Newcastle (yalancı veba) hastalığı halk arasında kıran hastalığı olarak da bilinir. Newcastle (yalancı veba) hastalığı Newcastle disease, Newcastle Krankheit ve Maladie de Newcastle olarak da anılmaktadır. Newcastle (yalancı veba) hastalığı kanatlıların solunum, sindirim ve sinir sistemlerinde bozukluklar meydana getiren, çok bulaşıcı ve öldürücü viral bir hastalığıdır.
Newcastle (yalancı veba) hastalığı, kanatlı hayvan yetiştiriciliği yapılan bütün ülkelerde büyük bir problem olarak zaman zaman ortaya çıkmakta ve büyük ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Ancak bu enfeksiyon, Amerika ve Avrupa’nın birçok ülkelerinde kesin önlemler ve ciddi aşılama programlarının uygulanması sonucu tamamen kontrol altına alınmış bulunmaktadır. Özellikle, tavukçuluğun yeni geliştiği ülkelerde hastalık önemli bir sorun olarak görülmektedir. Bunun yanısıra tavuk yetiştiriciliği alanındaki hızlı gelişmeye paralel olarak teknolojik bilgilerin istenilen düzeyde gelişememesi ve gerekli önlemleri alacak kuruluşların yeterli olmayışı nedeniyle, infeksiyon böyle ülkelerde büyük ekonomik kayıplara neden olmaya devam etmektedir. Türkiye’de infeksiyonun ilk olarak 1946 yılında geniş bulaşmalara yol açtığı görülmüş ve sonraları alınan hijyenik önlemler ve sistematik aşı uygulamaları ile büyük ölçüde hastalığın kontrol altına alınmasına çalışılmıştır. Fakat, halen yurdumuzda zaman zaman epidemik karakterde hastalık olaylarına rastlanmaktadır.
Yalancı Vebanın Etiyolojisi
Newcastle hastalığının etkeni, filtreleri geçebilen myxovirüs’lerin Paramyxoviridae gurubuna ait ve RNA karakterinde genetik madde taşıyan bir virüsdür. Virüs partikülleri karakteristik helikal yapıda olup, 100-300 nanometre çapındadır ve lipid içeren bir zarfla çevrilmiştir. Bu virüsün en önemli özelliği eritrositlerin yüzeylerine adsorbe olarak onların kümeleşmesine neden olmasıdır. Etkenin bu hemaglutinasyon özelliği aşılama sonu bağışıklığı saptamada ve hastalığın teşhisinde direkt ve indirekt olarak büyük yararlar sağlar.
Newcastle virüsü formalin, alkol, mertiolet, lipid eriticileri ve lizol tarafından kolaylıkla inaktive edilir. Termolabil olup suşların çoğu 60 °C ve 30 dakikada inaktive olur. Ancak,immunojenitelerini kaybetmezler.
Newcastle virüsünün morfolojik ve kimyasal yapıları aynı, fakat biyolojik özellikleri yönünden farklı başlıca 3 patojenik tipi bulunmaktadır. Bunlar da,
1-Lentojenik suşlar: Bunlar, hayvanlarda çok hafif veya gizli infeksiyonlara yol açmakta ve ölüm oluşturmamaktadırlar. Bu virüslerle oluşan infeksiyon, genellikle, sadece hafif bir solunum yolu bozukluğu ile karakterizedir. Böyle virüsler arasında HB1, La Sota, F, vs. suşları bulunmaktadır. Embriyolu yumurtadaki öldürme zamanı (MDT) 96-168 saatler arasında, günlük civcivlerdeki beyin içi patojenite indeksi (ICPI) 0.0-O.4 ve 6 günlük civcivlerdeki intravenöz patojenite indeksi ise (IVPI) 0.0’dır. Civciv embriyo fibroblastlarmda oluşturdukları plaklar ortama magnezyum veya dietilaminoetil (DEAE) ilavesiyle indüklenebilir. Lentojenik suşlar çoğunlukla aşı üretiminde kullanılırlar.
