Atlarda seleksiyon tanımını yaparak başlayabiliriz. Seleksiyonun kelime anlamı “seçim” ‘dir. Hayvan Islahı yönünden seleksiyon ise, yüksek verimli olanları damızlık olarak elde tutmak ve bunlara döl verme olanağı sağlamak, düşük verimli olanları ise elden çıkarmak ve bunların döl verimlerine engel olmak şeklinde tanımlanabilir.
Hayvan yetiştiriciliğinin tüm kollarında olduğu gibi at yetiştiriciliğinde de ortak amaç verimliliktir. Bir at yetiştiricisi de kendi amacına en uygun olanları, diğer bir deyiş ile en yüksek verimli aygır ve kısrakları damızlık olarak kullanmak için alıkoyar ve bunlardan taylar elde etme yoluna gider.
Günümüz koşullarında at yetiştiriciliğinde öncelik yarış ve spor atı yetiştiriciliğine verilmiştir. Bu iki yetiştirme yönünde de başta gelen verimler hız ve sıçramadır. Atlarda hız ve sıçrama yetenekleri birer kantitatif karakterdir. Kantitatif karakterler, çevresel ve genetik faktörlerin ortaklaşa etkileri ile şekillenirler. Kantitatif karakterlerin tümü az ya da çok sayıda gen çiftlerinin kontrolü altındadır. Ayrıca bu karakterler bakımından değişik popülasyonlarda değişik derecelerde genetik varyasyon mevcuttur. Bu nedenle, kantitatif karakterlerde atlarda seleksiyon ile genetik ilerleme sağlayabilmek, genetik varyasyonun derecesine bağlı olarak değişir.
Genetik varyasyon, bakım ve besleme şartlarının optimum düzeyde olduğu popülasyonlarda daha fazladır. Bunun nedeni ise, iyi çevre şartları altında bulunan hayvanların sahip oldukları yararlı gen etkilerini tam olarak göstermeleridir. Optimal çevre şartlarında yüksek veya düşük genotipe sahip olan hayvanları seçme şansı daha fazladır.
Atlarda Kalıtım Derecesinin Tanımı ve Önemi
Karakterlerin meydana gelmesinde genlerin etki payına, yani fenotipin genotip tarafından tayin edilme derecesine “Kalıtım Derecesi” (h2) denir. Geniş anlamda ise kalıtım derecesi, bir karakterde tespit edilen fenotipik vardiyansın fertler arasındaki genetik farklılıklardan ileri gelen kısmı, yani “genotipik vardiyansın fenotipik vardiyansa oranıdır” şeklinde de tanımlanır.
Genotipik variyans, hem toplamalı ve hem de toplamalı olmayan genlerin etkisi ile meydana gelir. Toplamalı olmayan genlerin tesirleri ebeveynden yavrulara muntazam bir şekilde geçmediklerinden, damızlık seçiminde bu tip genlerin tesirlerinden yararlanılmaz. Damızlık seçiminde sadece toplamalı gen tesirlerinden yararlanılır. Bu duruma göre ve daha geniş anlamda kalıtım derecesi “toplamalı genlerin tesiri ile meydana gelen genotipik variyansın, fenotipik variyansa oranıdır” şeklinde tanımlanır.
Bu daha geniş anlamlı tanımlamadan anlaşılacağı gibi kalıtım derecesi; toplamalı gen tesirlerinden ileri gelen variyansın, toplamalı gen tesirlerinden ileri gelen variyans çevre variyansına oranı olduğundan, bu oranın gerek payında ve gerekse paydasında meydana gelebilecek bir değişiklik kalıtım derecesinin farklı bir değerde çıkmasına neden olur. Diğer bir deyiş ile, bir popülasyonun veya grubun içinde bulunduğu çevre şartları değiştiğinde karakterlerinde kalıtım derecesi de buna bağlı olarak değişecektir.
Örneğin, İngiltere’de yetiştirilen safkan İngiliz at ırkında yarış performansının kalıtım derecesi 0.30 ise, bu ırk başka bir ülkeye götürüldüğünde, bu atların içerisinde yaşayacakları çevre şartları değişeceğinden, götürüldükleri ülkede yarış performansının kalıtım derecesi değişir. Çünkü çevre vardiyasında bir değişiklik olmuştur. Çevre şartları kötüleşmiş ise kalıtım derecesi daha düşük, çevre şartları daha da iyileşmiş ise kalıtım derecesi daha yüksek bir değer olarak çıkar.
