Diklofenak Sodyumun (Lafenac) Antibakteriyel Etkinliği
Diklofenak sodyumun; besi sığırı ve atlarda antienflamatuvar, analjezik ve antipiretik tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Başlıca; enfeksiyöz hastalıklar ve bu hastalıklar ile ilgili yangı olgularında, enfeksiyöz ve nonenfeksiyöz kökenli eklem hastalıklarında, travma sonrası ortaya çıkan yangısal lezyonlarda, romatizmal yangı (sekunder bakteriyel enfeksiyonların karıştığı veya karışmadığı), dejenerasyon tedavisi, akut veya kronik topallık (arthritis, desmitis, tendinitis, miyositis) gibi alanlarda kullanılan antienflamatuvar bir ajandır. İnsan hekimliğinde ise yıllardır romatoid arthritisin uzun dönemli semptomatik tedavisinde, osteoarthritis, ankilozan spondilit ve primer nocturnal enuresis tedavisinde kullanılmaktadır. Ayrıca kısa dönemli olarak akut kas-iskelet zedelenmesi ve dismenore için de faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Güçlü antienflamatuvar etkinliğinin yanı sıra hem Gram (+) hem de Gram (-) bakterileri inhibe edici etkiye sahiptir. Antibiyotik olmayan bir antienflamatuvar olup, antibakteriyel etkinliğini bakterisidal olarak duyarlı bakterilerin DNA sentezlerini inhibe etme yoluyla göstermektedir. (Dastidar, Ganguly, Chaudhuri, & Chakrabarty, 2000)
Son yıllarda, yaygın olarak kullanılan antimikrobiyal ajanlara artan bakteriyel direnç sebebiyle dikkatler farklı farmakolojik sınıflara mensup antimikrobiyal aktiviteye sahip ilaçlara çevirilmiştir. Bu sebeple diklofenak sodyum, antibiyotiklere karşı direnç oluşturmuş bakteriyel hastalıkların tedavisinde destekleyici olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Diklofenak sodyumun in vitro ortamda çeşitli bakterilere karşı antimikrobiyal etkinliğini saptamak üzere bir çalışma yapılmış ve tablodaki bakterilere karşı oldukça iyi derecede antimikrobiyal etkinliğe sahip olduğu anlaşılmıştır:
Özellikle E.coli kaynaklı üriner sistem enfeksiyonları başta olmak üzere birçok enfeksiyonda antibakteriyel etkinliğinden yararlanılmaktadır. Diklofenak’ın insanlara verilen maksimum dozlarının, fareleri listeriozis, salmonellozis ve tüberkülozdan koruduğu tespit edilmiştir. Bacillus subtilis de yine diklofenak sodyumun duyarlı olduğu bakteriler arasındadır. (Padma & Yalavarthy, 2015)
Diklofenak sodyum ve ketoprofenin MIC değerlerini karşılaştırmak üzere yapılan bir başka çalışmada, diklofenak sodyumun duyarlı bakteriler üzerindeki MIC değerlerinin, ketoprofene kıyasla oldukça düşük –dolayısı ile daha etkili- olduğu aşağıdaki tabloda görülmektedir:
Bir başka çalışmada E. Faecalis’ e karşı, amoksisilin ve gentamisin ile beraber uygulanan diklofenak sodyumun oldukça iyi düzeyde antimikrobiyal etkinlik sağladığı görülmüştür. (Salem-Milani, ve diğerleri, 2013)
Streptomisin ile Kombinasyonu Sinerjizma Yaratır
Diklofenak sodyum ve streptomisin bir arada kullanıldığında, sinerjik bakterisidal etkinlik yarattığı saptanmıştır. Streptomisin ile oluşturduğu sinerjik etki; penisilin ve streptomisin kombinasyonlarının etkinliğini en üst seviyeye taşır. Diğer taraftan, aminoglikozid grubu antibiyotikler ile beraber kullanılmasının pozitif bir sinerjizma oluşturduğu da bilinmektedir.
