Keçilerde görülen yaygın beslenme hastalıkları vardır. Aslında yetiştiriciler olarak keçi beslemesini maalesef bilmiyoruz. Keçilerde beslenmeye bağlı olarak birçok hastalık vardır. Yapılan yanlış beslenme hatalarına bağlı olarak günümüzde en yaygın hastalıkları ifade edeceğiz.
Asidoz (Aşırı Tahıl Tanesi Yüklemesi)
Keçilerde asidoz, nişasta oranı yüksek olan tahıl taneleri gibi büyük ölçüde fermente olabilen karbonhidratların aşırı tüketiminden kaynaklanır. Mikrobiyal fermantasyon, normalde 6-7 aralığında olan ruminal pH’yı 5.0 ’dan daha küçük asidik düzeylere düşüren büyük miktarlarda uçucu yağ asitleri ve laktik asit üretimi ile sonuçlanır. Çok düşük pH koşulları rumen duvarına zarar verebilir ve rumen durgunluğuna yol açabilir.
Düşük yem tüketimi, asidozun ilk belirtisidir. Rumenin sıvıyla gerilmiş olmasıyla doku su kaybı oluşabilir. Rumen, yangılı ve ağrılı durumdadır. Ölüm, su kaybı, asidoz ve ilgili elektrolit dengesizliklerin bileşiminden oluşabilir. Hafif asidoz vakıalarında, keçiler kuru ot ile beslenmeli ve hiçbir tahıl tanesi ya da yoğun yem verilmemelidir, bunlar iyileşme sonrası kademeli olarak rasyona yeniden katılmalıdır. Rumen içine sodyum bikarbonat verilmesi etkili olabilir. Daha ciddi vakalarda intra venöz sıvı uygulaması gerekebilir. Asidoz, kademeli rasyon değişiklikleri yaparak önlenebilir. Tahıl tanelerini yüksek oranda içeren rasyonlar, riski azaltmak üzere günde birkaç öğünde hayvanlara verilebilir.
Enterotoksemi (Aşırı Yeme Hastalığı)
Küçükbaş hayvancılıkta en fazla görülen ve baş belası diyebileceğim yaygın beslenme hastalıkları arasında olan bir hastalık. Enterotoksemi, hızlı çoğalan ve rasyondaki yüksek nişasta düzeylerine karşılık olarak bir endotoksin üreten ince bağırsaklardaki bakterilerden (Clostridium perfingens) kaynaklanmaktadır. Hayvanlar, endotoksinin aşırı etkileri nedeniyle sancılanırlar ve genellikle çok çabuk ölürler. Aşılama, bu durumdan korumaya yardım edecektir.
Rumende Gaz Şişkinliği (Timpani)
Yaygın beslenme hastalıkları içerisinde işkembe de gaz şişkinliği, rumende gazın aşırı birikimidir. Bu şişkinliğin iki türü vardır. Köpüklü şişkinlik, çoğu kez gür, hızla büyüyen baklagil ya da küçük taneli (buğday, arpa, yulaf, çavdar) meralarda yeterli alıştırma olmadan otlayan keçilerde oluşur. Köpüklü şişkinlik, aynı zamanda, ince öğütülmüş tahıl tanesinin aşırı miktarlarda tüketiminden de oluşabilir. Serbest gaz şişkinliği, aşın gaz üretimi ile sonuçlanan yüksek tahıl taneli gibi bir yemin tüketiminden veya yabancı bir cisim, şişmiş lenf yumruları, sinir hasarı vb. nedenlerle özofagusun tıkanmasından kaynaklanmaktadır. Gaz şişkinliğinin görsel bir işareti; keçilerin sol tarafında, rumenin deri yüzeyinin hemen altında olduğu yerde bir şişkinlik olmasıdır. Keçiler ağrı ve rahatsızlık hisseder ve nefes almakta zorlanırlar. Sorun tedavi edilmezse, iç basınç giderek hayvana zor nefes aldıracak ve hayvan oksijen yetersizliğinden ölecektir.
Hafif gaz şişkinliği vakaları, sıkışan gazı boşaltan bir mide tüpü aracılığıyla sağaltılabilir. Köpüklü şişkinlik, en iyi, mide tüpü yoluyla poloxalene, mineral veya bitkisel yağ ya da başka bir yüzey aktif madde vererek oral yolla tedavi edilmektedir. Şiddetli gaz şişkinliğin de, trokar ve kanül veya çok büyük bir iğne kullanılarak hayvanın sol tarafı delinip gaz dışarı çıkartılır. Bu yöntem, enfeksiyon riskinden dolayı, yalnızca çok acil durumlarda uygulanmaktadır.
