Çinko ve Bakırın Bağışıklık Sistemine Etkisi

Çinko ve Bakırın Bağışıklık Sistemine Etkisi

Çinko ve Bakırın Bağışıklık Sistemine Etkisi

Çinko ve Bakırın bağışıklık sistemine etkisi, Organizmada çok düşük miktarlarda bulunan iz elementlerden olan bakır ve çinko, birçok metabolik olayın ve immun fonksiyonun gerçekleşebilmesinde büyük önem taşımaktadır. Yetersizliklerinde bağışıklık sisteminde çeşitli bozukluklar meydana gelmektedir. Çinko yetersizliğinde; hücresel bağışıklıkta azalma, lenfoid organların gelişiminde yavaşlama, enfeksiyonlara duyarlılıkta artış, timusun körelimi ile yardımcı ve sitotoksik T lenfositlerin etkinliklerinde azalma gibi bağışıklıkla ilgili çeşitli bozukluklar meydana gelirken, bakır yetersizliğinde ise; sıvısal (humoral) ve hücresel bağışıklık ile özgül olmayan bağışıklık işlevlerinde azalma oluşmaktadır.

Çinko yetersizliğinde; tüm çiftlik hayvanlarında büyüme geriliği, döl veriminde düşme, hipogonadizm, alopesi, anormal tüylenme, deri lezyonları, iskelet anomalileri, özofagusun hiperkeratinizasyonu, yara iyileşmesinde gecikme, tat duyumunda azalma, iştahsızlık, timuste gerileme ve fötal ölümler görülmektedir.

Kanatlılarda bağışıklık üzerine çinkonun rolünün; periferal T hücre sayılarının artışı, nötrofillerin aktivitesi, makrofaj, antikor, interferon üretimi ve azalan viral penetrasyon vasıtasıyla olduğu bildirilmiştir. Yapılan bir çalışmada damızlık diyetlerindeki çinko yetersizliğinin, döllenmiş yumurtalardaki SBRC’ye karşı üretilen antikor titrelerini düşürdüğü, buna karşın damızlık diyetlerine çinko ilave edilmesinin yavrularda antikor cevabını önemli derecede artırdığı gözlenmiştir. Aynı araştırma ile çinkonun metiyonin şelatı halinde damızlık diyetlerine ilavesinin bağışıklık sistemi organlarının gelişiminde, ebeveynlerde Salmonella enteritis, E.coli gibi spesifik enfeksiyonlarda, yavrularda ise SRBC antikor titrelerinin artmasında faydalı olduğu ortaya konmuştur (DEMİREL & PEKEL, 2006)

İmmun sistemin bütünlüğü için esansiyel olan çinko, spesifik antikorların oluşumunda rol aldığından immunkompetens, immunregülasyon ve mikroorganizmalara karşı direnç şekillenmesinde önem taşımaktadır. Çinko yetersizliğinde fagositoz, kemotaksis, total lenfosit sayısı, tiroid ve timus fonksiyonlarında ve gama globulinlerde azalma olmaktadır. (UYANIK, 2000).

Bağışıklık sisteminin (özellikle hücresel bağışıklık) sitokin yapımı ve fagosit işlevi gibi kısımları çinko yetersizliğine duyarlıdır. Fresian- Holstein ırkı sığırlarda görülen bakteriyel etkenlere karşı hücresel bağışıklık yanıtlarında azalma, Peyer plaklarının hipoplazisi ve timusun aplazisi gibi bozuklukların, genetik bir bozukluğa bağlı olarak çinkonun bağırsaklardan emilimindeki azalmadan kaynaklandığı belirlenmiştir.

Çinko ve Hücresel Bağışıklık: Çinko yetersizliğinin, hücresel bağışıklıkta azalmaya neden ol-duğu bildirilmektedir. Çinko yetersizliğinde; adrenal hipertrofi ve dolaşımdaki kortikosteroid derişimlerinde artış meydana geldiği, bu yüzden çinko yetersizliğinin neden olduğu timusun köreliminin dolaşımdaki glikokortikoidlerin sınırlı artışı ile ilgili olduğu açıklanmaktadır.