Hayvan ırklarında kantitatif karakterlerin kalıtım derecesi 0.0 ile + 1.0 arasında değişen değerler taşır.
- 0.01 – 0.20 arasında olan kalıtım derecelerine düşük,
- 0.21 – 0.40 arasında olan kalıtım derecelerine orta,
- 0.41 – 0.80 ya da daha yukarıda olan kalıtım derecelerine de yüksek derecede kalıtım dereceleri denir.
Hayvan Islahında isabetli bir damızlık seçimi yapabilmek için, geliştirilmesi düşünülen karakterin kalıtım derecesinin bilinmesi gerekir. Kalıtım derecesinin değerine göre uygulanacak atlarda seleksiyon yöntemi belirlenir.
Bir karakterin kalıtım derecesi yüksek ise, o karakterde en hızlı bir genetik ilerleme (hızlı bir iyileştirme) sağlayabilmek için, atlarda seleksiyon yöntemlerinden “fenotipik seleksiyon” (bireysel seçim) yöntemi uygulanır, yanı fertlerin bireysel performansına bakılarak atlarda seleksiyon yapılır ve seçilen atlar damızlık olarak kullanılırlar.
Bir karakterin kalıtım derecesi düşük ya da orta derecede ise, yüksek performans gösteren fertleri damızlık olarak seçmekle, gelecek generasyonlarda bu karakterde bir genetik ilerleme sağlanamaz. Çünkü, fenotipik değeri yüksek olan bir ferdin genotipik değerinin yüksek olduğu, diğer bir deyiş ile bu ferdin fenotipik değerini yavrularına intikal ettireceği söylenemez. Bu durumda fenotipik seleksiyon yerine familya ve yavru ortalamalarına ya da indeks yöntemine göre damızlık seçimi yapılmalıdır. Kalıtım dereceleri düşük olan karakterlerde “fenotipik seleksiyon” etkin bir yöntem değildir.
Ayrıca, kantitatif karakterlerin kalıtım derecesinin değerine bakılarak, çevre şartlarını (bakım, besleme, idman vb.) iyileştirmekle değişik karakterlerin verim düzeylerini artırmanın kolay olup olmadığı söylenebilir. Kalıtım derecesi yüksek olan karakterlere çevre Şartlarının etkisi az, buna karşın kalıtım derecesi düşük olan karakterlere ise çevre şartlarının etkisi fazladır. Kalıtım derecesi düşük olan karakterlerde çevre şartlarını iyileştirmekle, söz konusu karakterin düzeyinde etkili bir gelişme sağlanabilir.
Yarış Performansının Atlarda Seleksiyon İle Geliştirilmesi
Genel olarak, hayvan ıslahında kullanılan atlarda seleksiyon yöntemlerinin önemli bir kısmı (pedigri, familya ortalaması, yavru verimlerine göre ve indeks yöntemleri) atların yarış performanslarının ıslahında da kullanılmaktadır. Fakat, yarış atı yetiştiriciliğinde dikkate alınması gereken çok önemli noktalar ve özellikler vardır. Bu önemli noktalar ve özellikler, yarış atı yetiştiriciliğinde seleksiyonun etkinliğini önemli ölçüde sınırlamaktadır. Bu önemli noktalar ve özellikler sırası ile şunlardır.
Genetik Farklılıkların Ölçülmesi
Aynı ırk içerisinde koşan atlar arasındaki genetik farklılıkları güvenilir bir şekilde ölçmek zordur. Çevre faktörleri, tüm çiftlik hayvanlarında olduğu gibi at yetiştiriciliğinde de çok önemlidir. Özellikle yarış atı yetiştiriciliğinde en önemli ve başta gelen çevre faktörü idman (eğitim) dır. Çünkü bir atın genetik değerinin ortaya çıkabilmesi, ata verilecek çok mükemmel bir idman ile mümkündür. Fakat burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, atın idman programlarını hazırlayan ve uygulayan antrenörün bilgisidir.
