Arkasında Neler Var?. Süt sığırcılığı işletmelerinin başarısı 3 temel kurala bağlıdır.
- inekten genetik yeteneğine göre verebileceği en iyi süt verimini alabilmek.
- doğan buzağıyı canlı tutabilmek.
- ineğe tekrar döl tutturabilmek.
Süt sığırcılığı çok ayrıntıları olan, kar ve zararında bu ayrıntılarda gizli olduğu bir iş koludur. Ancak yukarıda saydığım bu üç ana işlevi doğru yapan işletmeler “sürdürülebilir” işletmeler olacaklardır.
Üç ana işlevin arkasında neler var? Asıl konu budur. İyi bir genetik var. Bu genetik yetenekleri ortaya çıkarabilecek şekilde bakım ve besleme var.
Süt kayıplarına yol açacak her türlü engeli ortadan kaldırmak var. Stresi önlemek, hayvan refahını sağlamak var. Süt maliyetini ucuzlatmak var.
Çiğ süt maliyetinin ucuzlatılması işletmenin avantajları ve kayıpların önlenmesi ile mümkündür.
Avantajlar tamamen işletmeye bağlıdır. Örneğin; kendi kaba yemini temin eden işletmeler tabii ki avantajlıdır. İşçi çalıştırmayıp kendi işini kendi yapan işletmeler, çayır ve meradan yararlanan işletmeler avantajlarını kullanarak çiğ süt maliyetini düşürebilirler. Finansal avantajlar da maliyeti etkiler. Yemi peşin ve ucuz alan ile vadeli ve pahalı alan işletmenin finansal avantajları ve dezavantajları farklı olacak, dolayısıyla çiğ süt maliyetleri etkilenecektir. Kredi kullananlar, kullanmayanlar da aynı şekilde maliyet yönünden olumlu ya da olumsuz olarak etkileneceklerdir.
Başarı için ikinci önemli konunun buzağıyı canlı tutabilmek olduğunu belirtmiştik. Bunun için de anneye doğuma 40 ve 20 gün kala 2 kez aşılamalar yapmak, doğum sonrası antiserum uygulamak, göbek kordonunu 2 saat arayla 2 kez dezenfekte etmek, ağız sütünü ilk 12 saat içinde 6-8 litre kadar içirmek şarttır.
Öksürük ve ishaller buzağı kayıplarının başlıca sebepleridir. Gerekli önlemler alınmalı, kuru ve temiz sistemine uyulmalıdır. Başarı için kuru ve temiz sistemine ve stresin zararlarına inanmak şarttır. Kayıpların önlenmesi zararın önlenmesidir. Çiğ süt maliyetinin düşürülmesidir. Bunların arkasında ise zamanında yapılması gereken aşılar ve antiserumlar vardır.
Üçüncü önem taşıyan konu ise ineği tekrar gebe bırakabilmektir. Bu işin arkasında kuru dönem bakım ve beslemesi var. Unutmayalım ki; kuru dönem bakım ve besleme hatalarının ardında gelebilecek olan en az 12 hastalık var.
Başarı için; kuru dönemin son günlerinde ve lohusalığın ilk günlerinde ineklere verilmesi gereken destekler var.
Kuru dönemde gerekenler yapılmazsa, eksik yapılırsa, ihmal edilirse meme ve rahim yangıları, ayaklarda sorunlar, metabolik hastalıklar ortaya çıkacak, döl tutmama, kızgınlık göstermeme gibi problemler işletmenin peşini bırakmayacaktır.
Yapılan tedavi girişimleri büyük masraflara yol açacak, tekrar tekrar kullanılan ilaçların ücretleri yüksek rakamlara ulaşacaktır.
Bu arada kullanılan spermalar döl verimi düşüklüğü sebebiyle ziyan olduğunda sperma ücretleri de gereksiz şekilde yüksek rakamlara ulaşacaktır.
Demek ki döl tutma sorunlarının arkasında da “kuru dönem” ile ilgili yanlışlar var.
Aslında yaşanan sorunların hepsinin arkasında bilgisizlik var.
Başarı ve sürdürülebilir işletmeler için ise bilgi sahibi olmaya ihtiyaç var.