Mikotoksinlerin ineklerde dölverimi hayvan ve insan sağlığını etkileyen önemli bir sorundur. Özellikle ineklerde dölverimi problemleri ve metabolik hastalıklara neden olmaktadır. Özellikle iyi yapılamayan silajlarda çoğalan bir mikotoksin çeşidi olan zeralenon ineklerde infertiliteden önemli oranda sorumlu tutulmaktadır. İneklerin yanı sıra mikotoksinler insanlar için kansorejendir.
Mikotoksinler yem maddelerinde mantarların ürettiği zehirli maddeler olup, bu mantarlardan Fusarium’lar tarlada, Aspergillus ve Penicilium’lar depodaki dane yemlerde çoğalarak toksin üretirler. Özellikle kesif yemlerden mısır, buğday, yulaf, arpa, çavdar, pamuk tohumu ve yer fıstığı küspesi, kaba yemlerden mısır silajı, posa silajları vs diğer silajlar mikotoksin bakımından risk taşımaktadır.
Mikotoksinler özellikle ineklerde doğumdan 2-3 hafta önce ve 2 ay sonrasına kadar etkili olmaktadır. Çünkü bu dönemde immun sistem zayıftır.
İneklerde hastalığa neden olan en önemli mantar türleri; Candida albicans, Candida vaginitis, Aspergillus fumigatus ve Fusobacterium türleridir. Aspergillus fumigatus mikotik pnömoni, mastitis ve abortuslara neden olmaktadır. Son yıllarda bu patojenin ineklerde hemorajik bowel sendroma neden olduğu belirlenmiştir. Aspergillus fumigatus özellikle ot ve silajlarda küflenmeye neden olmaktadır. Sağlıklı ineklerin immun sistemi mikotik enfeksiyonlara dirençli iken erken laktasyon döneminde immun sistem baskılandığından, bu dönemde ineklerde hemorajik bowel sendroma sık rastlanır. Aspergillus fumigatus ineklerde tremojen ve gliotoksin isimli toksinleri üretmektedir. Gliotoksin immunsupresör özelliktedir. Doğumdan sonra ineklere küflü ve bozuk yemlerin verilmesinin engellenmesi hemorajik bowel sendrom için koruyucu bir önlem olabilir veya rasyonlara toksin bağlayıcı maddelerin eklenmesi hemorajik bowel sendromu oluşma riskini azaltacaktır.
Mikotoksinler verim amaçlı yetiştirilen hayvanlarda bazı hastalıkların insidensinde artışa neden olur. Genellikle de sürülerde akut sağlık veya üretim sorunlarına sebep olur. Bu problemlerden önemlileri reprodüktif performans ile süt veriminin düşmesidir.
İneklerde mikotosinler;
- Yem tüketimi azaltır veya durdurur.
- Barsaklardan besinlerin emilimi azaltır, bu şekilde metabolik fonksiyonları bozar.
- Hormonların salınımını değiştirir.
- İmmun sistemi baskılar.
- Bakterilerin çoğalmasınıı hızlandırır.
Mikotoksinler yukarıda belirtilen etkileri nedeniyle hemorajik bowel sendrom yanı sıra ineklerde ketozis, yağlı karaciğer sendromu, yavru zarlarının atılamaması, metritis, ovaryum kistleri, infertilite, gebelikte embriyonik ölüm veya abortus, abomazum deplasmanı, laminitis, rumen florasını etkileyerek besinlerin sindiriminin bozulması, immun sistemin zayıflaması ve bu nedenle enfeksiyöz hastalıkların tedavisinde başarısızlık, özellikle peripartum dönemde klinik mastitis ve süt somatik hücre sayısında artışa neden olmaktadır. Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere mikotoksinler pek çok hastalığa ve bunlara bağlı önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır.
Bir sürüde şu problemler varsa mikotoksinlerden şüphelenilmelidir.
- Hastalık insidenslerinde artış ve dölverimi ve süt verimi kayıpları olduğunda
- Bir sürüde atipik hastalıkların görülme oranları arttığında
Mikotoksin oluşumunu önlemenin yolu özellikle işletmelerde yem hijyeni kavramının önemi iyi anlaşılmalıdır. Bu nedenle yemlerin hasatı, taşınması, depolanması sırasında azami özen gösterilmelidir. Mikotoksin üretimini önlemek için bu aşamalar önemli noktalardır.
Bu konuda yapılması gerekli önemli hususlar ise;
- Mikotoksinler 4-32 derece sıcaklıkta, %70’den fazla nemli ortamlarda ve dane nem oranı %22-23 olduğunda üretilir. Özellikle mısır silajı ve yağlı tohum küspeleri en öenmli mikotoksin kaynağı olduğundan, bunların nem oranı %12’nin altında tutulmalıdır.
- Yemler serin ve güneş ışığı almayan depolarda tutulmalıdır.
- Mısır silajı uygun zamanda hasat edilmeli, hızlıca yapılmalı, iyi sıkıştırılmalı ve kapatılmalı ve dışarıdan su almayacak şekilde üstü kapatılmalıdır.
- Kuru otlar yeterince kurutulmalı, ısınma olmamalı ve balyalar su almayan depolarda tutulmalıdır.
- Yemliklerde kalan yem artıkları küflenmeden temizlenmelidir.
- Yemlere mikotoksin bağlayıcılar eklenmelidir.
Prof.Dr. Ayhan BAŞTAN
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı Başkanı