2-Mezojenik suşlar: Orta derecede virulense sahiptirler ve hayvanların solunum ve sinir sistemlerinde bozukluklar meydana getirirler. Duyarlı tavuklarda parenteral yolla yapılan inokulasyon orta derecede ve beyin içi yapılan inokulasyonda da ciddi bir hastalık tablosu oluştururlar. Fazla stres faktörlerinin bulunduğu kümeslerde ve antikor taşımayan hayvanlarda ölümler şekillenir. Böyle virüsler arasında Roakin, Komarov, Mukteswar, MK-107 vs. suşları bulunmaktadır. MDT 44-70 saat, ICPI 0.4-1.9 ve IVPI ise 0.00.5’tir. Mezojenik virüsler civciv embriyo fibroblastlarında açık renkli plaklar oluştururlar. Bazı ülkelerde bunlardan aşı suşu olarak yararlanılmaktadır.
3-Veloienik suşlar: Bu gruba dahil virüsler çok bulaşıcı ve öldürücüdürler. Hayvanlarda ölümle son bulan solunum, sindirim ve sinir sistemlerine ait bozukluklarla beliren infeksiyonlara yol açarlar. Böyle virüsler arasında Milano, Herts, GB, İsrail. Çorum, vs. gibi suşlar sayılabilir. Velojenik virüslerde MDT 40-70 saat. ICPI 2.0-3.0 ve IVPI ise 0.5-2.8 ’dir. Velojenik virüsler sitopatik etkiye sahiptirler ve civciv embriyo fibroblastlarında açık renkli plaklar oluştururlar. Bunlar eprüve suşu olarak kullanılırlar.
Newcastle (yalancı veba) hastalığı virüsü, ayrıca tropizm gösterdiği organlara göre de;
1-Pnömotropik (Solunum yoluna afinitesi olan),
2-Visserotropik (Sindirim sistemine afinitesi olan),
3-Nörotropik (Sinir sistemine afinitesi olan) suşlar olmak üzere de klasifiye edilmektedir.
Pnömotropik virüs suşları şiddetli solunum yolu lezyonları oluştururlar ve kanatlı hayvanlarda değişik derecede solunum güçlükleri görülür. Bazı kanatlılarda felçler de şekillenir. Visserotropik virüs suşları başta sindirim yolu olmak üzere solunum sisteminde de lezyonlar oluşturur. Bu suşlar ön midede şiddetli hemorajilere ve barsaklar da ise küçük kanamalara veya ülserlere neden olurlar. Virulent olan nörotropik velojenik suşlar ise sinirleri etkilediklerinden felçlere ve sinirsel bozukluklara yol açarlar.
Newcastle (yalancı veba) hastalığı virüsü duyarlı kanatlı hayvanlarda doku kültüründe ve embriyolu yumurtada ürer. Virüsün duyarlı tavuklarda üretilmesi pratik değildir. Ancak, suşların tipiendirilmesinde bu işleme başvurulur. Velojenik suşlar, duyarlı tavuklara verildiğinde çoğunlukla ölümle sonuçlanan şiddetli infeksiyon oluştururlar. Mezojenik suşlar, orta şiddette veya hafif bir infeksiyon oluşturur ve ender hallerde ölüm yapar. Lentojenik suşlar ise belirgin bir hastalık oluşturmazlar.
Newcastle virüsü doku kültüründe üretildiğinde ya hücrelerin nekrozuna veya hücrelerin formasyonlarında ve fizyolojik yapılarında değişmelere neden olurlar. Bu değişmeler hücrelerin boya alma kapasitelerinin artması veya dev hücrelerinin oluşumu ile karakterizedir. Newcastle virüsü, çeşitli doku kültürlerinde ürer ve plaklar oluşturur. Monolayer hücrelerde virüsün üremesiyle tahrip edilen veya yapıları değişen hücrelerin oluşturdukları kenarları belli, gözle görülebilen iki tip plak oluşmaktadır. Birinci tip plaklar beyaz, berraktır ve virüsün ürediği hücrelerin tahrip edilmesi ile oluşur. İkinci tip plaklar ise kırmızı plaklardır. Virüsün ürediği hücrelerin boya alma kapasitesinin değişmesi sonu görülür. Velojenik ve mezojenik suşlar, tavuk embriyo fibroblast (CEF) hücrelerinde 96 saatte CPE ve plaklar oluşturur. Lentogenik suşlar ise CPE oluşturmalarına karşın, doku kültürlerine magnezyum ve DEAE (Dietylamino ethyl) ilave edilmediğinde plaklar oluşturamazlar.
