Bitkisel zehirlenmelerden korunma konusunda öncelikli olarak zehirli otlara değinmeliyiz.
Zehirli Otlar
Beslenmenin büyük ölçüde çayır ve meraya dayandığı için koyun yetiştiriciliğinde zehirli otlardan korunma önemli bir konudur. Bu nedenle, zehirli otları tanıma, zehirlenme belirtilerini anlama ve başlıca korunma önlemlerini alma koyun yetiştiriciliğinde başarıyı artırır.
Türkiye’de Başlıca Zehirli Otlar
Bitkilerde bulunan çok sayıda alkaloid (atropin, striknin, nikotin, mortin gibi), glikozid (kalp glikozidleri, siyanogenetik glikozidler gibi) ve diğer yapılardaki maddeler (taksin, tanenler, andromedotoksin, kumarin türevieri gibi), metaller ve bazı inorganik maddeler (nitrat, nitrit, oksalat, tuz, selenyum, molibden gibi) hayvanlar için önemli tehlike oluştururlar.
Genellikle ülkeye veya bölgeye göre değişen zehirlenme olaylarına yol açabilen bu maddelerin başlıcaları Kestane ağacı, Baldıran otu, Koyun sarmaşığı, Bahçe Karapazısı (Marmara bölgesi) Meksika çayı (Güney Anadolu bölgesi), Nezle otu, Yapışkan Kazayağı (Karadeniz ve iç Anadolu ), Fena kokulu Kazayağı otu: (iç Anadolu), Kurşun otu: (istanbul, Ege ve iç Anadolu ), Dikenli soda otu (Karadeniz, iç Anadolu ve Akdeniz’de ) Soda otu, Tuz otu (istanbul), Boru çiçeği, şeytan elması, Çöl sütleyen otu, Güzel avrat otu, Bambu otu (istanbul, Marmara, Karadeniz ve Doğu Anadolu), Yabansal tütün (Ege Bölgesi) dür.
Bitkisel Zehirlenmelerden Belirtileri Nasıldır?
Bitkiler çok çeşitli zehir içerirler. Bu nedenle hayvanların bitki türlerine göre ne gibi belirtiler göstereceği hakkında kesin bir şey söylemek olası değildir. Bununla birlikte zehirlenme belirtileri olarak aşağıdaki noktaları sayabiliriz:
- Görünür hiçbir neden olmadan ani ve anlaşılmaz hastalık durumları,
- Ateşli durum görülmeden merkezi sinir sistemi ya da sindirimnorganlarında ani rahatsızlık görülmesi ve sürü içinde birçok hayvanın aynı durumda olması,
- Kalbin hızlı atışı, mide ve bağırsaklarda bozukluk,
- Takatsizlik, koma durumu ve nefes alma zorluğu,
- Ani ishaller ve ölüm.
Bitki Zehirlenmesinde Korunma
Bitkisel zehirlenmelerden sağaltım zordur. Korunma daha önemli ve daha kolaydır. Korunma, öncelikle, zehirli bitkinin tanınmasına, o çevrenin funda, çalılık, çayır-mer’a ve ağaçlarının bilinmesine bağlıdır.
Bitki Zehirlenmelerine Karşı Aşağıdaki Tedbirler Alınabilir
Koyunların su içmesi ve yürümesi zehirlenme belirtilerini hızlandırabilir.
- Bu yüzden zehirli bitki yedikleri .şüphelenilen hayvanlar sudan uzak tutulur ve yürütülmezler.
- Aç koyunlar zehirli bitkilere karşı daha duyarlıdırlar. Bu nedenle aç koyunların mer’aya gönderilmeden önce ot ve samanla açlıklarının giderilmesi sağlanmalıdır.
- Koyun otlaklarının bakımına ve iyileştirilmesine özen gösterilmelidir.
- Koyunlar yeteri kadar yararlı bitkileri bulurlarsa zehirli bitkileri yemezler. Zehirli bitkiler aslında daha az lezzetlidir ya da lezzetsizdirler.
- Koyunların otladıkları çevre ve mer’alarda zehirli bitkilerin çobanlar tarafından tanınması gerekir. Zehirli bitki tanınırsa bunlardan mer’a temizlenir ya da bunlara karşı alınacak önlemler bilinir.
