Sığır ırklarımızın ıslahı, ülkemizde inek başına süt veriminin düşük olduğu her fırsatta dile getirilmektedir. Hayvancılığı ve ekonomisi ileri ülkeler inek sütü üretimlerini arttırmak amacıyla, uzun yıllar uğraşarak süt sığır ırklarının süt verimlerini, sütteki yağ ve protein oranını arttırmışlar ve arttırmaya da devam etmektedirler. Bu verimlerin yanında inek vücut yapısına, dayanıklılığına meme sağlığı formu ve tırnak sağlamlığına da önem vermişlerdir. Bu ıslah edilmiş ırklardan diğer ülkeler de edinmek istemeleri sonucu bu gelişmiş ülkeler damızlık sığır satışları ile sığır yetiştiricilerine önemli gelir artışı sağlamış ve sağlamaya devam etmektedirler.
Yerli sığır ırklarımız ülkemiz iklim yetiştirme ve beslenme koşullarına uygun olmalarına rağmen düşük verim kapasitesinde olup, bugüne kadar ıslah edilememiştir. Bir sığır ırkının ıslahında ele alınan ve ıslah edilmesi istenen karakterde çok yavaş genetik ilerleme sağlaması nedeniyle, hemen başlansa bile gelişmiş ülkelerin geliştirmeye devam ettikleri ırkların verim ve form potansiyeline erişmek pek mümkün görülmemekte ve ayrıca çok masraflı olduğu kabul edilmektedir.
Çok süt veren inek sürüsüne sahip olmak her sığır yetiştiricisinin en fazla arzuladığı husustur. Bu amaca ulaşmak için, ülkemize, ıslah edilmiş ırklar getirilmiş ve melezleme yoluyla yerli sığırlarımızın süt verimleri arttırılmıştır. Bazı yetiştiriciler ise bu sığırları saf yetiştirerek daha yüksek süt verimli sürüler elde etmişlerdir. Daha da yüksek süt veren inek elde etmek isteyen yetiştiriciler için daha çok sığır ithal edilmeye başlanmış ve Ülkemiz bu açıdan diğer ülkelerin önemli bir pazarı olmuştur.
Boğa Döl Kontrolü Nedir?
Sığır ırklarımızın ıslahı konusunda süt sığırı ıslahı, zaman geçtikçe daha karmaşık hale gelmektedir. Gelişmiş ülkeler sığır ıslahı için boğa döl kontrolü yöntemini kullana gelmektedirler. Bu yöntemde, damızlık adayı boğaların dişi dölleri elde edilerek ve bu dişi döllerin verimlerine bakılmak suretiyle sıralanmaktadır. Bu boğalardan, kızları en yüksek süt verimine sahip olanları arasından yeter sayıda boğa seçilmekte, diğerlerinden yararlanılmamaktadır. Daha sonra, seçilen boğaların, suni tohumlama yoluyla, ülke sürüsünde yoğun bir şekilde kullanılması sağlanmaktadır. Sadece Holstein ırkı için değişik kuruluşlarca, Avrupa’da her yıl 2000 kadar, Kuzey Amerika’da ise 1600 boğa döl kontrolüne alınmaktadır.
Dekkers (1992) geleneksel ve normal bir boğa döl kontrolünde her yıl 500 000 ineğin süt verim kaydı alınıp, 300 boğa test edildiğini bildirmektedir. Bu pazar çok rekabetçi olup, giderek fiyatlar düşmekte, ıslah yapmak ise daha da pahalılaşmaktadır. Bu ve diğer nedenlerle daha katı genetik kurallar uygulanması söz konusu olmaktadır.
Yapay (Suni) Tohumlamada Durumumuz?
Sığır ırklarımızın ıslahı konusunda ülkemizde suni tohumlamalarda kullanılan boğa semeninin bir kısmı boğa döl kontrolü yapılmamış ve genetik potansiyeli bilinmeyen boğalardan elde edilirken, bir kısmı ithal edilmektedir. Bu ithal edilen boğa semeni, döl kontrolü yapılmış boğa spermaları olup, oldukça yüksek fiyattan satın alınmaktadır.