Newcastle virüsünü üretmek için en çok kullanılan canlı sistem embriyolu tavuk yumurtasıdır. Genellikle tüm NHV suşları embriyoları öldürür. Lentojenik suşlar bazen yumurta sarısında antikor bulunan yumurtaları öldürmeyebilir. Mezojenik ve velojenik suşlar ise embriyoda süratle infeksiyon oluştururlar ve yumurta sarısında antikor bulunması üremelerini, ölüm yapmalarını etkilemez. Oluşan infeksiyonun derecesi inkübe edilen yumurtanın ısısına, embriyonun yaşına, inokule edilen virüsün miktarına göre değişkenlik gösterir. İnkübasyon ısısı 37 °C ’den fazla, embriyo genç ve inokule edilen virüs miktarı fazla ise infeksiyon daha hızlı gelişmekte ve embriyoyu öldürmektedir Yumurta sarısı ve damar içi inokülasyonlar, allantoik membrana ve allantoik boşluğa inokülasyonlara nazaran daha çabuk öldürücü olmaktadır. Embriyo ölmeden 24-48 saat önce embriyonik sıvılarda yüksek titrede virüs bulunabilir.
NHV’u 100 °C’de 1 dakikada tahrip olur, Formalin, betapropiolakton, fenol ve mertiolet ile inaktive edilebilir. Bilinen bütün virüsidal ve kimyasal maddeler NHV’yi tahrip eder.
Newcastle (Yalancı Veba) Hastalığının Klinik Belirtiler
Newcastle (Yalancı Veba) hastalığının inkübasyon süresi 2-15 gün arasında değişmekte, ortalama 5-6 gündür. Hastalığın çok şiddetli seyrettiği kümeslerde, hayvanlar 3-4 gün içerisinde ölürler. Ancak, bazen belirtiler hafif olarak meydana gelebilir.
Klinik olarak, hastalığın tipini ilk belirten araştırıcılara göre infeksiyonun farklı 4 tipi bulunmaktadır.
1-Doyle tipi: Hastalık aniden başlar. Bazen sürüde belirtiler görülmeden ölümler olur. Mortalite % 90’dır. Hastalarda bitkinlik, hızlı solunum, sulu yeşil ishal bazende gaitada kan görülebilir. İshal hayvanlarda dehidrasyon yapar. Hastalığın başlangıcında hayvanın vücut ısısının 4-6°C yükselmesine karşın ölümden önce normalin altına düşer. Hasta hayvanlarda spazmlar, musküler, tremorlar, tortikollis görülebilir. Virüs diğer sentral sinir sistemini de etkileyerek kanat ve bacaklarda felçler oluşturur.
2-Beach tipi: Bu tip Newcastle hastalığı aniden başlar ve çok süratli bir şekilde yayılır. Hastalarda solunum zorluğu, öksürük görülür, yem tüketimi düşer, yumurta verimi azalır ya da durur. İshal olmayabilir. Hastalık başladıktan 1-2 gün ya da bir hafta sonra sinirsel belirtiler görülebilir. Bacak ve kanat felçleri ile tortikollis çoğunlukla görülmez. Mortalite % 10-90 arasında değişir.
3-Beaudette tipi: Hastalık yetişkin tavuk sürülerinde öksürme, solunum zorluğu gibi solunum bozuklukları ile akut seyreder. Hastaların yem tüketimi azalır. Yumurta verimi düşer. Bu durum çoğunlukla 1-3 hafta sürer ve hayvanlar eski hallerine dönemezler. Aynı zamanda yumurtanın kalitesi de bozulur.