- Kimi bitkilerde belirli devrelerde zehirlidir. Bu gibi devrelerde koyunlar mer’aya gönderilmez.
- Zehirli bitkiler, çoğunlukla yararlı bitkilerden daha önce gelişirler. Bu yüzden mer’a da yararlı ve zararsız bitkiler tam olarak gelişmeden koyunları buraya salmamak gerekir.
- Hayvanlar arasında zehirlenme belirtileri görülür görülmez, sürü hızla o bölgeden uzaklaştırılmalıdır.
Özet olarak, koyunlar özellikle mer’adaki bitkiler, ince yağmurlarla ıslandığı ya da çiğ ile nemlendiği zaman aç olarak mer’aya gönderilmemelidir. Bu durumda zehirli bitkilerin etkisi fazla olmakta ve zehirlenmelere neden olmaktadırlar.
Süt tipi keçi yetiştiriciliğinde karşılaşılan ve kimi önemli ekonomik kayıplara neden olan bitkisel zehirlenmelerden etkisinin en aza indirilmesi amacıyla aşağıda verilen kimi zehirli bitkilerin bilinmesinde yarar vardır.
Türkiye’de bilinen kimi zehirli bitkiler ve belirtileri
Bitki Adı | Belirtiler | Sağıtımı |
Karalahana, hardal, soğan, kolza, yabani hardal, yabani sarımsak | Kansızlık, solunum sayısında artış, taşikardi | Mera’anın değiştirilmesi |
Yakup otu, demir dikeni, sarmaşık türleri, engerek otu | Baş ve memede ödem, solunum güçlüğü, kulak, burun ve gözde ödem | Mera’anın değiştirilmesi |
Acı bakla, mavi lüpen | Sallantılı yürüyüş, düşme, ağızda köpürme, sarılık | Mera’anın değiştirilmesi |
Kanyaş, yumrulu kanyaş, kuş yemi, | Titreme, yere düşme, tutuk yürüyüş, başın öne doğru eğik olması | Mera’anın değiştirilmesi |
Sudan otu, tırfıl, kır fiği | Solunum güçlüğü | Mera’anın değiştirilmesi |
Çayır Meranın Kars Yöresi Çiftlik Hayvanlarının Beslenmesi ve Hastalık Oluşturma Bulaştırma Rolü
Yonca ve tırfıl gibi baklagillerden zengin çayır-meralarda özellikle aniden otlatılan ruminantlarda meteorismus şekillenmektedir . Söz konusu hastalığın yöredeki varlığı sıklıkla bildirilmektedir . Fakat bu durum hastalığın akut seyirli olması nedeniyle Veteriner Fakültesi Kliniklerine tam olarak yansımamaktadır.
Mera otlarında vejetasyonun başlangıcında toplam HP’nin % 15-25’ini oluşturan protein özelliğinde olmayan azotlu bileşikler içindeki nitratlar, çayır otu kuru maddesinde (KM) % 0.07 düzeyinde olduğunda ruminantlar için toksik, % 0.22 düzeyinde ise öldürücü olmaktadır . Baharda, alıştırma dönemi uygulanmadan meraya çıkartılan hayvanlarda mera otlarındaki nitrat, rumende nitrite indirgenerek kana geçmektedir. Nitrit hemoglobinle birleşerek ferro durumundaki demiri ferri durumuna çevirmekte ve böylece kahverengi bir pigment olan ve vücut dokularına oksijen taşıma kapasitesi olmayan methemoglobin oluşmaktadır.
Hayvanlarda titreme, sendeleme, solunum sayısının artması gibi kronik zehirlenme belirtilerine ve ölüme neden olabilmektedir.
Sorgum, üçgül gibi mera bitkilerinin yapısında serbest halde siyanik asit bulunmaktadır. Gübreleme çeşidi, don, yağmur, dolu, solma, pörsüme gibi bitkinin yapı ya da doku bütünlüğünün bozulduğu durumlarda siyanik asit siyanüre dönüşmekte ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yapmaktadır.
Akut olaylarda birkaç dakika içeresinde anoksi nedeniyle ölmektedir. Kronik olaylarda ise protein, vitamin ve mineral maddelerin değerlendirilmesi azalmakta, hayvanların zayıflamakta, böbrek üstü bezlerinde atrofi, guatr, diabetes mellitus şekillenmektedir.
