İneklerin İnaktif Yumurtalık Sorunu

İneklerin İnaktif Yumurtalık Sorunu

İneklerin inaktif yumurtalık sorunu, inaktif kelime anlamıyla çalışmayan, işlevini yerine getiremeyen, tembel, etkin olamayan demektir. İnaktif yumurtalık (ovaryum) da dominant follikül üretemeyen, dolayısıyla Graf follikülü (Graafian Follicule) oluşturup yumurta (oocyte) imal edemeyen yumurtalık anlamına gelir.

Normal koşullarda yumurtalıkta bulunan birçok follikülden biri GnRh emriyle ve FSH (follikül stimüle hormonunun) uyarmasıyla dominant follikül haline gelir. Daha sonra dominant follikül Graf follikülüne dönüşür. Graf follikülü içerisinde oluşan yumurta LH (lüteinizasyon hormonu) ile patlayarak ovidukta (yumurta yoluna) düşer. Bu olaylar, çeşitli sebeplerden dolayı, sekteye uğrarsa östrojen salgılayan dominant follikülün oluşamaması sebebiyle kızgınlık görülmez. Yumurta imal edilemez yani inek tekrar döl tutacak hale gelemez.

Özellikle süt sığırcılığı işletmelerinde, çoğunlukla da yüksek süt verimi olan ineklerde doğumu takip eden günlerde kızgınlığın görülmemesinin sebeplerinden biri de fonksiyonunu yerine getiremeyen ovaryumdur. Bu sorun buzağılama aralığının uzamasına yol açar. Bazen de kısırlığa kadar gidebilir. Büyük ekonomik kayıplara yol açabileceği gibi bu durum ineğin erkenden sürüden çıkarılmasıyla sonuçlanabilir.

Anöstrus (kızgınlık görülmemesi) ve yumurtlama (ovülasyon) olmaması ile belirgin bir şekilde karşımıza çıkan inaktif ovaryum sorununun birçok sebebi vardır.

İneklerin İnaktif Yumurtalık Sorunların Sebepleri

Enerji yetmezliği, karaciğer hasarları, hormon dengesizlikleri, enfeksiyonlar, sıcak stresi, mikotoksinler, iz mineral eksiklikleri, vitamin eksiklikleri, SARA (Subakut Rumen Asidozu), doğum sonrası iştahsızlığa yol açan her türlü sorun, kortizol salgılanmasına yol açan tüm stres faktörleri.

Bu sebepler listesini biraz açalım;

İnaktif ovaryum saptanan ineklerde yıllarca yapılan araştırmalar, bilimsel çalışmalar bu sorunla karşımıza çıkan ineklerin enerji yetmezliği ve hipoglisemi (şeker düşüklüğü) ile ilgili problemler çektiklerini göstermiştir.

Enerji eksikliği IGF1(insülin benzeri büyüme faktörü1) eksikliğine yol açar. Sorunlu ineklerde IGF1 düşüklüğünün yanısıra keton cisimciklerinin, özellikle, betahidroksi bituratın (BHBA) yüksekliği saptanmıştır. En belirgin ve gözle görülen durum ise vücut kondisyonunun düşük olması yani ineğin zayıflamasıdır.

Eğer gebe inek kuru dönem ve geçiş döneminde şişmanlatılmış (obez) ve doğum sonrası hızlı zayıflamış ise inaktif ovaryum sorunu ortaya çıkar. Ketozis ve yağlı karaciğer hastalığı ile ilgili bulgular oluşur. İnaktif yumurtalık saptanan ineklerde karaciğer hasarını (yağlanmasını) ortaya koyan bulgular belirgindir. BHBA yüksekliğine ek olarak, eğer laboratuvar ölçümleri yapılırsa, SGOT (Serum Glutamat Okzaloasetat Transaminaz) enziminin yüksek olduğu görülür. Bütün bunların arkasında hatalı kuru dönem ve geçiş dönemi beslemesi yatmaktadır.

Karaciğer döl verimi ile yakın ilişkilidir ve hormonların ilk oluşum yeri karaciğerdir. Karaciğer hasarları hormon üretiminde aksaklıklara yol açar.

Doğumu takip eden günlerde enfeksiyonlar sebebiyle meydana gelen iştahsızlıklar da hızlı ve aşırı kilo kaybına yol açar. Doğum öncesi şişmanlatılmış ineklerde enerji noksanlığı sebebiyle yağlar mobilize olur ve karaciğere yapışan yağ molekülleri karaciğer yağlanmasına yol açar. Doğum sonrası ineğin maruz kaldığı hastalıklar arasında metritis (rahim iltihabı), mastitis ve solunum yolu enfeksiyonları söz konusuysa iştahsızlık, zayıflama ve ketozis birbirini takip eder.

Sıcak stresi, her türlü stres, asidoz ve subakut rumen asidozu (SARA) zayıflamaya bağışıklık sisteminin gerilemesine, direncin düşmesine, hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur.
İnaktif ovaryumlu ineklerde yapılan laboratuvar tahlillerinde en çok ilgi çeken bulgular ise kalsiyum, fosfor, magnezyum gibi makro minerallerin, kobalt, bakır, iyot, selenyum ve çinko gibi mikro minerallerin kanda düşük seviyelerde bulunması olmuştur.

Mikotoksinlerin (mantar ve küf toksinleri) inaktif ovaryum olgularında önemli bir etken olduğu bilinmektedir.

A vitamini ve E vitamini noksanlıkları da inaktif ovaryuma yol açar.

Tedavi

İnaktif ovaryumumun tedavisi GnRh hormonu ile mümkündür. Tedavide veteriner hekimin önereceği protokoller de uygulanabilir. Bazı yazarlar GnRh hormonunun epidural enjeksiyon ile verilmesinin daha etkili olduğu yönünde araştırmalar ortaya koymuşlardır.

Koruyucu hekimlik

Kuru dönem ve geçiş dönemi hatalarına meydan vermemek başlıca koruyucu hekimlik uygulamasıdır. Doğum olur olmaz propilen glikol ve niacin (niyasin) destekleri verilmesi önerilir.

Doğumu takiben aşırı zayıflamanın önlenmesi, geçiş döneminde A ve E vitaminleri, çinko, bakır, iyot, kobalt, selenyum içeren iz mineral destekleri sağlanması yerinde olacaktır. Sıcak stresinin önlenmesi, serinletme yöntemlerinin uygulanması şarttır.

Her türlü stresin, özellikle, oksidatif strese yol açan mikotoksinlerin, subakut rumen asidozunun, metritis, mastitis gibi enfeksiyonların önlenmesi inaktif ovaryumun önlenmesi için de gerekli olan çabalardır.

Doğum sonrası ineklerin çok şiddetli bir şekilde strese maruz kaldıklarını bilerek her türlü desteği onlara sunmamız gerekmektedir. Görüldüğü gibi; bu vesileyle yine kuru ve geçiş dönemi hatalarına meydan verilmemesi gerektiğini hatırlatmış olduk.

Exit mobile version