Bu konuda da Ülkemiz hayvan ıslahı ile uğraşan ülkelerin önemli bir pazarı durumundadır. Nitekim, 1998 yılında 505 215 doz sperma ithal edilmiştir. Her yıl ithal edilen sperma sayısı da giderek artmaktadır. İthal edilen spermanın ülkemize uygun olup olmadığı, kalitesi, üretici ülkelere güven gibi konularda da yoğun tartışmalar bulunmaktadır. Bütün bu hususlar, ülkemizde, kendi koşullarımıza uygun inek yetiştirme amacıyla yüksek verimli döller ürettiği kanıtlanmış boğa (semen) üretiminin kaçınılmaz ve ivedi çözüm bekleyen konular arasında olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
Gelişmiş ülkelerin hepsi boğa döl kontrolü uygulaması yaparak gereksinmeleri olan spermayı boğa döl kontrolü yapılmış boğalardan sağlamakta, bazı ülkeler ise çok az bir kısmını ithal ederek ıslah programlarının hızlandırılmasında kullanmaktadırlar. Uygulanan ıslah programlarında her ülke kendi koşullarına uygun sığır yetiştirmeyi hedef almaktadır. Örneğin İsrail, yetiştirdiği süt sığırlarının sıcak iklim koşullarına uygun olduğunu ileri sürmektedir. İsrail’de sıcak iklim koşullarında üretim yapıldığı ve bu iklimde en yüksek performansı veren ineklerin verimlerine bakarak boğa ve ineklerin seçildiğine göre, bu husus önemli ölçüde geçerli kabul edilmelidir.
Ülkemizde Boğa Yavru Testi Çalışmaları?
Boğa döl kontrolü için sürülerde süt verim kayıtlarının tutulması şarttır. Süt verim kayıtlarının tutulması ise çok pahalı gerçekleşmektedir. Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde bile, ülke sığır populasyonunun bir kısmında ferdi verim kayıtlarının tutulması oranının yılda % 2 kadar azalmakta olduğu bildirilmektedi (Lohuis,1994).
Ülkemizde ise süt verim kayıtları tutulması için son yıllarda Holstein Friesian Damızlık süt sığırı yetiştiricileri birliklerince başlanmış olmakla birlikte, üreticinin beyanına dayalı verim kaydı tutulan inek sayısı, etkin bir boğa döl kontrolü yapmaya olanak verecek boyutlarda değildir. Bütün bu yetersizliklere rağmen, Damızlık Süt Sığırı Yetiştiricileri Merkez Birliği tarafından bir boğa döl kontrolü projesinin başlatılmış olması ülkemiz sığır ıslahı bakımından bir ilerleme sayılmalıdır.
Sığır Irklarımızın Islahı Yeni Gelişmeler ve Biyoteknolojik Yöntemler Nelerdir?
Kanada için bir boğanın test edilmesinin 45 000 Doları bulduğu, belirtilirken, Kanada’ da uygulanan ve MOET (Çoklu Yumurtlatma ve Embiriyo Transferi) Nukleus Islah Programı adı verilen ve biyoteknolojik yöntem ile bu masraf boğa başına 5 800 Dolara kadar düşürülmüştür (Lohuis,1994).
Yetiştiricilikte yeni biyoteknolojik yöntemlerin kullanılmasının gerekli olduğu, hem genetik ilerlemede daha etkin sonuç elde edilebileceği ve hem de masrafların azaltılabileceği birçok araştırıcı tarafından vurgulanmaktadır. Bu yeni teknolojiler arasında MOET’ e ilaveten, vücut dışı döllenme (IVF), genetik markırlar (GM) vücut dışı embiriyo geliştirme (IVM), sperm ve embiriyoda cinsiyet belirlemesi ile klonlama sayılmaktadır. Global rekabetin artması, ileri biyoteknolojik yöntemlerin kullanılmasını her zamankinden daha önemli hale getirmiştir.
Lohuis (1998), hangi yöntemin kullanılmasının en önde önem verilmesi ve yatırım yapılması gerektiği sorusuna, ‘başarının sürekli kılınması için, muhtemelen bütün bu yeni teknolojilere yatırım yapılması gerekir’ demektedir. Ayrıca ‘bu noktada, yeterince kanıtlanmış ve geniş çaplı uygulamaya müsait MOET nucleus ıslah stratejisinin’ en geçerli yöntem olduğunu bildirmektedir.
MOET Neden Önemlidir?
Nicholas and Smith.(1983), tarafından ilk olarak ortaya atılan MOET ıslah programı (512 ineklik nucleus sürüsü), geleneksel boğa döl kontrolünden çok daha hızlı bir genetik ilerleme sağlayabileceği bildirilmişse de daha sonra Woolliams and Smith (1988) tarafından MOET’in geleneksel boğa döl kontrolünden en çok % 30 daha fazla genetik ilerleme sağlayabileceği ortaya konulmuştur. Aynı araştırıcılar, her iki sistemin birlikte uygulandığı projelerde de (Hibrit MOET) geleneksel boğa döl kontrolünden daha hızlı genetik ilerleme sağlanabileceğini bildirmişlerdir.