İdman programı iyi hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. Aksi halde atın gerçek genetik değerini ortaya çıkarmak mümkün değildir. Hatta, bilinçli at yetiştiricileri, birkaç generasyon antrenörlerini değiştirmezler. Sık sık antrenman ve antrenör değişikliği, atın gerçek genetik değerinin ortaya çıkmasını engeller ya da genetik değer hakkında yanıltıcı bilgiler elde edilir. Bu durum, seleksiyon ile genetik ıslahı engeller.
Atların yarış performanslarının kalıtım dereceleri hakkında sadece İngiliz ırkına ait veriler mevcuttur. İngiliz ırkı üzerinde yapılmış olan araştırmalarda, yarış performansının kalıtım derecesinin (h2) 0.08 ile 0.37 arasında değiştiği ve ortalama 0.35 düzeyinde olduğu hesaplanmıştır. Ortalama olarak 0.35 düzeyinde hesap edilen bu kalıtım derecesi, orta düzeyde bir kalıtım derecesidir. Bu nedenle, fenotipik seleksiyon yöntemi ile yarış performansında genetik ilerleme sağlamak mümkün değildir. Diğer bir deyiş ile, yarış performansı yüksek olan bir aygır ya da bir kısrağı sadece bunların yarış performanslarına güvenerek damızlık olarak kullanmak, bunlardan doğacak tayların da aynı performansı göstereceğini garanti altına alamaz.
Damızlıkta kullanılacak aygır ve kısrakların seçiminde en güvenilir yol, bunların opedigrilerinden elde edilen bilgiler ile yarış performanslarına ait verilerdir. Ayrıca aygır ve kısrakların kollateral akrabalarının (öz veya ana bir ya da baba bir üvey kardeşleri) ve varsa bunların taylarının yarış performans kayıtlarından yararlanılır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli noktalarından biri de farklı aygır ve kısrakların taylarının benzer olmayan yöntemler ile antrene edilmiş ve yarış performanslarının da farklı koşu türlerinden elde edilmiş olabileceğidir.
Görüldüğü gibi, yarış performansını etkileyen faktörlerin çok önemli bir bölümü genetik (kalıtsal) olmayan faktörlerdir. Bu nedenlerle, aygır ve kısrakların yarış kabiliyetlerinin genetik değerlerinin tespitinde genetik olmayan faktörlerin elimine edilmesi gerekir.
Atlarda Seleksiyon da Generasyon Aralığı
At yetiştiriciliğinde, damızlık özelliğe sahip ilk yavruları doğduğunda ebeveynin ortalama yaşına generasyon aralığı (süresi) denir. Diğer çiftlik hayvanlarına göre atlarda generasyon aralığı oldukça uzundur. Gerek aygırlar ve gerekse kısraklar 20 sene hatta daha yukarı yaşlarda bile damızlıkta kullanılabilirler. İngiliz ırkında ortalama generasyon aralığı 10-12 yıldır. Yarış atı yetiştiriciliğinde popularite kazanmamış aygırlar damızlık olarak kullanılamazlar. Bu durum hem bir gelenektir ve hem de ekonomik yönden önemlidir. Popularite kazanmış bir aygırın damızlıkta kullanma yaşının da ilerlemiş olacağı, buna bağlı olarak da generasyon aralığının uzayacağı doğaldır. Generasyon aralığının uzun olması, yarış performansında hızlı bir genetik ilerleme sağlanmasını engellemektedir.
Dölverimi
Atlarda yarış performansında genetik ilerlemenin düşük olmasının en önemli engeli generasyon aralığına bağlı olarak döl verimi düşüklüğüdür. Kısraklar genellikle dört yaşında tohumlanırlar ve beş yaşında ilk taylarını verirler. Safkan İngiliz kısraklar üzerinde yapılmış bir araştırmada, kısrakların tüm yaşamları boyunca ortalama altı tay verdikleri, kısrakların sadece % 70-75’inin aşım mevsiminde bir ve birden fazla tohumlandıkları, bu durumun da canlı doğan tay sayısını önemli ölçüde etkilediği ortaya konulmuştur.
Türkiye Jokey Kulübü, Pansiyon harasında yetiştirilen İngiliz kısrakların 1987-1990 yıllarına ait bazı dölverimi özellikleri de verilmiştir.
