Kemosentez, canlılar hayatlarını sürdürebilmeleri ve yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştirebilmeleri için şüphesiz enerjiye ihtiyaç duymaktadırlar. Kimi canlılar kendi enerjilerini kendileri üretirken kimileri ise başka canlılar üzerinden enerjiye ortak olmaktadır. Önceleri, doğadaki üretici canlıların sadece ışık enerjisini kullanarak besin üreten yani fotosentez yapan canlılar olduğu sanılıyordu ancak gelişen teknoloji sayesinde okyanus derinliklerinin hiç ışık almayan bölgelerinde bile canlıların yaşadığı keşfedildi. Bu yaşam ortamındaki üretici canlıların ışık kullanmadan inorganik maddeden organik madde sentezlediği anlaşıldı. Bu olaya kemosentez adı verildi.
Temel olarak, karbon bileşiklerinin ve diğer moleküllerin organik bileşiklere dönüşmesi olayıdır. Bu biyokimyasal reaksiyonda, metan, hidrojen sülfit veya hidrojen gazı gibi inorganik bir bileşik, enerji kaynağı olarak kullanılmak üzere oksitlenir. Buna karşılık, fotosentez için enerji kaynağı (karbondioksit ve suyun glikoz ve oksijene dönüştürüldüğü tepkime kümesi) güneş ışığındaki enerjiyi kullanarak iç enerjisini üretir.
Mikroorganizmaların inorganik bileşikler üzerinde yaşayabileceği düşüncesi, azot, demir veya sülfürden oluşan bakteriler üzerinde yapılan araştırmalara dayanarak, 1890 yılında Sergei Nikolaevich Vinogradnsii (Winogradsky) tarafından ortaya konmuştur. Bu hipotez ortaya atıldıktan sonra, deniz dalgıçları Alvin, Galapagos tüp solucanlarını ve diğer yaşamları incelediğinde 1977’de doğrulanmıştır. Hipotezin bu kadar erken ortaya atılmasına karşın incelemesinin zorluğu dolayısıyla olayın kanıtlanması çok uzun sürmüştür. Harvard öğrencisi olan Colleen Cavanaugh’un düşüncesinden yola çıkan araştırmacılar tüp solucanlarının kemosentetik bakterilerle olan ilişkileri nedeniyle hayatta kaldığını kanıtlamış oldu. Bu keşifin sonucunda ise kemosentezin resmi keşfi Cavanaugh’a ithaf edilmiş oldu.
Kemosentez Nerelerde Gerçekleşir?
Kemosentetik canlılar bataklıklarda, çöplüklerde, oksijen bulunmayan ortamlarda ve otçul memelilerin sindirim sistemlerinde yaşayabilmektedirler. Kemosentez olayı mağaralarda, su akıntılarında, metan klatratlarında, hidrotermal yerlerde, balinaların oluşturduğu şelalelerde, fayların ya da volkanizmaların çevresinde, balina gibi hayvan leşlerinde gerçekleşir. Örneğin tüp solucanları, kemosentez yapan bakterileri, kendi troposome organında barındırır. Bu sayede solucanlar da kemosentez enerjisinden yararlanabilir.
Kemosentezin Faydaları Nelerdir?
Kemosentez, biriktiğinde çevre sorunlarına neden olabilen ve canlıların sağlığına olumsuz etki edebilen inorganik maddelerin işlenerek yararlı hale getirilmesini sağlar. Kemosentez olayı, azot döngüsü gibi madde döngülerinde önemli bir işlevselliğe sahiptir. Kemosentez sonucu, bitkiler için önemli olan azot tuzları oluşur. Kemosentez azotlu bileşiklerin toprakta birikmesini sağlar ve bu sayede toprağın verimini arttırır. Kemosentez, biyolojik dengenin korunmasında etkendir. Kısacası kemosentez olayı da fotosentez kadar önemlidir. Fotosentez sırasında karbondioksit kullanılıp oksijen üretilir. Aynı şekilde kemosentez sırasında da zehirli inorganik maddeler, organik maddelere dönüştürülerek toprağa ve canlılara yararlı bir hale getirilir.
Kaynakça
bilgikilavuzu. com
fikir. gen.tr
bilgiustam. com
canlibilimi. com