Koyunlarda Sindirim Sistemi ve özellikleri, gıdalarını bitkilerden temin eden koyunların tabiattan yabani halde yaşarken kendini yırtıcı hayvanlara karşı koruyabilmeleri oldukça zordur. Bunun için açık alanlarda dolaşırken hem etrafını gözetmek hem de ihtiyacı olan besinleri temin etmek için hızlı bir şekilde otlarlar ve midelerini doldururlar. Daha sonra uygun bir zamanda midedeki besinleri ağza getirerek çiğner ve yutarlar. Bu duruma geviş getirme (rumination), bu özelliğe sahip hayvanlara da zoolojik olarak geviş getiren (ruminant) hayvanlar denir.
Geviş getirme bu grup hayvanlar için büyük önem taşıyan özeliktir. Çünkü geviş getirme bu hayvanların hem hayat mücadelesinde yardımcı olur hem de fazla lifli yiyecekleri daha iyi değerlendirmesine imkan sağlar. Koyunlar hayat mücadelesinde başarılı olmak için gündüzlerin büyük kısmını otlayarak, geceleri de geviş getirerek ve dinlenerek geçirirler. Bundan dolayı geviş getiren hayvanların mideleri, alınan besinleri depolamaya, daha sonra ağza geri getirebilmeye ve çiğneyip parçaladıktan sonra sindirmeye uygun ve çok bölmeli şekilde gelişmiştir.
Geviş getiren hayvanlarda sindirim sistemi diğer hayvanlara göre büyük farklılıklar gösterir.
Sindirim kanalının vücut uzunluğuna oranı en fazla geviş getirenlerdedir. Bu oran koyunda %12 kadardır. Geviş getiren hayvanların midesi 4 bölmelidir. İlk üç bölme; Rumen (işkembe), retikulum (börkenek), omazum (kırkbayır) olup özefagusun devamı olan ön mideyi oluşturur. Bu üç bölmenin iç yüzeyi (mukozası) çok katlı epitelle örtülü ve salgı bezlerine sahip değildir. Esas mide (bezli mide) olarak kabul edilen abomazum (şirden) ise tek midelilerdeki midenin karşılığıdır. Bu mide salgı yapan bezlere sahip ve tek bölmeden ibarettir.
Yeni doğan bir kuzuda Rumen ve retikulumun hacmi abomazumun yarısı kadardır. Daha sonra bu iki bölme hızlı bir şekilde gelişip büyüyerek midenin büyük kısmını teşkil edecek düzeye ulaşır. Bu gelişme ve büyümeye alınan besinlerin önemli düzeyde etkisi vardır. Merada otlayarak beslenen hayvanlarda Rumen ve retikulumun gelişimi daha hızlı olur ve 6 aylık kuzularda bu oran ergin koyunlarda ki düzete ulaşır. Ergin bir koyunda midenin % 71 i Rumen artı retikulum, % 7 si omazum, % 22 si abomazum‘dur. Ergin bir koyunda Rumen hacmi 13-23 litre, retikulum 12 litre, omazum 0,3-0,9litre, abomazumun 1.75-3.30 litredir.
Koyunlarda sindirim sistemi olarak başlıca besinleri alma şekilleri olarak, besinlerini dudak, kesici diş ve dilini kullanarak alırlar. Üst dudaklarındaki yarık, hareketli dudakları ve kesici dişleri sayesinde otları dipten koparabilir, ince yaprakları ve kırıntıları yiyebilirler. Ağza alınan besinleri dişleri yardımıyla küçük parçalara ayırmak için çiğneme yaparlar. Koyunlar yem yemek için günde 10-45 bin çiğneme yaparlar. Buna geviş getirme sırasındaki çiğnemeleri de eklenirse günde 50-85 bin çiğneme yaparlar. Besinler çiğneyip tükürükle karıştıktan sonra yutularak özefagus ile midenin ilk bölmesi olan rumene ulaşır.
Koyunlarda Midenin Anatomik Yapısı
Koyunlarda sindirim sistemi incelendiğinde 4 midenin anatomik yapısı bilinmesi gerekmektedir. İlk olarak Rumen, midenin birinci ve en büyük bölmesidir. İç yüzeyi bal peteği şeklindedir. Dıştan bazı oluklara içtende bunların karşılıkları olan sertleşmiş mukoza dürümlerine (pila) sahiptir. Bunlar aktif kontraksiyon yerleri olup Rumen hareketlerinin oluşmasında rol oynarlar. Rumen mukozasında değişik yapıda birçok çıkıntı (papilla) bulunur. Bu papillalar rumenin emilim yüzeyinin 10-20 kata kadar artırır.