Gaz şişkinliği ani rasyon değişikliklerinden kaçınarak, uygun beslenme yönetimleriyle engellenebilir. Keçiler gür otlaklarda otluyorlarsa, aşırı tüketimi önlemek için otlatmadan önce kuru ot veya yem bitkisi verilebilir. Poloxalene veya iyonofor köpüklü gaz şişkinliği riskini azaltmak için ek olarak verilebilir.
Obstrüktif Ürolitiyazis (Üriner Sistem Taşı)
Keçilerde yaygın beslenme hastalıkları arasında idrar taşı da fazla görülen hastalıklar arasında yerini almıştır. Obstrüktif ürolitiyazis veya üriner sistem taşları, genellikle rasyon Ca:P oranı 2:1’den 2.5:1’e değiştiğinde idrar kesesinde kristallerin oluşmasıyla ortaya çıkar. Kristaller, erkek keçi idrar yolunda birikerek idrar geçişini engeller. İdrar yolu taşı, büyük miktarlarda yoğun yem tüketen erkek keçilerde yaygındır. İdrar yolu taşlarının oluşumuna katkıda bulunan ek faktörler; erken kastrasyon, yetersiz tuz tüketimi ve sınırlı ya da seyrek su tüketimidir. Normalde hafif alkali olan idrar pH’sı taş oluşumuna destek verir. Daha önce belirtildiği gibi, yeme amonyum klorür veya amonyum sülfat eklenerek idrarın asitleştirilmesi kristal oluşumu olasılığını azaltabilir. Artan tuz tüketimi yalnızca su tüketimini artırmaz, idrar kesesini temizlemek için de yardım eder, dahası, tuzdaki klor kristal oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir.
İdrar yolu tıkanması çeken keçiler idrar çıkarmada sürekli zorlanacaklar, ancak ya az çıkartacak ya da hiç çıkartamayacaklardır. Şiddetli tıkanma durumlarında, idrar kesesi veya idrar yolu yırtılacaktır. Bu durum, başlangıçta rahatsızlığı azaltmakla birlikte, hayvan hızlı bir şekilde yem yemeyi bırakacak, zayıf ve depresif duruma gelecek Ve sonunda ölecektir.
Gebelik Toksemisi (Ketozis)
Keçilerde gebelik toksemisi veya ketozis, gebelik hastalığı olarak da adlandırılır, gebeliğin son birkaç haftasında oluşur. Nedeni, dişi ile hızla büyüyen fötüslar arasındaki glikoz yarışıdır. İkiden fazla yavru taşıyan dişiler veya oldukça yağlı olanlar bu duruma daha yatkındır. Gebelik dokularının (uterus, fötus, plasenta Vb.) artışından dolayı, yem tüketimi için retikulo-rumen içinde daha az boş yer kalır. Yem tüketimi, dolayısıyla kullanılabilir enerji azaldığından, dişi, enerji için depoladığı Vücut yağlarını katabolize eder. Ketonlar, metabolize olabilenden daha yüksek kan düzeyleri ile yağ parçalanmasının bir sonucu olarak üretilirler. Etkilenen dişiler depresif ve zayıftır, kas koordinasyon bozukluğu sergilerler ve yıldızlara bakabilir ve dişlerini gıcırdatabilirler. Nefeslerinde güçlü bir keton kokusu (hoş koku) olacaktır. Propilen glikolün ağız yoluyla verilmesi yaygın bir uygulamadır.
Süt Humması (Doğum Felci, Hipokalsemi)
Süt humması, sütçü keçilerde etçi keçilerden daha yaygındır. Laktasyon başlangıcında süt üretimini desteklemede kandaki kalsiyum miktarının yetersiz kalmasından kaynaklanmaktadır. Yüksek süt üretimine sahip ve gebeliğin ileri dönemlerinde yüksek düzeylerde kalsiyumla beslenen sütçü keçiler en duyarlı olanlardır. Koşullar oluştuğunda, kemik kalsiyumu, kan kalsiyumunun kullanılmasını gerektiren süt üretiminin gereksinimlerini karşılamak üzere yeterince hızlı mobilize edilmez. Kan kalsiyum düzeyi çok düştüğünde süt humması oluşur. Gebeliğin ileri döneminde yüksek rasyon kalsiyum düzeyi, laktasyon başlangıcındaki kemik kalsiyum mobilizasyonunu engeller.
Süt hummasının, doğumdan sonra yaklaşık 3 haftaya kadar oluşması büyük olasılıktır, ancak yavrulamadan önce başlayabilir. Etkilenen dişilerde sallantılı bir yürüme ve kas koordinasyon bozukluğu görülecektir. Çoğu durumda, damar içi kalsiyum uygulaması ile sağaltım yapılır. Hafif vakalarda ağız yoluyla kalsiyum preparatları kullanılır. Bu durum, gebeliğin son ayında düşük kalsiyum içeren bir rasyon yedirerek önlenebilir.