Hayvan hakları, eski zamanlardan beri hayvanlara gerek dini gerek felsefi anlamlar yüklenmiş, ruhani güçler atfedilmişti. Eski Mısır’da kediler firavunların hemen yanındaydı. Hindistan’da halen ineklere saygı duyulmaktadır. Orta Asya’da kurtlar önemli bir yere sahiptir. Asya’da yılanlar ve ejderhalar milli mistik yaratıklardır. Öyle ki bölgenin sembolü haline gelmişlerdir.
Hayvanlar ile İnsanlık Arasındaki İlişki
Hayvanlardan hayatımızın her döneminde faydalanmaktayız. Özellikle bundan on yıllar önce, binek hayvanları olarak at ve eşekleri kullanmaktaydık. Aynı zamanda konar – göçer topluluklar yüklerini hayvanlara yükleyerek taşırlardı. Günümüzde ise hala keçilerden, inek ve eşeklerden süt sağarak gıda elde etmekteyiz. Evlerimizin ve özellikle kırsal bölgelerde sürülerimizin korunmasında hayvanlar bizlere yardım etmektedir. Bu şekilde bizlerin hayatını kolaylaştırmışlardır. Yıllarca bir düzen içinde insanoğlu, canlılarla beraber yaşamıştır.
Sanayi Devri
Dünya Sanayi Devri’ne girince insan gücü önemini yitirmiş, motorlu araçlar üretilmiştir. Köyden kente göç ile kırsal yaşam büyük oranda terk edilmiştir. Giderek artan şehirleşme ile doğal alanlar tahrip edilmiş, hayvanların alanları yok olmuştur. Yuvalarına şehirler kurulan hayvanlar yuvalarından olmuştur. Ormanların yok edilmesiyle hayvanlar ölmüş ve avcı- av ilişkileri bozulmuştur. Avlanamayınca karınlarını doyurmak için şehir çöplüklerini talan etmektedirler. Bu esnada insanlarla karşılan vahşi hayvanlar insanlara zarar vermektedir. Aynı zaman hayvanların taşıdığı bazı virüsler de şehirleşmeyle beraber insanlarda gözlemlenmiştir. Binaların içindeki yaban fareleri özellikle çocuklara zarar verebilmektedir.
Kirlilik
Kirlilik yine hayvan hakları alanında bir unsur olup hayatlarını etkilemektedir. Denizlere atıklar dökülmüş bunun sonucunda denizler kirlenmiştir. Deniz canlıları bu atıkları gıda sanarak yemiş ve boğularak ölmüştür. Üreme konularında dahi insanoğlunun etkisi bulunmaktadır. Ormanda dişi kuşlara kur yapmak isteyen erkek kuşlar, yuvalarını çöplerle süslemektedir. Doğalarında ve normalinde çalıları kullanırken, plastikleri kullanmaya başlamışlardır. Şehirlerde yere atılan sakız ve izmaritleri yem sanan kuşlar, boğularak ölmektedir. Kuşlar gelmesin diye balkonlara konan dikenli teller ile canlarından olmaktadırlar.
Şiddet
Şiddet ise olayın bir başka boyutudur. Kendinden küçük ve daha güçsüz olan canlı türlerine insanoğlu çeşitli şiddet yöntemleri uygulamaktadır. Kullanılan şiddet yöntemleri yaştan yaşa değişmektedir. Çocuklar hayvanları poşetlere koyup onları suya atmakta, kuyruklarını kesmekteler. Yetişkinler hayvanlara cinsel saldırıda bulunmaktalar. İşlenen bu suçlar çoğu zaman faili meçhul kalmakta, bazen de para cezasıyla sonuçlanmaktadır. Özellikle küçük boy köpekler, aksesuar olarak kullanılmaktadır.