Retikulum rumen ile omazum arasında bulunur ve rumenin devamı olarak düşünülebilir. İç yüzeyi bezsiz bal peteği görünümünde ve kısa papillalara sahiptir. Pila bulunmaz, iç yapısı ve fonksiyonu rumeninkine benzer. Özefagusun rumene açıldığı yerden omazuma kadar uzanan sulcus retikularis adı verilen bir oluk vardır. Retikulumun tabanı giriş ve çıkış deliklerine göre biraz aşağıda bulunur. Bu nedenle geviş getiren hayvanlar yemleri ile tel, çivi, taş ve benzeri cisimlerin alırlarsa bu cisimler retikulumun tabanında birikir. Koyunlar yemlerini dikkatli ve seçerek yedikleri için bu olay koyunlarda görülmez. Retikulumdan omazuma küçük bir delikten (ostium retikulo omasikum) geçilir.
Omazum girişinden, omazum ile abomazum arasındaki deliğe (ostium omaso abomasikum) kadar omazum içinde uzanan bir oluk (sulcus omasikum) bulunur. Sulcus retikularis ile sulcus omasikum birlikte sulcus özefagikus olarak adlandırılır. Omazum içinde kas dokusu yapısında bir çok kıvrım ve perde (lamina) yer almaktadır.
Abomazuma büyük ve oval bir delik ile geçilir. Bu deliğin uzun ekseninin her iki yanında iki mukoza dürümü bulunur. Bunlar kapak görevi yapmaktadır. Mide bölümlerinden sadece abomazum laminalarında bezler bulunur. Bu nedenle geviş getirenlerdeki abomazum diğer tek mideli hayvanlarda ki gerçek mideye karşılık olarak tanımlanır. Abomazum Fundus ve pilorus olmak üzere iki bölümden oluşur. Fundus bölümünde mukoza kıvrımları ve Fundus bezleri bulunur. Pilorus bölümü Fundus bölümüne göre daha fazla kasa sahiptir ve pilorus bezleri ile kaplıdır.
Midenin Koyunlarda Sindirim Sistemi
Geviş getiren hayvanların mideleri çok bölmeli olup ön bölmelerde bezle bulunmaz bu bölgelerde bitkisel liflerin sindirilmesi için temel şartlar oluşturulmaktadır. Bu olay ön midelerde bilhassa rumende bulunan mikroorganizmalar tarafından sağlanır. Geviş getirenlerin midesinde çeşitli mikroorganizma türleri vardır ve rumen içeriğinin % 10 nu bunlar teşkil eder. Bitkisel liflerin iyi bir şekilde değerlendirilmesi için bu liflerin ezilmesi gerekir. Bitkisel liflerin ezilme işlemi geviş getirme ile başlamaktadır. Geviş getirme ile püre haline gelen besinler rumen ve retikulumdaki papillalar ve mukozalar ile omazumdaki oluşumlar tarafından daha küçük parçalara ayrılır. Bu sırada mikroorganizmalar da liflerin parçalanmasına yardımcı olur. Ezilmiş ve mikroorganizma sindiriminde etkilenmiş olan bitkisel lifler bakteriyel enzimlerden etkilenerek zor sindirilen selüloz ve diğer polisakkaritler daha kolay sindirilebilen şekerlere dönüştürülür. Rumen de devamlı üreyen mikroorganizmalar da bu besin içeriği ile bağırsaklara ulaşıp orada birlikte sindirilir. Mikroorganizmalar geviş getirenlerin protein ihtiyacının % 50-70 ni karşılamaktadır.
Koyunların Beslenme Alışkanlığı
Koyunlar besinlerini meralar, çayırlar, fundalıklar, ağaç yaprakları, çalılar gibi çeşitli bitkilerden elde ederler. Koyunlar otlarken bu bitkilerden aldıkları yiyecekleri genelde büyük parçalar haline alır ve yeterince çiğnemeden yutarlar. Rumene gelen bu besinler bol tükürük ile karıştırılır ve rumen duvarının kontraksiyonlar ile rumen içinde çeşitli yönlerde hareket ettirilir. Daha sonra belirli aralıklarla tekrar çiğnenmek üzere ağza getirilir. Ağza geri gelen bu besinlerin sıvı kısmı yutulur ve geri kalan kısmı tükürük ile karıştırılarak iyice çiğnenir, parçalanır ve yutulur. Bu olaya geviş getirme (ruminasyon) denir.
Koyunlar günde 6-10 litreye kadar tükürük salgılar. Bu miktar salgı sindirim sekresyonu olarak rumene verilir.
Geviş getirme işlemine tabi tutulan besinler, lokma olarak yutulduğu zaman iyice parçalanmış, ayrışmış ve kolayca sindirilebilir haldedir. Bunlar rumen hareketleri ve mikroorganizmalarla oluşturulan fermantasyon ile sindirilir.
Soru
Koyunların tek mideli hayvanlara göre sindirim avantajlarını yazınız?
Cevap
Mikroorganizmaların sağladığı fermantasyon ile ruminantlar selüloz gibi sağlam yapıdaki polisakkaritleri sindirebilirler. Bu işlemin ön midelerde gerçekleşmesi ile fermantasyon sonucu oluşan son ürünleri kullanabilirler.