Evcil Kuşların Proventriküler Dilatasyon Hastalığı (PDH)

Evcil Kuşların Proventriküler Dilatasyon Hastalığı (PDH)

Evcil Kuşların Proventriküler Dilatasyon Hastalığı (PDH)

Evcil Kuşların Proventriküler Dilatasyon hastalığı. Bu hastalığa Kuşlarda Bornovirus hastalığı olarak da adlandırılmatadır. Daha önceleri Proventriküler Dilatasyon hastalığın etiyolojisi bilinmiyordu. Ancak son yıllardaki çalışmalarla etkenin Borna hastalığı Virusu (BHV, Borna Disease Virus, BDV) olduğu saptandı.

Hastalığın etkeni olan virus Bornavirdae familyasında yer alan zarflı, RNA ’lı bir virusdur. Virus yaklaşık 200 yıl önce meningoensefalitli atlar da tespit edilmiş ve daha sonraları pisikiyatrik bozulduğu olan insanlar dahil birçok sıcak kanlı hayvanda (kedi, köpek, sığır, koyun gibi) saptanmıştır. Son yıllarda Proventrikuler dilatasyon hastalığı (PDH) etkeni olarak saptanmış olması hastalığın zoonoz olması açısından dikkat çekilmesi gereken bir noktadır.

PDH kuşlarda ilk olarak 1970 yılında saptanmıştır. Etken Avian Borna Virus ’dur (ABV). Papağan beyinlerinde yapılan virolojik ve moleküler çalışmalarla virusun 2 suşunun olduğu bulunmuştur. Virus beyin dışında dışkı, proventriculus ve adrenal bezde de bulunabilmektedir. Klinik olarak normal görünümlü kuşların % 32 ’sinin virus saçabileceği bildirilmiştir. PDH, genellikle ölümcül seyreden bir sendromdur. Vakaların çoğunda sinir sisteminde virusun oluşturduğu yangı sonucu gelişen sersemlik gibi belirtiler yanında gastrointestinal sistemde oluşan fonksiyon bozukluğu ile ilgili belirtiler ve zayıflama ile karakterize bir hastalıktır.

Virus solunum ve sindirim sistemi yoluyla bulaşır ve solunum çıkartıları ve dışkı ile saçılır. Yayılım belirli süre içinde daimi veya aralıklı olabilir. Virus saçma süresi genellikle 6-7 hafta kadardır. Hastalığın inkübasyon süresi 6 hafta ile l yıl arasında değişmektedir. Etken sinir sistemini etkilediği için virusun sinirlere ulaşıp hastalığı oluşturması uzun zaman almaktadır.

Stres, bakım ve besleme koşullarının kötülüğü hastalığın klinik olarak ortaya çıkmasını hızlandırır. Hastalıkta oluşan proventriculus dilatasyonu aslında virusun sinir sisteminde oluşturduğu yangı ve buna bağlı olarak merkezi ve perifer sinirlerde oluşan patolojik reraksiyonların sonucudur.

Hastalıkta ganglionlarda dejenerasyonlar oluşur. Proventriculus’un otonom sinir pleksusunda lenfohistiyositik hücre infiltrasyonları bulunabilir. Sinir innervasyonunun bozulmasına bağlı olarak proventriculus’un kas fonksiyonları bozulur ve organ, dilate, atonik ve atrolik olabilir. Bazı olgularda kursak, bağırsak ve bezli midenin bazı kısımları da etkilenebilir. Genellikle populasyonda enfekte kuş varsa yayılma eğilimi gösterir. Hastalık papağangilerde zaman zaman salgınlara neden olmaktadır ve birçok papağan türünde görülür. Ancak Amazon, Cockateil, Macaw, Gri papağan ve Cockatoo ’lar daha duyarlıdır.

