İneklerin Bakımında “Sığırlarda Davranış”

İneklerin Bakımında "Sığırlarda Davranış"

Sığırlarda davranış, onların yakın çevrelerine karşı gösterdikleri reaksiyonların toplamı biçiminde tanımlanabilir. Yakın çevre olarak, diğer hayvanlar, insanlar ve günlük yaşantılarında en çok karşılaştıkları varlık ve olaylar sayılabilir. Hayvanlarda davranış onların kalıtsal yapıları, sinir ve hormonal sistemleri ve önceki tecrübelerine göre şekillenir.

Sığırlarda davranış yönünden sığır ırkları arasında bazı belirgin farklar olduğu gibi aynı ırk ve hatta aynı sürü içindeki bireyler arasında da büyük farklar bulunabilir. Aynı sürü içinde çok sakin ve lenfatik tabiatlı hayvanlar olabileceği gibi çok hareketli, canlı, sinirli ve saldırgan hayvanlar da bulunabilir. Hayvanların belli bir verim yönünde uzun yıllar seleksiyona tabi tutulması bazı ırklarda sinir sistemini uyarılara karşı daha duyarlı hale getirmiştir. Örneğin Jersey ırkı, asıl sütçü kabiliyeti yanında sinir sisteminin fazla duyarlı olması ile de belirgin bir ırktır. Munis davranıldığında kolaylıkla yönetilen Jersey inekleri sert muamele ve ani değişikliklere büyük tepki gösterirler.

Değişik yaş ve cinsiyet gruplarından sürülerde hayvanların lenfatikden saldırgana kadar olan farklı bireysel davranışları toplumsal yaşamlarına da yansıma gösterir. Toplumsal düzenleri, bir bakıma, bireylerin davranışsal yapılarına göre şekillenir. Hayvanlarda davranış ilk bakışda yalnız bireysel ve toplumsal düzenleri ile ilgili gibi görülebilir. Ancak, davranışın ekonomik ve pratik etkileri, özellikle serbest bakılıp beslenen yönetim sistemlerinde büyük önem taşır.

Hayvan gruplarında hiyerarşik düzen hayvanların gücü ve boynuzlu olup olmamalarına göre kurulur. Boynuzlu ve güçlü hayvanlar erlerini baskı altına alırlar. Munis ve nazik yapılı hayvanların yem yemeleri ve su içmeleri boynuzlu ve saldırgan hayvanlar tarafından önlenir. Yeterince yem ve su alamayan hayvanlarda süt verimi düşer. Hatta bu düşüş hayvanın aldığı yeme göre daha fazladır. Çünkü süt verimindeki düşmeyi, yem tüketimindeki azalmaya ek olarak hayvanın baskı altında ve korku içinde yaşamasının sinir ve hormonal sistemde meydana getirdiği yorgunluk da etkiler.

Hayvanlarda üstünlük kurmayı sağlayan faktörler arasında beden ağırlığı, yaş, boynuzluluk ve cidago yüksekilği en önemli yeri alır. Bu özellikler yönünden üstün olan hayvanlar diğerlerini itebilir, kakabilir ve boynuzlayabilirler. Bununla beraber hayvanlar arasında çatışmalar sürekli olmaz. İki hayvan arasındaki çatışma birinin diğerine üstünlüğü ile son bulur. Bu iki hayvanın birbirlerine göre toplumdaki yerleri artık belli olmuştur. Böylece sürüdeki bütün hayvanlar hiyerarşik sistemde kendi yerlerini alırlar. Bununla beraber zaman zaman üstün, asta bu statüyü hatırlatması için yaptığı girişimler olabileceği gibi astın durumunu tekrar sınaması için kurulu düzende üste tanınmış olan bazı hakları kullanmak isteyebilir. Bu gibi davranışlar sporadik bazı çatışmalara neden olur. Sürüye katılan yeni bir hayvanın hiyerarşik sistemde yerini bulması gerek yeni gelen hayvanla eskiler arasında gerekse sürüdeki eski hayvanlar arasında bu gibi sporadik çatışmalara yol açabilir. Sığırlarda davranış puvanlamasının kalıtım derecesi 0.50 den yüksektir. Yani genetik yapı oldukça önemlidir. Sığırlarda davranış sanıldığından daha önemli olduğu ve ekonomik kârlılığı etkilediği yeni yapılan araştırmalarla ortaya konulmaktadır. Yeni olan bu bilim dalının gelişmesi ile bir çok sorulara cevaplar bulunacağı tabiidir.

İyi bir sürü yönetimi genellikle, hayvanların normal davranış içinde bulunmalarını sağlar. Bununla beraber bazı hayvanlar kötü huyları ile diğer hayvanların huzursuz edilmesine, sürü yönetiminde aksamalara ve bakıcıların zarar görmelerine neden olurlar. Bu kötü huylar arasında insanlara saldırma ve tepme başta gelir. Saldırganlık etçi ırklarda sütçü ırklara göre daha fazladır. Etçi ırklar insandan, sütçü ırklara göre daha uzaktır. Sütçü ırklar, sağım döneminde günde en az iki kere insanla temas halindedir. Bu durum onlarda insanla iyi geçinme alışkanlığı doğurur. Saldırganlık yeni buzağılayan ineklerde daha çok görülür. Bu durum, yavruyu korumayı amaçlayan analık içgüdüsünün bir belirtisidir. Etçi ırklarda analık içgüdüsü sütçü ırklardan daha fazladır. Buzağılayan ineklerde artan saldırganlık eğer devamlı halde ise bu gibi ineklerin damızlıktan çıkartılması yerinde olur. Tepme huyu bazı hayvanlarda kalıtsal bir davranış olmasına karşılık çoğunlukla başka bir nedene bağlıdır. Örneğin ineğin acı duyması, korkması ya da kötü muamele ile karşılaşması tepme ile belirlenen bir reaksiyona yol açar. Eğer bu nedenler devamlılık kazanırsa tepme de alışkanlık haline gelir.

Kaynakça

Exit mobile version