Çayır üçgülü, yeraltı üçgülü, yonca, kırmızı tırfıl, gibi bitkilerde değişik miktarlarda östrojenik maddeler bulunmaktadır. Mera otlarındaki östrojenler ilkbaharda süt verimi üzerine olumlu etki yaparken gebe hayvanlarda yavru atmalara, uterusun prolabe olmasına ve kısırlığa neden olabilmektedir. Diğer taraftan östrojenik meralarda otlatılan koyunlarda ovulasyon, çiftleşme ve gebe kalma oranı düşebilmektedir . Mera otlarında bulunan bazı maddelerin alınmasıyla derinin açık renkli ve pigmentsiz bölgelerinde güneş ışınları etkisiyle kızarıklık, ekzema ve dermatitis şekillenmektedir. Genellikle geviş getiren hayvanlarda, nadiren de atlarda görülmektedir. Bu belirtilere hayvanların daha çok yüz, kulak, göz kapakları, burun ucu, meme lopları, meme başı, vulva, perineum ve testis derilerinde rastlanmaktadır. Bu etkiye sahip bitkilerin başında kara buğday, delikli kılıç otu ve bazı tırfıl türleri gelmektedir.
Ayrıca biçilmiş üçgül, yonca alanlarında, fiğ ve darı tarlalarında otlayan hayvanlarda da böyle etkilerle karşılaşılmaktadır. Kars yöresinde çayır-mera kaynaklı bitkisel zehirlenmelerden rastlanılmaktadır . Kars’ın Kağızman ilçesi çayır ve merasında otlayan sığır ve atların özellikle derilerinin açık renkli kısımlarında depigmentasyon ve güneş ışığına duyarlılığın görüldüğü bildirilmektedir.
Bu durum foto dinamik etkili bazı bitkilerin yörede yaygın olabileceğini göstermektedir. Mera otları arasında nadir de olsa zehirli madde içeren bitkiler bulunabilmektedir. Hayvanlar genelde bu otları tanımakta direkt olarak tüketmemektedir. Fakat diğer otlar arasında farkına varılmadan yendiğinde hayvanlar üzerinde olumsuz etkiler oluşturmakta ölüme bile neden olmaktadır.
Bazı Yem Bitkileri Ve Yetiştiği Bölgeler
Taş Yoncası
Orta Avrupa ve Batı Asya bitkisi olup, yurdumuzda özellikle Trakya, Ankara, Bayburt, Ayancık, Trabzon, Erzincan bölgelerinde bol miktarda yabani olarak bulunmaktadır. Ekilmemiş topraklar, harabelikler, orman kenarları ve çayırlarda rastlanır.
Pıhtılaşmayı engelleyici maddelerle zehirlenmelerin sağaltımında ağızdan ve parenteral yollarla vitamin K uygulamaları yararlıdır. Taş yoncası zehirlenmesinin önlenmesinde alınacak en önemli tedbir taş yoncasının balyalanması ve silajının yapılması esnasında küflenmeyi önlemektir.
Akçöpleme
Akçöpleme mısıra benzeyen, 1,5 m yükseklikte sapsız olarak gövdeyi saran ve alt yüzü tüylü, kenarları düz yaprakları olan ve ucunda salkım şeklinde beyaz renkte çiçekleri bulunan, fidan görünümlü, çok yıllık bir bitkidir; nemli-yüksek yaylalarda yetişir ve Temmuz-Ağustos aylarında çiçek açar. V. album ülkemizde, özellikle Trabzon ve Giresun olmak üzere, Kuzey Anadolu yaylalarında yetişir. Zehirliliği Akçöpleme bitkisinin öldürücü miktarları at ve sığırlarda, sırasıyla 1 ve 2 g\kg’dır.
Sağaltım; Zehirlenmelerin sağaltımı için uygulanabilecek özel bir yöntem yoktur. Sindirim kanalında bulunan alkoloidlerin çöktürülmesi için tanen ve lugol çözeltisi verilmesi, mide yıkamasının yapılması ve yumuşatıcı-sarıcı-koruyucu maddelerin uygulanması yararlıdır.
Sütleğen Türleri (Euphorbia cyparissias L.)