4-Hitchner tipi: Hastalığa daha çok civcivlerde rastlanır. Yetişkin tavuklarda da görülebilir. İnfeksiyon ani başlar, şiddetli solunum bozuklukları ile seyreder. Mortalite değişkendir. Bazen tortikollis, bacak ve kanatlarda paraliz gibi sinirsel bozukluklar şekillenebilir. Yetişkinlerde daha hafif seyreder. Solunum bozuklukları ile yumurta veriminde düşmeler de görülür.
Hastalık yapan virüsün virulansı az ise ya da aşılanmış tavuklarda yeterli bağışıklık düzeyi var ise yukarıda belirtilen bulgular görülmeyebilir veya sürünün az bir kısmında infeksiyon hafif olarak seyredebilir. Hastalık genç kanatlılarda çoğunlukla şiddetli seyreder. Yumurtacı sürüler dikkatli bir şekilde aşılanmış ve iyi bir bağışıklık elde edilmiş ise, hastalık kümese girdiğinde yalnızca yumurta veriminde düşme yapar.
Yalancı Vebanın Teşhisi
Newcastle (Yalancı Veba) hastalığın teşhisinde 2 yöntemle yapılmaktadır.
- Klinik ve Otopsi Bulguları
- Laboratuvar Muayeneleri: Bu muayene yönteminde 3 şekilde yapılmaktadır. a) Virüs izolasyonu b) Serolojik Testler c) Hayvan Deneyi
Tedavi
Sağaltım için mutlaka Veteriner Hekim ‘inize başvurun. Burada yazılan tedaviler bilgi amaçlıdır. Burada verilen bilgilerle tedavi edilmeye çalışılan hastanın oluşabilecek olumsuz tüm sonuçlar için hiçbir sorumlukluk kabul edilmez.
İnfeksiyon kemoterapötik maddelerle sağaltılamaz. Ancak, bunlar sekonder infeksiyonları önlemek için kullanılabilirler.
Kıran Hastalığından Nasıl Korunmalıyız?
Newcastle hastalığından korunmada il olarak yapılan programlar gereğince hayvanların yaşı ve maternal antikor durumları dikkate alınmak suretiyle aşılamaları yapılır. Aşılamadan 15 gün sonra yeterli antikor oluşup oluşmadığı kontrol ettirilir.
Bir kümeste hastalık çıktığında: infeksiyon tektük olgular halinde görülüyorsa ve yaygın değilse hastalar, hastalıktan şüpheliler ayrılarak itlaf edilir. Sağlamlara aşı uygulanabilir. Şayet infeksiyon yaygın bir karakter almış ve çok sayıda hayvanın hastalanacağı anlaşılırsa, hastalar ve hastalıktan şüpheliler ayrıldıktan sonra, sağlamlar kasaplığa sevkedilirler. Kümeslerde iyi bir karantina ve dezenfeksiyon uygulanır. Bu konuda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yönetmeliğine uyulur. Hastalığın kontrol altına alınabilmesi için; kesim, hijyenik koşullar ve çeşitli aşılama programları uygulanır. İnfeksiyonun sık görüldüğü yerlerde hayvanların sistematik olarak aşılanması ile çok başarılı sonuçlar alınmıştır. Örneğin: ikinci dünya savaşından sonra Macaristan’da hastalık akut bir şekilde seyrederek çok sayıda ölümlere neden olmuş, ancak, ülkedeki bütün hayvanların sistematik bir şekilde aşılanması suretiyle hastalık kontrol altına alınmıştır. Buna rağmen halen bazı şiddetli epidemilere rastlanmaktadır. Bir ülkede hastalığın şiddeti her zaman aynı olmamaktadır. Bu nedenle de kontrol önlemleri olarak değişik programlar uygulanmaktadır.
