Enzootik Pnomöni sığır işletmelerinde buzağı ishallerinden sonra, buzağılar arasında Ölüm oranının en yüksek olduğu ve büyük ekonomik kayıplara neden olan önemli bir sürü problemidir. Genellikle 26 aylık buzağılarda görülür.
Etiyoloji ve Epidemiyoloji
Birçok enfektif (viral, bakteriyel, Mycoplasma spp., Rickettsia spp.) ve non-enfektif (çevre şartları, bakım besleme, immun durum…) nedenlerin oluşturduğu multifaktöriyel bir hastalıktır. Besi danalarının pnömonisinden farklı olarak enzootik pnomöni MycopIasma bovis başta olmak üzere diğer Mycoplasma spp. etkenleri, hastalığın oluşumunda primer rol oynarlar. Enzootik Pnomöni oluşumuna katkı sağlayan diğer önemli enfektif nedenler Mannheimia haemolytica, P.muItocida, H. somnus, Arcanobacterium pyogenes, Klebsiella spp., Streptococcus spp., Stphylococcus spp., Bovine Herpes Virüs -1, Parainfluenza 3, Bovine respiratory syncytial virus ve BVD virüsüdür.
Yetersiz kolostrum alınımı veya pasif transfer yetmezliği;
Kaliteli ve yeterli kolostrum alan buzağıların nazal sekresyonda IgG1, IgG2 ve IgA yoğun bir şekilde bulunur. Yetersiz alınımda ise, immunglobinlerin üst solunum yollarındaki aktivitesi düşük olacağından 2 – 4 haftalık buzağılarda enzootik pnömoni oluşabilir.
Hastalığın oluşumuna katkı sağlayan faktörler
- Buzağıların yetişkinler ile aynı ortamda bulunması
- Bireysel bakım kafeslerinde çıkan buzağıların grup beslenmesine geçmelerine bağlı adaptasyon sorunları, birbirleri ile ileri yakın temas sonucu daha yoğun enfektif nedenlere maruz kalmaları
- Yüksek nem ısı, ani hava değişimleri, transport
- Nutrisyonel eksiklikler
- İşletmeye alınan hayvanların tecrit süresi bitmeden diğer hayvanların yanına konması
- Buzağıların akciğer lizozim aktivitesinin ve fagositoz aktivitesinin yetişkinlere göre çok düşük olması
Enzootik Pnomöni Klinik Bulgular
Enzootik Pnomöni, başlangıçta viral üst solunum yolu bulguları gözlenir
- Seröz gözyaşı ve burun akıntısı
- Hafif veya orta derecede ateş, kuru öksürük
- Hafif depresyon
Bakteriyel komplikasyona takiben klinik bulgular şiddetlenir
Akut Olgularda
- Mukopurulent nazal ve gözyaşı akıntısı, depresyon, iştahta azalma
- Belirgin öksürük, beden ısısının belirgin olarak artması (40 41°C)
- Değişen derecelerde dispne ve köpüklü salivasyon
- Perküsyonda amfizem, lober pnömoni ve plörit ile komplike olmayan olgularda açık ses alınır
- Oskültasyonda ventral apikal ve kardiak loplarda sert bronşiyal sesler
- Lober pnömoni komplikasyonunda, etkilenen lobun oskültasyonunda ses alınamaz, perküsyonda ise mat ses alınır
- Toksemi bulguları ön plandadır.
Enzootik Pnomöni Kronik Olgularda
- Biletaral mukopurulent burun akıntısı İntermitent beden ısısı artışı
- Hareket ettirilme esnasında veya besin alınımını takiben derinden gelen kuru ve sert bir öksürük
- Oskültasyonda kuru harhara, sürtünme sesleri (zımpara benzeri)
- Gelişme geriliği, akciğer amfizemi şekillendi ise perküsyonda açık üstü ses alınımı, deri altı amfizem (bazen), sekonder timpani yansımaları
- Son dönemde ayağa kalkamama, fizyolojik sefalet, asfeksi ve multi organ disfonksiyonuna bağlı ölüm.
Klinik Tanıya Yaklaşım Kriterleri
- Hastalığın epidemiyolojik, klinik bulgular klinik tanı için yeterlidir.
- Hastalığın 2-6 dönemdeki hayvanlarda yaygın yayılım göstermesi
- Kafes sonrası grup beslemesine geçen hayvanlarda sık oluşmasın
- Viral üst solunum yolu bulgularına takiben 2-3 gün içersinde purulent nazal ve gözyaşı akıntısı, öksürük, değişen derecelerde solunum güçlüğü, depresyon akut olgularda yüksek ateş, kronik olgularda aralıklı beden ısısı artışı, zayıflama bileteral nazal mukopurulent akıntı,
- Egzersizi takiben ard arda kuru öksürük, akciğer amfizemine ait oskültasyon perküsyon bulguları, uygun antibakteriyel tedaviye yanıt alma yetersizliği.
Enzootik Pnomöni Tedavisi
Sağaltım için mutlaka Veteriner Hekim ‘inize başvurun. Burada yazılan tedaviler bilgi amaçlıdır. Burada verilen bilgilerle tedavi edilmeye çalışılan hastanın oluşabilecek olumsuz tüm sonuçlar için hiçbir sorumlukluk kabul edilmez.