Akdeniz, Doğu Asya ve Kafkas orijinlidir. Burada Avrupa ve Kuzey Amerika’ya yayılmıştır. Kültür alanlarında kışlık bitkiler arasında, işlenmeyen erlerde, anızlarda ve kireçli topraklarda yetişir.
Sütleğen türleri zehirli ve lezzetsiz bitkilerdir. Genellikle hayvanlar bu bitkileri yemezler ancak çok aç olduklarında bu bitkileri yerler. Sütleğen türlerinin zararlarından korunmak için çobanlara bu türler tanıtılmalıdır. Çobanlara Hayvanlar doyduktan sonra sütleğen bulunan meralara sürmeleri tavsiye edilmeli ya da meraya çıkmadan hayvanlara ek yem verilmelidir.
Buruşuk Kuzu Kulağı, İlebada, Evelik, Ekşimcek, Efelek
Yapısında çok miktarda oksalat taşır. Koyunlar ve diğer ruminantlar alıştırılmadan verildiğinde zehirlenme olabilir. Çok yıllık, güçlü havuç formunda kazık köklü, otsu bir bitkidir. Kökün iç kısmı sarıdır. Gövde güçlü yapılı, dik ve 40-120 cm boydadır. Bu bitki Van yöresinde de yetişme göstermektedir. Yöresel olarak buna trişof veya trişiyo beğa denilmektedir. Halk nisan ve mayıs aylarında yapraklarını toplayarak değerlendirir.
Zehirliliği
Gevişenlerin okzalatlı bitkiler duyarlılığı değişkendir. Yenilen bitkinin miktarı ve yenilme hızı bitkideki çözüne bilirlik okzalat miktarı rumende diğer yemlerin bulunması ve bunların miktarı ve okzalatla önceden maruz kalınıp kalınmaması gibi durumlar hayvanların duyarlılığını önemli ölçüde değiştire bilir. İlk defe maruz kalanları duyarlılığı fazla, tekrarlanarak maruz kalanların ki ise alışma olayından dolayı genellikle daha azdır.
Bitkisel Zehirlenmelerden Bazı Öneriler
Genel olarak zehirli bitkilerin yenmesi sonucunda oluşan toksikasyona spesifik bir tedavi toktur. Bu nedenle alınacak ilk önlem bitkinin kaynağını bulmak ve hayvanda uzaklaştırmaktır. Bundan sonra ise tüketilen zehirli bitkiyi hayvanın sindirim sisteminden uzaklaştırmak gerekir. Bu için hayvana laksatif vermek gerekir. Genel olarak ve bulunma kolaylığından dolayı 400-500 kg canlı ağırlığındaki hayvanlara 3-4 kg mineral yağ verilmelidir. Eldeki olanaklar dahilinde başka sürgütlerde (MgSO4)kullanılabilir.
Barsakta oluşan gazı bertaraf etmek için absorbanlar(Aktif karbon, bentonite, Mete vs) kullanılabilir. Asıl amaç toksik maddeyi inaktive etmek gerekir. Bunlara ilave olarak intra venöz olarak %20’lik kalsiyum glukonate, %50’lik Dekstrose ya da %25’lik Na- tiyosülfat solüsyonu (150-450 cc hayvanın büyüklüğüne göre) verilebilir. Semptomatik olarak yatıştırıcılar (barbirat) uygulanabilir. Ağır ishal olaylarında elektrolit dengeyi sağlamak için intravenöz olarak serum fizyolojik verilmelidir.
Kaynakça
- Veteriner Hekimliğinde Toksikoloji (Prof. Dr. Sezai Kaya, Prof. Dr. İbrahim Bilgili, Doç. Dr. ALİ BİLGİLİ)
- tuamege.gov.tr
- YYÜ Biyoloji Bölümü Ders Notları
- Yemler ve Yem Hijyeni Teknolojisi (Prof. Dr. Ahmet Ergün)
- Çiftçi Eğitim Serisi Yay-Çep Koyunculuk Yayınları
- İsmail Kaya ve Başaran Kandemir Çayır ve Meralar Hakkındaki Araştırmaları
- Resimler Nasip Demirkuş ve Pıoneer Forage Manual A Nutritional Guide 1995
Vet. Hek. Hüseyin Doğan