Biyoloji Bilgisayar birlikteliği, Son yıllarda sağlık ve teknoloji alanları daha önce hiç olmadığı kadar kesişmeye başladı. Dünyaca bilinen dev teknoloji şirketleri Biyoteknoloji alanına milyonlarca dolar yatırım yapıyor. Sağlık alanında giyilebilir teknoloji, mobil uygulamalar ve diğer yüksek teknoloji ürünü dijital uygulamaların ortaya çıkışı, teknoloji şirketlerinin sağlık alanına yönelik inovasyon çalışmalarının bir sonucudur. Geride bıraktığımız 20. yüzyıl, özellikle de son çeyreği itibariyle, dijital enformasyon teknolojilerinin, popüler ifadeyle bilgisayar teknolojisi ve internetin damga vurduğu bir dönem oldu. Bu dönemin en belirleyici aktörlerinden biri olan Steve Jobs, ölmeden önce ilk on yılına şahit olduğu yeni yüzyıl için ise şu öngörüde bulunmuştu; “21. yüzyıldaki en büyük yenilikler biyoloji ve teknolojinin kesiştiği alanda ortaya çıkacak.” İnsanı tarihsel açıdan yepyeni bir seviyeye taşımaya aday bu heyecan verici teknoloji hakkında yaşanan hızlı gelişmeler, Steve Jobs’u çoktan teyit etmiş durumda.
Biyoloji bilgisayar sanki rastlantısal olarak kesişiyor gibi. Shawn Lockery gibi biyologlar, hayvan davranışları ve geriye dönük mühendislikle, mikroskop altında gördükleri beyin etkinliklerini robotları çalıştıran devrelere yönlendirme gibi konular üzerine kuramlarını sınamak amacıyla bilgisayar teknolojisine yöneliyorlar. Öte yandan bazı bilgisayar bilimcileriyse, geriye doğru biyologların yaptıkları işlere dikkatle bakıp, nasıl canlı varlıklar gibi akıllı, birlikte çalışabilen, uyumlu bilgisayarlar yapabileceklerini araştırıyorlar. Eğer bu görünüm her iki alandaki birliktelik için yeterince mantıklı gelmiyorsa, çeşitli alanlardaki bilim adamları gelecekte yepyeni organik bilgisayarlar neslini oluşturabilecek, bellek ya da mikroişlemci olabilecek potansiyel taşıyan doğadaki birçok kaynak ve yönteme bu açıdan bakıyorlar.
Biyolojik kaynaklar bakımından oldukça zengin bir ülke olarak, gerekli bilimsel altyapı, insan gücü ve eğitim ve kurumsal altyapı eksiklikleri giderildiğinde bu alanda öncü pozisyona yükselmememiz için hiçbir neden yoktur. Araştırma geliştirmeye yönelik çalışmalar yapan kuruluşlarla Biyoteknolojik üretimi olan kuruluşların bütünleşmesi sağlandığında bu alanda önemli bir adım atılmış olacaktır. Ülkemizde doğrudan ya da dolaylı olarak biyoteknoloji alanında faaliyet gösteren doktoralı eleman sayısı 500’ün üzerindedir. Bunların sadece onda biri kendi uzmanlık alanları ile ilgili bir biyogirişim de bulunsa Türkiye en az elli tane yeni biyoteknoloji firması kazanacağı tahmin edilmektedir.
Kaynakça
- zraporu. com
- biyolojiegitim yyu
- dergipark