İthal GDO’ lu Ürünler Gizlenecek Mi?
GKGM’lüğünce yayınlanan GDO analizleri hakkındaki genelgeyi görünce bir, dönem laboratuvarları temsilen STK da görev almış bir laboratuvar çalışanı olarak sessizliğimi bozmak istedim. Sayın Bakanımızın laboratuvarlara yapılan bu uygulamaların detayından bilgilendirildiğini zannetmiyorum. Nedenini sorarsanız, Üniversite öğrencilik yıllarına ilaveten 1990’lı yılların başlarından beri kendilerini yakinen tanımaktayım. Kesinlikle biliyorum ki ve de bütün gıda sektörlerinin temsilcileri de bilirler ki, Sayın Bakanımızın bugüne kadar yaptığı uygulamalarda ve özellikle gıda mevzuatlarının oluşturulmasında tüketici ve gıda sektör lehine dengeli çalışmalar yapılmıştır. Ayrıca, AB normlarını esas alarak gıda mevzuatını (kanun ve yönetmelikler) oluşturulmasın da dahi şeffaf yaklaşımlarla birlikte, ilgili tarafların görüşleri alınarak Ülkemize özgü uygunluğu değerlendirilmiş ve son şekli verilerek bu günlere gelinmesinde, iş yoğunluğuna rağmen yüksek performans gösterilmiştir.
Yukarıda bahsettiğim süreci ve prensipleri dikkate aldığımızda, laboratuvarlara yapılan bu uygulamaların geldiği nokta yönünden, Sayın Bakanımızın önceki uygulamalarıyla örtüşmediğini görmekteyim.
Bu açıdan bakarak değerlendirdiğimizde, ekteki uygulamaya getiren olay, zannederim ki medyada uzun süre gündemde kalan bebek mamalarında bulaşan seviyesinde GDO bulunması ve aranan değerin 0 olan yönetmelikte değişikliğe gidilmesi söylentileridir. Özetlemek gerekirse; Bir özel gıda laboratuvarının bahse konu bebek mamaları için ithalat safhasında GDO olmadığı sonucuyla yurtiçine girmesine onay verilmiş, ancak Bursa GTH İl Md. yetkililerince son ürün denetimlerinde satış noktasındaki raftan alınan numunelerde GDO varlığı tespit edilmiştir. Sonraki gelişmelere bağlı olarak, aynı parti seri numaralı şahit numuneler Var/Yok analizinden daha detaylı olması için Bakanlık Ankara Gıda Kontrol Laboratuvarlarında tekrar analiz edilmiştir. Ayrıca mama firması aynı parti seri numaralı ürünleri piyasadan geri toplayarak kendilerinin Ülkemizde ve de Avrupa’daki laboratuvarlara tekrar analiz yaptırdığını ve ürünlerinde GDO bulunmadığına dair raporları ve basın açıklamaları medyada yer almıştır. Farklı laboratuvarlarda yapılan GDO varlığı yönünden analiz sonuçlarında paralellik görülmediği bilgisi alınmıştır. Laboratuvar dünyası olarak bu tür analizlerin, özellikle laboratuvar ortamında bulaşmaların olabileceği ve numunelerin aynı olmasına rağmen farklı farklı sonuçlarının alınabileceği tecrübesi de dikkatle mutlaka değerlendirilmelidir.
Bu gelişmeler üzerine ithalata uygunluk veren özel gıda kontrol laboratuvarı, Bakanlık yetkililerince GDO analiz uygulamaları yönünden denetim yapılmış, sonuçlar hem alt yapı ile analiz yapma tekniği yönünden tekrar değerlendirilmiştir.
Çok sayıdaki farklı sonuçlara rağmen, Türkiye genelindeki 93 laboratuvardan ve öncelikle İstanbul’da hizmet veren 31 özel gıda laboratuvarından GDO analiz yetkisi bulunan ve de akredite olan laboratuvarların tamamına zannederim ki ceza verilme anlamında bir uygulamaya gidilmek istenmektedir. Her ne kadar , ‘’Yoğunluk dikkate alınarak aksamaya meydan verilmeyecek şekilde önceliğin bakanlığın bünyesindeki gıda kontrol laboratuvarına gönderileceği’’ belirtilse de bu durum pratikte uygulamanın bariz olarak özel laboratuvarla gönderilmemesi anlamı taşıyacağı hepimizce aşikârdır. Oysa ki mülkiyeti kime ait olursa olsun ülkemizde de, AB ülkelerinde olduğu gibi bakanlık ve özel gıda laboratuvarları aynı yönetmeliğe tabi olarak, analiz görevleri yönünden aynı yetkiye sahiptir. Özellikle GDO analizi yetkisi olanların, TÜRKAK’tan uluslararası geçerli akreditasyon şartı bulunmaktadır.
