İsrailoğullarında Veteriner Hekimlik (İbraniler)

İsrailoğullarında Veteriner Hekimlik (İbraniler)

İsrailoğullarında Veteriner Hekimlik, Babillilerin hastalık sebepleri konusundaki inanışlarının İsrailoğulları tarafından benimsemiştir. Hastalıklar işlenen günahların cezası olarak meydana çıkıyordu. Bu batıl inanış İsrailoğullarından Hıristiyan dinine kolaylıkla geçmiş ve Batı dünyasında sürekli bir etki yaratmıştır.

Daha M. Ö. 13 üncü yüzyılda (bazı tarihçiler 14 veya 15 yüzyılda idda ediyorlar) Musa sağlık koruma kaideleri koymuş olduğu halde bunlar sonraları unutulmuş yerini sağlık için cin ve şeytanlarla iyi geçinmek yolu almıştır. Eski çağlarda hastalık günahkârlar için ceza olduğuna ve yalnız yaşamağa lâyık görülenler iyileştiğine göre Yahudilerin hekime ihtiyaçları kalmıyordu. Bununla beraber İsrailliler bazı insan salgınlarının hayvanları da hastalandırdığına dikkat etmişlerdi “İnsanoğlunun başına gelen hayvanların da başına gelmektedir… böylece insan hayvandan üstün değildir.” düşüncesi hakimdir. Hayvan hekimliğine ait belgelere raslanmayışı da aynı sebeple izah edilebilir. Çünkü ilâhi memnuniyetsizlik aynı zamanda hayvan hastalıkları ile insanları cezalandırıyordu. Din kitaplarında “Dikkat et! Allahın bir işareti ile meradaki hayvanların hepsi ölebilir…” denir.

Hastalıklar konusundaki batıl inanışlarına karşılık sağlık koruma, özellikle gıda kontrolü dikkatle yapılmakta idi. Domuz eti, kabuklu deniz hayvanları ve diğer bazı gıdanın yenmesi daha Musa zamanında menedilmiş ve yalnız kontrolden geçmiş etlerin yenmesine müsaade edilmişti. Bu kabuklu deniz hayvanlarının yılın bazı aylarında zehirli olduğu bilinmektedir. Veteriner tarihçileri İsraillilerin daha M. Ö. 13 üncü yüzyılda domuz etini menetmesinin sebebini trişin olduğunu tartışmaktadırlar. Fakat çoğunlukla tarihçiler bu derece ilmi bir izahı kabul etmemektedirler. Kan ve yağ yememek için konulan kaideler tamamen dinidir. Yağ dini ayinlerde kullanılmak içindir. Kan ise hayattır ve hayat etle birlikte yenmemelidir. Kesim esnasında kan iyice akıtılmalıdır. Kan aynı zamanda ruhun tohumu, kalp de zekâ ve heyecanın merkezidir. Kendi kendine ölmüş hayvanın yenmesi de yasaktır. Oysa 17’inci yüzyılda İngiltere’de anthrax‘tan ölen hayvanların işçilere yedirildiği bilinir.

Et hayvanlarının kesimden sonra kontrolü İsraillilere oldukça iyi bir anatomi bilgisi sağlanmıştır. Eski çağlarda Yahudiler akciğer tüberkülozunu, böbrek apse ve atrofilerini, siroz ve karaciğer dejenerasyonlarını iyi tanımaktaydılar. Eski çağ Yahudilerinde hekim bulunmamakla beraber klasik eski Yunan devrinden sonra din ve hekimlikte iş bölümüne rastlanır. Rahipler (haham) sağlık kontrolü ve hekimler de iç hastalıkları ile meşgul oluyorlardı. İsrailliler Yunan kültürü etkisinde kaldıkça hekimin sosyal durumu da yükselmiştir. M. Ö. 210 yıllarında bir yazar “Hekime hürmet et, Allah onu senin ihtiyacın için yarattı, tedavi görevini ona Allah verdi.” demektedir. Bunun yanında hekimlik dini ve sihri olarak uygulanmağa devam etmiştir.

İbraniler iyi hayvan yetiştiricisiydiler. Koyun ve sığır sürüleri belli başlı zenginlik işareti idi. Daha sonraları insan ve hayvan eşitliği kabul edilmemiş, hatta diğer uygarlıkların aksine olarak köpek takbih edilmiş ve insanla. arkadaşlık yapmaya uygun bulunmamıştır. Köpek deyimi korkak, pis anlamlarında kullanılmıştır. Tarihçi Smithcors bunun İncil’de de mevcut olduğunu bildirmektedir. At genellikle avcılıkta Kullanılmıştır. Yalnız İsraillin mukaddes topraklarında at yetiştiriciliği, Mısır’a dönmeyi önlemek amacı ile yasak edilmiştir. Atlarda sülükten bahsedilmektedir. Hayvan su içerken sülükler boğazına yapışır.

İsrailoğulları şüphesiz ki Batı dünyasına insan ve hayvan hastalıklarının tedavisi konusunda işe yarar bir bilgi bırakmamıştır. Sadece hastalıkları ilâhi memnuniyetsizlik sonucu cin ve şeytanların yaptıkları inancı Hıristiyanlığın ilk çağlarından başlayarak hatta yeni şeytanlar ve büyüler ilâvesile Batı dünyasına geçişine sebep olmuşlardır. Hristiyan âlemde, bulaşık hastalık çıkmış bir sürüde hayvanların başlarına haç resmi yapılmakta veya .kilise lambalarının yağları vücutlarına sürülmekteydi. Ortaçağ boyunca daha da kuvvetlenen bu inanışların son örneklerine 19 uncu yüzyılda bile rastlanmıştır. Bu yüzyılda hayvanları salgın hastalıklardan korumak için ahırların kapılarına beyaz haç resimleri çizilmekteydi. Bütün bu inanışların en kötü sonucu asıl hastalık sebeplerinin ve tedavi çarelerinin aranmasını geciktirmiş hatta önlemiş olmasıdır.

Kaynakça

İsrailoğullarında Veteriner Hekimlik, Veteriner Tarihi, Prof. Dr. Nihal Erk, Ankara Üniversitesi Basımevi, 1966, 21-23.

Exit mobile version