Newcastle hastalığının çok bulaşıcı olması nedeniyle enfeksiyonun kontrolü için uygulanan programlar her zaman başarılı olmayabilir. Ancak, hastalığın endemik bir karakterde olmasıyla birlikte bütün tavuk populasyonunun sistemik bir şekilde aşılanması kontrol için başarılı olan bir yöntemdir. Ancak, başarılı bir aşılama veya değişik oları bağışıklık yanıtının vücuda giren antijen miktarı ve infeksiyon sırasındaki antijenik yapı ile ilişkili olduğu ortaya konulmuştur. Bundan başka konakçı cinsi, aktif bir bağışıklığın olup olmadığı, aşı virüsü ile maternal olarak geçen antikorlar arasındaki reaksiyonun görülmesi ve immunosupressit etkiye (bağışıklığı baskılayan) sahip inteksiyöz etkenlerinin bulunması gibi immunolojik mekanizmaların da rolü önem taşımaktadır. Diğer taraftan infeksiyondan korunmada lokal bağışıklık da önemlidir.
Aşılama için aşı suşlarının seçilmesi etkili ve uygun bir aşının hazırlanması yönünden önem taşır. Ayrıca, aşı içindeki virüs miktarı, aşı hazırlanmasında kullanılan suşun immunojenitesi de aşı tipine göre değişmektedir. Genellikle bir aşılama programı için başlıca canlı ve inaktif olmak üzere 2 grup aşı hazırlanmaktadır.
Bu Aşılar;
a) Canlı Lentogenik aşılar: Bu tip aşılar HB1, F, La Sota gibi suşlaria hazırlanmaktadır. Genellikle, F ve HB1 suşları günlük civcivlerde sinirsel belirtiler oluşturmazlar. La Sota suşu ise aşılamadan sonra solunum belirtileri ile kendini belli eden tablolar oluşturabilir.
b) Canlı mezogenik aşılar: Bu aşıda kullanılan suşlar, genellikle sahadan izole edilen virüsler olup laboratuvarda attenuasyona tabi tutulmuşlardır. Örneğin; Komarov suşu ördek yavrularından pasajlarla, Mukteswar suşu civciv embriyolarından pasaj ve MK 107 suşu ise civciv ve ördek embriyolarından bir seri pasaj sonu, H suşu ise patogen Herts 33’ün yumurtadan seri pasajlarıyla elde edilmiştir. Roakin suşu A.B.D.’de izole edilmiş olup yurdumuz da bu suşla hazırlanan aşı kullanılmıştır. Canlı mezogenik aşılar, genellikle, hayvanlara paranteral yolla verilir. Bu tip aşılar 8 haftalıktan küçük hayvanlar veya daha önceden bağışık olmayan kanatlılar için tavsiye edilmemektedir. Mezogenik aşılar uzun süren bir bağışıklık oluştururlar.
c) İnaktif aşılar: Bu tip aşılar formol veya betapropiyolakton ile inaktive edilen Newcastle virüslerinden hazırlanırlar. İnaktivasyon sonucu virüs vücut içinde çoğalamaz. Bu nedenle deri altı veya kas içi uygulamalar tercih edilir. İnaktif aşılar genellikle, immun yanıtın artırılması için su, yağ, sıvı parafin, aluminyum hidroksit jel gibi maddelerle emülsifiye edilerek hazırlanırlar. Bu tip aşılar liyofilize olmamaları, büyük dozlarda kullanılmaları, saklanma ve taşınmalarının güç olması ve kısa süreli bağışıklık oluşturmaları nedeniyle canlı aşılara oranla daha az kullanılırlar.
d) Canlı doku kültürü aşıları: Virulent saha suşlarının doku kültürlerinde devamlı pasajı ile suşların immunojenik özellikleri kaybolmadan attenüasyon sağlanmıştır. Bu aşıların kas içi olarak 2 defa uygulanmasından sonra uzun süren bir bağışıklık meydana gelmektedir. Newcastle hastalığı riskinin fazla olduğu bölgelerde canlı doku kültürü aşıları veya canlı mezojenik aşıların (Roakin) 5-6 haftalık hayvanlara verilmesiyle ve ikinci aşılamanın 14-18 haftalıkken yapılmasıyla tavuk ve hindilerde iyi bir bağışıklık sağlanmaktadır.