Doğal Ortamlarından Uzakta
“Av turizmi” adı altında 596’dan fazla hayvan katledilmiştir. Sirklerde kullanılan hayvanlar, eğitimleri için işkence görmekte ve doğal ortamlarından uzakta tutulmaktadırlar. Fayton turizmiyle ise atların kapasitesi zorlanmakta, yetersiz bakımlardan ölmektedir. Türkiye’de 32 hayvanat bahçesi içinde 16.000 hayvan, doğal ortamlarından uzakta hapis yaşamaktadır. Bu durumlarda bu korunmasına yönelik çalışmalar başlamıştır. Vahşi hayvanların evlerde beslenmesiyle doğaları bozulmaktadır. Yarışmalara sokulan kimi hayvanlar, estetik ve fiziki değişimlere uğramaktadır. Küresel ısınma ile kuşlar gidicekleri yönleri bulamamaktadır. Kutuplarda buzullar ölmekte ve hayvanlar doğal alanlarını kaybetmektedir.
Hayvan Hakları Çalışmaları
Tüm bunların sonunda hayvan hakları alanında çalışmalar başlamıştır. Tarihten sırayla örnek verecek olursak;
- 1850 senesinde Fransa’da kamuya açık alanlarda hayvanlara kötü davranış gösterilmesi yasaklanmıştır. Üstüne bununla ilgili bir de kanun yapılmıştır.
- 1876’da İngiltere hükümeti Hayvanlara Kabalık Yasası kabul etmiştir. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylere denetim getirilmiştie.
- 1933’te Almanya’da yürürlüğe konulan yasa ile ilk kez hayvanların doğal bir varlık olduğu kabul edilmiştir. Bu yasa ise doğal bir varlık oldukları için korunmaları gerektiği kabul edilmiştir.
- 1966’da Amerika hükümeti tarafından Hayvan Refahı Kanunu onaylanarak hayvanların kullanıldığı alanlarda düzenleme yapılmıştır.
- 1970 senesinde diğer Avrupa ülkeleri de katılarak mevzuatlarında hayvanların haklarına yer ayırmışlardır.
- 1978 yılında Fransa’da UNESCO, Hayvan Hakları Bildirgesi ’ni yayınlamıştır.
- 1986 ve 1987’de ise Avrupa Birliği iki yönerge çıkarmıştır.
- Türkiye 2003 senesinde Avrupa Birliği Uyum Süreci’nde Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Sözleşme’yi imzalamıştır.
- 24 Haziran 2004’te Hayvanları Koruma Kanunu onaylanmıştır.
Avrupa Birliği ülkeleri 1 Ekim 2004 tarihinde bir uygulama başlatmıştır. Bununla Türkiye gibi üçüncü dünya ülkelerinden üye ülkelere seyahat edecek evcil hayvanlara bazı şartlar getirilmiştir. Yolculuktan en az üç ay önce AB ülkelerinin onayladığı laboratuvarda kuduz testinden geçmesi gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nde Hayvan Hakları Düzenlemeleri
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu Türkiye’ de hayvanların hakları korunmasına yönelik ilk düzenlemedir. Madde gereği hayvanların rahat yaşaması ve iyi davranılmasını sağlamak gerekir. Hayvanların acı, ıstırap ve mağduriyetleri önlenmelidir. Bu kanundaki düzenlemeler ile hayvanların eşit doğduğu kabul edilir. Düzenlemeler ile yaşama hakları tanınır. 5199 sayılı düzenlemeyle hayvanların korunması için gerekli önlemlerin alınması gerekir. Evcil hayvanlar yaşama özgürlüğünden ve sahipsiz hayvanların yaşamlarının desteklenmesi gerektiğinden bahseder.
Türk Ceza Kanunu’nun 151. Maddesine göre de hayvanların hakları düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, sahipli hayvanı öldüren veya hayvana zarar veren kişi cezalandırılır. Ancak uygulanması için bazı şartlar gerekmektedir. Suçu işleyen kişi, dört ay ile üç yıl arasında hapis cezası çarptırılabilir. Hapis cezası yerine kişiye adli para cezası da kesilebilir. Ancak bu maddenin bazı şartları vardır.