Uygulama sonuçlarına göre merkezi MOET uygulamaları, etkin bir boğa döl kontrolüne oranla % 5-10 daha hızlı genetik ilerleme hızı sağlamaktadır. Bu ekstra genetik ilerleme önemli olup, rekabet ortamında, semen, embiriyo ve canlı hayvan satışlarında % 60’a varan gelir artışı demektir. Halen, İngiltere Kanada, Finlandiya, Almanya, İtalya, Kore, Hollanda, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve diğerlerinde MOET uygulamaları yürütülmektedir. İlk ortaya atıldığı 1983 yılından beri üzerinde yüzlerce araştırma yapılan ve ümit verici uygulama sonuçları elde edilen MOET nukleus ıslah stratejisi artık, kanıtlanmış bir yöntem olarak kabul edilmektedir. Boğa döl kontrolü programları, çok sayıda üreticiyi ilgilendiren, yüz binlerce ineğin verim kaydının tutulmasını gerektiren bir iştir. Buna karşın MOET uygulandığında, birkaç kişinin denetiminde, birkaç yüz inekten oluşan çekirdek bir sürü ile boğa döl kontrolü kadar hatta daha da başarılı bir sonuç alınabilir.
MOET (Çoklu Yumurtlatma ve Embiriyo Transferi) uygulaması pratik anlamda, yılda tek yavru veren inekleri, çok yavru verir hale getirmektir. Böylece, yapay tohumlamada kullanılacak boğalar öz kız kardeşlerinin süt verim performansına göre seçilebilmektedir. Ayrıca, geleneksel ölçüm yapılan karakterlere ilaveten daha başka karakterler de, örneğin ferdi yem tüketimi, çeşitli kan metebolitleri, ve DNA markırları da ölçülebildiği veya bulunabildiği için daha da yararlıdır. Bu belirtilen karakterler ülkesel boğa döl kontrolünde, pratik ve ekonomiklik açısından söz konusu bile olamaz.
MOET (Çoklu Yumurtlatma ve Embiriyo Transferi) programlarının bu kadar iyi olmasına karşın, sığırcılığı gelişmiş ülkelerde halen yürütülmekte olan boğa döl kontrolü ve süt verim kontrollerinin yetiştiriciye sağladığı yararlar nedeniyle süregelmekte olan sistemden vazgeçme ve etkin MOET programına dönme eğilimi göstermemektedirler. Buna karşın MOET’e dayalı boğa döl kontrolünün birlikte uygulandığı Hibrit MOET programları giderek yaygınlaşmaktadır. Ayrıca, ülke süt sığırı ıslahının sadece bir sürü ile yürütülmesinin de sakıncalı olabileceği ileri sürülmektedir. Son yıllardaki gelişmelere bakıldığında, MOET sürüsünü oluşturan ineklerin yetiştirici elinde tutulması şeklindeki yaklaşımlar varsa da bunların da sakıncalı tarafları bulunmaktadır.
Ülkemizde MOET Uygulanabilir mi?
Nicholas (1996), Smith (1988), McGuirk(1989), süt, yağ ve protein kayıtlarının tutulamaması ve geniş oranda YT kullanılamaması nedeniyle MOET uygulamasının, gelişmekte olan ülkelerdeki bir ırk veya ülke sürülerinde, ıslah programı uygulamada en gerçekçi çözüm olduğunu bildirmektedirler.
Bütün bu belirtilenlerin sonucu olarak Türkiye’nin koşullarına ve yetiştirici beğenisine uygun Türkiye’de yetişmiş ve seçilmiş boğalardan elde edilecek semeni kendi üretecek duruma gelebilmesi, bunu da en kısa sürede sağlayabilmesi için en kolay, ucuz ve garantili genetik ilerleme sağlayabilecek yöntemin MOET uygulaması ile olabileceği gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Sonuç olarak, her şeye rağmen, verim kayıtlarının yeterince gelişmemiş ve suni tohumlamanın yaygınlaşmamış olduğu ülkelerde, MOET ıslah programlarının en gerçekçi çözüm olacağı açıktır.
Kaynak: gencveteriner