Klinik Semptomlar

Çoğunlukla bir çift kuş ölür ve diğerleri hayatta kalır. Yaşayanlar sürekli bir enfeksiyon kaynağıdır. Yeni getirilen sağlıklı kuşlarda hastalık gelişebilir ve topluluklarda yalnızca birkaç kuş etkilenebilir. Gıda alımı ve sindirim normal gibi gözlenirse de proventrikuler sindirim yetersizdir. Genellikle sindirim sistemine ilişkin (özellikle kusma) belirtileri görülür. Kuş sahipleri kuşların tohum yedikten sonra tohum kustuklarını bildirirler. Ayrıca dışkıda sindirilmemiş tohumlar görülür. Sindirim yetmezliğine bağlı olarak zamanla kilo kaybı gözlenir ve ölümle sonlanabilir.

Hastalık oluşumu ile ölüm arasındaki zaman genç kuşlarda kısa iken yaşlılarda yıllarla ifade edilir. Proventriculus genişlemiştir ve bu durum radyografi ile bazen ortaya konabilir. Bazı olgularda kursak dilatasyonu ve halsizlik görülebilir. Nadir olarak sindirim belirtileri olmadan merkezi sinir sisteminin etkilendiği vakalar vardır. Vakaların çoğunda sersemlik belirtisi fark edilir. Virus gözü de etkilediği için bilateral retinal dejenerasyon görülebilir.

Proventriküler Dilatasyon Hastalığında Tanı

Özellikle kusma ve dışkıda sindirilmemiş tohuma rastlanması tanı açısından değerlidir. Ancak kesin tanı için yeterli değildir. Tanı için radyografik ve virolojik yöntemlerden yararlanılır. Lateral radyografi ile genişlemiş proventrikulus görülebilir. Ancak kontrast madde kullanarak yapılan çekimler daha başarılıdır. Kontrast maddenin geçiş zamanı uzamıştır. Radyografi ile proventriculus’un genişlemiş olduğunun belirlenmesi PDH olduğu anlamına da gelmeyebilir. Flouroskopi ile proventriculus ve ventriculus arasındaki peristaltik hareket düzensizliği de araştırılabilir. Eğer proventriculus gıda ile dolu ve yağlı kağıt gibi ince bir görünüm aldıysa bu hastalık için spesifiktir.

Kesin tanı, virolojik yöntemlerle virusun veya antikorların saptanmasına dayanır. Dışkı, kloakal ve burun sürüntüsü, khoana, proventriculus, beyin ve adrenal bezde virus taraması yapılabilir. Nekropsi ve biyopsi sırasında bu örnekler alınarak incelemeye tabi tutulur. Ancak noninvaziv yolla antemortem örnek alınması en uygunudur. Bu amaçla dışkının Avian Borna Virus yönünden incelenmesi gerekmektedir. Dışkıda virus saptanması için RT – PCR veya real-time RT – PCR (Ters Tarnskriptaz PCR) testi kullanılır. Henüz standart bir test olmasa da her laboratuvar kendi yöntemini kullanmaktadır. RT – PCR dışında Western – blotting testi de kullanılan testler arasındadır.

Ancak en hızlı ve spesifik sonuç real – time RT – PCR ile elde edilir.

Histopatolojik olarak nekropsi materyalleri incelenebilir. Sinirlerdeki lenfohistiyositozis ve ganglion dejenerasyonunun saptanması hastalık için spesifik bir bulgudur. Gözde retina dejenerasyonu dikkate alınmalıdır. Yaşayan kuşlarda proventriculus ve kursak biyopsisi tanı materyali olarak kullanılabilir.

Biyopsi alma zorluğu ve bu organların duvarının incelmesi nedeniyle riskli olabileceği hatırda tutulmalıdır. Histopatolojik bulgular tüm sinirlerde görülmeyebilir ve bu nedenle negatif sonuç hastalık yok anlamına gelmeyebilir.