Karacabey harasında yetiştirilen safkan Arap kısraklarda, 1974-1980 yılları arasında, ortalama gebelik oranı % 87.73, doğuran kısrak oranı da % 64.77 olarak tespit edilmiştir.
Ayrıca, yarış atı yetiştiriciliğinde, ırkın saflığını korumak gibi nedenlerle, kısraklarda suni tohumlama uygulaması yapılmamaktadır. Hatta bu konuda uluslar arası anlaşmalar bile yapılmıştır. Böylece bir aygırın yaşamı boyunca verebileceği tay sayısı da sınırlandırılmıştır.
Atlarda döl veriminin düşük olması hem yarış performansında genetik ilerlemenin hızını azaltmış ve hem de tay maliyetini yükseltmiştir.
Yarış atı yetiştiriciliğinin kısmen pahalı bir yetiştiricilik kolu olması ve kısmen de bu işin bir hobi şeklinde yapılması nedenlerinden, yarış atı yetiştiricilerinin sahip oldukları ortalama kısrak sayısı çok azdır. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinin Lousiana eyaletinde bulunan 632 İngiliz atı yetiştiricisinin sahip olduğu ortalama kısrak sayısı 3.5 olarak tesbit edilmiştir. İşletmelerin küçük oluşu, dölverimini ve elde edilebilecek canlı tay sayısını önemli ölçüde etkilemektedir.
Yüksek Damızlık Değere Sahip Aygırların Kullanılmasının Sınırlı Olması
Yarış atı yetiştiriciliğinde, mütevazi bir yetiştiricinin çok değerli bir aygırı kısraklarında kullanma olanağı sınırlıdır ya da yoktur. Aygır spermasının dondurularak uzun süre depolanması ve nakli konusunda henüz bir teknoloji gelişmediğinden, kimi yarış atı yetiştiricileri birlik ve derneklerinin yarış atı yetiştiriciliğinde suni tohumlamayı yasaklamaları ya da sınırlı sayıda tohumlamaya müsaade etmeleri gibi nedenlerden ötürü, değerli aygırların spermalarının yaygın olarak kullanılması, buna bağlı olarak da yarış performansında hızlı bir genetik ilerleme sağlamak zorlaşmaktadır.
Ayrıca, yarış atı yetiştiriciliğinde yüksek damızlık değere sahip aygırların satış fiyatları ve bunların aşım ücretleri oldukça pahalıdır. Ünlü aygırlar genellikle at yetiştiricileri dernekleri veya birlikleri tarafından satın alınabilirler. Bu aygırlar sadece bu dernek ve birlik üyelerinin kısraklarının tohumlanmasında kullanılır. Bu durum da hızlı bir genetik ilerlemeyi engelleyen faktördür.
Kalıtım Derecesi ve Genetik Korrelasyonlar
Atlarda yarış performansının kalıtım derecesinin düşük ya da orta derecede bulunması ve bazı ölçülebilir tartılabilir karakter arasındaki genetik korrelasyonların güvenilirliğinin az olması yarış performansında genetik ilerlemenin hızını azaltan birer faktördür.
KAYNAKLAR
- ANON. (1992) : Türkiye Jokey Klübü, Pansiyon Harası Kayıtları.
- ARPACIK, R. (1984) : Hayvan Islahı Ders Notları. Uludağ Uni. Vet. Fak. Yayınları.
- CUNINGHAM, P. (1991) : The Genetics of Thoroughbred Horses Sci. American May. 36-62.
- FEDORSKİ, J. (1977) : The Heritability of Racing Performance in Thoroughbred Horses in Poland. Anim. Breed. Abstr., Vol: 46 (8) : 4756.
- WARWİCH, E.J., LEGATES, J.E. (1979) : Breeding and Improvement of Farm Animals. McGraw-Hıll Book Company. New York, U.S.A.
- YURDAYDIN, N., SEVİNÇ, A. (1983) : Karacabey Harasında Yetiştirilen Değişik Irktan Kısraklarda Dölverimi. A.Ü. Vet. Fak. Derg., 30 (2) : 283-291.
- At Yetiştiriciliği, Prof. Dr. Rafet Arpacık, Ankara 1994, Şahin Matbaası, 129-136.