Çinko ve Sıvısal Bağışıklık: Çinko aynı zamanda güçlü bir B lenfosit uyaranıdır. Çinko ye-tersizliğinin ikincil bağışıklık yanıtı üzerine de etkileri vardır. Çinko yetersizliği olan hayvanlarda antikor üretiminde azalma meydana geldiği, bu azalmanın birincil olarak toplam akyuvar sayısındaki azalma ve lenfosit işlevlerindeki bir bozukluk nedeniyle oluştuğu açıklanmaktadır. Çinko, antikorların yeniden düzenlenmesinde ve böylece istenilen özellik ile etkinliklere sahip antikorların yapımında önemli bir rol üstlenmektedir. Çinko bazı süper antijenlerin işlevini de düzenlemektedir.

Bakır yetersizliğinde hayvanlarda; genel durum bozukluğu, sürgün, anemi, büyüme ve gelişmede yavaşlama, yapağı ve kıl kalitesinde azalma, depigmentasyon, kemiklerde deformasyon, aortta yırtılma, timusta küçülme, miyokartta dejenerasyon ve omurilikte demiyelinasyon oluşmaktadır.

Kanatlılarda bakır, immun yanıtın akut fazında karaciğer hücrelerinde, kanatlıları enfeksiyona karşı koruyan APP’nin üretilmesi ve salgılanmasında rol oynar. Seruloplazmin kanatlılardaki önemli bir APP’dir ve kofaktör olarak bakıra gereksinim duyar. Seruloplazmin fagositozis sırasında üretilen serbest radikalleri uzaklaştırarak kanatlıyı korur. Bu nedenle, bakır gereksinimi enfeksiyon esnasında artar. Bakır klorürün bağırsak sağlığının iyileştirilmesinde Salmonella ve E.coli’ ye karşı antimikrobiyal ajan olarak bakır sülfata göre daha etkili olduğu ve ayrıca aminoasitlerle beraber bakırın şelat formlarının kullanılmasının daha etkili olabileceği belirtilmektedir. (DEMİREL & PEKEL, 2006)

Bakır, bağışıklık sisteminin gelişimi ve etkinliğinin sürekliliği için gerekli olan iz elementlerdendir. Özellikle erken gelişme dönemlerindeki bakır yetersizliğinin, insan, fare, sığır ve koyunlarda bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkilediği bildirilmektedir. Bakır yetersizliği; makrofaj ve nötrofil gibi fagositik hücrelerce düzenlenen özgül olmayan bağışıklık tepkimelerinde azalma oluşturmasının yanında, hücresel ve sıvısal bağışıklıkta da aksamaya da neden olur.

How Zinc Affects İmmune Function

Bakır ve Hücresel Bağışıklık: Bakır yetersizliği bulunan sığırlarda görülen ilk işlevsel bozukluğun, mikroorganizma öldüren savunma mekanizmalarındaki azalma olduğu vurgulanmaktadır. Bu durumda dolaşımdaki nötrofillerin yabancı mikroorganizmaları fagosite etme yetenekleri kaybolmamıştır, fakat mikroorganizmaları yok etme yetenekleri gittikçe azalmıştır. Yabancı maddelerin hücre içerisine alınması sırasında fagositik hücreler, bir bakırmetalloenzimi olan süperoksit dismutaz tarafından toksik etkisi giderilen süperoksit (02-) anyon radikallerini bol miktarda üretirler. Mikrobisidal etkinlik bu serbest anyon radikallerince sağlanır. Bakır yetersizliğinde süperoksit dismutaz etkinliği azalır ve bu durum hücre zarlarında oksidatif zarara neden olabilir. Yapılan bir araştırmada, mikroorganizma öldürücü etkinlik kaybının daha çok nötrofil fagozomu içerisinde süperoksit üretimindeki bir yetersizlik sonucunda oluşabileceği belirlenmiştir. Rasyonlarına tetratiyomolibdat katılarak bakır yetersizliği oluşturulan sığır ve koyunlardan ayırt edilen nötrofil preparatlarında, hücre dışı süperoksit anyonlarının daha yüksek derişimde olduğu ve süperoksit dismutaz etkinliğinin ise azaldığı gözlemlenmiştir.