- Daha önce belirtildiği üzere öncelikli olarak klinik prognozun belirlenmesi yapılmalıdır
- BRD antibakteriyel şeçim kriterleri doğrultusunda uygun antibakteriyel kullanılmalıdır. Uygulanacak antibakteriyel ilaçın seçiminde M. haemolytica, Mycoplasma spp., Haemophilus spp., Chlamydia spp. etkenleri mutlaka göz önüne alınmalıdır. Tablo-7’de belirtilen antibakteriyal ilaçlardan biri veya şiddetli olgularda sinerjik etkiye sahip olanların bazıları kombinasyon olarak kullanılabilir.
- Mycoplasma bovis’den dolayı enzootik pnömonilerde antibakteriyel seçiminde Florfenikol, Makrolidler ve Kinolonlara öncelik verilmesi doğru bir yaklaşımdır. Bu amaçla makrolid olarak Tilosin, Tilmikosin, Tulatromisin, Eritromisin, Spiramisin tek başlarına ya da Pasteurella ile miks olduğu şiddetli olgularda Florfenikol, Oksitetrasiklin, Doksisiklin’lerden biri ile kombine edilebilir. Çok şiddetli olguların antibakteriyel tedavilerinde Tilosin (10 mg/kg, 12 saat ara ile veya 17 mg/kg günde tek doz, minumum 7 gün, IM) + OksitetrasiklinLA (20 mg/kg, 2 günde bir 4 doz IM), Tilmikosin (10 mg/kg, 3 gün ara ile 2 -3 doz, SC) + Florfenikol (15 kg/lcc, IM, 5 gün veya 20-40 mg/kg gün aşırı 2-3 doz) ve Tulatromisin + Doksisiklin ya da Florfenikol tek başına veya Oksitetrasiklin kombinasyonlarından olumlu sonuçlar aldığımızı belirtmek isterim.
- Makrolidler genelde bakteriostatiktir. Bununla birlikte enfeksiyon türü ve kullanım dozuna göre bakterisidal aktivite gösterebilirler. Yalnızca antibakteriyel değil ayrıca antiriketsiyal (Chlamdia psittaci) özellikleri ve kısmen antiprozoal (Cryptosporidium, Anaplazma spp.) aktiviteleri mevcuttur. Makrolidler bakteriyel RNA’ya bağımlı protein biyosentezini bloke ederek antimikrobiyal etki gösteriler. Solunum sistemi başta olmak üzere genita üriner sistem ve tonsillerde plazmadan çok daha yüksek konsantrasyon oranda bulunurlar. Periferal dokulara, epiteliyal membran sıvılarına, savunma hücrelerine ve bilhassa polimorfnüklear lokösit ve makrofajlara çok iyi penetre olarak intraselüler antimikrobiyal etki gösteriler. BRD’den koruma ve tedavide yeni bir semisentetik makrolit antibiyotik olan Gamitromisin kullanılması tedavi şansını yükseltebilir.
- Gamitromisin uygulamasına takiben yaklaşık 15 gün boyunca akciğer dokusunda plazmaya göre 247-410 kat daha yüksek konsantrayona ulaştığı belirlenmiştir. Bu oran diğer makrolitlere göre oldukça yüksek bir orandır. %15 lik Gamitromisin, 6 mg/kg dozunda deri altı tek doz uygulaması yeterlidir. Yâda %10 luk Gamitromisin+ % 2 lik Süksinik asitin eşit miktarda karışımı 50 kiloya 1,5 ml veya 3 mg/kg IV olarak kullamlabilir. Benzer şekilde Tilosinin semi-sentetik derivatı olan Tildipirosin 4 mg/kg boyun deri alt bölgesine tek doz uygulanabilir.
- Enzootik pnömonilerin tedavisinde kullanılan diğer etkili bir antibakteriyel grubu Kinolonlardır. Kinolonlardan Danofloksasin (1.25 mg/kg SC 7 gün, 2 gün ara ile 3 kez 6 mg/kg veya 8 mg/kg tek doz), Marbofloksasin (2mg/kg, IM, SC 57 gün, veya 4 mg/kg 2 gün ara ile 3 kez yada 8 mg/kg tek doz), Enrofloksasin (2.5-5 mg/kg SC 7 gün veya 10 mg/kg tek doz) kullamlabilir. Pasteurella spp’lerin, H. somni ve kronik olgularda Arcanobacterium pyogenes bazen Fusobacterium necrophorum rol aldığı olgularda Kinolonların Seftiofur, Sefkuinome, Penisilinler, Ampisilin+ Sulbaktam, Amoksisilin + Klavulanik asit kombine kullanılması tedavi başarı şansını arttırır.
- Şiddetli dispne, endotoksemi, immun sistemin düzenlenmesi, yangısal reaksiyonların sınırlandırılması, surfaktan ve antioksidanların kullanılması konusunda uygulamlar besi danalarının Pasteurella pnömonisinde belirtildiği gibidir.
Enzootik Pnomöni en çok bireysel bakım kafeslerinden grup ortamına geçen buzağılarda gözlenir. Bu nedenle bireysel kafeslerde iken buzağıların bakım ve beslenmelerinin çok iyi yapılması, solunum yolu enfeksiyonlarına ait aşılamanın kısmen burada iken bitirilmesi, immun sistemi aktive eden uygulamaların yapılması son derece önemlidir.