Hazırlanan canlı ve inaktif aşılar, hayanlara değişik yollarla verilmektedir. Bunlar da:
a) Burun veya göze damlatma yöntemi: Bu tür uygulama canlı lentojenik aşılarla yapılır. Bunlardan HB1, F ve La Sota geniş ölçüde kullanılmaktadır. Burun veya göze damlatma yöntemi ile yapılan aşılamada, genellikle, çok az veya hiçbir klinik belirti görülmez. F suşu birçok özellikleri yönünden HB1 suşuna benzer ve bu suştan hazırlanan aşı da burun veya göze damlatma suretiyle uygulanmaktadır. La Sota suşu HB1, ve F suşlarına oranla daha fazla yayılma özelliğine sahiptir. Çoğu kez aşılamayı takiben solunum belirtileri gözlenir. Bu suş daha heterojen bir karaktere sahiptir. Son yıllarda diğer lentojenik virüs suşları da aşı yapımında aşı suşu olarak kullanılmıştır. Bunlardan Avustralya suşları V4 ve CT hayvanlara burun, ağız veya göze uygulandığında virulent virüse karşı bağışıklık oluşturmaktadır. Ulster 2C suşu B1 ve La Sota suşlarından daha az patojeniktir.
b) İçme suyu ile aşılama: Lentojenik suşların çoğunun solunum epitelleri üzerine afiniteleri bulunmakta ve hayvanlara burun-göz damla yöntemi ile uygulandıklarında çok etkili olmaktadırlar. Ancak 10.000 ve daha yukarı sayıda kanatlı hayvan bulunan büyük kümeslerde veya bateri sisteminde her tavuğun teker teker aşılanması pratik olmamakta ve bunun yerine daha uygun bir yöntemin kullanılması gerekmektedir. Bu amaçla içme suyu yolu ile aşılama daha az bir bağışıklık oluşturmasına rağmen, bu gibi kapasiteli kümesler de geniş ölçüde uygulanmaktadır. Ancak yapılan bazı araştırmalarda bu yolla aşılama suretiyle çok olumlu sonuçlar alındığı da ortaya konulmuştur. Bazı kimyasal maddeler, içme suyu içinde bulunan klor, demir ve bakır gibi elementler virüs miktarının düşmesine neden olmaktadırlar. Bu nedenle aşı uygulamasında kullanılan su iyi kalitede ve içilebilir nitelikte olmalıdır İçme suyu ile yapılan uygulamada aşı virüsünün etkili bir şekilde korunabilmesi için 400 kısım suya 1 kısım süt tozu katılması gerekmektedir. Aşı virüsü olarak HB1 ve La Sota en çok kullanılanıdır.
c) Sprey ve aerosol yolla aşılama: Bu yöntemle hem damlacık büyüklüğü 10-100 mikron olan canlı aşı virüsü ile sprey yolla ve hem de damlacık büyüklüğü 1-50 mikron arasında olan aşı virüsü ile aerosol olarak aşılama uygulanmaktadır. Genellikle, aerosol aşılama daha gerçek bir immun yanıt oluşturmaktadır. Zira, damlacık infeksiyonu Newcastle hastalığında en önemli tabii bir bulaşma yoludur. Ayrıca bu şekilde solunum yolu epitelleri Newcastle virüsüne karşı son derece duyarlıdır Mycoplasma gallisepticum ’la infekte kümeslerde bulunan hayvanlar aerosol aşılamayı takiben solunum yolu reaksiyonlarına daha duyarlıdırlar Aşı suşu olarak La Sota ve H81 kullamlmaktaysa da La Sota suşu daha iyi bir bağışıklık sağlamaktadır.
d) Enjeksiyon yoluyla aşılama: Bu tarz aşılama daha çok göğüs kasına uygulanmaktadır. Genellikle, mezojenik virüslerle hazırlanan aşılar bu şekilde tatbik edilir. Sekiz haftalıktan küçük hayvanlar veya daha önceden bağışık olmayanlar için tavsiye edilmemektedir. Ayrıca, inaktif aşılar da parenteral yolla bu tarzda uygulanmaktadır.
e) Kanat zarına batırma ve kloaka yolu ile aşılama: Bu tip aşılamalar az tercih edilen yöntemlerdir.
