin düvelerinde bir eksilme olmuyor. Buna karşın sürünün diğer yarısından doğan holstein X angus melezi buzağılar besiciler tarafından adeta kapışılıyor. Besiciler sık sık çiftlikleri ziyaret edip, yeni doğmuşlar dahil, kaç günlük olursa olsun bu melez buzağıları erkek – dişi bakmadan alıyorlar.
ABD’de bu uygulama giderek yaygınlaşmış. Hatta sürüsünü %50- %50 değil, %40 -%60 ya da %35- %65 olarak bölen ve çoğunluk olarak melez elde etmeye yönelik şekilde tohumlayan çiftlikler de var. Çünkü melez buzağı satışından gelen “sıcak para”dan çok memnunlar.
Bu uygulamadan TV programlarımda söz etmiştim. Yazımda da değinmeyi uygun buldum.
Angus ırkı tohumlarda erkek sperma üretimi de yapıldığı halde, erkek sperma değil, konvansiyonel sperma kullanıyorlar. Alıcılar buzağı toplarken erkek-dişi ayrımı yapmadan tüm melez buzağılara aynı parayı veriyorlar.
ABD’de çok büyük “Feed lot” lar yani besi yerleri var. 100.bin – 200.bin baş besi danasını besleyen, satan bu feed lotlar doldurulup boşaltılıyor ve tekrar doldurulabiliyor. Bunu sağlayan ise tedarik zinciri.
Dana üreten tedarikçiler ve onların danalarını son besiye alan Feed lot sahipleri var. Herkes ürettiği dananın satılabileceği yerleri, besiciler de danaların temin edilebileceği işletmeleri biliyor. Bir örnek yapıda birçok danayı almaları mümkün olduğundan ve bu iş uzun yıllardan beri devam ettiğinden alışveriş video ile oluyor. Video dan danaları gören alıcı 2 katlı kamyonlarını göndererek danaları besi yerine getirtiyor.
Ülkemizde ise bir tedarik zinciri yok. Tamamen kendi halinde bir sistem.
Süt sığırcılığı yapan işletmelerin erkek danaları melezler ve etçi ırklar kadar yemden yararlanma konusunda başarılı değiller.
Etçi ırkların ve melezlerinin uzmanlık alanı et üretmektir. Nasıl bir etçi ırkın ineği Holstein ırkı inek kadar süt veremezse, bir sütçü ırkın buzağısı da etçi ırkın buzağısı kadar yemden yararlanmayı ve daha fazla ağırlık artışı sağlamayı beceremiyor.
Yukarıda sözünü ettiğim gibi uzmanlık alanları farklı. Üstelik besi sonunda etçi ırklar ve melezlerinden daha çok et daha az kemik elde ediliyor. Piyasaya sunulan et miktarı, sütçü ırklara göre en az, %8 oranında daha fazla oluyor.
Daha önce birçok yazımda ve TV programımda etçi ırklar ile F1 melezlerinin üretiminden söz etmiştim. Bu holstein X angus birinci melezlerinin ABD’de yaygınlaştığını izleyince konu hakkında bilgi vermeyi uygun buldum.
Ülkemizde kırmızı et açığı var. Besi çiftlikleri doldurulamıyor. Zaman zaman ithalata ihtiyaç duyuluyor. Uzun yıllardan beri böyle olduğu halde “besiye uygun dana” yetiştirilmesi konusunda bir atılım, bir yönlendirme yok.
Besiciliğin iki önemli girdisi dana ve yemdir. Madem ki dana kıtlığı çekiyoruz bu durumda dana üretimi için yeni bakış açılarına, projelere ve yönlendirmelere gerek vardır.
Tabii ki döl ve buzağı kayıplarının önüne geçilmesi de büyük önem taşıyor. İşin o tarafı da ihmal edilmemeli.
Bu bilgilerin ülkemizde de değerlendirileceği ve besilik dana ihtiyacımızın karşılanması için çalışmalara başlanacağını ümit ederim.