Mycobacterium avium complex (MAC) tedavisinde antitüberküler ilaçlarla beraber kombine edildiğinde, tedavi sürecinin olumsuz etkilenmediği, aksine sinerjizma yarattığı da yine çalışma sonuçlarında raporlanmıştır. Farelerde Mycobacterium tuberculosis’ e karşı uygulanan diklofenak + streptomisin kombinasyonu, kontrol grubuna göre anlamlı derecede fark yaratmıştır. (Dutta, Mazumdar, Dastidar, & Park, 2007)
Fareler üzerinde yapılan bir başka çalışmada, diklofenak sodyumun Salmonella enfeksiyonundan koruma potansiyeli değerlendirilmek istenmiştir. Bunun için farelere 1.5 μg/g ve 3 μg/g dozlarında diklofenak sodyum önce tek başına, daha sonra streptomisin ile kombinasyon şeklinde verilmiştir. Araştırma sonucunda; farelerin Salmonella enfeksiyonundan korunmasında, diklofenak sodyumun streptomisinle kombinasyon şeklinde verilmesinin, tek başına verilmesinden daha etkili olduğu ortaya çıkmıştır.
Ortamda diklofenak sodyum varlığında ya da yokluğunda yapılan bir çalışmada diklofenak sodyum 397 bakteriye karşı test edilmiştir. Çalışma sonucunda diklofenak sodyumun bakteri türlerinden bazılarına karşı olan MIC aralıkları aşağıdaki gibi olmakla beraber, hem in vivo hem in vitro çalışmalarda aminoglikozidlerle beraber istatistiki olarak önemli sayılacak düzeyde sinerjizma şekillendirmiştir.
(Dutta, Annadurai, Mazumdar, & Dastidar, 2007)
Biyofilm Etkinliği
Diklofenak sodyumun antimikrobiyal özelliğine ek olarak, son zamanlarda, mikrobiyal biyofilmleri inhibe etme özelliği de keşfedilmiştir. Biyofilm; canlı veya cansız bir yüzeye yapışarak kendi ürettikleri polisakkarid bir matriks içine gömülü halde yaşayan mikroorganizmaların oluşturduğu topluluktur. Biyofilmler antibiyotik tedavisinde mikroorganizmalara direnç kazandırırlar. Antibiyotiklere karşı mikroorganizmalarca kazanılan direnç gelişimi, antimikrobiyal tedaviyi engelleyici en büyük problemlerden biri haline gelmiştir. Biyofilmler, inatçı enfeksiyonların en önemli nedenidir ve bakteriyel enfeksiyonların %65’ inden sorumludur diyebiliriz. Hemen hemen her patojen etken biyofilm tabakası oluşturma yeteneğine sahip olmakla beraber, daha fazla biyofilm oluşturan bakteriler aşağıdaki tabloda verilmiştir:
Araştırma sonuçları; diklofenak, aspirin ve etodalak’ ın %95’lere varan oranla biyofilmleri inhibe etme etkisi olduğunu göstermiştir. Selekoksib, nimesulid, ibuprofen ve meloksikamın da biyofilm oluşumunu inhibe ettiği ancak bunun çok daha az bir ölçüde olduğu bilinmektedir. Biyofilmler ekzopolisakkaritlerinin bir sonucu olarak bağışıklık sistemine dirençlidirler. Fakat diklofenak sodyum, biyofilm inhibe etme konusundaki üstün özelliğiyle, inatçı ya da tekrarlayan bakteriyal ve fungal enfeksiyonlar için iyi bir terapötik ajan olmuştur.
Hayvanlarda sıkça görülen mastitis, solunum yolu enfeksiyonları, sindirim sistemi enfeksiyonları ve ayak hastalıklarının bir çoğu biyofilm oluşturan bakteriler tarafından meydana getirilir ve çoğu kez tedavileri zordur. Diklofenak sodyum biyofilm oluşturan bakterileri inhibe etme yeteneğiyle, bu hastalıkların tedavisinde uygun antibiyotik ile beraber (örn: Cephanom) destekleyici olarak kullanılabilir.
Son zamanlarda ortaya çıkan başka gelişmeler ise; diklofenak sodyumun tavşanları, bir Streptococcus türünün neden olduğu Nekrotizan fasiit’ den korumasıdır. Ayrıca Caspofungin ile kombinasyon şeklinde C. albicans’ ın sebep olduğu biyofilm ile ilişkili enfeksiyonları tedavi etmek için kullanılmış ve olumlu sonuç alınmıştır. (Bink, ve diğerleri, 2012)
Sonuç olarak, Lafenac (Diklofenak sodyum) iyi bir yangı giderici olduğu kadar, antimikrobiyal etkinliğinden ötürü iyi bir antibiyotik partneridir. Biyofilm tabakasına olan etkinliği ise, başta hastane enfeksiyonları olmak üzere dirençli bakteriler ve bunların neden olduğu enfeksiyonların sağaltımında elimizi güçlendiren çok önemli bir özelliktir.