Newcastle Hastalığına Karşı Aşılama Programları
Bütün tavuk işletmeleri için tek bir aşı programını en iyi program olarak genelleme yapma olanağı yoktur. Aşı programları çiftliğin bulunduğu bölge de Newcastle hastalığının durumu, işletme şekli, bölgede hastalığa yol açan virüsün virulansına göre düzenlenmelidir.
Kullanılan aşı ve aşı yöntemi ne olursa olsun, aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir.
- Damızlık sürüler mutlaka her üç ayda bir aşılanmalı ve sürüde belli bir bağışıklık düzeyi devam ettirilmelidir.
- Bütün ticari tavuklar, broyler ve yumurta tipi de aşılanmalıdır. Genel olarak bir bölgede hastalık olaylarının azalması ile aşı programları ihmal edilir. Tavuk yetiştirilen bölgelerde çok sayıda duyarlı hayvan (bağışıklık düzeyi yeterli olmayan sürü) bulunması çok tehlikelidir.
- İlk aşılamaların bir süre gecikmesi tercih edilmelidir. İlk 3-4 haftada civcivlerde maternal antikorların varlığı unutulmamalıdır. Ancak, 4 hafta aşı uygulamadan bekleyebilmek için bölgede hastalığın olmadığından, hijyen koşullarından ve bu süre içinde işletmeye patojenik virüs girişinin kontrolünden emin olmak lazımdır.
- Maternal antikorlu civcivlerde aşılar en erken 10-14’nci gün uygulanmalıdır. Daha erken aşı uygulama zorunluluğu varsa aerosol aşı uygulanması en yararlısıdır. 14. gün aşılanan civcivlerde oldukça iyi bir bağışıklık elde edilmektedir. Erken yaşta aşılamalar yalnız CRD ‘den ari sürülerde başarılı olmaktadır. Sprey yolu ile aşılama daha etkili ise de stres çok fazla olduğundan pratik sayılmaz.
- Genç civcivlere uygulanacak aşılamalar da çok az patojenik suşlar kullanıl malıdır. Sprey yönteminde genç civcivlere en hafif aşı suşları uygulanmalıdır.
Newcastle hastalığı aşıları uygun bir şekilde hazırlanıp saklanıp hayvanlara verildiğinde sağlıklı aşılanmış kanatlıların büyük bir kısmında mükemmel bir derece de bağışıklığın oluşmasını stimule ederler.
Canlı aşılar genellikle aşılamadan 5-7 gün sonra spesifik olan bir bağışıklık oluştururlar. Canlı aşılamaların uygulanması ile meydana gelen bağışıklığın süresi kümesten kümese ve şahıstan şahısa değişmektedir. Aşılamayı takiben görülen bu değişmeler aşılamadan sonra meydana gelen immun yanıtın muayyen aralıklarla kontrol edilmesi sorununu doğurmaktadır. Saha virüsünün patojenitesinin oldukça az olduğu bölgelerde B1 tipi aşının içme suyu ile hayvanlara verilmesiyle, hayvanları doğal infeksiyonlara karşı korumak mümkün olabilir. Buna karşılık saha virüsünün patojenitesinin yüksek olduğu bölgelerde; aşılanan kanatlılarda çok yüksek düzeyde antikor seviyesine gereksinim vardır. Antikor düzeyinin acilen yükselmesini gerektiren durumlarda, hayvanların yaşı müsait ise Komarov aşı suşu ile hazırlanmış mezojenik aşılar kullanılabilir.