Akreditasyon şartının ne anlama geldiğini hatırlamak istersek; Kuruluş izni almış bir özel laboratuvarda deneylerin uluslararası geçerli metoda göre yapıldığı, metod validasyon çalışmalarının (deneme şekilde yapılan doğru sonuç alınana kadar sürdürülen pratik uygulamalar), bakanlık denetçileri tarafından yerinde kontrol edilerek ve bizzat personelin deneyi nasıl yaptığı değerlendirilerek ve uygun bulunduğunda bakanlıkça “Faaliyet İzni” verilerek yetkilendirilir. “Faaliyet İzni” sonrasında TÜRKAK akreditasyon denetçileri tarafından yerinde ikinci kez detaylı bir teknik denetime tabi tutulur ve yapılan uygulamalar yeterli bulunduğu takdirde uluslararası geçerli GDO analizi yapabilen laboratuvar analizi anlamına gelen akreditasyon sürecini tamamlamış olur.
Bu verileri topluca değerlendirdiğimizde fotoğrafın bütününü görmenizi isterim. Bu uygulamanın medyada konuşulan ‘’GDO’ya izin verildi’’ anlamına gelen haberlerin getirdiği kamuoyu baskısının sonucunda, zannederim ‘’kol kırılır yen içinde kalır’’ misali tüketiciye olan şeffaflık bir yana bırakılarak, hızla çıkarılan GDO bulaşma yönetmeliği ile Zonguldak ’da benzer olayın meydana geldiği ve akıbeti öğrenilemediği bebek mamalarında olduğu gibi, bundan sonra acaba GDO’lu ürünlerin ithalatından, denetim safhasındaki kontrolüne kadar bir gizlilik politikası mı planlanmaktadır.
Eğer plan böyle ise özel laboratuvarlar gözden mi çıkarılmak istenmektedir. Bu durumda, bakanlığın laboratuvar dairesinden başlayan her seviyedeki Sayın yöneticilerine ve de denetçilerine; GDO analizi yapan özel gıda laboratuvarlarının GDO analiz bölüm maliyetinin asgari 250-350 bin TL arasında yatırım gerektirdiğini en az iki personel istihdamı ile denetim ve akreditasyon masraflarının ilavesi ile bu rakamın neredeyse ikiye katlandığını hatırlatmak isterim. Keza hepimiz biliyoruz ki, bu bölümde kullanılan cihazların tamamına yakını ithal yani ülkemizden çıkan döviz olduğudur. Ayrıca GDO numunesi gönderilmemesi ile birlikte ürüne göre değişen kontrolörün analiz talepleri için numuneler haklı olarak bölünemeyeceğinden buna bağlı olarak mikrobiyoloji ve kimya gibi analizlerinde özel laboratuvarlarda yapılamaması anlamına gelecektir.
Bu durum özel gıda laboratuvarlarının sürdürülebilirlikleri anlamında sıkıntıya gireceği ve korkarım ki kapanmalarına kadar varabilecek olumsuzlukların meydana gelmesi ihtimalinin artacağıdır.
Sayın Bakanım, gıda sektörünün ayrılmaz bir parçası olan özel gıda laboratuvarları tüketici güvenliği yönünden adeta bir sigorta ve şeffaf bağımsız bir göz anlamı taşımaktadır. İtiraz analizlerinin yapıldığı ve değerlendirildiği son nokta hakem olarak kabul edilen Ulusal Referans Gıda Kontrol laboratuvarının da bakanlığın bünyesinde olması, çok önceki yıllarda bazı ülkelerde uygulandığı gibi bu uygulamanın demir perde ülkelerinin yaptıklarını hatırlatmaktadır.
Sonuç olarak; numunelerin sayısal yönden fazlalığı nedeniyle, sadece bakanlık laboratuvarında yapılması durumunda, kapasite yetersizliğinde bir yığılma olacağı, ithalatçıların gümrük beklemelerine ve beraberinde getireceği maliyetlere ve de yükselen itirazlara sebebiyet vereceği dikkate alınmasını, Denetim sonucunda varsa bir hata, denetlenen laboratuvara yönetmelikteki karşılığı olan yaptırımın uygulanmasını, genele ceza anlamına gelebilecek GKGM genelgesinin iptal edilmesini öneriyorum.
Eski bir laboratuvar çalışanı olarak, sizin bugüne kadar yaptığınız şeffaflık ve sektördeki dengeleri koruma anlamındaki uygulamalarınızla örtüşmediğinden görebildiğim kadarıyla bu konudaki olumsuzluklardan sizi bilgilendirmek istedim.
İlgili tarafların görüşleri alınmadan laboratuvar yönetmeliğinde yapılan değişikliği içeren farklı bir konuyu daha kısaca belirtmem gerekirse, laboratuvar müdürünün kendi branşı ile ilgili ‘’deney yapamaz’’ yasağı getirilmesidir. Belki de yönetmelik hazırlığında kastedilen bu değildir, ancak şu an uygulama maalesef böyledir. 27 senelik kamu ve özel laboratuvar yönetimi hayatımda böyle bir uygulamanın dünyanın hiçbir ülkesinde olduğunu görmedim. Bir çarpıcı örnek vermek istersek; bir hastanede genel cerrah olduğumuzu düşünelim, baş tabiplik görevi verildiği takdirde ameliyatlara girme yasağı verilmesi gibi bir garip yönetmelik maddesi…
Dr. Can DEMİR
Veteriner Hekim
Gıda Güvenliği ve Hijyen Akademisi YK Bşk.