Afrika katil arıları, bal arıları (Apis mellifera L.) bal, balmumu, arısütü ve diğer bazı yan ürünler yaparak İnsanlara büyük faydalar sağlamaktadır. Bal tarihin ilk çağlarından itibaren insanoğlu tarafından bilinmekte, çok değer verilmekte ve birçok hastalık için şifa kaynağı olarak kullanılmaktadır. Ancak bal arısının insanlar için asıl önemi, bitkilerde tozlaşmayı sağlayarak birçok yabani ve kültür bitkilerinde meyve ve tohum bağlamayı gerçekleştirmesinden kaynaklanmaktadır. Dünyadaki gıda maddelerinin %90’ı 82 bitki türünden elde edilmektedir. Bu bitki türlerinden 63 tanesi (%77) arı tarafından tozlaşmaya gereksinim duymaktadır. Özellikle 39 bitki türü için arı tozlaşması mutlaka gereklidir. İnsan gıdasının 1/3’ü doğrudan veya dolaylı olarak arı tozlaşmasına ihtiyaç duyan bitkilerden oluşur.
Brezilyalı bilim insanı Warwick Kerr, Brezilya’daki bal üretimini arttırmak için Batı bal arı ırkları (Apis mellifera) ile Afrika bal arılarını (Apis mellifera scutellata) Güney Amerika’da tropikal ormanlarda çok fazla bal verimine sahip olacağı düşüncesi ile bu iki türü çaprazlayarak yeni bir tür üretmiştir. Bu tür çok hırçın, hastalıklara dirençli, oğul verme ve kovanı terk etme özelliğine sahip, tropikal ve ılıman iklime adapte olmuş bir arı türüdür. Genetik deneyler her zaman mutlu bir şekilde bitmez. Bu gerçeğin canlı bir örneği daha sonra adı Afrika katil arılarına çıkan bu tür olmuştur.
Katil Afrika Bal Arıları, “kontrolden çıkan laboratuar deneyi” kavramının, nadir gerçek örneklerinden birisidir. 1957 yılında 26 kovan dolusu arı, laboratuardan kaçarak vahşi doğaya salınmış sadece birkaç yıl içerisinde tüm Brezilya’ya, 1966 yılın da Brezilya’dan Paraguay’a, 1968 yılında Arjantin, Bolivya, Uruguay 1971 de Peru, 1980 yılında Venezuela ve Kolombiya, 1987 yılında Meksika 1990 yılında ise Amerika’ya ulaşmıştır. Bu arıların saldırgan özelliği ile Güney Amerika’da binlerce arıcı arıcılıktan vazgeçmek zorunda kalmışlardır.
Kaliforniya Üniversitesi Entomoloji ve Nematoloji Bölümü’nden Dr. Eric Mussen şöyle söylüyor: “Bunlar, aşırı savunmacı ve baskın arılardır. Katil Afrika bal arıları titreşimlere çok hassastırlar. Eğer birisi yuvalarından birkaç ev ötede bir çim biçme makinasını çalıştırsa bile, muhtemelen kulağınızın duyamayacağı ya da zar zor duyacağı bu titreşimleri kolaylıkla algılayabilirler. Üstelik bundan rahatsız olurlarsa, yakın çevrede bulunan tüm canlıları bundan sorumlu tutarak saldırıya geçebilirler!”
Porto Riko’daki, Interamerican Üniversitesi’nden Bert Rivera-Marchand, onlara “Katil Arı” adının verilmesinin doğru olmadığını bildirmiştir. Çünkü bu arılar aslında kovanlarının dışında oldukları zamanlarda, herhangi bir şekilde agresif tepkiler vermezler. Kovanlarını gerçekten savunmaları gerektiği durumlarda, saldırganlaşırlar. Dahası Rivera-Marchand 1994 yılında yapılan çalışmada, bu arıların savunma davranışlarında azalma olduğunu tespit ettiklerini bildirmiştir. Rivera-Marchand ve meslektaşları tarafından 2012’de yayınlanan başka bir makaleye göre, Porto Rikolu Katil Arılar, Afrika kökenli bal arılarından daha az hareket ediyor ve daha az sokuyor. Aslında Katil Arılar, neredeyse tam olarak, Avrupa Bal Arıları gibi davranıyorlar. 20 yıldan kısa bir süre içinde, katil arıların aşırı savunmacı davranışlarında önemli bir azalma olduğu tespit edilmiştir.
Kaynakça