Gıda Laboratuvarlarımızın Geleceği. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ’nın mevcut laboratuvar yönetmeliği ile kuruluş ve çalışma izni alınarak kurulan ve de çoğunluğu akredite olan özel gıda laboratuvarlarımızın sayısı gün geçtikçe hızla artmaktadır. Bu artışa rağmen günlük numune analiz kapasitelerinin tam olarak kullanımı, ortalama %30’ları geçmediğini tahmin etmekteyim. Bu durumun gıda laboratuvarlarımızın geleceğini ve sürdürülebilirliğini tehlikeye sokmakta olduğu hepimizce malumdur. Son günlerde yaşadığımız olumsuzluklar ile Ülke genelindeki ekonomik sıkıntıların getirdiği ticari kaygıların yansıması ile analiz kapasitesinin tam olarak kullanılmamasını birlikte değerlendirdiğimizde öncelikle gıda laboratuvarlarının çoğunda yönetmelik gereği zorunlu istihdamın dışındaki ihtiyaç duyulan personelin tedbiren işten çıkarılma sayısında artış olduğunu gözlemlemekteyiz.
Gıda ve ham madde ihracat ile ithalatının azalması sonucunda bu ürünlerden özellikle yurtiçine girişlerinde başta GDO olmak üzere kontrol analizlerinin yapılması için, Bakanlık gıda kontrol laboratuvarlarının analiz kapasite fazlası numunelerin, laboratuvar sayısının artışına bağlı olarak, Özel gıda kontrol laboratuvarlarına gönderilme dağılımında da çok büyük bir azalma olduğu, bununla birlikte yurt içi girişlerinde piyasa tabiriyle kaşe yani sadece fiziki kontrol yapılmasının yeterli olması ile laboratuvar analizinin yapılmasına gerek duyulmadan ürünlerin giriş izni verildiği gerçeği de gündemdedir.
Yukarıda bahsettiğim sıkıntılara ilave olarak, kamu otoritesi; Bakanlık gıda kontrol laboratuvarı ile Bakanlığın yetkilendirdiği Özel gıda kontrol laboratuvarının ihracat ve ithalat numunelerine ait analizlerin sonuçlarını kabul ederek verilen rapor üzerinden işlem yapıldığını, ancak aynı laboratuvarların özel istek analizlerine ait raporları değerlendirmeye almayarak tanıma noktasında işlem yapmadığı bir gerçektir. İkilem olarak düşündüğümüz bu gözleme, birde özel istek raporlarının değerlendirmeye alınmamasına rağmen özel istek analiz sonuçlarının GDO ’yu kapsayacak şekilde olumsuz olanları anlık veya aylık periyotlarda, sayısal verileri ile numune sahibinin kişisel kimlik, adres vb. bilgileri bir genelge ile GKGM ’lüğüne bildirilmesi istenmektedir. Bu durum ithalatta yurtiçine girişte kontrol analizi yapılmayan ürünlerin örneklemeye bağlı olarak özel istek analizleri sonucunda ve de tüketicinin bilmeden tüketmesi sonrasında yakalanması mı hedeflenmektedir sorusunu sormadan geçemeyeceğim.
Hep yapıcı eleştirilerimin yanında gücümün yettiği kadarıyla yaşadığımız bu süreci öneri içerikli makale, röportaj ve Bakanlığa sunduğum proje dosyalarımın varlığı ilgili taraflarca bilinmektedir. Bu konuda da acil çözüm önerilerimi ana başlıklar altında sıralamam gerektiğinde;
İlk olarak belirtmeliyim ki, Bakanlık gıda kontrol laboratuvarları ile özel gıda kontrol laboratuvarlarının fiyat listesi birlikteliği dahil, kuruluşu ve işlev yönünden aynı mevzuata tabi olması, yine aynı mevzuat gereği yetkin ve deneyimli personelin istihdam edildiği gerçeği ile konuya yaklaştığımızda özel gıda kontrol laboratuvarlarının MÜLKİYETİ ÖZEL, ancak raporlama ve sonuçları yönünden KAMU YETKİNLİĞİ aynı olan laboratuvarlar olduğunu bütün paydaşlarca bildiğimiz gerçeğinin bir kez daha altını çizerek belirtmek istedim.
İkinci olarak ise Bakanlık web sitesinde 31.08.2016 tarihli kamuoyu duyurusu ile en son açıklanan uygunsuz olarak belirlenen 355 parti ürüne ait analiz sonuçlarının İFŞA edilmesinin yeterince çözüm getirmediği ve 2012 den günümüze olumsuzlukların sayısal olarak gittikçe arttığı tespitlerimle birlikte, açıklanan sonuçların içeriğini değerlendirdiğimizde tüketici sağlığı yönünden çok vahim bir tablo ile karşı karşıya kaldığımızı görmekteyiz.
Tüketici sağlığının öncelikli olarak güvence altına alacak şekilde hazırladığım ve Bakanlığa sunduğum ve ilgili bürokratlarca ön kabul gören “SAĞLIKLI GIDA ÜRETİM VE TÜKETİM PROJESİ” özel gıda kontrol laboratuvarlarının analiz kapasitelerinin tam olarak kullanılarak verimliliğinin arttırılması ve de sürdürülebilirliğinin sağlanması için gelişmiş ülkelerde olduğu üzere otokontrol sistemine analiz bazında katılımlarının sağlanması gerekmektedir.
Donanım, ekipman ve hatta sarf malzemeleri dahil, çoğunluğu ithal ürünlerle dövizle kurulan ve maliyeti yüksek olan, bilim yuvası olarak adlandırdığımız Özel gıda kontrol laboratuvarlarının istihdama katkısı da değerlendirilerek, bir notere uygulanan disiplinin aynısı sağlayacak yönetmelik düzenlemeleriyle güven en üst düzeyde çıkarılmalıdır.
Ayrıca zaman içinde kamu otoritesinin yönlendirmesi ile birlikte her türlü analizi yapan çok geniş parametrelere sahip laboratuvarlar yerine, önümüzdeki günlerde talebe göre belirlenecek temel analizlerin haricinde bir veya iki konuda Özel gıda kontrol ihtisas laboratuvarlarının oluşturulması öngörümü de tavsiye olarak belirtmek isterim. Saygılarımla,