Ayırıcı tanıda, yabancı cisimler, metal zehirlenmesi, bakteriyel, fungal ve paraziter enfeksiyonlar dikkate alınmalıdır. Ancak unutulmaması gereken nokta bu hastalıkta proventriculus iyi çalışmadığı için hastalığa bağlı olarak tohumların sindirilmeden kalması sonucu bakteriyel ve fungal infeksiyonlara davet çıkarılmasıdır. Eğer bu tür enfeksiyon varsa organın duvarı kalınlaşmıştır. PDH bulguları ise tam tersidir. Hem PDH hem diğer enfeksiyonların olduğu durumlarda kültür ve enfeksiyon tanı yöntemleri denenmelidir.

Tedavi

Sağaltım için mutlaka Veteriner Hekim ‘inize başvurun. Burada yazılan tedaviler bilgi amaçlıdır. Burada verilen bilgilerle tedavi edilmeye çalışılan hastanın oluşabilecek olumsuz tüm sonuçlar için hiçbir sorumlukluk kabul edilmez.

Viral kökenli bir hastalık olması nedeniyle sağaltımı mümkün değildir. Klinik belirtilerin azaltılmasına veya rahatlamaya yönelik olarak cimetidine, metoclorpamide yada cisapride değişen başarı oranı ile kullanılabilir. Son zamanlarda siklooksijenaz-2 inhibitörü ilaçlar denenmiş ve ümit verici sonuçlar alınmıştır. Ancak bunların etkisi virusun yok edilmesine yönelik değil enfeksiyon sonucu oluşan sinir yangısını baskılamaya ve sinirsel fonksiyonların iyileştirilmesine yöneliktir. Bunlar arasında en sık kullanılan celecoxib ’dir. Bunun yanında nsaids olarak da
meloxicam kullanılabilir. Antiviral ilaçlardan Amantadin denenmiş fakat tam anlamıyla etkin bir sonuç alınamamıştır. İlacın etkisiyle Virus saçımında azalma olmuştur. Antiviral ilaçların kullanımı ve sağaltım protokolü ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.

İlaç uygulamadan önce proventriculus ve eğer kursak da dolu ise boşaltılmasında yarar vardır. Mevcut yem maddelerinin uzaklaşması sağlanır ve daha fazla besleme yapılmaz. Bu aşamadan sonra yüksek enerjili fakat kolay sindirilebilir özel gıdalar verilir. Bu amaçla elden beslenmeyi sevenlere sıvı yada pelet gıdalar verilir. Gıda almayı reddedenler veya diğerlerine sonda ile sıvı gıda verilebilir. Kalıcı sondalar stres yarattığı için bu iş sahiplerine bırakılamaz. Gıda olarak bebek mamaları da kullanılabilir. Beslenmenin zor olduğu ve hayvanın kötüye gittiği durumlarda ötenazi düşünülmelidir.

Korunma

Populasyonda kuşları bu hastalıktan korumak zordur. Biyogüvenlik, test ve izolasyon, karantina sistemlerinin uygulanması gerekir. Dezenfeksiyon amacıyla daha çok fenolik bileşikler, formaldehid veya hipoklorit önerilir. Virus solunum çıkartılan ve dışkı ile yayıldığı için henüz belirti göstermeyen veya test edilmemiş kuşlar bulaşma açısından risklidir. Viral tanı yöntemleriyle pozitif kuşların saptanarak sürüden çıkarılması gerekir.

Yeni kuş alımlarında birkaç aylık karantina ve test ederek populasyona katılmasında yarar vardır. Hastalığın inkübasyon süresi uzun olduğu ve aralıklı Virus saçımı olabileceği için 1 ay arayla 2 kez örnek alıp incelemek daha doğru olur. Karantina döneminde viral tanı imkanı yoksa şüpheli kuşlara radyografi de önerilebilir ancak yanlış sonuçlar elde edilebilir.


Kaynaklar: Msdvetmanual, Papağangil ve Ötücü Kafes Kuşu Hastalıkları
Exit mobile version