- Öldürülen veya yaralanan hayvanın sahipli bir hayvan olması gerekir.
- Hayvan sahibi failden şikayetçi olmalıdır.
- Şikayet esnasında hayvanın karnesinin fotokopisi karakola ya da savcılığa verilmesi gerekir.
- Şikayet edenle karnede adı geçen şahıs bir olmalıdır.
Türk Ceza Kanunu’nun 181. maddesi ve 182. Maddeleri de hayvanların hakları konusunda düzenleme yapmaktadır. Maddeye göre doğaya, çevreye atılan zararlı artıklar hayvanların sağlığına zarar verirse; kişi cezalandırılmaktadır.
Hayvanların ticari bir mal gibi satılabilmesine bazı sınırlamalar getirilmiştir. Buna göre hayvanın sağlıklı olması, temiz ve bakımlı yerde tutulması gerekmektedir.
Bu kanunun 11. Maddesine göre hayvanların kapasitelerini aşacak yaralanmalarına, gereksiz acı çekmelerine neden olacak şekillerde eğitilememektedir. Aynı zamanda hayvan dövüşü yaptırmak yasaktır.
Ülkemizde 2018 yılında Hayvan Hakları Delegasyonu kurulmuştur. 350 sivil toplum kuruluşuyla vatandaşın gönüllüğüne dayalı kurulan bu delegasyon, hayvan haklarını takip içindir.
Dünyada Amerika, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Almanya ve Japonya gibi ülkeler bu konuda hassastır. Ancak Çin, Güney Kore ve Suudi Arabistan dünyada oldukça geride bir konumdadır.
Günümüzde Türkiye’ de Hayvan Hakları ile İlgili Çalışmalar
Günümüzde ülkemizde hayvanların haklarıyla ilgili platformlar ve dernekler kurulmaktadır. Bu alanda çeşitli kampanyalar düzenlenmektedir. Belediyelerin yaptırdığı su ve mama standartları yapılan çalışmalara örnektir. Belediyelerin bünyesinde olan ücretsiz veterinerler, sokak hayvanlarının bakımlarını yapmaktadır. Kuduz aşısı, parazit gibi bakımlara ek olarak yaralanmış hayvanların tedavisi yapılmaktadır. Ancak belli saatlerde açık olan bu yerlere halk her saat ulaşamamaktadır.
Bilinçli Bireyler
Son yıllarda yoğunlaşan, hayvanları temel alan filmler, çocuklara hayvanları sevdirmektedir. Böylece çocuklar hayvanlarla empati kurarak büyümektedirler. Bu şekilde çocuklar hayvanları tanıyabilmekte ve onlarla empati kurabilmektedir. Hayvan hakları için önemli bir diğer husus da ebeveynlerin bilinçlenmesidir. Çünkü ebeveynler yarınlarını büyüklerini yetiştirmektedirler. Onların hataları sonucu, travmatik bireyler meydana gelmekte. Çocuklarını hayvanlarla empati kurabilen, hayvanlara saygılı yetiştirmek büyüklerin elindedir. Toplum olarak herkes, bir hayvana eziyet edildiğini gördüğünde kolluk kuvvetlerini çağırabilmektedir.
Vejetaryenlik ve Veganlık
Vejetaryenlik veya diğer adıyla et yememezlik, hayvanların etinin tüketilmediği bir beslenme biçimidir. Benzer bir diğer beslenme biçimi ise veganlıktır. Veganlar hayvansal hiçbir gıdayı tüketmemektedir. Yumurta, süt gibi ürünler bu beslenme biçiminde gıda olarak kullanılmaz. Hayvanların gıda olarak tüketilmesinin, hayvanların doğalarına saygısızlık olduğunu söylemektedirler.