Bu hayvanlardaki nötrofillerin yok etme kapasitelerindeki azalmanın, büyük olasılıkla oksidatif metabolizmalarındaki değişmeyle ilişkili olabileceği ileri sürülmüştür. Bakır eksikliğinde nötrofillerdeki sitokrom oksidaz enziminin aktivitesindeki azalmalar histokimyasal olarak gösterilmiştir. Bu durum sitokrom oksidaz etkinliğinin diğer dokularda azalmasından birkaç hafta önce meydana gelmektedir. Bu yüzden sitokrom oksidaz etkinliği özellikle bakır düzeylerindeki değişikliklere oldukça duyarlıdır. Seruloplazmin ve süperoksit dismutaz gibi bakıra bağımlı iki enzim, yangı giderici etki gösterirler ve yangı ile en-feksiyon sonucunda meydana gelen oksidatif doku örselenmesinin önlenmesinde önemli bir rol üstlenirler. Serum seruloplazmin etkinliğinin bakır yetersizliği sonucunda azaldığı bildirilmesine karşın, bu enzimin göreceli etkinliğinin yangı ve enfeksiyon sırasında arttığı ve etkinlik ile plazma bakır düzeyleri arasında olumlu (pozitif) bir ilişki olduğu belirtilmektedir. Bakır metabolizmasındaki bu değişiklikler, akut faz proteini olan seruloplazminin salımının ve karaciğerde yapımının IL-1 tarafından artırılmasından kaynaklanmaktadır.

(Cunningham-Rundles, 2013)

Bakır ve Sıvısal Bağışıklık: Bakır yetersizliği olan hayvanlarda, antikor üreten hücrelerin sayısı ve makrofaj işlevinde azalma vardır. Bakır yetersizliği olan hayvanlarda antijene özgü antikorların derişimlerinde azalma olduğu gösterilmiştir. Koller ve ark., bakır yetersizliği olan diyet (0 mg/kg bakır) ile beslenen sıçanların, 2 ve 6 mg/kg bakır alanlara göre T lenfositlere bağımlı antikor yanıtlarında azalma meydana geldiğini belirlemişlerdir. Bakır yetersizliğinde mitojen uygulanan dalak tek çekirdekli hücre kültürlerinde IL-2 etkinliğinde azalma meydana geldiği, bu azalmanın bakır yetersizliği nedeniyle DNA oluşumunun azalmasından kaynaklandığı ileri sürülmektedir. IL-2, T lenfosite bağımlı B hücre etkinlikleri ve doğal öldürücü hücreler için önemli olduğundan, bakır yetersizliği olan T lenfositler, T lenfosit çoğalması için gerekli olan IL-2’yi yeterli düzeyde salgılayamazlar. Bakır yetersizliğinde gözlemlenen bağışıklıkla ilgili bozuklukların bazılarının hormonal uyarımlarda azalmanın sonuçları olabileceği ileri sürülmektedir. T lenfosite bağlı antikor yanıtları bakır yetersizliği bulunan diyetle beslenen farelerde azalmıştır. (Koller, Mulhern, Frankel, Steven, & Williams, 1987)

Bakır yetersizliğinde enfeksiyonlara dirençte azalma da vardır. Newberne ve ark, makrofaj et-kinliğinin baskılanması sonucunda bakır yetersizliği olan sıçanlarda, Salmonella typhimurium’a dirençte azalma olduğunu belirtmektedirler. Mycoplasma ve Haemophilus enfeksiyonlarının evcil domuzlarda bakır yetersizliği sonucunda oluşan ölümlerin birincil nedeni olduğu, bakır yetersizliğinde Pasteurella haemolytica ile enfekte farelerin enfeksiyona duyarlılıklarının arttığı bildirilmektedir. Bakır yetersizliğinde tümörlere karşı dirençte de azalma söz konusudur.

Sonuç olarak; Çinko ve Bakır yetersizliği, bağışıklık sisteminin hücresel ve sıvısal bağışıklık gibi bölümleri üzerinde olumsuz bir etki oluşturarak, insan ve hayvan sağlığını olumsuz yönde etkilemekte ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bu nedenle; zorunlu iz elementlerin rasyonda yeterli ve dengeli bir biçimde bulundurulması, mineral yetersizliklerine neden olabilecek etmenlerin ortadan kaldırılması büyük önem taşımaktadır.

Exit mobile version